REKLAMI GEÇ

İşadamı Kaynak’tan siyasete açık kapı

1 Temmuz 2014 Salı

 mustafa-kaynak-is-dunyasi-ile-kahve-sohbetleri-siyaset-engin-unal-h
Mustafa Kaynak… Genç yaşına rağmen, deneyimleriyle iş dünyasının duayenleri arasında sayabileceğimiz isimlerden ve özellikle yerel seçim süreçlerinde aday olarak ilk akla gelenlerden. Fakat kendisine göre haklı olduğu gerekçelerle bugüne kadar siyasete kapılarını hep kapalı tuttu. Ancak bu sohbetimizde biraz farklı bir izlenim uyandırdı. Evet, “koşar adım siyaset” demedi ama “Çok kapıyı kapatmakta doğru olmaz. İhtiyaçlar, şartlar uygun düşünce olabilir mi? Zamana bırakmak lazım” diyerek, eskisi kadar katı olmadığının sinyalini verdi.

Kaynak Ailesi, çok sayıda Babadağlı gibi Denizli sanayisine yön verenlerden. Kazım kaynak ile başlayan sanayicilik, onun vefatından sonra da hız kesmeden devam ettirildi. Kaptan köşküne oturan Mustafa Kaynak, devraldığı tesisleri modernize etti, yeni yatırımlar yaptı, yeni sektörlere girdi. Bugün iplikten konfeksiyona, mermerden akaryakıt sektörüne uzanan bir grubu oluşturdu. İş hayatında güven veren yanıyla hiç girmediği siyasetin de hep konuşulan ismi oldu. Adaylık teklifinde bulunan çevreleri kızdırma pahasına tercihini işinden yana koydu. Bundan sonrası mı? Artık koşullara bağlı diyebiliriz.

İş dünyası ve siyasette bu denli öne çıkan Mustafa Kaynak için eğitim yeri bir başka. Başarılı işadamı; babası, annesi, kendisi, eşi, kız kardeşi ve eniştesinin babası adına yaptırdığı okullarla Denizlili çocuklara ışık oluyor. Eğitimin önemini de “Doğru eğitim verdiğinizde ilim adamı, bilim adamı yetiştiriyorsunuz; ama o eğitimi istediğiniz şekilde yönlendirdiğinizde ise canlı bombalar ya da bugünkü IŞİD’ciler gibi Allah’ın adına kafa kestiğini söyleyen insanlar çıkıyor” sözleriyle vurguluyor.
İşte Mustafa Kaynak ile iş dünyasından siyasete yaptığımız sohbet…

ic-6

“USTAM BABA OLDU”
Yaş olarak gençsiniz ama sanayiciliğe çok erken yaşlarda başladığınız için artık sizi duayenler arasında sayabiliriz. Babanızın yanında yetiştiniz. Bu usta-çırak ilişkisi şeklinde mi oldu ya da babanız “Haydi Mustafa, yol senin mi” dedi?

Biz Babadağlıyız. Babadağ’ın ekonomik ve yaşam koşullarından dolayı çocukların çok fazla tahsil yapma imkanı yoktu. En fazla eğitim gören ortaokul ve lise mezunuydu yıllar önce. Okula giderken bile üretim evdeki tezgahlarda yapıldığından, masır çıkrığında çalışırlardı. Güçlü olanlar ise dokuma tezgahlarında görevlendirilirdi. Böyle bir alışkanlıktan dolayı büyüklerimiz aynısını kendi ailelerinde uygulamıştır. Çocuklarını tatillerde işyerlerinde bulundurup işi öğrettiler. Bizimkisi de böyle bir gelenekle oldu. Ben de hem ilkokulu, hem ortaokulu, hem lise tahsili boyunca rahmetli babamın işyerine gelip gittim. Çıraklığını da kalfalığını da yaptım. Üniversiteye devam ettiğim yıllarda da Denizli’ye yaz tatillerinde geldiğimde yine çalıştık ve işi öğrendik.

ic-7Üniversite eğitiminden sonra doğrudan fabrikaya çalışmaya durumu oldu herhalde?

1982 Haziran’da üniversiteyi bitirdim, Aralık’ta da askere gittim. O aralıkta bile çalıştım. Hatta Söke, Selçuk ve Tire tarafında pamuk işi oldu. Bu süreci işin temelini atmakla geçirdim. Asker dönüşü de besmele çekip işe koyulduk.

Babanızın vefatından sonra işin başına geçtiniz ve devraldığınız işletmeleri sürekli geliştirdiniz. Farklı alanlarda üretim yapan şirketler var. Hangi sektörlerde faaliyet gösteriyorsunuz?

1992 Eylül’ün de babam vefat ettikten sonra işin başında oldum. Tekstilin dışında mermer sektörüne adım attık. Akaryakıt sektörüne girdik. Bir de alüminyum-profil aksesuar sektörüne girdik. Tekstilde de iplik vardı; bunun yanına dokumayı ekledik, dış giyim, konfeksiyonu ekledik. Ayrıca havlu bornoz ile ihracata yöneldik.

Kaynak Grubu’nda kaç kişi istihdam ediliyor?

Yaklaşık 1.500-1.600 civarında direkt yanımızda bordrolu çalışan var. 400-500 kişiden de fason olarak hizmet alıyoruz.

ic-1

EĞİTİME 6 OKUL KAZANDIRDI
Aynı zamanda hayır işlerine yoğun destek veriyorsunuz, özellikle de eğitimde… Kaç okul yaptırdınız bugüne kadar?

Şu ana kadar yaptırdığımız okul sayısı altı. 1992’de babam vefat etmeden önce bir okul protokolü imzalamıştı. Onu hayata geçirmek bize nasip oldu. 1993 Ocak ayında başladık inşaatına. Kazım Kaynak Lisesi yaptırdığımız ilk eğitim kurumudur. Daha sonra şimdi ilkokul olarak eğitim öğretim veren ve annemin adını taşıyan Sevil Kaynak İlköğretim Okulu’nu yaptırdık. Daha sonra kendi ismimi taşıyan Mustafa Kaynak Anadolu Lisesi var. Eniştem ve ortağımız Salih Sarıkaya’nın babası adına Tavas-Karahisar’daKemal Sarıkaya İlköğretim Okulu’nu, eşimin ismini taşıyan Nalan Kaynak Anadolu Lisesi’ni ve kız kardeşim Gülay Sarıkaya’nın adına teknik ve endüstri meslek lisesini yaptırdık.

Bu bir heves… Milli eğitim ile bayağı bir dirsek temasımız oldu. Orada çalışmaya başlasak emekliliğimiz yaklaşacaktı. O okullara gittiğinizde, öğrencilerin gözlerindeki ışıltı insanın hoşuna gidiyor, orada ayrı bir güç alıyorsunuz.

Eğitim çok önemli. Doğru eğitim verdiğinizde ilim adamı, bilim adamı yetiştiriyorsunuz; ama o eğitimi istediğiniz şekilde yönlendirdiğinizde ise canlı bombalar ya da bugünkü IŞİD’ciler gibi Allah’ın adına kafa kestiğini söyleyen insanlar çıkıyor. O nedenle mümkün olduğunca doğru eğitim verilmesi için katkı koymaya çalıştık.

ic-2

“YAPTIRDIĞIMIZ OKULLARLA NİKAHLIYIZ”
Çocukların isimleriyle okul yaptırma geleneğini sürdürecek misiniz?

Tabi bu şartlara bağlı. Bir de Türkiye’de bazı şeyler çok dengeli değil. Bazı harcamalara vs. bakıyorsunuz, Türkiye çok zengin. Bazı yerlere bakıyorsunuz, ki ben 1995 senesinden itibaren yaptırdığımız okulların içindeyim; o pencereden baktığınızda Türkiye çok fakir. Okullara devlet tarafından verilen imkanlar çok fazla değil. Eskiden daha kötüydü. Allah’tan birkaç senedir elektrik ve ısınma giderlerini birebir devlet karşılıyor. Temizlik, bakım, personel gibi birçok sıkıntıları oluyor okulların. Bunları devletin verdiğiyle aşmak zor oluyor. Okulu yaptırıp devlete bağışlamanın ötesinde nikah da kıyıyoruz. Şöyle ki, bazı zaruri harcamaları karşılamak gerekiyor. Onları da imkanlarımız elverdiği ölçüde karşılamaya çalışıyoruz. Dediğim gibi, şartlar uygun olduğunca yaparız, biz bu işe gönül koyduk. İnşallah yenilerini yapmaya niyetliyiz.

“ÇOCUKLARIMIZA FLU RENGİ DE GÖSTERDİK”
Sizin çocuklarınız özel okullarda değil, aile büyüklerinin isimlerini taşıyan okullarda eğitim aldı. Bu bir tercih miydi?

Benim üç tane çocuğum var. İkisi kız, biri erkek… Üçü de devlet okullarında okudu. Eşimle ortak kararımızdır, böyle olmasını arzu ettik. Özel okullarda değil devlet okullarında eğitim alırlarsa hayatı daha iyi öğreneceklerini, hayatın hep gördükleri gibi toz pembe olmadığını, flu renklerin de olduğunu anlamaları gerektiğini düşündük. Bunları da görmeleri, hayatın gerçekleriyle yüz yüze olmalarını düşündük ve çocuklarımın üçü de bu neden ilk ve orta eğitimi devlet okullarında yaptı. Biz böyle bir tercihte bulunduk. Herkes farklı değerlendirebilir ama bizim anlayışımıza göre doğru bir tercih diye düşünüyoruz.

ic-3

KIZI SEVİL, SEZEN AKSU’YA “VAY BE” DEDİRTTİ
Doğru tercih konusunda bir örnek vermek gerekirse kızınız Sevil Kaynak’ın başarısından söz edebiliriz. Sezen Aksu’nun “Vay” isimli şarkısına bir klip yaptı, sanatçıya “vay be” dedirtmekle kalmadı, ödüller kazandı…

Kızım fen lisesi mezunu ama tercihiyle sanatsal boyutu daha ağır basan bir alanda eğitime yöneldi. Kendisine göre doğru bir tercih yaptı. Sabancı Üniversitesi’nin Görsel Sanatlar Bölümü’nü bitirdi. Halen ABD’de moda tasarım üzerine master yapıyor.

Slowmotion tekniğiyle video klip hazırladı. Bu çalışma tamamen bir tesadüf eseriyle gerçekleşti. Bir arkadaşıyla birlikte Sezen Aksu ile tanışmışlar. Çok emek verdikleri bir çalışma oldu. Üç ay Cihangir’de kiraladıkları bir stüdyoda gece gündüz çalıştılar. İki manken, bir araba, bir plaj şeklindeki çalışmalardan çok farklıydı. Tamamen el emeği, göz nuruydu.

Sezen Aksu’nun evinin birebir maketini içindeki eşyalarla birlikte hazırladılar. Teller, hamurlar, bir takım kumaşlarla yaptılar bunu. Sezen Hanım’ın anne-babasının tablosu ahil. Zaten onu görünce çok duygulanıp ağlamış. O tabloya bakıp “siz de benim gibi normal değilsiniz” demiş. Zaten klip kamuoyunca beğenildi. Kral TV’nin “En İyi Klip”, Hürriyet’in de “Altın Kelebek” ödüllerini aldı.

ic-4

MUSTAFA KAYNAK İSMİ VE SİYASET
Şimdi de isminizin her dönem öne çıktığı siyasetten konuşalım mı biraz? Ne zaman bir seçim sürecine girilse, Mustafa Kaynak ilk akla gelen adaylardan olmuştur hep. Özellikle yerel seçimlerde… Siz de her defasında kibarca reddettiniz. Ancak son yerel seçimde hayli baskı yapıldı diye biliyoruz. Mustafa Kaynak ismini siyasette bu denli öne çıkaran nedir?

Bunu benim değil sizin değerlendirmeniz lazım. Babamın bir lafı vardır, ”kendini metheden ahmaktır” derdi hep. Sağ olsun kamuoyunun, basının, işadamının, sokaktaki vatandaşın bize karşı bir teveccühü oluyor ya da bizim ismimiz bir şekilde öne çıkıyor. Bilemiyorum, değerlendirme yapmam da doğru olmaz. Bu kamuoyunun yapması gereken bir değerlendirme.

Bu teklifi getirenler her halde kendilerince bir takım kamuoyu araştırması yaptırıyor, meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine soruyorlar ki, bu şekilde izlenimle bana doğru yöneliş oluyor. Bu bir yerde insanın egosunu dolduruyor. Bu kadar hoş laflarla üzerinize gelinmesi, methiyeler düzülmesi insanı memnun ediyor. Demek ki biz doğru yoldayız, doğru işler yapıyoruz ki bu kadar insan bizim adımızı telaffuz ediyor diye düşünüyorum. Buradan hareketle “doğru yolda ilerlemeye devam” diyerek, siyasete girmedim.

 

Ben işadamıyım ve hep bu dünyanın içinde kalmak istiyorum

_________________________________________________

_________________________________________________

tavrınız devam edecek mi?

Bu konuda kesin olmaz, kesin olur diye karar vermek çok doğru değil. Bugünün gündeminde böyle bir şey düşünmüyorum. Ama gelecekte koşullar, ihtiyaçlar ne olur? Benim kendi işlerimdeki pozisyonum, işlerimizin vaziyeti ne olur bilemem. Yani ben en başta söylediğim gibi, işleri tek başıma götürmeye çalışıyorum. Benim siyasete girmem kısadan bir beş sene işlerden uzak kalmam demek. İnsanlar bize özellikle belediye başkanlığı gibi makamları bu beş sene boyunca doğru, düzgün, hak yemeden, efendim kimseye iltimas geçmeden yapacağımızdan emin oldukları için layık görüyorlar. Beş senelik ayrılık kendi iş pozisyonum açısından çok uygun değil. Reddetme gerekçelerimden en önemlisi buydu. Ha ileride ne olur bilmek mümkün değil.

Açık kapı bırakmak olarak değerlendirebilir miyiz bu yanıtı?

Çok kapıyı kapatmakta doğru olmaz. İhtiyaç, şartlar uygun düşünce olabilir mi? Zamana bırakmak lazım.

ic-5

KILIÇDAROĞLU’NUN DANIŞMANIYLA GÖRÜŞME
Duyduğumuz kadarıyla CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı size geldi, konuştunuz. Aranızda nasıl bir konuşma geçti?

Birkaç defa görüştük, size söylediklerimin aynısını ona da söyledim. Duruşumu hiçbir zaman değiştirmedim. Telefonla aradığında da yüz yüze görüştüğümüzde de ben başta ne söyledimse, son görüşmede de onu söyledim. Keşke o süreci daha iyi değerlendirselerdi, ben net olan tavrımın değişmeyeceğini görüp daha başka arayışların içine girselerdi çok daha iyi netice olabilirdi diye düşünüyorum.

Kılıçdaroğlu ile temas nasıl başladı?

Benim doğrudan Kılıçdaroğlu ile bir görüşmem olmadı. Bana Kılıçdaroğlu’nun danışmanı olduğunu söyleyen kişi geldi, onunla konuştuk.

TEKLİF GELİRSE…
Milletvekilliği genel seçimi var, gene size gelenler olacaktır. Gelirlerse ne diyeceksiniz?

Bilemiyorum gelirler mi gelmezler mi… Genelde yerel seçimlerde geliyorlar. Şimdi böyle bir teklif olmadan konuşmak doğru olmaz. Hani meşhur bir söz var, “doğmayan çocuğa don biçmek” diye… Olmayan bir şeye bugünden evet, hayır diyemem. Beklemek lazım. Bugünden konuşmak yanlış olur.

YENİ YATIRIM YOK
Yeniden iş dünyasına önersek. Sanayicilikte bisiklet kullanmak gibi bir şey. Durmak yok, durduğunuzda düşersiniz. Bundan sonraki hedefler neler?

Mermer ve iplikte geçen yılın sonunda başlayan çok ciddi yatırımlar yaptık. Uşak’ta bir fabrikamız var, yaklaşık 34 bin iğlik, kompakt iplik üretmek üzere. Mart ayında da devreye aldık. Kaklık’taki mermer tesisimizde sadece bej mermer işlemek üzere yenileme yaptık. Biraz iddialı olacak ama Türkiye’de ilk üç arasına girebilecek modernlikte bir tesis oldu. Otomatiğe yakın bir mermer işleme tesisi durumunda. Mevcut işlerimizi de daha ileriye taşımak istiyoruz. Katma değeri yüksek ürünlere yönelmek istiyoruz. Yeni bir yatırım projemiz yok.

Yorumlar

Ömer ÖZTÜRK   -  Bağlantı 5 Temmuz 2014, 09:34

Denizlinin sizin gibi işadamlarına ihtiyacı var Mustafa Bey. Her alanda yaptığınız gibi siyasete de katkınızı bekliyoruz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı