REKLAMI GEÇ

PAÜ TERMAL HASTANESİ 2020’DE AÇILIYOR

21 Ekim 2019 Pazartesi


Termal ve sağlık turizmine dair dizi yazımızı önümüzdeki iki hafta boyunca PAÜ Başhekimliği ile yaptığımız röportaja ayırıyoruz. Yaklaşık 10 yıl önce PAÜ’ye tahsis edilen 23,326 M²’lik arsa üzerinde iki yıl önce inşaatına başlanan PAÜ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, ihale şartnamesine göre 2020 yılı ilk yarısında tamamlanarak hizmete açılacak. Kurum ilgililerinin verdiği bilgiye göre inşaat sürecinde aksama yok ve her şey şartnamede öngörülen zamana uygun biçimde devam ediyor.

Biz, “Denizli’de Termal” konulu bu çalışmamız içinde PAÜ tarafından inşaatı sürdürülen Karahayıt’taki hastane kompleksinin, Denizli Turizminin bundan sonraki orta vadeli dönemine önemli ölçüde etki edeceğini varsayıyoruz. On yıllardan beri süren termal turizm veya termal sağlık turizmi tartışmalarının sonuçlanması, hastane kompleksinin hizmete açılmasına bağlı. Bugüne kadar yapılan girişimlerden hiçbir sonuç elde edilmiş değil. Sağlık turizmine yönelik yatırım ve çalışmalar, marjinal düzeyi aşmış değil. Denebilir ki, 2000’lerin ilk yarısında PATERO kısa adıyla kurulan Pamukkale Termal Oteller Yatırım ve Pazarlama Anonim Şirketi dışında ciddi bir ortak girişime tanık olunmadı.

İşin yakın dönem tarihini hatırlamak için soralım ve yanıt vermeye çalışalım. PATERO projesi neydi ve neden iptal edildi? Bu konuda dönemin basın organlarında çıkan haberlerden yaptığımız özet, yeterince açıklayıcı bilgiye sahip.

İlk haber Hürriyet Gazetesi’nin 23.01.2006 tarihli nüshasından: “Türk ve Fransız Hükümeti, Denizli Bölgesi’ndeki günü birlik turizmi daha uzun soluklu kılmak ve Denizli’ye yerli ve yabancı turisti çekmek için dev bir yatırıma imza atıyor. Yaklaşık 45 milyon dolara mal olması beklenen Pamukkale Termal Kür Merkezi 7 yılda tamamlanacak. Denizli’de 80 dönümlük bir arsa üzerinde kamu sivil toplum ve özel sektör (PATERO) işbirliğiyle gerçekleştirilecek merkezin tanıtımı Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ve yatırımcıların katılımıyla projenin küçük bir örneğini oluşturan Sapanca Richmond Nua Wellness SPA Otel’inde gerçekleştirildi… PAMUKKALE Termal Kür Merkezi’nin özellikle Avrupa’daki orta ve üst gelir grubuna hitap etmesi hedefleniyor. 80 bin metrekarelik alan üzerinde kurulacak merkez içinde wellness spa merkezi, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi ve klinikler olmak üzere 3 ana bölüm bulunacak. Bunun içerisinde de ruhsal bilinçlenme, anti aging, detoks, güzellik ve bakım gibi bölümler yer alacak. Tesis günlük 1500 kişi ağırlama kapasitesine sahip olacak.”

Başka bir haber, Ekonomigazete.com sitesinde 17.12.2006 tarihinde yer aldı. Haber, Pamukkale Kür Merkezinin daha baştan ölü doğmuş bir proje olarak resmedilebileceğini gösteriyor. “Denizli’de iki yıl önce başlatılan ve yaklaşık 50 milyon euroya mal olması beklenen Pamukkale Termal Kür Merkezi projesi iki aydır askıya alınmış durumda. Fransa Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı, Denizli Valiliği ve Pamukkale Termal Otelleri’nin (PA-TERO) ortak finanse ettiği projenin askıya alınmasının sebebininse “bölgenin turizm geleceğinin olmaması” olduğu iddia ediliyor. Termal Şehir’de sağlık merkezi, kür merkezi, fitness, havuzlar, sosyal alanlar, cafe ve restoranlar, cilt bakımevleri yapılması planlanıyordu. Böylece merkezden yararlanacak turistler, PATERO’nun pazarlamasını yaptığı otellerde konaklatılarak turistik tesislerin doluluk oranının artmasını ve 12 ay turizm yapılmasını sağlayacaktı. Yaklaşık 2003 yılından bu yana gündemde olan Termal Kür Merkezi projesi artık tam bir sorun yumağına dönüşmüş durumda.

Önce proje ortaklarından biri olan ve bölgedeki otellerin birleşimiyle kurulan PATERO feshedildi. Arkasından Fransızlar yatırımı durdurmayı düşünmeye başladı. PATERO Finansman Müdürü Mehmet Erten, şirketi oluşturan otellerin kendi aralarında anlaşmazlığa düştüklerini ve şirketi feshetme kararı aldıklarını belirtiyor. Anlaşmazlığa düşülen konu, bölgenin turizm açısından geleceğinin olup olmadığı… Bazı turizmciler gelecek göremedikleri için şirketten ve projeden çekilme kararı almış. Aynı fikirde olmayan diğer oteller de Terma PATERO adı altında başka bir şirket kurmuşlar. Ancak bu durum Fransızları etkilemiş olacak ki geçen yıl sadece projenin maketine 1,5 milyon euro harcayan Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı, yatırıma devam edip etmeme konusunda kararsız kalmış. Projeye 3,5 milyon euro yatıran Denizli Valiliği ise bu durumdan en çok etkilenen kurum. Fransızlar ‘destek’ kararını sorgulamaya başlayınca Valiliğin 3,5 milyon euroluk bütçesi de yarım kalan bir projeye harcanmış oldu.”

2006 yılında sonlanan PATERO gerçeği bu. Pamukkale Üniversitesi’nin devreye girmesi bu girişimin başarısızlığından sonra oluyor. Denizli Valiliğinin girişimiyle 26 dönümlük aynı arsa PAÜ’ye devrediliyor ve hastane projesi bundan sonra yeniden canlanıyor. Ancak canlanma tartışmalarla sınırlı kalıyor. Eski Rektör Hüseyin Bağcı döneminde yeniden başlayan hastane tartışmaları, Rektörün tutarsızlıklarını yansıtan demeçlerle ilgili çevreyi tartışma içine çekiyor. Otel temsilcileri, turizm kuruluşları ve resmi kurumların bir kısmının dahil olduğu tartışmalar, zaman zaman basına verilen demeçlerde görüldüğü üzere, giderek somut bir hastane talebine dönüşüyor.

Ve nihayet 2017 yılında PAÜ kazmayı vuruyor ve hastanenin temeli atılıyor. Şimdi %85’inin tamamlandığı açıklanan hastane kompleksi ve üniteleri nelerdir, bu konuda kamuoyunun pek bilgisi yok. Zaten o eski talep ve tartışmalar sönümlenmiş durumda.

(Not: Hastanenin nasıl bir modelde inşa edilmesi gerektiği ayrı bir konu. Bunu tartışmanın merkezine yerleştirmek bizim çalışmamız açısından şimdilik doğru değil. Belki ilerleyen zamanda bu konuya bir bölüm ayırırız. )

Aşağıdaki röportaj bir hayli uzun. Bir saate yakın devam ediyor. O nedenle iki bölüm halinde yayımlamayı uygun bulduk. Konuklarımız Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. İbrahim Türkçüer ve PAÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Başhekim Yardımcısı Hakan Alkan. Her ikisine de hastane ile ilgili sorular yönelttik ve kamuoyu tarafından pek bilinmeyen Karahayıt’taki PAÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Hastanesinin şimdiki durumunu aydınlatmaya çalıştık.

Prof. Dr. İbrahim Türkçüer’le görüşme kaydı

HASTANENİN %85’İ TAMAMLANDI

PAÜ’nün Pamukkale oteller bölgesindeki termal tedaviye dönük hastane projesi yeni değil. 2000’lerin başında projelendirilen PATERO girişiminin devamı. O zaman Fransız ortaklığında bir girişim olarak gündeme gelmişti. 2006 yılında vazgeçilen PATERO oluşumundan sonra sağlık merkezi içeriğinde değişme var mı bilmiyorum ama nihayetinde sağlık kompleksi olarak planlandı ve öyle devam ediyor. 2013-14 yıllarında basında PAÜ Rektörlük kaynaklı çeşitli haberler ve demeçler çıktı. Ama o dönemde cek-cak vaadini aşmayan açıklamalar olarak kaldı. Geçtiğimiz yıl Karahayıt dönüşü devam eden sağlık ünitesi inşaatını ilk kez görmüştüm. Yapının kaba inşaatı neredeyse bitmek üzere gibiydi. Ben iyisi bu bilgileri sizden alayım. Hastanenin temeli ne zaman atıldı, şu anki inşaatın durumu ne?

Dediğiniz gibi bu uzun bir geçmişi olan proje. Temeli 2017’nin başında atıldı. Proje revize edilip güncellendi. Ardından hızlı bir şekilde ihalesine çıkıldı ve temeli atıldı. Yıllardır sürüncemede kalmışlığı böylece sona erdi. Proje hem Denizli, hem Karahayıt-Pamukkale bölgesinde ciddi anlamda verimli olacak ve sağlık turizmi anlamında bölgemizin gelişmesine katkı sağlayacağı için çok hızlı bir şekilde faaliyete geçirildi.

Şimdiye kadar projenin %85’i tamamlandı. 2020’nin ilk yarısında tamamen bitmesi bekleniyor. Yaklaşık 20 bin M²’lik bir arsa üzerine yapılıyor. 96 yataktan oluşan yataklı birimleri var, klinik otel konseptinde konaklanabilecek yataklı bölümü var, bir de fizik tedavi ve rehabilitasyon alanlarının, kapalı ve açık havuzlarının olduğu, robotik fizik tedavi de dahil tüm işlemlerin yapılabildiği bir alanı var. Ayrıca o bölgede tam donanımlı hastane olmaması nedeniyle o bölgedeki yerleşik vatandaşlara da hizmet verebilmesi adına poliklinikler ve acil servisimizden oluşan bir kompleks yapı var. BU hem oradaki vatandaşa hizmet verecek, hem de bittiğinde sağlık turizmi anlamında otellerde konaklayan turistlere de hizmet verecek. Otelde kalamayacak denli rahatsızlığı olanlar ise yataklı olarak hastanemizde kalabilecek. O kapsamda katma değer getirecek büyük bir proje.

ZİYARETÇİLER KAPLICA KÜLTÜRÜ İLE YETİNMEYECEK

Bölgedeki mevcut sağlık merkezlerinin işlevi ne olacak? Bakanlığa bağlı aile sağlığı merkezleri ya da özel hizmet veren birimler halen mevcut.

Şimdi o bölgede aile sağlığı merkezleri ve rehabilitasyon hizmeti veren özel merkezler var. Hastanemiz hizmete açıldığında tüm bu hizmetleri kapsayacak. Ve bu giderek bir kültür haline gelecek.

Halkımız termali sadece kaplıca olarak kullanıyor. Ama gerçekten sağlığı elde etmek ya da fizik tedavi rehabilitasyon gerektirecek hastalığı için değil de, işte ‘kaplıcaya gittim üç gün kaldım’ gibi geleneksel sağlık kültürü olarak görüyor. Ama daha profesyonel, uzun sağlıklı yaşam için ve sağlığa gerçekten kavuşmak anlamında orayı rahatlıkla kullanabilecekler.

SUYUN ISISI POTANSİYELİMİZİ ARTIRIYOR

Fizik tedavi nedir? Hastanenin bu anlamda sağlık kapsamı ne olacak?

Mesela eklem ağrısı değildir sadece fizik tedavi. İnsan felç geçirmiştir, kalp ameliyatı geçirmiştir, daha başka büyük ameliyat geçirmiştir, onun rehabilitasyonu kapsamda olacak. Fizik tedavi dediğimizde aslında tüm vücudumuza alınabilecek tedavi yöntemleri akla gelmeli. Diğer bir katma değeri de, Karahayıt ve Pamukkale bölgesinin gelişmesine daha büyük katkı sağlayacak olması. Yurt içi ve yurt dışından gelen hastalarımız burada profesyonel anlamda fizik tedavi alacaklar, alışılagelmiş kaplıca kültüründen hariç daha profesyonel bir fizik tedavi hizmeti almış olacaklar. Oradaki potansiyeli daha bilinçli kullanacaklar. Çünkü gerçekten o bölgenin potansiyeli çok ciddi anlamda yüksek; hem suyu, hem suyun ısı derecesi, iklimi, havasıyla çok özel bir bölge. Bizim hastanemiz, bölgedeki diğer hizmet alanlarının da daha profesyonel ve turizme dönük olarak yenilenmesine yol açacak. Ayrıca ekonomik anlamda önemli bir girdi sağlanmış olacak.

AMAÇ DAHA FAZLA KONAKLAMA

PAÜ Hastanesinin turizme etkisi ne olacak? Çünkü Pamukkale turizmi taşıma suyla dönüyor ve günübirlik konaklamadan ibaret.

Şu an günübirlik konaklamalarda termal bölgeye giriliyor, Pamukkale geziliyor ve hızlı bir şekilde turist buradan ayrılıyor. Ama sağlık için geldiklerinde daha fazla konaklayacaklar, burada şifa bulacaklar ve ekonomik katkıları da daha fazla olacak.

POTANSİYELİN %15’İ DEĞERLENİYOR

Hocam önceki projelerde otellerle işbirliği konusu çok önemli görülüyor ve öyle ele alınıyordu. Çünkü hayata geçirdiğiniz proje sadece sağlık turizmini değil, aynı zamanda bölgesel turizmi de biçimlendirecek bir proje. En azından öyle olması umuluyor. Eğer öyleyse, bundan sonraki yatırımları ve kamusal girişimleri de etkileyecek anlamına geliyor. Bu nedenle Karahayıt’taki oteller ve hizmet sektörü çok önemli. Otellerle işbirliğiniz nasıl olacak? Çünkü onların da kaplıca-sağlık sektörüne kısmi de olsa yatırımları var. Önceki projede (Patero Projesi) yeraltı veya kapalı yollarla otel bağlantıları sağlanıp, konaklayan turistin sağlık hizmeti alması öngörülüyordu.

Bu tür örnekleri yurt dışında gördük. Ancak bu tür altyapılar, daha o merkez ya da kür merkezi kurulurken hazırlanıyor. Daha sonra üstüne sağlık hizmeti yapıları inşa ediliyor. Bizde bunun için geç kalınmış olduğunu söyleyebiliriz. Biz yerleşimi önemli ölçüde tamamlanmış bir merkezde inşa ediyoruz. Bu saatten sonra sizin kastettiğiniz türden alt yapı için her şeyi yeniden ele alıp yeniden inşa etmek gerekir. Başka ülkelerde gördüğümüz örnekler sizin söylediğiniz gibi. Bizim gördüklerimizde, otelinizden çıkıp kapalı yollardan kür merkezine gidiyor, tedaviniz sonrası yeniden aynı yoldan otelinize dönüyorsunuz. Orada şu var; yurt dışında, Avrupa’da gördüğümüz yerlerde bir yılda hava üç-dört ay sıcak, diğer aylarda mevsim soğuk geçiyor, onun için planlanmış. Ama bizim Denizli’de sadece üç ay soğuk geçiyor, gerisi normalden daha sıcak, yazın daha fazla sıcak mevsimler yaşıyoruz. Sorduğumuzda biraz da bu şekilde cevap verdiler. Bir başka faktör; orada su 25-30 derece sıcaklıkta çıkıyor. Onu ısıtarak kullanıyorlar. Ama bizim burada potansiyelimiz o kadar fazla ki, su 85 derece çıkıyor ve biz soğutarak bunu insanlarımıza kullandırmaya çalışıyoruz. Sonuç olarak bizim çok ciddi potansiyelimiz var, bunun şu an belki %10-15’ini kullanıyoruz, bunu harekete geçirebilmek önemli.

Çamurunun değerlendirmek, suyun pazarlanması, termal olarak değerlendirilmesi, fizik tedavi anlamında şifa amacıyla kullanılması, fizyoterapi anlamında o potansiyeli tam olarak harekete geçirmek gerekiyor.

MALİYET 60 MİLYON

Hastanenin 2020’de tamamlanmasını beklediğinizi belirttiniz. Maliyeti ne olacak?

2020’nin ilk yarısında tamamlanacak gibi. Şu an projenin artışlar ve eklemelerle birlikte maliyeti 60 milyon lirayı buldu.

PROJE İNŞAATINDA AKSAMA YOK

Üniversitenin ödenek gücü zayıfladı ve inşaat durdu gibi muhtelif duyumlar alıyoruz. İşin gerçeği nedir?

Kaynak üniversitenin bütçesinden değil, karşılayan Kalkınma Bakanlığı. Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığının onayıyla geliyor. Bütçe akışı devam ediyor. 2020 yılı ilk yarısını (nisan veya mayıs olmalı) hedefleyen planlama içinde bütçe akışı yıllara göre yapıldığı için şimdiye kadar yıllık ödeneklerde aksama yok. İhaleyi alan firmayla görüşüldüğünde biz şu söylenmişti: ‘Ödenekler daha öne çekilebilirse, mesela biz inşaatı 2019’da teslim edebiliriz’ denmişti. Ancak yıllara göre planlamaya uyulduğu için bu mümkün olmadı.

Doç. Dr. Hakan Alkan’la görüşme kaydı

MEDİKAL VE TERMAL SAĞLIK TURİZMİ

Sağlık turizmi Denizli için çok önemli. Hem ekonomik istihdam alanı hem mali anlamda potansiyel bir zenginlik. Ancak bu güne kadar rasyonel anlamda değerlendirilebilmiş değil. Bundan sonra ne ölçüde değerlendirilir? Bu güne kadar her şey vaat edilmiş ama cek-cak’tan öte geçmemişti. Tek somut adım, üniversitenin orada yapmaya başladığı sağlık kompleksi oldu. Kayda girsin diye söylüyorum, sağlık turizmi başka bir şey, termal sağlık farklı bir şey, sağlık kompleksi olarak baktığımızda daha başka bir şey. Benim ilgilendiğim boyutu termal sağlık ve sağlık turizmi. Yapılan kompleksin mevcut durumdaki hizmet-ılıca-turizm kurgusuna etki ve katkısı ne olacak?

Sağlık turizmi birim sorumlusu olmam sebebiyle, bu konuda üniversitemizde çalışmalara başlamış bulunmaktayız. Bu konuda sağlık turizm belgesi alan Ege Bölgesinde tek, Türkiye çapında ilk dört üniversiteden biriyiz. Aldığımız yetkiyle bu işin alt yapısını oluşturduk.

Sağlık turizmi dediğinizde medikal turizm ve termal turizm olmak üzere ikiye ayrılıyor. Medikal turizmde obezite cerrahisi, organ nakli ve küçük merkezlerde yapılamayan veya yurt dışında çok pahalıya mal olan çeşitli cerrahi işlemler sayılabilir. Bunu hastanın seyahatle gelip tedavi olduktan sonra ülkesine dönmesi olarak tarif edebiliriz. Biz bunu zaten şu anda hastanemizde başlatmış durumdayız.

Ama bu işin lokomotifini sağlayacak olan aslında termal turizm. Termal turizm ayağında da; fiziksel tıp ve rehabilitasyon hastanemiz Karahayıt’ ta açılmaya hazırlanıyor. Bu merkezin termal turizmin lokomotifi olacağı ve Pamukkale’nin termal kür kenti haline gelmesini sağlayacağını düşünmekteyiz.

“20” RAKAMINI ÖNE ÇIKARAN KONSEPT

Hastane projesi öncesi ön çalışmalarınız neler oldu?

Sağlık turizmi amacıyla 2016 yılı sonbaharında Valimiz ve Rektörümüzle birlikte Almanya’nın kür kentlerine teknik gezide bulunduk ve bu geziden sonra daha önce yapılmış olan projeyi revize ettik. Bu revize işleminden sonra inşaat başladı. İbrahim Hocamın biraz önce özetlediği gibi 2020 yılında inşaat tamamlanıp hastanemiz hizmete açılıyor. 2020 yılının termal ve Denizli açısından şöyle bir önemi de var, 2020 yılının “20-20” olması nedeniyle sağlık turizmine konsept imajı oluşturulabilir diye düşündük. Denizli plakası olan “20” rakamını öne çıkararak Pamukkale’de sağlık turizmine vurgu yapmayı amaçladık. Bunu bir metinle açıklayıp Rusça, Arapça ve İngilizceye çevirerek broşür olarak yayınladık. Daha sonra Denizli’de Uluslararası Termal Sağlık Çalıştayı yapıldı. Bu çalıştaya Pamukkale otelleri başta olmak üzere Afyon, Bursa gibi Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen termal turizm ilgilileri davet edildi. Ev sahipliğini PAÜ yaptı.

İKİ AYRI ÇALIŞTAY

Tek çalışmanız bu mu oldu?

Ardından biz kendimiz üniversitemiz, belediyeler, sivil toplum örgütlerinin de katıldığı bir çalıştay düzenledik. Çalıştay sonuçlarını kitapçığa dönüştürdük.

Bizim Fiziksel Tıp Ana Bilim Dalı olarak daha önceden ikili anlaşmamız vardı. Onunla ilgili çalışmalar yapmıştık ve buna ilişkin bilimsel çalışmalarımız da oldu. Pamukkale’deki termal suyla ilgili, hastalara iyi geldiğine dair bilimsel veriler elde ettik. Bunları da uluslararası saygın (hakemli) dergilerde yayınlatmıştık. Yani şu an için termal sağlık hizmeti sunabileceğimiz bir altyapımız, ekibimiz ve binamız oluşmak üzere. Biz Üniversite olarak bu işin lokomotifi olmaya hazırız.

DEVAM EDECEK

Prof. Dr. İbrahim Türkçüer kimdir?

Acil tıp uzmanı-Acil Tıp Ana bilim Dalı Başkanı. 15 yıldır PAÜ’de çalışıyor. Uzmanlığını DEÜ Tıp Fakültesinden aldı. Akademik ilerleyişi PAÜ’de devam etti. Yaklaşık üç buçuk yıldan beri PAÜ Hastaneleri Başhekimi olarak görev yapıyor. Sağlık Turizmi birim sorumlusu.

Doç. Dr. Hakan Alkan Kimdir?

PAÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu, 2002 yılından beri PAÜ’de çalışıyor. Yaklaşık üç buçuk yıldan beri PAÜ Tıp Fakültesi hastanesi Başhekim Yardımcısı olarak görev yapıyor.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı