REKLAMI GEÇ

Hayata vizörden bakan adam: Cengiz Akhisar

29 Ocak 2014 Çarşamba

seval-uysal-denizli-nin-bellegi-cengiz-akhisar-ile-haftanin-ropörtajini-yapti-h

Denizli’de Cengiz Akhisar ismini bilmeyen yoktur. 7’den 77’ye herkes onu tanır. Mutlaka birileriniz İstiklal’deki fotoğraf stüdyosuna gitmiş ya da o sizin özel günlerinizi ölümsüzleştirmiş olabilir. İşte bunun için Cengiz Akhisar’a Fotoğrafların Efendisi denebilir. Çünkü zaman ne kadar hızlı akarsa aksın, o zamanı dondurmakta usta! Bu kentin 50 yılının tanığıdır aynı zamanda. Bunun içindir ki ona kentin belleği de denebilir. 65 yaşında zımba gibi bir adam, çocuk gibi her daim neşeli ve muzip! Neşeyi ilaç görenlerden, bunun için hem kendisi alıyor, hem de çevresine bol bol dağıtıyor. Onunla bir öğleden sonra stüdyosunda buluştuk ve bakın neler neler konuştuk…

SEVAL UYSAL: Bize hikayenden söz eder misin?

CENGİZ AKHİSAR: Ailem 1924 yılındaki mübadele sırasında Yunanistan’dan gelmiş. Kısa bir süre İzmir’de karantina altına alıp bekletildikten sonra Denizli’ye Korucuk’a yerleşmişler. Ancak Korucuk’taki yaygın sıtma hastalığında büyük kayıplar verilince Denizli’ye yerleşmişler. Babam bir dükkanda aşçı olarak işe başlamış sonra Bayramyeri’nde lokanta açtı. Ben 1949 yılında İstiklal Mahallesi’nde, bugün fotoğraf stüdyomun olduğu yerde dünyaya geldim. Ortaokuldan sonra liseye gittim ancak birinci  sınıfta terk ettim.

ic-1SEVAL UYSAL: Fotoğrafçılık ilgin nasıl başladı?

CENGİZ AKHİSAR: Ortaokuldaydım, bir gün evde elime bir fotoğraf albümü geçti resimlere bakarken o anda bir şimşek çaktı. “Neden fotoğraf çekmiyorum?” harçlıklarımla biriktirdiğim parayla basit bir makine aldım, hala çalışır vaziyettedir, içine film taksan fotoğraf çekersin. Sonra ilerlettim..

SEVAL UYSAL: Okulu boş verdin?

CENGİZ AKHİSAR: Maalesef boş verdim. Ortaokulu bitirirken fotoğraf çekmeye başlamıştım, liseye gittim ama okul yerine fotoğraf çekmeye gidiyordum. Ayaklarım okula gitmezdi. İki yıl üst üste devamsızlık yapınca belgelendim.

FOTOĞRAF YÜZÜNDEN OKULU BIRAKTIM

SEVAL UYSAL: Mesleğe ne zaman başladın?

CENGİZ AKHİSAR: İlk fotoğraf makinemi 1966 yılında aldım, 1969’a kadar amatör olarak çalıştım. Fotoğraflarımı Fotopark’ta Ahmet Beceren’in yanında tabettirirdim. Askere gidip geldikten sonra 1972 yılında ilk dükkanımı açtım o gün bugündür aynı dükkandaydım.

SEVAL UYSAL: Amatör iken nasıl çalışıyordun?

CENGİZ AKHİSAR: Elimde fotoğraf makinem sanayiye, parklara gider, oralarda fotoğraf çekerdim. Akraba düğünlerine de giderdim, hiç boş kalmazdım. Çünkü o zamanlar fotoğraf makineleri yoktu ve herkes fotoğraf çektirmek istiyordu. Fotoğraf makinesi de lükstü. Ama herkes de fotoğrafa meraklıydı.

ic-5SEVAL UYSAL: Çalıştığın yer aynı zamanda senin doğup büyüdüğün ev ne güzel!

CENGİZ AKHİSAR: Evimiz yıkıldıktan sonra bu bina yapıldı. 1972’de fotoğrafçılar o zamanlar Kışla Caddesi denilen Lise Caddesi üzerindeydi. Çoğu asker fotoğrafları çekerdi. Dükkan açacağım zaman bana da “Buraya gel” dediler ama ben gitmedim. İstiklal o zamanlar şehir dışı sayılıyordu, merkezden uzaktı. Belediye otobüslerinin son durağıydı, otobüsler buradan dönerdi. “Çok uzak, kimse gelmez” deseler de aklıma koymuştum bir kere ben dükkanımı açtım ve tam 42 yıldır aynı yerdeyim.

DOĞUP BÜYÜDÜĞÜM YERDEN HİÇ AYRILMADIM

SEVAL UYSAL: Denizli’den ayrılmayı hiç düşünmedin mi?

CENGİZ AKHİSAR: Düşünmedim. Çünkü ben askerliğimin büyük bir kısmını İstanbul 1. Ordu Selimiye Kışlası’nda yaptım. Bana “Askerliğini bitir, sivil olarak seni buraya alalım” dediler. Ben istemedim, çok üstelemelerine rağmen “Burada kalamam, memleketime gideceğim, orada hizmet edeceğim” dedim.

SEVAL UYSAL: İstanbul’dan geldin ve şehir merkezine uzakta dükkan açtın, neden burada ısrar ettin?

CENGİZ AKHİSAR: Burası kendi yerimizdi, istediğim gibi düzenleyebilecektim.

SEVAL UYSAL: O sıralar İstiklal Mahallesi’nde kimler oturuyordu?

CENGİZ AKHİSAR: Göçmenler vardı. Esnaf çok azdı, Acıpayam asfaltının altı hep tarlaydı, Kayhan’a kadar tütün tarlaları vardı, genelde tütüncülük yapıyorlardı.

VALİ MÜNİR GÜNEY FOTOĞRAFLARIMI BEĞENİRDİ

SEVAL UYSAL: O kadar uzak yere gelenler olduğuna göre müşteri kitlen farklı olmalıydı?

CENGİZ AKHİSAR: Benim müşterilerim asker değildi, onlarla işim olmazdı. Genelde ben aynı kişilerin fotoğrafını çekerdim. Şimdi de öyle, üç kuşaktır fotoğraflarını çektiğim aileler var. Dede, baba, torunun fotoğraflarını çekmişliğim vardır. 1972 yılında dükkanı açtığım sırada Vali Münir Güney’i henüz tanımıyordum. O yıl vilayette il yıllığı yapılıyordu. Vali daire müdürlerinden fotoğraflar istemiş aralarında en iyi çekilenden seçim yapacak ve il yıllığını ona verecek. Mahallemizde oturan İl Özel idare müdür yardımcısı Cafer Turksal’da benim çektiğim fotoğrafı vermiş. Vali Bey benim çektiğimi çok beğenmiş. Cafer Bey’e ”Benim için bir randevu al oraya gideceğim” demiş. Geldi, Münir Güney’le tanışmamız böyle oldu. 1975 yılına Eskişehir’e tayin oluncaya kadar fotoğraflarını devamlı ben çektim. 1975’te Eskişehir Valisi oldu orada da fotoğraflarını çektim.

ic-6

AKTÜEL FOTOĞRAFÇIYIM

SEVAL UYSAL: Seni özel kılan neydi? Nasıl bir fotoğraf tekniğin vardı?

CENGİZ AKHİSAR: Ben insanların mimiklerine çok dikkat ederdim ve kişinin mimiklerine göre fotoğraf çekerdim. Hangi mimik ona yakışıyorsa o kareyi yakalamaya çalışırdım. Poza hiç acımazdım, biri fotoğraf için 40 kare çektiğim olmuştur, sonunda istediğimi mutlaka yakalardım. Müşteri de çok beğenirdi.

SEVAL UYSAL: Bu çalışma tarzını kendin mi geliştirdin, yoksa bir yerlerden öğrendin mi?

CENGİZ AKHİSAR: Aktüel çalışmayı severdim, bu askerde de devam etti. Orada tatbikatlara genelde ben gidiyordum. Nerede, hangi zaman neyi çekeceğime vakıftım. Konulu olmalıydı, fotoğraf bana bir şey anlatmalıydı. Askerde ufkum açıldı, geldikten sonra aynı tarza devam ettim. Aktüel bir fotoğrafçıyım.

ARŞİVLEMEYİ ASKERDE ÖĞRENDİM

_________________________________________________

Flash Player Kurmak İçin Tıklayınız

________________________________________________

SEVAL UYSAL: İyi bir arşivcisin, arşivi nasıl tutuyorsun?

CENGİZ AKHİSAR: Sistemli bir şekilde arşivcilik yapmayı vatani görevimi yaparken öğrendim. Fotoğrafları numaralandırır tarih ve isim yazdıktan sonra kesip saklardım. Belli bir süreden sonra buraya gelen elemanlar bana uymadılar “sonra yaparız” diyerek sadece numaralandırıp rulo yaparak saklamışlar. Şimdi bazı fotoğrafları bulmakta zorlanıyorum. Ancak ben çektiysem tek tek bakarsam, ne zaman nerede çektiğimi hatırlıyorum ve buluyorum.

SEVAL UYSAL: Aynı zamanda Denizli sanayisinin ortaya çıkına ve gelişmesine en yakın tanıklardan birisin ve bunları belgeleyen fotoğraflar var elinde. Sergi açmak nereden aklına geldi?

CENGİZ AKHİSAR: Sanayi Odası’nın fikriydi. Odanın 40. yılı nedeniyle böyle bir sergi hazırlamak istediler ve benden yardım istediler. Benim arşivim ve bende olmayan bazı fotoğrafları ilçelerden temin ederek birleştirdik ve Denizli Sanayisi’nin 40. yılı sergisini açtık.

ic-2

ALLAH ÖMÜR VERİRSE MESLEKTEKİ 50. YILIMDA YİNE SERGİ AÇACAĞIM

SEVAL UYSAL: Sonra Cumhuriyetin 50. yıl kutlamaları sergisi geldi o kimin fikriydi?

CENGİZ AKHİSAR: O benim fikrimdi. 4-5 yıldır o sergiyi açmak için bekliyordum. Meslekteki 40. yılıma denk gelsin istemiştim. Kısmet olur Allah ömür verirse 50. yıl da, o sergiyi daha değişik fotoğraflarla açacağım inşallah..

SEVAL UYSAL: Bir ailede üç kuşaktan dedenin, babanın, torunun fotoğrafını çekmek nasıl bir duygu?

CENGİZ AKHİSAR: Çok hoş bir duygu bunu kelimelerle anlatmak çok zor. Sanki taş devrindeyim, cilalı taş devrine, oradan tunç devrine geçiyor, şimdiki zamana geliyor ve hepsini görmüş oluyorum.
Enteresan bir şey anlatayım. Geçmiş aylarda bir arkadaşım aradı ”Benim bir arkadaşım var, düğün resimlerini çekmişsin ama onlar o telaştan bir türlü gelip senden resimleri almamışlar. Bulabilir misin?” Arkadaşımın söylediğine göre aradan 36 yıl geçmiş. Düğün günü çekilmiş bir fotoğraflarını getirmesini istedim. Getirdi. Haftalarca o fotoğrafın üzerinden tek tek inceledim, hemen hemen 5 bin kare fotoğrafı elden geçirdim ve sonunda buldum. Büyüttüm ve kendilerine verdim.

ESKİDEN FOTOĞRAFÇILIK SAYGIN BİR MESLEKTİ

SEVAL UYSAL: O yıllarda fotoğrafçılık en gözde mesleklerden biriydi galiba?

CENGİZ AKHİSAR: O zamanlar fotoğrafçılığın bir saygınlığı vardı. Bu saygınlık günümüzde kalmadı, meslek teknolojinin kurbanı oldu. Teknoloji çok iyi, çok güzel ama ben kabullenmekte zorlanıyorum. Çünkü fazla bir emek yok! Bütün emeği makinenin içine sığdırmışlar hiç uğraşmaya gerek yok. Fotoğrafçılık konusunda dijital çıktıktan sonra mertlik bozuldu. Artık ustalık falan gerekmiyor. Her şeyi fotoğraf makinası yapıyor. Siz sadece deklanşöre hangi anda basacağınıza karar veriyorsunuz. Olay bu kadar. Bizim zamanımızda bu şekilde değildi. Karanlık odadan 24 saat çıkmazdık. Filmin banyosu, kurutması çok uzun süreler alırdı

SEVAL UYSAL: Fotoğrafları çok çabuk tüketmemizin de etkisi yok mu? Şimdi neredeyse her anımızı fotoğraflayıp internet üzerinden paylaşıyoruz.

CENGİZ AKHİSAR: Eskiden fotoğraflar bastırılıp duvarlara asılır, albümlerde saklanırdı. Şimdi fotoğrafını karta bastıranlar bile azaldı. Ama bizim kuşak hala eski alışkanlıklarını sürdürüyor. Beyazcamda görmek istemeyenler hala var.

ic-4

SEVAL UYSAL: Fotoğraf çektirenlerin sayısı azaldı, nasıl kazanıyorsunuz?

CENGİZ AKHİSAR: Eskiden her gün iki yaş gününe gider fotoğraflar çekerdim. Şimdi herkes kendi çekiyor bize iş düşmüyor.Bizde kendimizi yeniliyoruz. Çok özel isteklere cevap vermeye çalışıyoruz. Yaş günü ve düğün klipleri çekiyoruz. İki oğlum da artık benimle birlikte çalışıyor, kendilerine göre sistemlerini geliştiriyorlar. Yoksa ayakta kalmaları mümkün değil.

SEVAL UYSAL: En çok hangi fotoğrafları çekmekten keyif alırsın?

CENGİZ AKHİSAR: Gelecek için belge olacak fotoğrafları severim. Eskiden de böyleydi. “Bir gün gelecek bu fotoğraflar belge olacak” derdim. Denizli’ye gelen cumhurbaşkanı, parti genel başkanlarının fotoğraflarını çekerdim. Mesela Cumhurbaşkanı Sunay geldiğinde ben daha lise 1’de okuyordum Makineyi kaptığım gibi esnaf kefalet kooperatifine koşmuştum, ilk defa bir cumhurbaşkanın fotoğraflarını çektiğim için de çok heyecanlıydım. Ama çektim, çok güzel kareler çektim. Elimde sadece bir tanesi kaldı. Protokol fotoğraflarımın ilkini Vali Nezih Okuş’la çekmiştim.

DENİZLİ’DEKİ ESKİ RUM EVLERİ SERGİSİ AÇMAK İSTİYORUM

SEVAL UYSAL: Biraz protokol, biraz sosyete fotoğrafçısı gibi ?

CENGİZ AKHİSAR: Doğrudur. Bütün dernekler hep beni çağırırdı, beni tercih ederlerdi. Çağırılmayan bir yere katiyen gitmezdim.

SEVAL UYSAL: Geçmişi, eski Denizli’yi özlüyor musun?

CENGİZ AKHİSAR: Özlüyorum. Çünkü şehir küçüktü birbirimizi tanırdık, bir Delikliçınar’dan Bayramyeri’ne gidene kadar kaç kişiyle selamlaşırdık. Şimdi çok büyüdü ve yabancılaştı. Trafik arttı, eskiden faytonla gezinirdik bize zevk verirdi. Yaşam iyiydi, stres yoktu. Enflasyon, devalüasyon yoktu. Şehir yemyeşildi. Şimdi Sevindik’in olduğu yer eskiden göçmen mahallesiydi. Oradan Denizli’ye baktığımızda selvi ağaçlarından başka hiçbir şey görülmezdi, bir tek minareler dışında. Şimdi hiç bir şey kalmadı.

ic-3

SEVAL UYSAL: Geleceğe dair planların var mı?

CENGİZ AKHİSAR: Kafamda bir iki fotoğraf sergisi var. Kıbrıs savaşı ertesinde Kıbrıs’a gitmiş ve orada çektiğim fotoğraflardan bir sergi açmıştım. Aynı yıl Hacca gitmiş oraları da fotoğraflamıştım. İlerde planlayabilirsem, İstiklal Mahallesi’ndeki eski Rum Evleri konulu bir sergi açmak istiyorum. Birde kısmet olursa aksiyon fotoğraflarından oluşan bir sergi açma düşüncem var..

7’SİNDE NEYSEM 77’SİNDE DE ÖYLE OLACAĞIM

SEVAL UYSAL: Horoz Gazetesi’nde eski fotoğraflardan oluşan “Geçmiş Zaman Olur ki” sayfası hazırlıyordun. Hangi insanı sorsak elinle koymuş gibi buluyordun kaç bin fotoğraf var elinde?

CENGİZ AKHİSAR: Bir ara bunun hesabını yaptık. Bir milyon kare fotoğraf çekmişim. Siyah beyaz, renkli, dia. 40 yılda muazzam bir sayı. Sel baskınında gidenleri saymıyorum.

SEVAL UYSAL: Bir milyon kareden kaçını hatırlıyorsun?

CENGİZ AKHİSAR: Çoğunu hatırlarım. Bana bir fotoğraf göstersinler, kadrajından benim çekip çekmediğimi bilirim.

SEVAL UYSAL: Benim tanıdığım Cengiz Akhisar son derece muzip biriydi. Masaların üzerine zıplardı. Hala öyle misin?

CENGİZ AKHİSAR: Hala öyleyim, insan 7’sinde neyse 77’sinde de öyledir. Yalnız şimdi masanın yanına sandalye koyup öyle zıplıyorum.

SEVAL UYSAL: Bu nedir, yaşamı ti’ye almak mı?

CENGİZ AKHİSAR: Yaşam güzel ama önemli olan yaşamdan tat almak, zevk almaktır. Sadece kendin için değil, etrafındakileri de neşelendireceksin. Bundan güzel ilaç olabilir mi? hem kendim ilaç alıyorum hem karşımdakine veriyorum ve bundan da çok mutlu oluyorum. Sağlığım çok iyi fotoğraf çektiğim müddetçe daha iyi oluyorum. Çünkü fotoğraf çekmeyi çok seviyorum.

Yorumlar

Ömer Gökmen   -  Bağlantı 31 Ocak 2014, 15:20

Sevgili Cengiz Akhisar’ı, işini çok iyi yapan insanlardan olduğu için kutluyor, bir hemşehrisi olarak da teşekkür ediyorum. Sağlıkla ve sevinçle, bir milyon kere daha bassın inşallah deklanşöre.

Arife   -  Bağlantı 29 Ocak 2014, 18:05

Çok güzel bir röportaj olmuş cengiz bey’i yakından tanıma fırsatı bulduk teşekkürler

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı