REKLAMI GEÇ

BEŞİ BİR YERDE RÖPORTAJ

20 Kasım 2013 Çarşamba

denizli-beslisi-seval-h

Bendeniz Atilla Sezener, Murat Alten, Ergül Aykol, Süleyman Boz ile yıllarca DEHA20 Gazetesi’nde köşe komşuluğu yaptım. Halil Arık’la da çok eskiden tanışırız. Her biri kendi alanında usta ve sözünü sakınmadan yazanlardan.Bu bazen birilerine sert gelse de, zaman onları sık sık doğruluyor. Beşi bir araya gelip kitap çıkarınca ortaya ilginç bir durum çıktı ama bir ilke de imza atmış oldular. “Denizli Beşlisi” adını verdikleri kitap bugüne kadar alanında bir ilk. Atilla abinin kitaplarını bilmeyen yok, Halil Bey’de üçledi. Ergül Aykol, Süleyman Boz ve Murat Alten’in ilk kitapları bu. Görüşene göre gerisi de gelecek. Bende onlarla birlikte bir ilke imza attım ve kendi tarihimde ilk kez beş kişiyle aynı anda röportaj yaptım. Okuyun bakalım sevecek misiniz?

ic-genel

DENİZLİ BEŞLİSİ ALANINDA İLK

SEVAL UYSAL: Bu kimin fikriydi?

ATİLLA SEZENER: Ortak bir fikirdi ama ilk Halil’den başladı. Süleyman’a söylemiş, a da bana aktarınca anında genişledi. Bende geri vites olmadığı için tereddütsüz aldık değerlendirdik. Tahmin ediyorum rekor bir süreçte kitap piyasaya çıktı.

SEVAL UYSAL: Neden ortak kitap? Kağıt dan, paradan tasarruf etmek için mi?

ATİLLA SEZENER: Evet! Benim bundan evvelki kitabımın maliyeti bu çıkardığımız kitabın hemen hemen üç misli! Ben üç yılda bir kitap çıkarıyorum. Bilirsin 6 kişinin bir kitap okuduğu şeklinde bir varsayım vardır ben bunu kabul etmiyorum. Bana göre 10 kişinin dahi bir kitap okumadığını biliyorum. Benim kitaplarım çok kısa vurucu ve yaklaşık 170-180 konu olmasına karşın, alanların ancak yüzde 3’ünün sonuna kadar okuduğunu düşünüyorum. Yakında senin de başına gelecek, kitabını “okuduk” deyip yalan söyleyecekler. Bizim gibi tecrübeli insanların bunu yutması çok zor. Ama içinden “aferin” diyorsun.

SEVAL UYSAL: Nasılsa okunmuyor, bir araya gelip masrafı paylaşım mı dediniz?

ATİLLA SEZENER: Böyle olunca kitabın dağıtımı da çok kolay. Ergül adliyede, Süleyman kendi muhitinde, doktor Ankara’da kütüphaneye kitapları verecek. Hocanın zaten çok geniş bir muhiti var, benim de kendime özgü arkadaşlarım var. Dağıtımda büyük kolaylık sağlayacak.

SEVAL UYSAL: Beş yazarın ortak kitabı olarak alanında ilk galiba?

ATİLLA SEZENER: Çok kişinin antolojisi, şiir kitapları vardır ama köşe yazıları olarak Denizli’de ilk diye biliyorum. Bilemiyorum ama belki Türkiye’de ilk. Bu ortak çalışma devam edecek, sonrası gelecek.

ic-sezener

*********************

TOPLUMA OLAN BORCUMU ÖDÜYORUM

SEVAL UYSAL: Çok uzun yıllardır yazıyorsunuz. Denizlili okurun dönüşü nasıl oluyor?

ERGÜL AYKOL: Bir çok telefonlar alıyoruz, iletiler geliyor. Daha çok olumlu iletiler geliyor.

SEVAL UYSAL: Düzenli olarak işlediğiniz bir konu oluyor mu?

ERGÜL AYKOL: Ben Atatürk ve cumhuriyet takıntılı yazıyorum. Biraz da eğitimci olmamızın etkisiyle Atatürk’e çok büyük bağlılığım var. yapmış olduğum araştırmalar da o konuda. DEHA TV’de “Tarih Konuşuyor” diye bir program yapmıştım o da çok tutuldu, ondan da epey geri dönümler oldu. Hatta neden bıraktığımı soranlar da oldu. onlara “Talep yok, çağırırlarsa gider program yaparız” diyorum. Benim inanışıma göre bir insan bilgilerini topluma yansıtması gerekir. Bunda bizim insanlarımızın çoğu cimri davranıyor. Toplumun bize verdiği katkılarla bu günlere geldik. Ben yatılı okullarda okudum, bu toplum bana bir şeyler verdi, benim bunu ödemem gerekir diye düşünüyorum.

SEVAL UYSAL: Yazmaya oturduğunuzda konuyu nasıl belirliyorsunuz?

ERGÜL AYKOL: Daha çok güncel dürtüler oluyor. Güncel olaylardan hareket etmekle birlikte topluma vermek istediğim mesajlar var. Ağırlıklı olarak Atatürk’le ilgili, cumhuriyetle ilgili yazıyorum. Ara sıra edebi yazılar yazıyorum.

SEVAL UYSAL: Bugünü yazdığınız makalelerin sayısını biliyor musunuz?

ERGÜL AYKOL: Hiç saymadım ama birkaç tane yayına hazır kitabım var. İlk kitabım bu. Kızım 7 kitap yazdı, ben daha ilkini yazabildim.

ic-aykol

***************

NASIL KONUŞUYORSAM ÖYLE YAZIYORUM

SEVAL UYSAL: Sizce Denizli nasıl bir şehir?

HALİL ARIK: Denizli maalesef olması gerektiği gibi bir şehir değil. Bunu pek çok yönüne bakarak
söyleyebiliyorum. Denizli çok daha aydın bir ortamda olması gerekiyor. Okuyanı da çok olmalı, düşüneni de, yazanı da çok olmalı. Bunda biraz eksik galiba Denizli.
Ama her şeyin ilacı zamandır bu da onu tamamlayacaktır.

SEVAL UYSAL: Çok sert yazılar yazıyorsunuz, nasıl tepkiler alıyorsunuz?

HALİL ARIK: Nasıl konuşuyorsam öyle yazıyorum, hatta konuşurken biraz daha yumuşak oluyorum.
Aldığım tepkileri kitabın arkasına ekledim, hangi birini okuyayım bilmiyorum ama bir kaçını okuyayım: “Saygıdeğer hocam, yüreğinize, dilinize ve beyninize sağlık. Şiirinizi şam babası olarak okudum. Gözyaşlarına içime akıtmadan beceremedim, yanaklarımdan aşağıya aktı gözyaşlarım. Şehidimize kelle diyenlerin merhametine, samimiyetine inanmıyorum. Bunun karşısında benim yüreğim susabilir mi, susmuyor?” bir başkası “o kalem tutan ellerinizden öperim, saygıyla”

_________________________________________________

Flash Player Kurmak İçin Tıklayınız

________________________________________________

SEVAL UYSAL: Kaçıncı kitabınız bu?

HALİL ARIK: Birlikte çıkardığımız bu kitap üçüncü, üç kitapta arka arkaya yayınlanmış oldu. Ama şu anda yayınlanmaya hazır bir şiir, bir hikaye ve bir anı kitabım var. Özellikle anılarım anlatmakla bitmez, bende yazarak bitireceğim. İnsanların yaşları geldikçe, söyleyeceği şeyler galiba artıyor. Biraz da bunun için acele ediyorlar.

ic-arik

***********

KABAKÇI’YI KİMSE HATIRLAMAZ
TARTILACI’YI HERKES BİLİR

SEVAL UYSAL: Denizli’de günlük bir gazete köşe yazmak nasıl bir şey?

SÜLEYMAN BOZ: Günlük köşe yazmak çok tehlikeli bir şey. Çünkü büyükşehirlerde yazarlar köşelerinde yazıyorlar ve lokal çevreleri var.Okurları ile karşılaşmıyorlar bile. Fakat benim gibi yazdıklarıyla bir taraflara dokunan yazarlar, belli çevreleri rahatsız ettikleri kadar, kendileri de rahatsız oluyorlar. Çünkü haklarında dava açılabiliyor. Bu yazılar bazen egemenlerin, yüksek bürokratların, valilerin değişik tepkilerine neden oluyorlar. Ama sonunda yazarların haklılığı ortaya çıkınca buruk bir hicap geriye kalıyor. Mesela Kabakçı deyince bugün kimse hatırlamaz. Oysa Kabakçı bir dönemin belediye başkanıydı ve Kabakçı lakabı halkın ona verdiği bir isimdi. Oysa Mustafa Kemal Tartılacı deyince herkes hatırlar ve tebessüm eder “rahmetli “der ve arkasından iyi sözler söyler. Bunun gibi yazarların kalıcı ve tarihe iz bırakan, günümüzü aydınlatan bir özelliği vardır. Yazar olmak kolay değil. Örneğin Atilla abinin yazıları Denizli’ye çok fazla sivri ve köşeli geliyor. Ergür Abinin Atatürk ve aydınlanma yazıları, benim yerel planlama yazılarım da öyle..

SEVAL UYSAL: Geriye dönüp baktığında köşende en çok neyi işlemişsin?

SÜLEYMAN BOZ: Ben bütün yazılarımı, bilerek ve amaçlı olarak bir şekilde Denizli’ye bağlarım. Çünkü ben şuna inanıyorum. Ünlü Amerikalı yazar William Faulkner’in “Sen nasıl evrensel yazar oldun?” sorusu üzerine şunu söyler: “ben hep Mississippi’yi anlattım” der. Çünkü o yazılarında hep Mississippi’yi anlatır. Aynı soruyu bir dönem Yaşar Kemal’e de sorduklarında bu örneği verip “ben hep Adana’yı hep Çukurova’yı anlattım” cevabı verir. İnsan kendi bölgesini, yöresini anlatmazsa belli bir yere varamaz. Orhan Pamuk’a bakıyorsunuz. Nişantaşı’nı, İstanbul’u anlatıyor. O bakımdan evrensellik yerellikten başlar. Ben “palmiyeler kesilmesin” dedim, “Pamukkale kararmasın” dedim. Benim yazılarım hep bir taraflara dokunur..

SEVAL UYSAL: Otosansür işliyor mu?

SÜLEYMAN BOZ: Bana hiç sansür işlemedi, ama hakkımda dava açıldı. Bugüne kadar çalıştığım hiçbir gazetede, gerek eski Denizli Gazetesinde, Horoz’da ve DEHA20’de hiç sansürle karşılaşmadım, aksine teşvik gördüm. Bana otosansür de işlemez.

ic-boz

****************

MİZAH CİDDİ BİR İŞTİR

SEVAL UYSAL: Ne kadar zamandır yazıyorsun?

MURAT ALTEN: Sanırım on beş yıl kadar oldu Eren Güneş DE HA 20 Gazetesi’nde yeniden şekillendirme işine karar vermiş, benim de gazetede köşe yazısı yazmamı istedi. O daha sık yazmamı istiyor ben daha seyrek, pazarlıklar sonucu haftada iki günde anlaştık. Benim daha seyrek yazmayı istememdeki neden yoğun mesleki çalışma yaşantım ve daha önemlisi yazacak konu bulamama endişemdi. Her şekilde vakit buluyor insan, hastanede, poliklinikte hastalar biraz seyrekleşince, ameliyat aralarında, yemek molalarında, evde herkes yattıktan sonra. Çoğu kez yazıyı kontrol etmeye zamanım olmadan göndermek zorunda kalıyorum. bu nedenle bazen özensiz oluyor, biraz redaksiyon gerektiriyor ama sonunda bir şeyler ortaya çıkıyor. Konu bulamama endişem ise, Türkiye gibi gündemin her an değiştiği bir ülkede yersizmiş.

SEVAL UYSAL: Mizah tadında yazılar yazıyorsunuz, bu sert ve katı hayatı mizahlaştırmakta zorlanmıyor musunuz?

MURAT ALTEN: Mizahın ciddi bir iş olduğunu düşünüyorum. Evet, yaşam katı ve sert ama onu bir ham petrol gibi rafine edersek içinden mizah konusu olabilecek bir şeyler de bulabilirsiniz. Annem seksen altı yaşında, geçen gece yataktan düşüp yorgana sarılı vaziyette yatakla duvar arasında hareket edemeden saatlerce kalmış, sesini kimselere duyuramamış. Feci bir durum, ama olayı öyle mizahi bir şekilde anlatışı var ki gülmeden edemiyorsunuz. Sanırım bende ona çekmişim. Mizah bazen yaşama onun kadar sert bir karşı duruş olabiliyor.

SEVAL UYSAL: En çok hangi konuları yazıyorsunuz?

MURAT ALTEN: Sevgi ya da aşk diyebiliriz. Her şey onunla başlıyor.

SEVAL UYSAL: Kamuda çalışan doktorsunuz, yazarken kendinize otosansür uyguluyor musunuz?

MURAT ALTEN: İster istemez oluyor. Ama bu devlet memuruyum başıma bir şeyler gelir kaygısından çok, ne olursa olsun insanları incitmek istemememden kaynaklanıyor. Bir tek başkalarına saygısız olana fazla tolerans gösteremiyorum. Bu bir üslup meselesi. Bir insan için söyledikleri doğru değil de diyebilirsiniz, ya da yalan söylüyor da diyebilirsiniz. İkisi de aynı kapıya çıkar ama biri diğerinden daha sert ve keskindir. Oto sansür çoğu kez seçtiğim kelimelerde olur düşündüklerimde değil. insanların duymak istediklerini yazmak, güzellemeler yapmak beni yazar olarak rahatsız eder. Duymak istemediklerini yazmak gerek, o noktada üslup devreye giriyor ve bir bakıma yazarın kurtarıcısı oluyor.

ic-alten

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı