REKLAMI GEÇ

TERMAL SAĞLIK ve TURİZM

11 Kasım 2019 Pazartesi

Denizli gibi potansiyeli hayli yüksek bir kentte, termal üzerine yazmak kolay değil. Bu sadece yeraltı kaynaklarının zenginliği ile açıklanamaz. Evet, zenginliği tartışılmaz. Maden sahası olarak kentin özellikle traverten ve termal alanında verimliliği çok yüksek. Ne var ki, bu durumu rakamlara döküp bir istatistik oluşturmaya çalıştığınızda, yeterince veriye ulaşmak çok zor. Bir de ekonomik değer olarak her biri kendi alanında o denli çeşitliliğe sahip ki! Hangi alana yüzünüzü dönseniz, tek başına değerlendirmek ve açıklamak mümkün olmuyor. Her biri farklı alanlardaki ekonomik fizibilitesi ile ilişkisi içinde değerlendirilmek zorunda. Böyle olunca da, işin içinden öyle köşe yazısı yazar gibi sıyrılmak zor. Farklı alanların kendi fiziksel ve ekonomik nitelikleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymak ise ancak bilimsel bir disiplin içinde, titiz bir akademik çalışmayla mümkün.

Bu ve daha başka olası nedenlerle yazı dizimizi güncel okunurluktan ziyade, arşiv değeri olan bir bütünlük içinde sürdürmeye çalışıyoruz. İlk dönem yazıp yayımladığımız bölümleri, giderek konuya hakim, üzerinde çalışmaları bulunan, ulusal ve uluslararası boyutuyla bakıp değerlendirmesini bilen bilim insanlarının düşünceleri ve yaşadıkları pratikleriyle zenginleştirmeye önem veriyoruz.

JEOPARK VE TERMAL
Bu haftayı, geçtiğimiz günlerde Jeoloji Mühendisleri Odası Denizli Şubesinin girişimiyle düzenlenen Jeopark Çalıştayı ve bu çalıştayda ortaya çıkan sonuçları ele alan bir röportaja ayırmak istedik. Ama haftanın zaman mefhumu buna fırsat tanımadı. Yaptığımız ön görüşmeye dayanarak, bunun önümüzdeki hafta gerçekleşeceğini umuyorum. Denizli’de, jeolojik hadiselerin ve oluşumların tarihi ve bilimi konusunda yetkin insanlarla konuyu görüşecek ve sayfamıza taşıyacağız. Belki geniş kamuoyunun değil ama ilgili çevrelerin dikkatle okuyacaklarına inanıyorum.
Termal konusu son yıllarda hayli çetrefilli bir konuya dönüştü. İki ucu b.klu bir değnek gibi. Eğer sözcüğü gündelik gelişmelerin çeperinde kullanıyorsanız, dikkatli olmak zorundasınız. Çünkü ya bazı şeyleri görmeyip duymadan yolunuza devam edeceksiniz, ya da vicdanınız ve akılınızın sesine kulak verip sorumluluğunuzu hatırlayarak davranışınızı belirleyeceksiniz.

TEMİZ TERMAL İÇİN TEMİZ DOĞA
Aklına ve vicdanına duyarsız kalmayıp Denizli’de “Büyük Menderes İnisiyatifi” adıyla bir araya gelen insanların oluşturduğu platform, son yıl içinde oldukça dikkate değer etkinliklere imza attı. Büyük Menderes Nehri üzerindeki kirleticilere karşı sürdürdüğü mücadeleyi giderek genişletti, Sarayköy-Buharkent bölgesinde dozunu iyice kaçıran termal elektrik enerjisi tesisleri ve tesis kurma girişimlerine karşı mücadeleye dönüştürdü. Açtığı davalar, ÇED süreçlerine müdahil olan bölge sakinlerinin direnişine verdikleri destek ve hukuk mücadelesi ile genel kamuoyu adına takdiri çoktan hak ettiler. Denizli’de, son çeyrek yüzyıl içinde ortaya çıkan, giderek dayanılmaz bir yoğunluk yaşayan çevre sorunlarını sahiplendiler, Dinar’dan Uşak’a, Çürüksu’dan Aydın’a uzanan coğrafyadaki tüm çevresel kirlilik merhalelerini kat ettiler. İnisiyatif, son olarak Sarayköy-Tekkeköy civarındaki jeotermal santral için yöre sakinlerinin engellediği ÇED sürecini mahkemeye taşıdı ve mahkemenin belirlediği keşif heyetini reddetti. Bu arada Aydın bölgesinde yaşanan Jeotermal santral (JES) tesisleri felaketi ile ilgili olarak yapılan çalışmaların tümüne etkin biçimde katıldı. Ulusal çapta yapılan ekoloji çalıştay ve seminerlerinde yer aldı.

TABİATA UYGUN TERMAL KULLANIM
Yukarıda aktardığımız İnisiyatif haberi ve etkinlikleri, termal kaynakların değerlendirme biçimlerinden birisi, JES faciaları ile ilgili olarak hala devam ediyor. Anlaşılan o ki, Salda Gölü, Kazdağları, Artvin-Rize vadileri, Bergama, Murat Dağı, Mersin Akkuyu ve daha pek çok coğrafyada bizzat devlet tarafından sürdürülmekte olan anti-doğacı tutumdan vazgeçilmediği sürece, söz konusu karşı duruşların çeşitlenerek çoğalıp artmasının sonu gelmeyecek.(1)
JES kısaltmasıyla kamuoyunca bilinen jeotermal santrallerin bıraktığı enkazın karşılığı, termali başka türlü ekonomik bir kazanca dönüştürme potansiyeli taşıyan “termal turizm” ve “termal sağlık” olgusu olabilir. Buna ek olarak, yazımızın başında belirttiğimiz Jeopark tanımı için çok uygun olan bölgesel imkanların harekete geçirilmesi düşünülebilir. Madencilik sektörünün tümüne mal edilemeyecek olan ancak sektörün disiplinsiz ve sorumsuz unsurlarının yer altı kaynaklarında yol açtığı yıkım, kirlenme ve açgözlülüğün sonuçları bertaraf edilerek, temiz sayfalar açılabilir ve ekonomik kazanç hanesine katkısı sağlanabilir. Ve bu, JES gibi getirisinden çok doğal hayattan götürüsü olan bir sektörden hem daha az yatırıma ihtiyaç duyar, hem de daha temiz ve net mali değer üretir.

TERMAL, SAĞLIK, TURİZM
Sıkça sözünü ettiğimiz termal turizm ve termal sağlık terimleri, alt başlıklarıyla incelenmedikçe fayda düzeyini anlamak güçleşir. Çünkü termal tek tip bir yeraltı zenginlik kaynağı değil. Her coğrafyanın termal kaynakları, bileşiklerin özellikleriyle birbirinden farklılaşır. Bu farklılaşma sıcaklık değeri başta olmak üzere, kimyasal olarak ihtiva ettiği bileşiklerde tezahür eder. Beraberinde su, çamur, yoğunluk, renk, sıcaklık, berraklık, zehirli bileşikler gibi özellikler itibariyle birbirilerinden farklılaşırlar.

Denizli’de turizmin yoğunlaştığı Pamukkale-Karahayıt’taki termal kaynaklar, bilinen tarihiyle en az 2000 yıldır toprakları üzerinde yaşayanların ve bölge halklarının gözde sağlık mekanları olagelmiş. Geçen zaman termal kaynakları sözünü ettiğimiz ölçütler çerçevesinde test etmiş, böylece ortaya çıkan suyun ve gazların nasıl tehlikesiz biçimde kullanılması gerektiğinin yolu bulunmuş. O nedenle doğal yollardan toprak yüzeyine çıkan ve insan sağlığı kullanımına uygun olan Denizli termal kaynakları, eğer bir kirletici kullanım uygulamasına maruz kalmazsa, turizm potansiyeli ile birlikte daha çok uzun yıllar doğal ve ekonomik değerlini koruyacak niteliklere sahip. Bunu ölçü alarak alarak belirtmek gerekirse, termal kaynakların nitelikli kullanımı, hem öteki kullanım biçimlerinden vazgeçilmesinde, hem de tabiatın korunup kollanmasında, insanoğlunun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirebilmesi için çaba göstermesine manivela olacaktır.

Not: Denizli’deki JES’ler ve çevre konusunda sürdürülen koruma çabalarını önümüzdeki haftalarda başka bir sürekli yazı ile gündeme taşıyacak ve kamuoyunca bilinmeyen boyutlarını Denizlihaber.com’da yayınlayacağız.

DEVAM EDECEK

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı