REKLAMI GEÇ

İLK 3 NASIL GARANTİLENİR?

İLK 3 NASIL GARANTİLENİR?

Seval Uysal, yazı dizisinin 3. bölümünde Meclis’e giden yolda ilk 3 sıranın nasıl garantileneceğinin yollarını araştırdı. Bir aday adayı, aday olmak için ne kadar para harcar? Kulislerde neler konuşulur? Delege nasıl etkilenir? Genel Başkan’ın gözüne nasıl girilir? İşte bu soruların yanıtları…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 25 Şubat 2015 Çarşamba, 10:26

Aday adaylığından aday statüsüne geçmek hiç de kolay bir iş değil. Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken üşenmemiş hesaplatmış: Tanıtım masrafları, yemek, ulaşım, otel derken bir aday en az 45 bin lira harcayacak! İşin iyi yanı, takım elbiseden balona, afişten reklama, ulaşımdan promosyona, lokantadan kahvehaneye, berberinden oteline kadar kendilerine yaptıkları harcama birkaç aylığına esnafa rahat nefes aldıracak.

ic-akp

Oteller şimdiden dolmaya başladı. Aday adayları genel merkezde görünmek için şu sıralar Ankara’yı mesken tutuyor. Biri gidiyor, biri geliyor! bazen karşılaşıyorlar, ayaküstü sohbette neler konuştukları bilinmese de amaçları tek ortak. Listeye seçilebilecek yerden girmek!

ic-chp

ADAYLARIN GÖNLÜNDE YATAN İLK 3’TÜR
Denizli’de partilerin çıkaracakları milletvekili sayısı üç aşağı beş yukarı belli. Sıralama da öyle!Her milletvekili adayının gönlünden geçen ilk 3’tür. 5 ve 7. Sırada ise seçilme şansı azalır. Bütün kavga ve patırdı 4 ve sonrasında yaşanır. Yerini beğenmeyen aday ya küser gider, ya da partinin seçim kampanyasından uzaklaşır. Ancak tarihte çok iddialı seçimler in yaşandığını da hatırlatmak isterim. Mesela; Demokrat Parti 1950 -1954-1957 seçimlerinde Denizli’nin 8 milletvekilinin tamamını almıştı. Adalet Partisi ise 1965 yılında 4 milletvekili çıkararak bugünkü tablonun aşağı yukarı temellerini atmıştı.

ic-mhp

YA ÖN SEÇİME, YA GENEL BAŞKANIN GÖZÜNE GİR!

Günümüzdeki tablo 2011 seçimlerine göre; AKP 4, CHP 2, MHP 1’dir.
Peki seçilebilecek yeri garantilemenin yolu var mı?
Bunun iki yolu var. Biri: ön seçimle listeye girmek. İkincisi: genel başkanın gözüne girmek!
Ön seçim siyasi partilerin pek tercih ettiği bir yöntem değil! 
Ön seçim, delege veya kayıtlı üyelerin katılımıyla gerçekleştiriliyor. Parti içi demokrasinin göstergesi olarak sunulan ön seçim konusunda da itirazlar olabiliyor.Özellikle delegeyle yapılan ön seçimde, delegenin iradesinin sandığa yansımadığı ve oyları elinde toplayarak yönlendiren bir takım “delege ağalarının” ortaya çıktığı görüşü hakim. Seçimler yaklaşırken bu konu daha da alevleniyor. CHP teşkilatların ısrarı karşısında zaman zaman ön seçim yapmak zorunda kalıyor.AKP temayül yoklaması, MHP merkez yoklaması ile adaylarını belirliyor. 

ic-3

ANAP Denizli eski Milletvekili Beyhan Aslan’a göre temayül ve kamuoyu yoklamaları adına teşkilatın gazı alınıyor, hepsi hikaye!

AMAÇ TEŞKİLATIN GAZINI ALMAK. GERİSİ HİKAYE!

Bu yöntemler aday adayları adına ne kadar sahici?

-Partiler ön seçim, kamuoyu ve temayül yoklaması yapıyor. Ancak gerek kamuoyu yoklamaları, gerek temayül yoklamaları objektif değil. Temayül yoklamaları açık oy, gizli tasnif gibi bir şey. Amaç teşkilatın gazını almak. Yapıyor gibi görünüp aslında bir şey yapmamak. Onların hepsi hikaye aday sıralaması için hiç önemli olmayan şeyler.”

GENEL MERKEZLE ARAN İYİ DEĞİLSE DUVARI AŞAMAZSIN!

Peki ilk üç nasıl garantilenir?

-Bir adayın ilk üç sıraya girmesi tamamen lider ve çevresindeki kadroyla olan münasebetine bağlıdır. Genel merkezin gözüne girmek için gerek sözlü, gerek fiili davranışlarını ona göre ayarlayacak.Genel merkezler liyakata bakmıyor, sadakata bakıyor. Genel merkezin kriteri, kendisine sadık olacak, sadakat gösterecek kişilerdir. Problem çıkarmayacak kişileri seçerler. İlin abisi, lider milletvekili vardır, listeler yapılırken genel merkez üzerinde etkili olur. Onun dışında bir genç alem-i cihan olsa, liyakatı tartışılmaz olsa, her türlü şeyi yapsa dahi o duvarları aşamaz. O ildeki abi ile ilişkisinin iyi olması, genel merkezle ilişkisinin olması lazım.Partiler kendi potansiyeline göre sıralama yapar. Mesela Denizli’de Ak Parti için ilk 4, CHP için ilk 3, MHP için ilk 2 önemli.

LİSTE BAŞI OLMAMA RAĞMEN ÖN SEÇİM YAPTIRDIM

Siz nasıl aday oldunuz?

-Ben il başkanıydım, partinin genel sekreteri aradı “Seni liste başına koyuyoruz, sen ön seçimde ısrar ediyorsun. Neden böyle yapıyorsun?” dedi. Bu haber Hürriyet’te de çıktı. Liste başı olmama rağmen ön seçim yaptırdım. Sırf meşruiyeti olsun diye, halk tarafından seçilmek için yaptım. Bugün halk seçimin içinde değil. Milletvekilini seçmiyor.

Ön seçimden birinci çıktınız, seçim kampanyasını nasıl yaptınız?

-Eskiden bu kadar para öncelikli değildi. Şimdi adayın harcamaları arttı. Ben aday olduğumda param pulum yoktum. Onu da kendi kaynaklarımdan, çok yakın akraba ve yakın arkadaşlarımdan denkledik. Bizim dönemimizde 1999’da 10-20 bin lira yetiyordu. Bu parayı kendi öz kaynağımızdan, yakınlarımızdan, partililerimizden, buluyorduk. Biz parti kiralarını bile cebimizden veriyorduk, toplantılarda herkesten 50’şer lira isterdik. Kirayı denklerdik.

CEP TELEFONUMUNUN PARASINI ÖDEYEMEYİNCE KAPANDI

Kampanya parasını nereden buldunuz?

-1999 yılında 10 bin lira seçim bütçem vardı. Kampanya masraflarımı eş dost, yakın akraba ve çok yakın arkadaş çevremden sağladım. Destekleyenler çıkıyor zaten. Parti il binasını seçim bürosu olarak kullandık. Çok masrafımız olmadı bir afiş bastırırdık matbaada, bir de bildiri gibi bir şey bastırıyorduk. Partinin bütçesi de kampanyaya dahil edilirdi. Milletvekili olduktan sonra da maaşım yetmiyordu. Hiç unutmam bir gün parasını ödeyemedim cep telefonum kapandı. Honaz belediye başkanı baktı ki benim telefon kapalı, bin lira borç verdi, telefonu açtırdım, iki gün sonra maaş alınca parasını geri verdim”

MİLLETVEKİLİ MAAŞI DAVULCUYA ZURNACIYA GİDER

Milletvekili maaşı nereye gidiyordu ki?

-Milletvekili maaşını gözünüzde büyütmeyin, O para karşıdan bakınca çok gözükür ama öyle değil. milletvekilinin geleni gideni çok olur. Her gelen gidene yemek yediriyorduk, çay kahve paraları var. seçmen gelir, işi vardır, hastası vardır, kalacak yeri yoksa otel parası verirsin. Yaz aylarında düğünlere gidersin geline damada altın tak, düğünde çalan davulcuya, zurnacıya para as para mı yeter? Bu işlere milletvekili maaşı yetmez. Şimdi emekliyim paramın bereketi daha çok”

*************************************

BAYKAL 1. SIRAYA TEYZESİNİN OĞLU NEŞŞAR’I KOYDU

CHP Denizli eski Milletvekili Mustafa Gazalcı da, seçilebilecek yere gelmek için genel başkanın gözüne girmenin şart olduğu görüşünde! Bizzat yaşadıklarını bizimle paylaşan Gazalcı’nın anlattıkları oldukça çarpıcı:

İlk kez ne zaman aday oldunuz?

-1977 yılında 32 yaşında öğretmen iken aday oldum. Arkadaşlarımın isteği ve desteği ve ile milletvekilliğiic-gazalci adaylığına soyundum. Ön seçime girdim ve seçilebilecek yerden, 3. Sıraya geldim. Bu tarihten sonra da hiç ara vermeden bütün yarışlara girdim.

2002’deki seçimde ilk 3’e nasıl girdiniz?

-1999 yılında Denizli’de ön seçim yok diye Ankara’da ön seçime girdim ve 10. Sıraya geldim. Ama seçim bölgesi değiştirmek de işime gelmedi. 2002’de parti ön seçim yapmadı ama ben gene başvurdum. Genel başkan beni 3. Sıraya koydu. Üçüncü sırayı beklemiyordum, seçilebilecek, garanti olacak bir sırada bekliyordum. Kendime güveniyordum. İlk 2’nin arasında olmak istiyordum ama olmadı, üçüncü sıraya verildim. O seçimde DYP barajı aşsaydı ben seçilemeyecektim.

GENEL BAŞKANLA TERS DÜŞTÜĞÜM İÇİN LİSTEYE HİÇ KONMADIM

Bu nedeni ne?

-Bunun hiçbir nedeni yok. Dar sistemde genel başkana ulaşamıyorsun. Kamuoyu yoklaması, bir eğilim yoklaması yapılmıyor. Tamamen genel başkanın ölçüleri geçerli oluyor. Genel başkan seçilecek milletvekili kendisiyle birlikte hareket eder mi etmez mi buna bakıyor. Nitekim benim milletvekilliğim sırasında tüzük değişikliğine hayır dediğim için sonradan listeye hiç konmadım, 7 kişinin arasında bile olmadım.

Milletvekili sıralamasını kim yaptı?

-2002 seçimlerinde Genel Başkan beni 3’ncü sıraya koyup “öğretmenlerden şuradan buradan oy alır, gitsin çalışsın kazansın” demiş olmalı. Beni geçmişten tanıyan Önder Sav’ın da genel başkan üzerinde etkili oldu, listeye üçüncü sırada girdim. İlk sırada Deniz Baykal’ın teyzesinin oğlu Mehmet Neşşar, ikinci sırada da il başkanı Haşim Oral vardı. Ön seçim olmadan, genel merkezde bir tanıdığın yoksa listeye giremezsin. O seçimde gerçekten olağanüstü bir kampanya yaptık.

2002’DEKİ SEÇİMDE 40 BİN LİRA HARCADIM

Ne kadar para harcadınız?

-30-40 bin lira para harcadım. Birikimim vardı biraz da borçlandım. Benim şartlarıma göre bir bütçeydi ve O dönemin parasına göre iyi bir rakamdı.

Neden milletvekili olmak istediniz?

-Eğitim alanında yararlı olacağıma inanmıştım.

Yararlı oldunuz mu, Milletvekilliğini hakkıyla yaptım diyebiliyor musunuz?

-Yapmaya çalıştım. İlkinde darbeyle kesildi. İkincinde de biraz daha deneyimliydim. Kendime güvenim vardı. Yasa önerileri, sorgu önergeleri, Denizli’deki dokumacıların sorunları, tütüncülerin sorunlarını parlamentoya getirmeye çalıştım. Eğitim komisyonlarında çalıştım, her komisyonda Denizli’ye dikkat çektim. Yasa önerileri verdim. Teklifler verdim. İktidarda olsam daha iyi işler yapabilirdim. Muhalefette de denetim görevimizi yaptık. Herkes aynı şekilde başarılı olmuyor. Bir kez bile kürsüde konuşmadan milletvekilliğini bitirenler var.

Yorumlar

haydar   -  Bağlantı 25 Şubat 2015, 16:44

siyasetin bu kadar paraya boğulması ne acı. Halktan emekli bir işçi, bir asgari ücretli siyaset yapamayacak mı bu ülkede? Adaylara bakıyoruz; ya sanayici, ya doktor, ya avukat, ya mühendis. 1 tane işçi, memur, esnaf, emekli var mı?

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı