REKLAMI GEÇ

Bozdağ’ın eteklerinde köy düğünü…

5 Ağustos 2015 Çarşamba

denizli-zeki-akakca-gezenini-gunlugu-gelenek-görenek-dugun-h

Dağ başlarında yanan cılız çoban ateşlerine benzer geleneklerin yaşaması-yaşatılması. Bir yanıp bir sönen uzak ışıklar gibidir onlar. Uzaktan bakınca hep göz kırparlar. Buradayız, varız, kaybolmadık, kökümüz derinde der gibidirler adeta.

Böylesi çoban ateşlerine hep itibar etmişimdir. Sürprizlerle karşılaşmışımdır çoğu zaman. Hayal kırıklığı da olmuştur bazen. Ama ışığa uçan kelebek misali hep çekmiştir beni kendine bu cılız ışıklar…

Bir buçuk yıl kadar önce Acıpayam/Gireniz vadisinde davetli olduğum bir düğünde karşılaştığım manzara beni çok etkilemişti. İnanılmaz keyif alarak bir köy düğününün son bölümüne tanıklık etmiştim. Biraz da kendi çocukluğumu anımsamıştım o gün, o düğünde. Düğün odunu, Çörek kapma, Arap oyunu, güreş, kına gecesi, gelin ağlatma, gelin başı süsleme, gelin alma havası dinleme, yol kesme, oyunlar oynama, gelin indirme, indirmelik verme, geline yağ yedirip ağzına bal sürme, kucağına bebek verme gibi göreneklerin yaşandığı zaman dilimleri gelip geçmişti gözümün önünden…

ic-10
Bu kez yine Acıpayam dan Dalamana doğru uzanan vadinin Gireniz bölümündeki bir başka köy düğüne davetliyiz. Detaylı bilgi alamamış olsam da, başka grupların da çağrılı olduğunu bilsem de tutamadım kendimi ve cılız ışığa uçan kelebekler gibi arkadaşlarımla beraber çıkıp gittik şehirden oralara doğru.

ic-11

Günün ilk saatlerindeki boğucu sıcağı da ardımızda bırakarak düştüğümüz yollarda ilk durağımız Karahüyük oluyordu. Orada yumurca otlu tereyağlı Karahüyük ekmeği ile kahvaltı yapmadan olmazdı elbette… Sonra ekmek beklerken kahvedekilerle sohbetsiz de geçilmezdi. Karahöyükten geçince Ucarı da da oyalanmak farz olurdu elbette . Acıpayam ovasının başındaki bu devasa su kaynağında bir nefeslenmek gerekirdi. Onu da tamamladıktan sonra Ovanın ortasından geçen yolu takiben Benlik köyünün yoluna düşüyoruz. Geçtiğimiz hemen her köyde bir düğün gördük. Ne ilginç bir durum diyerek söylendik hatta.

Benlik köyüne ulaştığımızda öğle saatlerini gösteriyordu zaman. Hava buralarda da sıcaktı. Bozdağ’a sırtını dayamış Benlik köyü güneye bakmanın biraz da bedelini ödemekteydi sanki. Bin yüz rakımlı köyde hatırı sayılır sıcak vardı.

ic-1Davul sesinin geldiği tarafa yönelip düğün evine ulaşıyorduk sonunda. Açık söylemek gerekirse zannedildiği gibi otantik bir köy düğünü havası yoktu ortamda. Davul zurna kalabalık bir şekilde yerini almış ancak onlara ilave birde org ekibe dahil edilmişti. Yani bir karma durum söz konusuydu.

Kısa sürede anlaşılıyordu işin aslı. Köy geleneklerine bağlı bir ailenin oğlu evleneceği için gelenekler yaşasın-yaşatılsın düşüncesiyle bu tören yapılmaktaydı. Her kesim memnun edilmeye çalışılıyordu kısaca.

Olsun! Bu da bir ciddi katkı ve görevi yerine getirmekti sonuçta.
Düğünün son günü kız ve oğlan evinde hayata geçirilen örf-adet ve gelenekler burada da sırasıyla uygulanmaya başlanmıştı.

ic-2

Damat ve sağdıç’ın dua ile ortaya alınıp takı takılması. Bunun için damat ve sağdıçın oturması için ortaya bir çul ve onun üzerine yöreye has motiflerle süslenmiş kilim seriliyordu. (Bu kilim daha sonra kız evine gelin almaya gidildiğinde gelinin bineceği atın üzerine örtülecekti)
Bu esnada düğüne davetli olanlar takılarını takıyor ve gelin alma için hazırlıklar tamamlanıyordu.

ic-3ic-4

Daha sonrasında oğlan evinden “gelin alıcı” ların davul zurna ile kız evine gelin almaya gitmesi gerçekleştiriliyordu usulünce.

Kız evinde ise telaş daha farklıydı. Gelin; işin erbabı yengeler tarafından giydiriliyor, gelin kızın babası pabuçlarını giydiriyor anne-baba ve kardeş ile vedalaşıyordu. Sonrasnda ise yine işi bilen kadınlarca “gelin başı düzülüyordu”

ic-7

(Gelin başı süslemenin yöresel adı budur-Kendi başını düzemeyen gelin başı düzer sözü de buradan mı çıkmıştır bilinmez.)

ic-12

Gelin evden yine törenle çıkartılıp ata bindiriliyor ve yeni evine gitmek üzere biraz uzunca yoldan dönülerek düğün alayı ile dolaşılarak eve getiriliyordu.

ic-6

Bu dolanma esnasında yoldaki kavşaklarda durup oyunlar oynanması, bazen yol kesilip damattan bahşiş istenmesi de yaşanan olaylardan sayılabiliyordu. Gelinin eve gelmesi sırasında ise yeni evin yüksekçe yerinden “gelin alıcı” ların üzerine damat babası-annesi ya da yakınları tarafından şeker, leblebi, incir, ceviz, lokum ve bozuk paralar savruluyordu.

ic-8

Gelin attan inmeden yapılan ritüellerden biri de “indirmelik” olarak adlandırılan yakın akrabaların geline hediyeler vermesi olayı oluyor. Tabii ki attan inmeden önce bir kurban daha kesilerek “gelin atının” onun üzerinden geçirilmesini de unutmamak gerekiyor.

ic-13

Sonrasında attan indirilen gelin yine inanışa göre bir dizi geleneği yerine getirerek evine giriyordu.

Yaşadığımız bu zaman dilimine vesile olan öğretmen çifte renkli bir yaşam diliyor “onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine” diyerek selamlıyoruz.

ic-5

Tüm bunlar unutulmaya yüz tutmuş ama hâlâ bir yerlerde ateş böceği gibi ışıldayan örf- adet ve geleneklerin varlığının nişanesi olmaktaydı sonuçta.

Her nerede bu gelenek ve görenekler yaşıyor-yaşatılıyorsa bunu yapanlara selam olsun…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı