REKLAMI GEÇ

Taş atölyeleri yıkmak o kadar kolay mı?

27 Kasım 2013 Çarşamba

denizli-tas-binalar-seval-uysal-ibrahim-senel-h

İbrahim Şenel Mimarlar Odası’nın eski başkanı. 2009 yılında hükümet konağı ve meydan projesi gündeme geldiğinde oda başkanıydı ve tam da ateşin içindeydi. Sempozyum, arayış toplantıları ve ortaya çıkan sonuç bildirgesi Vali Yavuz Erkmen’i mutlu etmezken, mimarlar cephesinde de sert tartışmalar yaşanıyordu. İl Kordinasyon Kurulu ile Valilik arasında bir protokol imzalanmış, bu protokole göre hükümet konağı ve taş binalar kalıyordu. Ancak Kız Meslek Lisesi itirazlara rağmen bir gece operasyonuyla yıkıldı. O gün bugün bunun hesaplaşması yapılırken taş atölyeler gündeme geldi. Dönemin oda başkanı İbrahim Şenel’le hem süreci hem de taş atölyeleri bizzat yerinde konuştuk.

ic-9
TAŞ ATÖLYELERİ YIKMAK ARTIK O KADAR KOLAY DEĞİL!

SEVAL UYSAL: Taş atölyeler neden yıkılmamalı?

İBRAHİM ŞENEL: Kent belleği dediğimiz bir şey vardır. Nedir bu? Bir kentte doğarsınız, yaşarsınız, o kentte hayatınızı sürdürürsünüz ve görmeye alıştığınız mekanlar sizin belleğiniz olur. O mekanları oradan fütursuzca kopardığınız vakit, bir bellek kaybı yaşanır. Taş binalar kentin en merkezi yerinde bu belleğin en yoğun şekilde ifade bulduğu binalardan biridir. Yıkılan Kız Meslek Lisesi de böyleydi. Biz Kız Meslek Lisesi’nin korunması gerektiğini savunurken bunu bir mimari şaheser olduğu için değil, kent belleği açısından söylüyorduk. Keza eski hükümet konağımıza da bu açıdan bakmak gerekiyor.

ic-8

DENİZLİ’DE TEK ÖRNEKTİR

SEVAL UYSAL: Taş binalar mevcutlar içinde en eski binalardan biri değil mi?

İBRAHİM ŞENEL: Taş binalar 1930-40’ların sonunda yapılan bir yapı grubu. Denizli’de hiçbir şey korunmadığı için 1940’ların başında yapılmış bir bina bizim için eski. Aslında korunma bilinci yüksek kentlerde 1930’ların sonunda yapılan bina oldukça yenidir. Ama bu Türkiye hatta Denizli için çok eski sayılabilir

SEVAL UYSAL: Taş binalar birinci Cumhuriyet mimarisine uygun yapılar mı?

İBRAHİM ŞENEL: Birinci Cumhuriyet dönemine ait Denizli’de tek, Ege bölgesinde de nadir örneklerden biridir.

ic-7

TAŞ BİNALAR BU KENTİN BELLEĞİDİR

SEVAL UYSAL: Her eski bina korunmalı mıdır?

İBRAHİM ŞENEL: Hayır. Koruma kurullarının kriterleri vardır. Taş binaların korunması meselesi bu binaların bellek, tarihsel süreç ve verdiği mesaj anlamında ifade eden şeylerden kaynaklanıyor. Eski olması bunlardan sadece bir tanesidir. Atatürk tarafından Türkiye getirilen Bonazt’ın öğrencisi tarafından yapılması ve bulunduğu alana yerleşimi ki bu bölgede çok ciddi bir şekilde kent belleği oluşturuyor.

SEVAL UYSAL: Sempozyumda buna işaret ediyordu galiba?

İBRAHİM ŞENEL: Mimarlar Odası’nın düzenlemiş olduğu sempozyumda uzmanlar “Bir bölgenin, bir yapının korunması için onun çürük olması, yeni olması, mimari değer ifade etmiyor olması gerekmiyor. Bellek anlamında o kent için bir şey ifade ediyor olması yeterli” dediler.
Hükümet Konağı projesi bir yarışma projesidir. Jüri bu projeyi neden seçti biliyor musunuz? Kız Meslek Lisesi, Hükümet Konağı ve taş binaların oluşturduğu bellek izinin içine yeni hükümet konağını yerleştirmesinden dolayı. Yeni hükümet binası eleştirilebilir, hatta kullanıma yönelik ciddi eleştiriler söz konusudur.

ic-6

NEO OSMANLI, NEO SELÇUKLU ARARKEN ORJİNALLER YIKILIYOR

SEVAL UYSAL: Bellek, bellek diyoruz da nedir bu kent belleği anlatır mısınız?

İBRAHİM ŞENEL: Kendimden örnek vererek anlatayım: Ben 41 yaşındayım, iki çocuğum var. Onlara çocukluğumu anlatırken, mekanlar üzerinden aktarıyorum o zaman beni çok rahat anlıyorlar. “Babaannenin evindeki”, “anneannenin evinin bitişiğindeki”, “dedenin yanındaki”, “köyümüzdeki şu ev” gibi örnekler benim çocukluk hikayemin çocuğun kafasında daha netleşmesini sağlıyor. Bellek budur işte. Ben, benden sonraki nesillere bugünümü nasıl aktaracağım? Şimdi zaten şöyle bir çelişki de var. Genel kamu binalarında, Neo Osmanlı, Neo Selçuklu diye bir şeyler çıkıyor. TOKİ’lerde, şurada burada saçaklı eli böğründe giriş kapıları filan. Neden yapıldığı hakkında şöyle deniyor: “Biz geçmişe referans veren bir mimari arıyoruz” Biz yeni yaptığımız binalarda eski mimariyi canlandırmaya çalışırken, elde avuçta kalan orjinalleri neden ortadan kaldıralım ki?

ic-5

SEVAL UYSAL: Taş binaların kaplama olduğu söyleniyor?

İBRAHİM ŞENEL: Bunun hiçbir önemi yok. Taş binaların kendisine has bir mimari özelliği var. Hani bu beş yıl önce yapılmış bir bina da olsa bence çok başarılı.

DAYANIKSIZ DİYENLER MAHÇUP OLUR

SEVAL UYSAL: Depreme dayanıksız diyorlar?

İBRAHİM ŞENEL: O kesinlikle doğru değil. Bunu çok net biliyorum. Bunu en kısa sürede size belgelerle de sunabilirim. PAÜ inşaat bölümü bu binalarla ilgili testler yaptı. Hatırlarsanız taş binaların yanında 80’lerde yapılmış Endüstri Meslek Okulu binası vardı. O binalarla mukayese edildiğinde yüksek oranda dayanımı olan beton kalitesi ortaya çıktı. C20-C30 dayanımı açısından bir beton çıktı ki, biz bu dayanımı ancak 1998’den sonra yapılmış binalarda bulabiliyoruz. Hatta hafızam beni yanıltmıyorsa F20 donatılarının da olduğu ifade edildi. Kaldı ki bu binanın betonu çürük olsun. Bu binalar zaten tek katlı ve yığma taş örgü binalar. Bu binanın betonu çürük olsa zaten bu taş yapı böyle kaldığı sürece binanın yükünü alan özelliktedir. Binanın çürük olduğunu iddia etmek doğru değil. Kimse böyle bir şeye yeltenmesin mahcup olur.

ic-4

DEVLETTE DEVAMLILIK ESASTIR. PROTOKOL HALA GEÇERLİ!

SEVAL UYSAL: 2009’daki sempozyumdan sonra bu yıkım tartışmasının bittiğini düşünüyorduk Ancak bugün Ahmet Zorlu müzesinin yapımı için taş binalar yıkılabilir. Bu nasıl oluyor? İstediğin istediğini yapabilir mi?

_________________________________________________

Flash Player Kurmak İçin Tıklayınız

________________________________________________

İBRAHİM ŞENEL: Hayır! Bir böyle bir keyfiyet yok. Bu memlekette yasalar var. Sizin arsanıza yapacağınız ev için bile belli sınırlandırmalar var. Müze işi Ahmet Nazif Zorlu’ya bir protokolle verildi. Hatta bu sırada Valilik kurumlardan “nasıl bir müze istiyorsunuz?” şeklinde görüş istemişti. Bu görüşler Ahmet Zorlu’ya ulaştırılmıştır muhakkak. Ancak bundan sonra biz kent olarak proje üretim ve aşamalarından acayip şekilde dışarıda bırakıldık. Ben bunu çok sağlıksız bir süreç olarak görüyorum. Eski Mimarlar Odası başkanı olmamın yanında Kent Müzesi Girişimcileri Derneği Başkanlığım da var. Biz Dernek olarak Vali Bey’i ziyarete gittiğimizde bu konuyu gündeme getirdik. Vali de sürecin dışında kaldıklarından şikayet etmiş, birkaç kez projeyi görmek istediklerini ancak Zorlu’nun “Merak etmeyin. Çok başarılı bir proje yapacağım” dediğini bize aktarmıştı. Bu noktada biz işin o kadar dışında kalıyoruz ki, sürecin sağlıklı işleyip işlemediğine dair bir bilgi alamıyoruz. “Binayı yıkacak mı, koruyacak mı? yerin altında mı, üstünde mi yapıyor? Yoksa 7 katlı bina mı yapıyor?” hiçbir bilgi yok!

ic-3
Vali Bey bile bilgilenemediğinden şikayet ediyor. Taş binaların yıkımıyla ilgili olarak bir takım girişimlerin olduğunu da sizin haberinizden öğreniyoruz. Proje müellifi arkadaş taş binaların yıkıldığı da bir seçenek hazırlamış. Ben açıkçası başta Valimiz olmak üzere Denizli’deki bütün idari amirlerin böyle bir yıkımı kabul edeceklerine inanmıyorum. 2009 yılından sonra devam eden süreçteki muhtelif görüşmelerimizde hatta Kız Meslek Lisesi yıkılırken bile taş binaların yıkılmaları söz konusu bile edilmedi.Hatta dönemin valisi ile İKK arasında yapılan protokolde cümle şöyledir: ”Mevcut hükümet konağı ve taş binalar mutlak olarak korunacaktır!”

SEVAL UYSAL: Burada yapılan düzenlemeler karşısında bu protokol hala geçerli mi?

İBRAHİM ŞENEL: Benim nazarımda geçerli. Çünkü altında devletin valisinin imzası vardır.

SEVAL UYSAL: Vali değişti ama?

İBRAHİM ŞENEL: Valiler değişebilir ama devlette süreklilik vardır. O protokolde Vali Yavuz Erkmen’in imzası var. Vali Abdül Kadir Demir’in imzalamadığı bir protokol geçersizdir diyemem.Çünkü Yavuz Erkmen bu protokolü Denizli Valisi sıfatıyla imzaladı.

ic-2

KAPALI KAPILAR ARDINDA HATA YAPILIR

SEVAL UYSAL: Valinin imzaladığı ve “Kesinlikle yıkılamaz” denilen bir protokole rağmen, burada yapılacak bir müzede ikinci bir alternatif nasıl gündeme geliyor? Mimara göre bunun kararını bakanlık verecekmiş,?

İBRAHİM ŞENEL: Süreç böyle kapalı kapılar ardında, birilerinden, sokaktaki vatandaştan saklanarak ilerleyen bir süreç olduğu sürece bu tür hatalar yapılabilir. Çünkü kontrolden yoksun ilerlemiş demektir. Kontrol edecek olan vatandaştır, kentlidir. Yani ben bu kentin en önemli mekansal noktalarından birine müdahale yapılacak ve ben bunu hafriyata girildiğinde kabul edeceğim? Böyle bir şey kabul edilir mi? Edemem. Bu kente karşı sorumluluk duygusu hisseden hiç kimse kabul edemez.

ic-10

SEVAL UYSAL: Bu protokolde imzası olan Mimarlar Odası eski başkanı olarak, Kız Meslek Lisesi’nin yıkılmasından ve işlerin bugün bu hale gelmesinden vicdan azabı duyuyor musun?

İBRAHİM ŞENEL: Vicdan azabı duymuyorum, duyduğum noktalar da var ama.. Bugün dönüp baktığımda biz yapılacak pek çok şeyi yapmışız. Şunu nasıl düşünebilirdik? Devletin valisiyle protokol yapmışız, kurumların imzası var buna rağmen Kız Meslek Lisesi yıkılıyor!

ic-1

SEVAL UYSAL: Meseleye bugün taş binalar acısından bakarsak?

İBRAHİM ŞENEL: Bu kentin idarecileri açısından aynı yanlışın ikinci kez tekrarlanacağını ummuyorum. O imzalara rağmen o bina yıkılmıştır, o imzalara rağmen bu bina yıkılmaz. Bu kadar da bu kente vandalist bir yaklaşım sergileneceğini sanmıyorum. Mevcut valimizin bu konuda duyarlılık sahibi olduğunu hissediyorum. Ben burada valimizden, belediye başkanımızdan ve vekillerimizden destek bekliyorum.

SEVAL UYSAL: Bu işin muhatabı kim?

İBRAHİM ŞENEL: Yapımcı olarak Ahmet Nazif Zorlu var. Ancak bu alan kente ait!

SEVAL UYSAL: Kendini sorumlu hissediyor musun?

İBRAHİM ŞENEL: Kesinlikle, 2009 yılında hükümet konağı ve meydan projesi tartışmalarında bizzat emek harcamış, ter dökmüş biri olarak, görevim ona erdi ne yaparlarsa yapsınlar diyemem kendimi sorumlu hissediyorum. Ben burada yaşıyorum, ekmeğimi buradan kazanıyorum. Çocuklarımı burada büyütüyorum. Beton kırıntılarına, taş parçalarına kadar kendimi sorumlu hissediyorum.

ic-11

BU KENT YIKIMA İTİRAZ EDER!

SEVAL UYSAL: “Umarım konu diren taş atölye durumuna gelmez” diye bir açıklama yaptın.yıkım kararı verilirse bu kent bir itiraza kalkışır mı?

İBRAHİM ŞENEL: Kız Meslek Lisesi yıkımına karşı net bir cephe oluşmamıştı. Çünkü biz topluma o binanın neden korunması gerektiğini anlatamamıştık. O yüzden yıkılmasın diye cephe çok büyük bir taraftar bulamamıştı. Taş binalar için durum böyle değil. Şu binaların önünde bir anket çalışması yapsanız, binlerce imza toplarsınız. Taş binaları korumak için bir Kent Platformu oluştursanız, birilerini davet etmeye kalmadan ciddi bir katılım olur. Yani taş binaları yıkmak o kadar da kolay değil. Bu yıkım kız meslek lisesi dirençsiz kalmaz. Benim tarzım sokaklara dökülüp eylem yapmak değildir ama itirazımızı da yaparız.

SEVAL UYSAL: Yıkılmazsa taş binalar ne yapılır?

İBRAHİM ŞENEL: Sanayi müzesi olur. Eski dokuyla yeni doku harmanlanarak güzel olur!

Yorumlar

YAKUP   -  Bağlantı 16 Aralık 2013, 23:16

Merhabalar taş yada beton ben onu bunu bilmem ya yetkililer o mekanı değerlendirsin ya da demedi demeyin en kısa zamanda tinerci takımı o mekanı tezgahı kurmuş olacak bence o şekilde insanların gözü önünde yaralı bir canlı gibi durmasından öte ya bir an önce değerlendirilsin yada… yetkililere acilen duyrulur

Arif   -  Bağlantı 7 Aralık 2013, 01:56

Kendi kültür ve tarihi yapılarını gece yarıları dozerlerle katledenler(Vali vefki Ertür Kız meslek lisesi ve Yusuf Batur Endüstri meslek lisesi binalarını) Tarih önünde vicdanlarına hesap vereceklerdir.Yazık çok yazık Kentin simgesi olmuş binaları yıkanlara sadece acıyorum.

Bahaittin Öztürk   -  Bağlantı 7 Aralık 2013, 00:02

Bu taş binalarda öğrenci ve öğretmen olarak 25 yılım geçti, üzüntüm ve acım sonsuz…Ancak bugün ülkeyi yöneten zihniyetten de başka bir davranış şekli beklenemez…

Çağlar   -  Bağlantı 27 Kasım 2013, 17:58

2004 yılında metal işlerinden mezun oldum. okulun en güzel ve tarihi görüntüsüde metal işleri atölyesi idi. ama şimdi olduu yerde yeller esiyor. sen öyle bir yapıyı bu şekilde basitce harcarsan bu insan ve bu tarih seni affetmez. atölyemi yıkılmış bir şekilde gördüğümde tarifsiz bir üzüntü yaşadım 27 yaşındayım yarın birgün çocuklarıma bu okulda okudum bu binada şu anılarım var diyemicem. işte buna sebeb olanlarıda allaha havale ediyorum. saygılar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı