REKLAMI GEÇ

DETGİS Başkanı İsa Dal da gurbetçi çocuğuymuş!

15 Ocak 2014 Çarşamba

denizli-detgis-baskani-isa-dal-ithal-isci-seval-uysal-ropörtaj-h

SEVAL UYSAL: Denizli’de işçi bulma zorluğuna karşı ithal işçi meselesini ortaya attınız. Nereden aklınıza geldi bu, başka bir çözüm bulamadınız mı?

İSA DAL: Oraya gelinceye kadar, bunun etrafından desteklenmesi gereken birkaç konu var. Birden “ithal işçi gelsin” başlığı ile ele aldığınızda bana bile çok itici geliyor. Ancak bunun temel bazı sebepleri var. Belki Almanya’da işçi olarak çalışan gurbetçi bir ailenin çocuğu olduğum için, belki birçok ülkeye gidip gelmem ve bu ülkelerin ekonomik sorunlarını paylaşıyor olmam, belki son 20 yılı yakından takip etmem ve iş hayatının tam içinde olmam gibi faktörler var. 60’lı yıllarda ailem Avrupa’ya gittiğinde Almanların yapmadığı işleri gurbetçi işçiler yapıyordu. Hatta kendi aralarında çok affedersiniz şöyle konuşuyorlardı. “Bu sistem olmasa kendi pisliğimiz içinde boğuluruz” diyorlardı. Oysa şimdi son 10 yılda Alman sanayisi tam iki kat büyüdü ama bizim Türk işçilerimiz işsiz kaldı. Çünkü onlar sadece işin hamaliyesini yapıyorlardı ve yabancı dil bilmeleri de gerekmiyordu. Ama şimdi o işler kalktı sadece eğitimli olanlar iş buluyor.

SEVAL UYSAL: Denizli’yi Almanya’ya mı benzetiyorsunuz?

İSA DAL: Denizli’nin sanayileşme süreci hızlı gelişiyor. Denizli’de işçilerini asgari ücretin üstünde maaş ve sosyal haklarını veren adil işverenlerimiz olduğu gibi, adil olmayanlar da var. 1990-2000 sonlarındaki süreç kötü yönetildi ve tekstil sektöründen birçok insan hizmet sektörüne kaydı.

ic-5

İŞÇİLER BANA KIZMAKTA HAKLI

SEVAL UYSAL: Siz ithal işçi deyince işçi ve sendikacıların size çok kızdıklarını biliyor musunuz?

İSA DAL: Evet. Hepsi kesinlikle haklılar ve gelen tepkiler doğru tepkiler. Yüzde 9.9 işsizlik varken, biz niye dışarıdan işçi arıyoruz? Fabrikalar işçi bulamıyoruz derken aslında kendilerine köle mi arıyorlar? Denizli tekstili rekabet şartlarında çok zorlanıyor. Yaptıkları iş de emek yoğun

SEVAL UYSAL: Denizli’de bir tekstil işçisi ne kadar ücret alıyor?

İSA DAL: 850-1000 lira arasında, bunun üzerinde alan çok fazla yok diye biliyorum. Bu da kayıtlı işçi, bir de merdiven altı var ki, bunun altında. Eskiden yarıdan fazlası merdiven altıydı

SEVAL UYSAL: Bir efsane olmuş DEBA vardı, işçilerin aldığı maaşlar, sosyal haklar dilden dile dolaşırdı. O fabrikalarda çalışmak için işçiler kuyruğa girerdi. Şimdi işçi bulamaktan söz ediyoruz. Bunda işverenin hatası yok mu?

İSA DAL: Bizim genel giderlerimiz arttı, bir on yıl öncesini düşünürsek konjoktür değişti. Bende bundan etkilendim, az daha işimi batırıyordum. Maliyetler çık hızlı arttı ve rekabet edemez hale geldik. O zamanlar DEBA’nın yüksek maaşlar vermesi sürdürebilirdi ve konjontürel değişim öncesindeydi. Ancak konjoktürel değişim sonrası Türk lirası hızla büyük değer kazandı. Firmalar da o gün verdikleri işçi ücretleriyle kar edemez hale geldiler ve ya işçi çıkardılar ya da ücretleri düşürdüler. O zaman 55 bin civarında olan işçi sayısı 35 bine düştü. Kapasitelerini küçülten firmalar daha verimli çalışmaya başladı. Bu sadece Denizli’de, Türkiye’de değil Avrupa’da böyle oldu. Almanya’da tekstilde işçi olarak çalışan anne ve babam firmaların kapanması sonucunda işsiz kaldı.

ic-4

KASTIM SURİYELİLER DEĞİLDİ

SEVAL UYSAL: Peki biz İthal işçi meselesine dönelim. Suriyelileri mi kastediyorsunuz?

İSA DAL: Hayır onları kast etmedim. Müslüman coğrafyayı, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bangladeş, Pakistan’ı kastediyorum. Sadece bir yıllığına sözleşmeli olarak getiriyorlar. Konaklayacak yer ve yemek veriyorsunuz. Yaptıkları tek iş basit, getir götür işlerini yapmak. İşçi meselesi bugünün değil 5-10 yıl sonrasının meselesi olacak. Beş yıl sonra akut hale geldiğinde “eyvah” diyeceğiz.

_________________________________________________

Flash Player Kurmak İçin Tıklayınız

________________________________________________

SEVAL UYSAL: Denizli sanayisi 5-10 yıl sonrasını planlayabiliyor mu?

İSA DAL: Hayır. Biz bu yüzden moda tasarım, teknik tekstil diye ısrar ediyoruz.

SEVAL UYSAL: Ne yapmak istediğinizi anlayabiliyorlar mı?

İSA DAL: “Boş iş yapıyor” diye düşünenler vardır.

ic-3

BORNOZ BİZİM VELİNİMETİMİZDİR!

SEVAL UYSAL: Hayalperest misiniz?

İSA DAL: Hayalperestin ayağı yere basmaz, benim ayağım yere basar. Bugüne kadar hiç yanılmadım.

SEVAL UYSAL: DETGİS’in ne kadar zamandır başındasınız?

İSA DAL: Dördüncü yılım. Tüzüğe göre bir ay sonra başkanlığı bırakıyorum. Bizde iki dönem sınırlaması var. Bu arada Türkiye Moda Hazır Giyim Federasyonu başkan yardımcısıyım.

SEVAL UYSAL: Farklı bir başkanlık profili çizdiniz.Yazan, televizyon programları yapan, uçan, koşan bu haliniz yönetim kurulunda nasıl algılandı?

İSA DAL: Arkadaşlarımızla enerjimizi müthiş, birbirimize kenetlendik. İlk iki yılın tecrübesizlikle geçti, yönetim kurulunda hep yalnız kaldım, bir şeylerin alt yapısını oturtmaya çalıştık. Sonunda başardık ve örnek model olduk. Belki çılgınca gelebilecek şeyler yaptık. Moda Tasarım Defilesi ve 6 Mart’ta Havlu Bornoz Günü kutlaması yaptık. O gün basın toplantısında bornozu elbiselerimin üzerine giydim. Bu işten 150 bin kişi ekmek yiyorsa ben bunu giyerim ve üzerimde taşırım. Niye utanayım ki? Bornoz bizim velinimetimizdir.
Ondan ekmek yiyoruz.

SEVAL UYSAL: Eski kuşakla yeni kuşak arasında çatışma var mı?

İSA DAL: Bu arkadaşlarımız çok iyi üniversitelerde okumuş, yüksek lisans yapmış, yabancı dili çok iyi biliyorlar. Teknik tekstilden, modadan tasarımdan söz ettiğim zaman anlayabiliyorlar. Bir önceki kuşak bizimle aynı görüşte değil.

ic-2

6 YAŞINDA BENİ BİR AİLENİN YANINA VERDİLER

SEVAL UYSAL: Şimdi İsa Dal’a gelelim. Kimsiniz siz?

İSA DAL: Benim hikayem gurbetçi işçi ailelerinin dramatik ve trajik hikayesidir. Almanya’da çalışmak zorunda kalanlarla yurdunda anasız babasız kalan çocukların hikayesidir. 1963 yılında Almanya’ya işçi olarak çalışmaya giden bir ailenin çocuğuyum. 1969 yılında Almanya’da dünyaya geldim. 6 yaşına gelince, ailem okula Türkiye’de gitmem için beni Gölhisar’da yaşayan dayımın yanına bıraktılar. Köydeki zorlu kış şartlarından yıpranmış olmalıyım ki 2-3 hafta sonra ben dayımın yanından alarak, Kuşpınar Mahallesi’nde bir ailenin yanına bıraktılar.

SEVAL UYSAL: Bu aile akrabanız değil miydi?

İSA DAL: Hayır! Amcamın asker arkadaşıydı, bana bakabileceklerini düşünmüş olmalılar. Bırakış şekilleri de iyi olmadı. Ben babamdan ayrılmak istemedim, ağladım, sızladım. Bilirsiniz babalar katı oluyor. İtile kakıla bırakıldım.

SEVAL UYSAL: Peki bırakmak zorunda mıydılar?

İSA DAL: “Nasıl olsa döneceğiz, çocuk ilkokula başlasın. Türkçe okusun” demişler.

YUSUF AVCI’NIN DOKUMA ATÖLYESİNDE GECE VARDİYASINDA ÇALIŞIYORDUM

SEVAL UYSAL: Ailenizi görebiliyor muydunuz?

İSA DAL: 1-2 yılda bir görüyordum. Para gönderdiklerini biliyorum. Okula gidiyordum ve ailenin yetişkin çocuklarıyla birlikte yazları çalışıyordum. Göveçlik’te Yusuf Avcı’nın atölyesinde akşam 6 sabah 6 çalışıyordum.

SEVAL UYSAL: Kaç yaşındasınız?

İSA DAL: 6-10 arasındaki dilimler..

SEVAL UYSAL: Daha neler?

İSA DAL: Atölyede iş olmadığı zamanlar stattaki maçlarda su ve sakız satıyordum.

SEVAL UYSAL: Almanya’ya ne zaman döndünüz?

İSA DAL: 10 yaşımda. Yaz tatili için beni Almanya’ya götürdüler, geri dönmek istemedim, direndim. Kaldım. Türkiye’ye geldiğimde Türkçe bilmiyordum. Şimdi de Almancayı unutmuştum. Tekrar okula başladım, Almanca öğrenmem için uyum sınıfına verdiler. 6. sınıfta problemli öğrenme güçlüğü çeken asosyal çocukların olduğu sınıfa aldılar. Okulu burada bitirdim.

ic-6

LİSEYİ DIŞARIDAN BİTİRDİM AYNI YIL ÜNİVERSİTEYE GİRDİM

SEVAL UYSAL: Türkiye’ye ne zaman ve neden döndünüz?

İSA DAL: Ailem dönünce ben de gelmek zorunda kaldım. Denizli Lisesi beni almadı, Cumhuriyet Lisesi’ne kaydımı yaptırdık. Okula 2 ay gittim. Türkçe bilmediğim için dersleri anlayamıyordum, öğretmenler beni aşağılıyordu. Okulu bıraktım. Almanya’ya dönmek istedim. Babam Almanya’da kalmıştı ama bana oturma izni vermediler. İki arada bir derede kaldım. En iyi bildiğim işi bilgisayar işini yaptım. 1986 yılında Dosbil bilgisayarı kurarak ortağı oldum. 1988 yılında dışarıdan liseyi bitirme sınavları ile aynı yıl üniversite sınavına katılma hakkı verilmişti. Bitirme sınavlarına girdim ve 2 hafta içinde liseyi bitirdim. O yıl üniversiteyi kazandım ikinci tercihim olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Yunan Dili ve Edebiyatı okudum. Epikraf arkeologum. Önümüzdeki günlerde PAÜ’nde Moda ve Tasarım Bölümü’nde Denizli’nin antik çağlardaki tekstil sanayisi konulu yüksek lisansa başlayacağım.

ic-1

YAMAÇ PARAŞÜTÜ YAPIYORUM

SEVAL UYSAL: Şahane olur! Liseyi dışarıdan bitirdiniz, üniversiteyi okudunuz ama dönüp dolaşıp yine tekstilci oldunuz. Bu nasıl oldu?

İSA DAL: 16 yaşından beri kendi geçimimi sağlıyorum. Arkeoloji ve sanat tarihinde para kazanabilmem mümkün olmadığı için, gelecek endişesi ile tekstile yöneldim.Babamın vefatından sonra burada yapılacak en iyi iş tekstildi. 1998 yılından beri ofisim var, üretimde değilim, havlu bornozu yaptırıp, yurtdışına satıyorum. Kitabınızda anlattığınız bir zamanlar Abdülkadir Uslu’nun yaptığı işi yapıyorum.

SEVAL UYSAL: Çok yönlü bir kişiliğiniz var. Televizyon programcılığı ve yazarlık yapıyorsunuz. Başka neler yapıyorsunuz?

İSA DAL: Motorlu yamaç paraşütü yapıyorum. Birçok kişi bilmez ama Milli takımda Japonya’da, Çin’de Türkiye’yi temsil ettim. Dünya şampiyonaları organizasyonunda bulundum.

SEVAL UYSAL: Bisiklet gündelik hayatınızın bir parçası oldu mu?

İSA DAL: Gezegene zarar veriyoruz. Gereksiz yere kullandığımız araç, gereksiz elektrik israfına üzülüyorum. Bisiklet çok güzel bir spor, ayna zamanda modern şehircilikte temiz bir ulaşım aracı. İşime mümkün olduğunca bisikletle gidip geliyorum. Bisiklet yolu olmadığı için normal araçların kullandığı yolu kullanmak zorunda kalıyorum. biraz tehlikeli ama..

SEVAL UYSAL: Evli misiniz?

İSA DAL: Evliyim ve 16 yaşında lise üçüncü sınıfta okuyan bir kızım var.

Yorumlar

Samim Tefe   -  Bağlantı 16 Ocak 2014, 08:15

Isa kardeşim, Allah sana ve ailene huzurlu, bereketli, saglık ve afiyetler içersinde ömürler nasip etsin.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı