REKLAMI GEÇ

Mezar taşçılığından fabrikatörlüğe

15 Temmuz 2014 Salı

denizli-is-dunyasi-ile-kahve-sohbetleri-eymer-mehmet-eyuboglu-h

Bu hafta “İş Dünyası ile Kahve Sohbetleri”ne muhafazakar kesimin son yıllarda yıldızı parlayan işadamlarından Mehmet Eyüpoğlu konuk oldu. Eyüpoğlu, mezar taşı yaparak para kazanmak için geldikleri şehirde, fabrikatörlüğe yükselişin öyküsünü anlattı.

“Çelik kapı” denildiğinde, Denizlililerin birçoğu onu hemen anımsayacaktır. 1990’lı yılların başında çelik kapı işine giren Mehmet Eyüpoğlu, tanıtım ve pazarlamada yolun reklamdan geçtiğini iyi bilenlerdendi. O dönemin en popüler yerel televizyon kanalında yayınlanan reklam, hafızalara “hırsızın açamadığı çelik kapı” olarak yerleşmişti.

Çelik kapıdan kazanırken, “asıl mesleğim” dediği mermerciliği bırakmayan Eyüpoğlu, uygulama işini de yapan atölyesini zamanla mermer fabrikasına dönüştürdü. İki yıl önce de 18 milyon liraya mal olan, yılda 10 milyon dolarlık ihracat yapan modern bir mermer fabrikasını üretime açtı.

Mezar taşı hazırladıkları kalıpları, annesinin çamaşır ve onları yıkadığı ağaç tekneyi, içinde yattığı beşiği çalışma ofisine yerleştiren Eyüpoğlu, bir masanın arkasına koltuk, koltuğa da babasının fotoğrafını koyarak, “burası onun makamı” diye ayırmış. Kendisinden başka kimseye de dokundurtmuyor.

Bir dönem MÜSİAD Denizli Şube Başkanlığı da yapan Eyüpoğlu’nu farklı kılan bir başka nokta da birçok sosyal demokrat patron, İşçi Bayramı’nda işçileri çalıştırırken, onun 1 Mayıs’ı personeliyle piknik yaparak kutlaması.

İşte Mehmet Eyüpoğlu’nun, Tavas-Hırka’dan Denizli’ye uzanan iş hayatı…

ic-2

DENİZLİLİLER ÇELİK KAPIYLA TANIŞTI
Sizi çelik kapı ticaretinden hatırlıyoruz. Çelik kapıların kullanımı yeni yeni yaygınlaşırken, siz bu işi yapıyordunuz ve yerel bir televizyon kanalında ilgi çeken reklamlarınız yayınlanıyordu. İş hayatınızla ilgili sohbete buradan başlayalım isterseniz.

Bizim iş hayatımızın anlatımına daha önceden başlamak lazım ama çelik kapı ayrı bir sektördü. Denizli’ye çelik kapıyı ilk biz getirdik, Denizli’de ilk çelik kapı imalatını biz yaptık ve 20 yıl önce yaptığımız bin adet çelik kapı evlerde hala kullanılmaktadır.

ic-4

Siz faaliyet gösterdiğiniz bu sektörü reklam kampanyalarıyla da desteklediniz. Reklamlarınız yerel imkanlarla hazırlanmış ve ilgi çekmişti.

O yıllarda TRT var, özel televizyonlar açıldı ve yerel televizyon kanalları yayına başladı. Hazırladığımız reklam hakikaten çok ses getirdi. Denizli çelik kapıyı o reklamla tanıdı. Satışlar iyiydi ve çelik kapı mermerle ilgili işimizin önüne geçmişti.

ic-8O reklamla ilgili biraz detay verir misiniz?

Sizin sayenizde ben de anılarımız tazeliyorum. 21 yıl önceydi, iki arkadaşın kafalarına bayan çorabı giydirdik. Ellerinde fener, apartmana girip bir dairenin kapısını açmak için balyoz, çekiç ve benzeri aletler vardı. Tabii açamıyorlar ve kapının markasını görünce isyan edip oradan uzaklaşıyorlardı.

Daha önce söylemiştiniz, bu reklamla ilgili bir anınız vardı…

29 Ekim törenleriydi. Geçiş kortejine biz de çelik kapıyı bir kamyonetin üzerine koyarak katıldık. Töreni izleyenler, “Aaaa… İşte hırsızların açamadığı çelik kapı” diyor ve bizim aracı işaret ediyorlardı. Bu ilgi ve beğeni beni çok mutlu etmişti.

55 ÜLKEYE İHRACAT
İlerleyen yıllarda çelik kapıdan vazgeçip “asıl işimiz” dediğiniz mermerciliğe yöneldiniz değil mi?

Evet… Mermercilik bizim işimiz ve 45 yıl öncesine gider. Dayım veremden vefat edince, onun mezar tışını babam (İsmail Eyüpoğlu) ve annem beton kullanarak hazırlıyorlar. Köylüler bunu çok beğenince, babam bu işten para kazanılabileceğini düşünüyor ve mesleğe dönüştürüyor. Mermerciliğin serüveni de böylece başlamış oluyor. Sonra bu mezar taşlarını mermer kullanarak yapmaya başlıyoruz. Askerden geldim ve 28 yıl önce Tavas-Hırka’dan şehre mezar taşçılığı yapmak için indik, bir atölye kurduk ve 28 yılda elhamdülillah buralara geldik.

ic-7

Mermer sektöründe teknolojiyi de izleyerek yatırımlarınızla sürekli büyüdünüz. Bugün modern bir tesisin içinde bulunuyoruz…

Denizli’ye geldik, mezar taşçılığıyla başladık. Geldiğimiz 4 ya da 5 atölye vardı. Biz kısa sürede bunlar arasından sıyrılıp söz sahibi olduk. 17 yıl atölyede çalıştık. Ama öyle sıradan bir atölye değildi. 25-30 kişinin ve 12 montaj ekibinin çalıştığı bir nevi mermer uygulamasına yön veren firma konumundaydık. Bu bize yetmedi. Sektördeki yerimizi farklı bir konuma taşıdık. Traverten işiyle ihracata başladık 12 yıl önce. Şu anda 55 ülkeye mal satıyoruz. 300 kişiyi istihdam ediyoruz Toplam alan 40 bin metrekare ve bunun 12 bin 500 metrekaresi kapalı alan.

Yıllık ihracatınız ne kadar?

Aşağı yukarı 10 milyon dolar.

ic-4

Kocabaş’ta yaptığınız yeni tesis ne kadara mal oldu?

18 milyon lira dolayında bir yatırm yaptık. Temelini üç yıl önce attık, iki yıl önce de buraya taşınıp üretime başladık.

Kaç çeşit ürün hazırlayıp piyasaya veriyorsunuz?

200’ün üzerinde farklı ürünümüz var. Bunlaın yüzde 40-45 kendi Ar-Ge’mizden çıkıyor. Bize has ölçülerde üretiliyon bunlar. Bu da bizi sektörde özel kılıyor.

BELÇİKA’DA DEPO AÇIYOR
Kendi ocağınız var mı?

Var, Kale-Kırköy’de siyah taş çıkan ocağımız bulunuyor. Butaşın özelliğinden dolayı ürün çok tutuluyor ve Belçika’da Ramazan Bayramı’ndan sonradepo açıyoruz.

Bu yurt dışındaki ilk deponuz mu olacak?

Evet, ilk depomuz.

Bundan sonrası hedef ne?

Türkiye’nin en iyisi olmak.

ic-1

“FABRİKA FİLM SETİYSE BANA VERİLEN DE BAŞROL”
Sizi farklı kılan yönlerinizden birisi de 1 Mayıs’a yaklaşımınız. Sosyal demokrat dünya görüşüne sahip olduğunu söyleyen birçok fabrika sahibi, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda personeline izin vermek yerine çalıştırır. Ama siz işçilerinizi alıp pikniğe gidiyor, 1 Mayıs’ı birlikte kutluyorsunuz…

_________________________________________________

_________________________________________________

Ben, ayakkabı boyacılığı da yaparak bugünlere geldim. Alaylıyım… Fabrikamızda 200’ün üzerinde makine var. Ben bunların hepsini kullanırım, sökerim, toplarım, bakımını yapar, arızasını gideririm. 300 personelin hepsinin işe girişlerini ben yaptım. İşçi alımında gelenlerle kendim görüşürüm. Hepsini tanırım, birebir diyaloglarım vardır. Çalışan arkadaşlarımız bizim “iş akrabamızdır”, biz olaya öyle bakıyoruz. Onlar, bizden biri. Biz, onlarla kazanıyoruz. Nereden geldiğimizi de biliyoruz. İşçilikten gelen bir aileyiz. E, 1 Mayıs İşçi Bayramı… Ben de burada çalışıyorum, emekçiyim yani.

ic-6

Ben, hadiseye şöyle bakıyorum: Burası bir film seti. Rabbim, beni bu film setinde başrol oynamayı lütfetmiş. Olaya böyle bakıyorum. Yoksa “mal sahibi, mülk sahibi, nerede bunun ilk sahibi?” sözünü unutmamak lazım. Benim çocuklarımın ileride buradaki arkadaşlarımızın işyerinde çalışmayacağının bir garantisi var mı? Bugün ne ekersek, yarın onu biçeceğimiz için hadiseye öyle bakıyoruz. O nedenle de bizde çalışanlar arasında bir sınıflandırma yok.

Mehmet Eyüpoğlu’nun mesaisi kaçta başlar, kaçta biter?

Denizli’deysem fabrikayı sabah kendim açarım, akşam da en son personel çıktıktan sonra kendim kapatırım. Sabah 07.45’te fabrikada olurum, akşam da 18.30’dan önce çıkmam.

ic-9

SEKTÖRÜN DENİZLİ’DEKİ DURUMU
Bir de mermerciliğe genel bir yorum alalım. Mermercilik, istihdam ve ekonomiye sağladığı katma değer ile önemli bir sektör Denizli için. Sektörün durumu nedir?

Şu anda sektörün durumu çok çok iyi. Son üç yılda blokta Çinliler çok yoğun alım yapıyor. Biraz da onun verdiği ekonomik güçle sektör ivme kazandı. 2008 krizinden sonra çok iyi bir toparlanma oldu. Arkadaşlar sürekli yatırım yapıyor. Bazen makine siparişler 4-5 ayda ancak karşılanabiliyor.
Tabiki sektörün kendisine göre sorunları da var. Biri istihdam edilecek işçi bulamamak. Herkes mermerde çalışmak istemiyor, ağır olarak değerlendiriyorlar. Oysa bu sektör sanıldığı kadar ağır değildir. Gerçi bizim böyle bir problemimiz yok. Bu ücret uygulamamızdan, çalışanlarımıza yaklaşımımızdan dolayı olabilir.

ic-5

Biraz önce sözünü ettiğiniz blok mermer ihracatı Türkiye’nin kendi ayağına kurşun sıkması olabilir mi?
Hayır… Çin bizden aldığı mermeri tamamen kendi iç piyasasında kullanıyor. Türkiye’de şöyle bir algı var. “Bizden blokları götürüyor, bunları işleyip pazarlarda rakip olarak karşımıza çıkıyor” diye. Öyle bir şey yok. Söylediğim gibi, bizden aldıklarını iç piyasada kullanıyorlar. Neticede Çin 1 milyar nüfusu olan bir ülke. Büyüme hızı çok iyi ve ihtiyaçları var. Örneğin bir bloğun fiyatı 5 bin dolardır, işleyip satarsanız 10 bin dolardır. Maliyete baktığınızda, blok olarak veya mamul olarak satılmış çok fark etmiyor.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı