REKLAMI GEÇ

ODANIN PROJE HAZIRLAMASI ETİK DEĞİL

9 Şubat 2016 Salı

ic_kapak

BİZİ YENİDEN MÜZE VE TAŞ ATÖLYELERİ YAZMAYA YÖNLENDİREN, SON GÜNLERDE BASINDA ÇIKAN YAZI VE HABERLER. MİMARLAR ODASI DENİZLİ ŞUBE BAŞKANI CÜNEYT ZEYTİNCİ BİR HAFTA KADAR ÖNCE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASINDA, İZMİR’DEN 70 MİMARLIK ÖĞRENCİSİNİN GELİP BURADA MÜZE PROJESİ HAZIRLAYACAKLAR BİLGİSİNİ VERDİ. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ(DEÜ) MİMARLIK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİ VE ÖĞRETİM ÜYELERİNİ DAVET ETTİKLERİNİ, ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA DENİZLİ’YE GELİP ÇALIŞMAYA BAŞLAYACAKLARI BİLGİSİNİ EKLEDİ.

 Denizli’de son birkaç yıl boyunca kamuoyunu ilgilendiren ortak sorunlardan birisi eski Endüstri Meslek Lisesi taş atölyeleri olageldi. Mimar Selçuk Minar imzası ile projesi hazırlanıp 1940’lı yıllarda uygulanmış olan taş atölyeler, mimarlık mesleği mensupları başta olmak üzere hem okulun farklı meslekteki mezunları, hem duyarlı kamuoyu ve hem de sivil toplum kuruluşlarınca ısrarla korunması yönünde tepkiye neden oldu. Sonunda iş mahkemeye gitti ve nihayet mahkeme kararıyla korunması sağlandı.

İşin hikayesi biliniyor aslında. Mahkeme safhasına gelmeden önce yaşananlar ve müze yapımı için yıkımını öngören niyetleri defalarca ve farklı boyutlarıyla yazıp çizdik. Merak eden bu dizi içindeki geçmiş yazılarımıza göz atabilir.

Bizi yeniden müze ve taş atölyeleri yazmaya yönlendiren, son günlerde basında çıkan yazı ve haberler. Mimarlar Odası Denizli Şube Başkanı Cüneyt Zeytinci’nin açıklamaları. Zeytinci, bir hafta kadar önce yaptığı basın açıklamasında, İzmir’den 70 mimarlık öğrencisinin gelip burada müze projesi hazırlayacaklar bilgisini verdi. Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ) Mimarlık Fakültesi öğrencilerini ve öğretim üyelerini davet ettiklerini, önümüzdeki haftalarda Denizli’ye gelip çalışmaya başlayacaklarını ekledi.

Bunun üzerine biz ilgili okul ve öğretim üyelerini aradık. Bu konuda nasıl bir hazırlık içinde olduklarını, yapılacak çalışmanın nasıl bir müze öngörüsü içerdiğini, Denizli Müze projesini mi, yoksa müze projesi konusunda öğrenci projelerini mi çalışacaklarını kendilerine sorduk. Öyle ya, Denizli Müzesi için bir projelendirme apayrı bir ciddiyet içermeliydi. Bakanlığın buna oluru olmalı, nezareti olmalı, ön kabulü olmalıydı. Kısaca ilgili Bakanlık oluru var mıydı? İl Kültür Müdürlüğü’nün konuya vakfiyeti neydi? Destek sağlıyor muydu?

Yoksa yapılacak olan çalışma tüm bunlardan muaf, sadece Odanın Denizli Şubesi ve Mimarlık öğrencilerinin bağımsız proje çalışması mı olacaktı? Böyle bir durumda tüm öğrenciler Denizli’de kimin tarafından misafir edilecekti, ne kadar kalacaklardı, nereden çalışacaklardı?

Konuyu daha iyi anlatabilecek olan kişi, doğal olarak Denizli Mimarlar Odası Şube Başkanı Cüneyt Zeytinci’ydi. Biz de onun kapısını çaldık. Son birkaç günden beri devam eden taş atölye haberlerini de gündeme getirerek uzunca bir röportaj yaptık.

Ancak, daha önce  DEÜ Mimarlık Öğretim üyelerinden Doç.Dr.Hikmet Sivri Gökmen ile bu konuda nasıl bir çalışma yapılacağını özetleyen bir konuşma yaptık. Önce onu kısaca aktaralım.

Hikmet Hoca, bunun bir öğrenci proje çalışması olacağının altını çizdi. Fakültenin 70 civarında 3.sınıf öğrencisinin 2.dönem proje çalışması olacak dedi. Konseptin merkezine Denizli Taş atölye binaları yerleşecek, atölyeleri de kapsayan bir müze projelendirmesi için öğrenciler serbest bırakılacak ve 3-4 grup halinde, her grubun kendi projesini hazırlaması istenecekti. Programa konu olan çalışmanın en önemli unsuru, atölye binalarının müze projesinde korunmasının öngörülmesi zorunluğu diye açıkladı Hoca. Atölye binalarını kendilerinin daha önce görüp görmediklerini merak ettik, “benim bir yanım zaten Denizlili” diye açıkladı. “Her gelişimizde gezip görüyoruz, ayrıca tartışmalar ve mahkeme sürecinde özellikle gidip geldik” dedi.

Okuldan üç doçent programa dahil olacakmış. İsimleri Hikmet Sivri Gökmen, Didem Altun, Özgül Karaman, ayrıca dışarıdan ders veren Doç.Dr. Tamer Başbuğ’da projeye katılacakmış. En geç 18-20 Mart civarında Denizli’ye geleceklermiş. Hoca son olarak “öğrencilerle çalışacağız, bunun örnekleri British Museum’da var” bilgisini araya sıkıştırmayı ihmal etmedi.

Geldiklerinde görüşmek üzere sözleştik.

Sonrasında sözü Cüneyt Zeytinci’ye bıraktık. Biz sorduk o yanıtladı.

3

MİMARLAR ODASI MÜZEYİ ENGELLEMEDİ

Yaşar Tok: Taş atölyeler ile ilgili açılan idari dava nihayet müspet bir kararla sonuçlandı. Bu Denizli deki müze tartışmaları açısından yeni bir eşiği işaret ediyor. Neden? Bu güne kadar o bölgeye düşünülen müze projesi mevcut atölye binalarını yok sayarak yapılmıştı. Bunu nereden biliyoruz? Daha önce proje hazırlayan müellifler kurumsal temsilcilere yaptıkları sunumlarda mevcudun olmadığını varsayarak hazırladıkları müze tasarımını sunmuşlardı. Yerel basında da yer aldı.

Cüneyt Zeytinci: Ve bu proje Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandı, Bakanlık da onayladı…

Y.Tok: Biliyorum, biliyorum, mahkeme kararında da geçtiği gibi Koruma Kurulu adını bile vermiş(!). Benim sormak istediğim soru şu: Mahkeme kararı ile bu tartışmalar yeni bir eşiğe gelmişken, Mimarlar Odası olarak, Denizli’de taş atölyeleri koruyarak bir müze projesinin hazırlanmasına öncülük yapar mısınız veya bu konuda nasıl bir yol izlenebilir?

MÜZE YAPIMI GEÇ KALMIŞ BİR KARARDIR

C.Zeytinci: Biz, taş atölye binaların tescilinden sonra müze ile ilgili kamuoyunda oluşabilecek “Mimarlar Odası Denizli’de müze yapımını engelledi” algısının yanlış olduğunu gündeme getirmek ve anlatmak istiyoruz. Oda olarak Denizli de müze binası yapımının geç kalmış bir karar olduğunu özellikle dile getiren bir kurumuz. Sponsor firma aracılığıyla yapılacak müzenin mutlak surette Denizli’ye kazandırılması gerektiğini savunuyoruz. Bizim başından beri karşı çıktığımız, mevcut atölye binalarının yıkımını öngören bir müze projesi uygulamasıdır. Aksine taş atölyeleri içine alan, onları değerlendiren çağdaş bir müze yapısını ilk günden beri savunmaktayız. Tüm mücadelemizin ana aksı bu olmuştur.

1

MÜZE TAŞ ATÖLYELERLE BİRLİKTE YAPILMALI

Y.Tok: Böyle bir müzenin Denizli turizmine etkisi ne olur?

C.Zeytinci: Denizli’ye her yıl iki milyona yakın turist bir gece konaklamalı veya günübirlik turlar halinde geliyor. Bu potansiyelin, müze vasıtasıyla kent içine aktarımı sağlanabilirse, bunun kent için önemli bir kazanç olacağını düşünüyorum. Yapılacak bir müze arkeoloji mi, kent müzesi mi olur, birlikte bir müze mi planlanır göreceğiz ama özellikle taş atölye binalarının kent müzesi konseptine son derece uygun mekanlar olduğunu biliyoruz. PAÜ’nün ilgili bölümlerinin verdiği raporlara göre deprem riski de taşımıyorlar.

Y.Tok: Kentin mimari dokusu böyle bir turizm için ne kadar çekici?

C.Zeytinci: Geçmişten bu güne baktığımızda, kentte bu güne taşıyacağımız herhangi bir dokuyu koruyamadık. Bazı bireysel veya kurumsal koruma çalışmaları var. Ancak bu da Denizli’ye dışarıdan gelenler için cazibe noktası oluşturacak yeterlilikte değil. İşte böyle bir müze ile dışarıdan gelen konukların, yabancıların kenti çekici bulmaları bir ölçüde de olsa mümkün olabilir.

PROJE YAPMIYORUZ, ÖĞRENCİLERİ DAVET EDİYORUZ

Y.Tok: Yani siz taş atölyeleri de kapsayan bir müze projesine tarafsınız, o bölgenin değerlendirilmesi gerektiğini, müzenin mutlaka kurulması gerektiğini ve bu müze-kent ya da arkeoloji, hangisi olacaksa-konseptinin mutlaka atölye binalarını dışlamaması gerektiğini düşünüyorsunuz. Son günlerde yerel basın manşetlerine çıkan haberlerde, “mimarlar müze projesi hazırlıyor” mealinden başlıklar yer almakta. Bu işin gerçeği nedir?

C.Zeytinci: Biz taş atölyeleri kapsayan müze fikrimizi kamuoyu ile paylaşırken, bunun mümkün olduğunu göstermek amacıyla bir çalışma içerisine girdik. Bu çerçevede yaptığımız çalışmayı da kentin kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Bir buçuk-iki aydan beri Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim görevlileri ile görüşüyoruz. Yaptığımız görüşmeler neticesinde onlar, DEÜ Mimarlık Fakültesi’nin 70 kişilik 3.sınıf öğrencilerinin ikinci dönem çalışmaları konusu olarak Denizli’de taş atölyeleri kapsayan müze projesini seçtiler. Sadece arkeoloji veya kent müzesi değil, onlarda dahil olmak üzere farklı müze önerilerini proje haline getirebilecekler. Yani 3-4 grupluk çalışma olacak.

PROJELER DENİZLİ DE SERGİLENECEK

Y.Tok: Ne zaman olacak bu program?

C.Zeytinci: Şubat sonu veya Mart ortalarına doğru DEÜ Mimarlık Fakültesi’nden gelecek 70 öğrenci ve 10 öğretim görevlisini Denizli’de konuk edeceğiz. Onlara önce kentimizi, taş atölye binalarımızı, kentin yakın çevresinde bulunan Laodikeia, Hierapolis gibi ören yerlerini gezdireceğiz. Denizli hakkında bilgi edinmelerini sağlayacak ayrıntılı bir gezi programı düzenledik.

Y.Tok: Yani bir tür dönem projesi çalışması mı? Eğitimin bir parçası olarak mı düşünülüyor?

C.Zeytinci: Evet, evet. Öğrenciler bu dönem bu projeyi çalışacaklar ve bu dönem sonunda oluşacak jüri seçim yapacak. İşin özü, öğrencilerin bir dönem boyunca burada proje çalışarak farklı fikirler üretmeleri. Jüri seçimi tamamlandıktan sonra bu çalışmaları Denizli de sergilemek istiyoruz.

Y.Tok: Sadede gelelim bu çalışmanın asıl amacı tek cümlede nasıl özetlenir?

C.Zeytinci: Biz, müzeye karşı olmadığımızı, aksine taş atölyelerin yıkılmadan ve onları da kapsayan bir müze yapılabileceğine inandığımızı kamuoyuna anlatmak istiyoruz. İşin özeti bu!

4

MAHKEME KARARINDAN SONRA ATÖLYE BİNALARI YIKILAMAZ

Y.Tok: Ben şunu net olarak anlamak istiyorum. Son idari mahkeme kararından sonra Zorlu grubunun taahhüt ettiği ve müellifince sunumu yapılan müze projelendirmesi rafa mı kalktı?

C.Zeytinci: Mahkeme nihai kararını verdi o nedenle sunumu yapılan haliyle projelendirilen müze tasarımının uygulanması olanaksız.

Y.Tok: Mahkeme kararından sonra aynı grup tarafından başka bir tasarı ortaya konulduğunu duymadık. Sağdan soldan gelen bilgilere göre hazırlanan bir proje de yok sanırım. Bu durumda sizin öğrenci projeleri, böyle bir müze projesinin yerine mi geçecek?

C.Zeytinci: Bu doğru değil. Böyle bir şey yok. DEÜ Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin çalışmaları ile sponsor firmanın Bakanlığa önereceği uygulama amaçlı müze projesi aynı şey olarak düşünülemez. Biz dediğim gibi, öğrencilerin çalışmalarını çok boyutlu ve farklı bir amaçla gündeme getiriyoruz. Mimarlar Odası olarak müze için öngörülen arazi üzerindeki taş atölyelerin yıkılmasına gerek kalmadan bir çalışma yapılmalı düşüncesindeyiz. Atölyeleri kapsayan bir projelendirmenin mümkün olduğunu, bunun kentin mimari, sosyal ve eğitim süreçleri açısından belleğini korumak anlamına geldiğini söylüyoruz. O nedenle 70 öğrencinin yapacağı dönem çalışmasının, aynı zamanda bizim fikrimizi kamuoyuna anlatmak için çok önemli bir fırsat sağlayacağını düşünüyoruz. Son günlerde basında çıkan haberlerin başlıklarına baktığınızda, sanki Mimarlar Odası Denizli’de bir müze için kolları sıvadı, müze projesini yapıyor gibi bir algıya yol açıyor. Bu kesinlikle doğru değil. Biz müze projesi hazırlamıyoruz.

2

MİMARLAR ODASI PROJE HAZIRLAMAZ

Y.Tok: O halde şunu soralım: Mimarlar Odası olarak üzerinde bunca fırtına koparılan müze alanının projesini hazırlamayı üstlenmeyi neden düşünmüyorsunuz?

C.Zeytinci: Mimarlar Odası hiçbir yere hiçbir şekilde proje hazırlama düşüncesinde değildir. Yaptığımız, yeniden söylüyorum, DEÜ Mimarlık Fakültesi ile işbirliği yapmak, öğrencileri burada bir dönem konuk edip taş atölyeler üzerinde çalışmalarına olanak sağlamak ve ortaya çıkacak eserleri Denizli’de sergilemektir.

Mimarlar Odası bir kurum. O nedenle proje hazırlamaz. Bunu yaparsa, meslek örgütü etiğine uymaz. Kendi üyesi olan meslektaşlarına haksızlık yapmış olur. Haksız rekabete yol açmış olur. Sadece bu nedenle bile “Mimarlar Odası müze projesi hazırlıyor” başlığına bakıp bizim Denizli müzesi projesini üstlendiğimiz gibi bir düşünceye inanılmasın. O haberlerin devamında ne dediğimiz gayet açık aslında. Sadece başlığa bakarak karar verilmesin.

MESLEK ODASININ PROJE HAZIRLAMASI ETİK DEĞİL

Y.Tok: Aslında benim sorunum (ve pek çok insanın sorunu) sizin proje hazırladığınız haberleri değil. Asıl sorun, taş atölyeler, beraberinde Denizli Lisesi. Onun yanında kentin tarihi, kentsel, mimari vb. özelliklerinin çok az kalmış olan örneklerine reva görülen yaklaşım. Bu açıdan bakıldığında, insanların “mimarlar odası müze projesi hazırlıyor” algısı her ne kadar doğru değilse de, olayın yol açtığı orta vadeli psikolojik ekimozları aşmaya çalışan herkes böyle olumlu şeylerin beklentisi içinde. “Keşke!” diyorsunuz, “keşke Oda böyle bir girişim içinde olsa da, koruma amaçlı bu tür alanların tasarımlanmasında daha sağlıklı çalışmaların yolu açılsa.”

C.Zeytinci: Dediğim gibi meslek odasıyız ve meslektaşlarımızın işini elinden almak anlamına gelecek böyle bir girişimimiz olmaz. Ancak, biz kamu yararı gördüğümüz bir duruma, aynı kamuoyunun bilgilenmesi çerçevesinde yaklaşım gösteririz. Taş atölyeler konusunda da aynı yaklaşımı sergiliyoruz. Yaptığımız, planladığımız, programa aldığımız her şey, kamuoyunun bir biçimde işin içinde düşünüldüğü çalışmalardır. Bu, Denizli Lisesi’nin devredilmesi girişimine karşı tutumumuzda da böyleydi, ören yerleri konusundaki tepkilerimizde de böyle. Bundan sonra da böyle olacak. Mesela Pamukkale’nin bir özel şirkete devri konusundaki tepkimizi de bu çerçevede ortaya koyduğumuzu hatırlarsınız. Zaten kamusal bilincin oluşması, ister istemez yapılacak çalışmanın yönüne bir biçimde etki eder. Eğer haklı bir zeminde duruyorsanız elde edeceğiniz kazanımlar sizi daha da güçlü kılacaktır. Nitekim Taş atölyeler konusundaki durum aynen budur.

ATÖLYELER ŞİMDİLİK KORUNUYOR

Y.Tok: Denizli Lisesi demişken, oradaki gelişmelere de değinelim mi? Bu tür yapıların belli kurumlar tarafından sahiplenilip korunmasında belki daha fazla fayda var. Kurumsal olarak ödeneği çıkarılır, bakımı, restorasyonu yapılır… Ama sahipsiz olmasının sakıncalarına taş atölyeler bir örnek. Taş atölyeler de müze olmasa bile Denizli Lisesi gibi sahiplenilerek korunabilir mi?

C.Zeytinci: Eğer taş atölyelerin bulunduğu bölgeye, mahkeme kararına uygun olarak kapsayıcı bir müze projesi uygulanırsa, müze doğal olarak sahiplenecek ve korunması sağlanacaktır. O nedenle biz defalarca ifade ediyorum, sponsor firmanın müze yapmasıyla problem yaşamıyoruz. Buna karşı değiliz. Aksine bakımı ve onarımı böyle olursa yapılacaktır diye düşünüyorum. Şimdiki mevcut durumuna ilişkin olarak da geçen yıl Denizli Emniyeti ve Valiliğine talepte bulunduk. Biliyorsunuz o alan geçtiğimiz iki ay içinde tel örgülerle çevrildi. Bu konuda talepte bulunurken, Vilayetin hemen yanında olmasına rağmen yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı gerekçesini belirttik. Binaların hemen yanındaki otobüs duraklarında bekleyen vatandaşların tuvalet ihtiyacını gidermek için kullandıkları bir mezbeleliğe dönüşmekteydi. S on dönemde kokudan içeri girilemiyordu. Tinerci çocukların mekanına dönüşmüştü. Bu durumu ortadan kaldırma amaçlıydı talebimiz. Bu talebin akabinde Büyükşehir Belediyesi’nce içeriyi göstermeyen malzeme ile çevresinin kapatılması çalışmaları başlatıldı. Biz itiraz ettik. Binaları tamamen gizleyen bir örtü doğru olmazdı. Güncel olarak yol açılacak hasar ve yıkımların dışarıdan gözlenmesini engelleyecekti. Belediyeden talepte bulunduk, sonuçta şimdiki gibi tel örgü çekildi.

(Devam Edecek)

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı