REKLAMI GEÇ

MADEN YÖNETİMİ YANGINI BİLİYORDU RİSK ALDI

21 Mayıs 2014 Çarşamba

seval-uysal-manisa-soma-maden-faciasi-maden-muhendisi-ali-edem-haftanin-roportaji-h

301 işçiyi yitirdiğimiz Soma faciasında bir sürü soru işaretleri dururken madene duvar örüldü. Soma da neredeyse OHAL bölgesi ilan edildi. İnsanların canı yanmış, ateş düştüğü yeri yakıyor 77 milyon insan da acıya ortak. Gerçek tek ama herkes bir şey söylüyor. Facianın ilk günü herkes trafo patlaması derken, “trafo patlaması değil” açıklamasıyla dikkatleri üzerine çeken Maden Mühendisleri Denizli il Temsilcisi Ali Edem bu haftaki röportajın konuğu oldu. Ali Bey’le lafı hiç dolaştırmadan dobra dobra konuştuk, Bakın neler anlattı neler…

SEVAL UYSAL: Soma’daki maden faciasının hemen ardında ‘facia trafo patlaması değil’ dediniz, bunu nasıl bildiniz?

ALİ EDEM: Olayı duyduktan hemen sonra Soma’yı aradım, şubedeki ve iş güvenliğindeki arkadaşlarla konuştum, daha önce o madende çalışan ve tanıyan biri olarak kendi bilgilerimle birleştirdiğimde trafonun bu kadar büyük bir maden faciasına sebep olmayacağı hemen anlaşılıyordu.

SEVAL UYSAL: Bir maden mühendisi olarak sizin buradan bildiğinizi Enerji Bakanı Taner Yıldız ve orada bulunan uzmanlar bunu nasıl bilemedi?

ic-7

BAKANA YANLIŞ BİLGİ SERSİVİ YAPILDI

ALİ EDEM: Bakan bilemez, ona verilen bilgileri servis eder. Bakan’ın yanıltıldığını düşünüyorum. Benim iddiam maden üst yönetimi işin en başından beri bunu biliyordu. Sadece zaman kazandılar, şaşırtmaca yaptılar, Çünkü Türkiye zaten ayağa kalkmıştı. Malum Başbakan bile tepkinin karşısında duramadı. Bence Bakana trafo konusunda yanlış bilgi servis ettiler.

SEVAL UYSAL: Bakan konunun muhataplarından biri olarak sözcülük de yaptı. Kamuoyuna ilettiği bu bilgiyi birçok kaynaktan teyit etmesi gerekmiyor muydu?

ALİ EDEM: Hükümetin çalışma şekli bu. Yalnız bu konuda değil birçok konuda böyle, bilgileri sadece kendi etrafını çeviren kişilerden alıyor. Bugün maden faciası, bir önce hızlandırılmış tren faciası ve buna benzer olaylarda etraflarındaki adamlarından bilgi alıyorlar ve bunu yeterli buluyorlar. Bakanın etrafındaki adamlar, danışmanlar, teknik müşavirler de yanlış bilgi servis ediyor. Başbakan’ın müşavirini gördük işte, çok güzel tekme atabiliyor! Bakanın bilerek bu hatayı yapacağına inanmıyorum.

ic-6

OYUNCU CEMAL HÜNAL’IN DEDESİ MADEN OCAĞI DEVLETLEŞTİRİLDİĞİ İÇİN KALPTEN ÖLDÜ

SEVAL UYSAL: Somadaki madende çalıştınız mı?

ALİ EDEM: Evet, çok eskiden çalıştım. 1978 yılında okulu bitirdikten sonra stajımı Soma’da yaptım o zaman özelleştirilmemişti, aksine özel işletmeler devletleştiriliyordu. Yanılmıyorsam oyuncu Cemal Hünal’ın adını aldığı dedesi Cemal Hünal’ın orada kömür ocağı vardı, Hakkı Nadir ya da Nadir Hakkı’nın çok büyük ocakları vardı devletleştirildi. Bu olaydan sonra 6 ay içinde ikisi de kalpten öldü.

SEVAL UYSAL: Sayı konusunda kimse tatmin olmuş değil, kamuoyundaki kanıya göre bu sayı daha fazla! Neden yetkililerin yaptığı açıklama inandırıcı gelmiyor, niye böyle düşünüyoruz?

ALİ EDEM: Mantık yürütelim. Bu işletmede 3 vardiya çalışıyor. 2600 rakamları telaffuz ediliyor. Velev ki 2500 olsun. 3’e böldüğümüz zaman vardiya başına 833 çıkar. Hadi diyelim ki bunun hastası var, işe gelmeyeni var, onları çıkaralım. Her vardiya da 800 kişi olması gerekiyor. Çünkü bu iki vardiya işçinin en yoğun olduğu vardiyadır ve facia tam vardiya değişiminde saat 15.15’de oluyor, bu sırada aşağıda 900 kişi var(YUKARIDA ÇALIŞANLAR HARİÇ). Hadi bunun geç kalanı olduğunu düşünüp 50’sini de böyle çıkaralım. 830 ile 850 işçi arasında nereden baksan 60’ın üzerinde hesaba katılmayan işçi var. Ki benim aklım buz gibi 850 işçi diyor ve bu 787 rakamıyla tutmuyor. Bilmeden ya da bilerek bize verilen işçi sayısıyla vardiyaları karşılaştırdığımızda, ölen, yaralı ve kurtulanları saydığımızda bu rakam yine uzak kalıyor.

ic-5

PATLAMANIN AĞZINA YANAŞAMAZSINIZ, VOLKAN GİBİDİR

SEVAL UYSAL: Neden böyle yapılıyor ve neden gerçek açıklanmıyor?

ALİ EDEM: Baştan beri bunlar olayın çok büyük olduğunu, çok sayıda işçinin aşağıda kaldığını anladılar ama sayıyı bilerek vermediler, dikkat ederseniz 15’le başladılar. Birden 300 kişi dendiğinde karşılaşılacak şoku kimse tahmin edemez onun için alıştıra alıştıra verdiler. Algı yönettiler. Bu bir yöntemdi onu uyguladılar. İçeride işçi var mı, yok mu? bu sayıya göre içeride işçi olması gerekiyor. Mevcutta işçi var da çıkarmadılar mı? O kadar kötü niyetli olduklarını sanmıyorum ama şöyle olabilir: Benim tahminlerimin yüzde 80’i doğruladı. O gün benim yürüttüğüm bir akıl vardı, nasıl olabilir? Telefon konuşmalarım, kendi bilgilerimden ortaya bi şey çıktı ve o çıkan bir şey servis edilenle alakası yoktu. Ortaya çıkan şu: Daha önce çalışmış üzeri, etrafı kapatılan bir eski imalata çarpıldığı, bilerek veya bilmeyerek buna yanaşıldığı ve o bölgedeki gazın emniyette tutulmadığı hale dönüştü. Nitekim kömür yanmasıyla ilgili bütün bilgiler böyle geliyor. Şöyle de bir gerçek var. Şiddetli karbondioksit gazı, basınçla patlamış, aynı zamanda alev püskürmüş bir pano da patlamanın ağzında bulunan işçileri almanız mümkün değildir. Sanırım panoda 70-75 kişi çalışıyor muş..

ic-4

SEVAL UYSAL: Bu sözleriniz işçilerin cenazelerini çıkaramazsınız anlamına geliyor değil mi?

_________________________________________________

DOC

________________________________________________

SEVAL UYSAL: 9 yıl bir işletmenin oturması için iyi bir süre, ikinc

ALİ EDEM: Yanaşamazsınız. Çünkü çok yüksek ısısı vardır, istediğiniz koruyucu giyin oraya gidemezsiniz. Çünkü yanan bir volkanın ağzını açtınız, yandan bir pencere açtınız. O pencereden çıkan ısı ve karbon.. dünyanın hiçbir yerinde maden kazasında 15 dakikada 300 insan ölemez. İstediğiniz kadar kurgulayın, grizu patlaması ile de, göçükle de 300 işçiyi öldüremezsiniz. Bu çok ağır bir karbondioksit salınımıdır, çok ağır bir şekilde karbondioksitin ortaya çıkmasıdır.

SEVAL UYSAL: Tereddüt ettiğimiz o sayı, işçiler volkan patlaması gibi olan yerde mi kaldı?

ALİ EDEM: Bu doğru olmayabilir de, benim tahminim.

“KONUŞMAYIN, HERŞEYİ ANLATMAYIN” DİYE BASKI YAPILIYOR

SEVAL UYSAL: Ortaya çıkar mı?

ALİ EDEM: Bastırılmış insanlar var. Orada anladığım kadarıyla hala ekipler gönderiliyor, bu yönde duyumlar alıyoruz. ”Konuşmayın, anlatmayın, her şeyi söylemeyin işinizi kaybedersiniz” şeklinde işçilerin üzerinde baskı var. O şekilde tespit edilemeyen ama hala eşinin, oğlunun peşinde olanlar her halde biliyordur. Kayıp yakınlarına ya bir şekilde ulaşıldı geri çektiler ya da vaatler verildi susturuldu. Çünkü insanlar artık canlı değil cenazesinin peşinden koşturuyor. Cenazesinin peşinde koşturan insanlara ‘cenazeni çıkaramadık’ demek kadar kötü bir şey yok. Alamayanlar bir zaman sonra patlayacaklar, 6 ay sonra, bir yıl sonra bunu bekliyorum. Gazetecilik yapılsa bu ortaya çıkar, ama yapamıyorlar.

SEVAL UYSAL: Madendeki galeri sistemini biliyorsunuz, çok tekniğe kaçmadan bize anlatır mısınız?

ALİ EDEM: Kömür işletmelerinin en büyük handikabı gezici olmasıdır. Önündeki kömürü alır ilerlersin, sürekli arkanda bir göçük bırakırsın. Sürekli değişkendir, ana galeri değişmez ama etrafındaki üretim panolarında bağlantı yaparak gidersin. Yeryüzüne mesafe ilk açtığında 500 metre ise bu şimdi 4.5 kilometrelik bir yol sistemi olmuş.

ic-3

VARDİYA DEĞİŞİMİ 40-45 DAKİKADA YAPILIR

SEVAL UYSAL: Vardiya değişimi nasıl oluyor, 500 işçi aşağıda, diğer 500 işçi aşağıya inip galeri galeri mi devralıyor, yoksa bir buluşma noktası mı var?

ALİ EDEM: Esas üretim panoları ön taraftadır, yani çıkışın en uç kısımlarında. Aralarda nakliye yolları, havalandırma ve havalandırmayı yönlendirmek için havalandırma kapıları vardır. Vardiya değişimi 4.5 kilometrelik alanda pano pano yapılıyor.

SEVAL UYSAL: Bunun doğrusu nedir?

ALİ EDEM: Dışarıda yapılması gerekiyor. Ama taşeron zaman kaybı olmaması için böyle yapıyor. Aslında yer altında çalışma 8 saat değil 7 saattir. Vardiya değişiminde geçen süre bunun içindedir. Ben19 92’ye kadar yer altı madenciliği yaptım. Sabah vardiyası 4’teise, 4’e çeyrek kala yerinden ayrılır. 8 saatlik süre gidişi ve gelişi de kapsar.

SEVAL UYSAL: İşçinin dışarı çıkması ne kadar sürer?

ALİ EDEM: Neyle gittiğiyle ilgilidir,burada bantla çıkıyorlar. 25-30 dakika sürer.Gelen de o kadar sürsün. Yaklaşık 30-45 dakikalık bir gecikme olur.Vardiya değişimlerinde aslında İşçiler tamamen dışarı çıkar, gelenler girer. Çünkü meydanda birbirlerinden görev tekmili yaparlar, başçavuşlar, mühendisler birbirine rapor verirler. Ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını anlatırlar. Görev teslimi yapıldıktan sonra işçiler vardiyayı teslim alır. Bu şekilde olsaydı bu kadar ölüm olmazdı. Bu fazla üretim zorlamasından kaynaklanıyor.

ic-2

TİMSAH GÖZYAŞLARI DÖKÜLÜYOR

SEVAL UYSAL: Vahşi kapitalizm!

ALİ EDEM: Almanya’da da, İngiltere’de de kapitalizmde var. Ama vahşi kapitalizmle oturmuş kapitalizm arasındaki fark demokrasidir. Devletin denetleme görevlerini unutmasından kaynaklanıyor. Devlet ne için ne var? sağlık için, eğitim için var. Benim yaşamamı kolaylaştırmak için alt yapı yapması gerekiyor. Devlet yanlış yerde duruyor. “Biz bunu 140 dolara mal ettik, al sen bunu düşürebildiğin kadar düşür” diyor. 24 dolara mal eden bunu 140 dolara satmıyor, 35- 40-45 dolara devlete veriyor. Devlet bunu alıp 200 dolara satıyor. Sen tüccar mısın, tacir misin? Nesin sen? İnsan hayatı üzerinden ticaret yapmanın mantığı nerededir? Bunu çözemedim. Sen resmen iş cinayetine zemin hazırlıyorsun. “Daha çok üret, emniyeti boş ver. Bunun karşılığında bir kısmını alayım, bir kısmını satayım.” Bu saatten sonra bilgi saklamak olmaz. Başbakan’ın insan yumrukladığı, müşavirin insan teklemediği bir ortamda sorsan yukarda ki de bize kızar, aşağıdaki de kızar. Nereye kadar susacağız.

SEVAL UYSAL: Özelleştirmeden sonra madene çok övgüler düzüldü ama?

ALİ EDEM: Görüntülere baktığımızda bizim dönemimizden kalmış gibi görünüyor üzerine bir şey konulmamış, 90’lı yılların barakalarında işçiler banyo yapıyor. Bizim dönemimizde kart basma vardı, kartını basarsın yerin altına öyle girersin. Şimdi anladığım kadarıyla yok. Varsa bile organize değil. Olsa kaç işçi olduğu görülürdü zaten.

SEVAL UYSAL: Yapılan hataları kategorik olarak sıralarsak neler çıkıyor?

ALİ EDEM: Acil eylem planı yoktu. Acil eylem planı olmadığı için onu uygulayacak insanlar da yoktu. Trafo patlaması dendi, müdahale yanlış yapıldı. Dışarı çıkan insanların mühendiste de olsa kesinlikle içeriye sokulmaması gerekirdi.

ic-1

MADEN YÖNETİMİ YANGINI BİLİYORDU RİSK ALDI

SEVAL UYSAL: Bu facianın sorumlusu kimler?

ALİ EDEM: Sahibi, yönetimi, ceosu, ama benim korktuğum ekmek parası için koşturan meslektaşlarımın alınmasıdır. Bana kalırsa maden yönetimi o bölgede bir yangın olduğunu biliyordu, bir risk aldılar. Sırf yangın bölgesinde daha fazla mal almak için o riski aldılar, veyahut bıraktıkları tampon bölge yetersiz geldi. “Şurada bir yangın var, tamam biliyorum ben bunu. 20 metre mesafe bıraktım döner dolaşırım etrafını alırım, bırakır kapatırım, üretim devam edebilirim” diye bir planlama riski de almış olabilirler. Bunu yukardaki herkes biliyordu . Daha kötü bir şey söyleyeyim giriş çıkışlar örülüyor.

SEVAL UYSAL: Bu ne anlama geliyor?

ALİ EDEM: Masumca düşünüyorum “evet yöntem bu!” Ama oksijenle temasını kesersen yangın birden sönmez, 20 yıl, 15 yıl girme şansın yoktur. Çünkü yangını ocakla baş başa bırakıyorsun. Yangın yanabildiği sürece, sönebildiği sürece. Çünkü ısıyı derinliklere verecek, ısıyı absorbe edecek.Artık oraya girip “nasıl olmuş, kimde hata var, iş güvenliği nasıl?” bunu öğrenme şansın yok. Şimdiye kadar ne öğrendin öğrendin. Bundan sonra İşveren neyi servis ederse onu yemek zorundayız. Olay mahallini kapatıyorsun bir daha o bölgeye girmek mümkün değil. Böyle olmaması gerekirdi. Bence içerden o yanan kısım kapatılarak strelize edilebilirdi.

SEVAL UYSAL: Gerçeği nasıl öğreneceğiz? Ya içerde işçi varsa?

ALİ EDEM: Öğrenemeyiz, bitti bu iş! İçerde insan varsa bile onu alma şansımız yok. İnşallah yoktur. Bu zaten sonra da bir tatbikat yapmak mümkün değil, çünkü kapatıldı.

SEVAL UYSAL: Peki bağımsız denetçiler girmediler mi içeriye? O raporlar nereden çıktı?

ALİ EDEM: Ben bağımsız denetçiler girdiğini duymadım. Denetçiler neyi denetleyecek ki adamlar zor attı kendi dışarıya, bundan sonra tahlisiye ekipleri, işçilerin anlattığı ile bu dava sürecek. Bundan sonra verilecek tüm bilgilere inanmak zorundayız, çünkü daha fazla bilgi edinme şansımız kalmadı örüldü.

SEVAL UYSAL: Duvar neden örüldü?

ALİ EDEM: Burada amaç yangını önlemek için diğer bir neden ise Bilgi saklamak için.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı