REKLAMI GEÇ

Denizlili aktardan ses getirecek 2 çalışma

7 Aralık 2016 Çarşamba

 

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-h

Merkezefendi’nin memleketi Denizli’den, aktarlığa bilimselliği de ekleyerek ses getirecek çalışmalar yapan Faruk Demirkollu, MS hastalarına umut olacak etken bir maddeyi geliştirmekte olduğunu, yanık sonrası görülen sıvı kaybıyla yaşanan ölümlerin önüne geçecek solisyonda ise son aşamaya geldiklerini açıkladı.

Zayıflama, güzelleşme, tabi ki en önemlisi de sağlık son yıllarda şifalı bitkileri yeniden revaçta kıldı. Söz konusu şifalı bitkiler olunca da akla doğal olarak aktarlar geliyor. Bu topraklarda asırlardır doğanın verdiği endemik bitkilerden şifa arandı.

 Yaşadığı dönemin en ünlü hekimlerinden Merkez Efendi bu topraklarda doğup büyüdü, sonra İstanbul’a taşındı. Yavuz Sultan Selim’in hastalanan eşi Ayşe Hafsa Sultan için 41 çeşit baharat ve şifalı ottan hazırladığı mesir macunu bugün bile konuşulan Merkez Efendi’nin memleketinde nedense sırt çevrildi sonraları şifalı bitkilere.

 Son yıllarda biraz moda, biraz magazin işin içine katıldı ve zayıflamak için, güzelleşmek için yeniden şifalı bitkilere yönelindi. Tabii yakalandığı hastalık için çare arayanların bir bölümü ise şifalı bitkilerden, aktarlardan vazgeçmedi hiç.

 Biz de bu haftaki kahve sohbetimizi işini bilimsel yöntemlerle yapan, araştırmaları için laboratuvar kuran ve dede mesleğini disiplinli bir şekilde sürdüren Faruk Demirkollu’ya ayırdık. Ne kendilerine yonttu ne de başkalarını karaladı. Dobra dobra konuştu.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-2

2 ÜNİVERSİTE, YURT DIŞINDA EĞİTİM
Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım. Kimdir Faruk Demirkollu?

Denizli doğumluyum. İlk, ortaokul ve liseyi Denizli’de okudum. Yükseköğrenimimi İzmir’de yaptım. Ege Üniversitesi Tohumculuk Meslek Yüksekokulu’nu bitirdim. Daha sonra da Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldum. Ardından da yurt dışında aktarlıkla ilgili bir yıla yakın eğitim aldım. Yüksek lisansımı da Mustafa Kemal Üniversitesi’nde tamamladım.

“ALMANLARA GÖRE, AKTAR DOĞAL TEDAVİ UZMANI”

O zaman yurt dışı eğitimiyle devam edelim. Neden Almanya?

Almanya bu konuda iyi eğitim sunan ender ülkelerden bir tanesi. Herkes müracaat edebiliyor bu işle ilgilenen. Tıp doktoru olmanıza gerek yok. Almanlar bizim aktarlığa “doğal tedavi uzmanlığı” diyor.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-8

 “Almanların doğal tedavi uzmanı” dediği aktarlık nedir? Bize bir tanımını yapar mısınız?

Aktarlığı iki başlığa ayırmalıyız. Bir halkın gözünde olan, biri de meslektaşlarımızın bakışıyla… Halkın gözünde “ağrısı, sızısı, sağlık konusunda küçük ihtiyaçlarını giderebileceği, sorabileceği, danışabileceği” bir meslek. Ayrıca umutsuz vaka derecesinde olan, doktorların “evinize götürün” dediği hastalara çarenin arandığı bir yer aktarlar.

Bizim pencereden bakıldığında ise, “tıbbi bitkilerin uygun şekilde toplatılıp, muhafaza edilmesi, bulundurulması, yasa ve yönetmeliklere uygun bir şekilde raflara koyarak ticaretinin yapılmasıdır” aktarlık.

TEKNOKENT’TE LABORATUVAR
Siz aldığınız eğitim sonrası bu işi daha iyi koşullarda sürdürebilmek, geliştirebilmek adına Pamukkale Teknokent’te kurduğunuz laboratuvarda çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Sohbete buradan devam edelim isterseniz. Neler yapıyorsunuz?

Normal bir aktar gibi çalışmıyorum. Evet, ben alaylıyım. Aktarlık dededen, babadan gelen bir meslek. Ama aynı zamanda bu işin eğitimini de aldım. İkisini harmanlayıp araştırmalara yöneldim. Teknokent’te bir laboratuvar kurdum. Halk arasında efsane olmuş “bunu kullandım damarım açıldı, bunu kullandım böbrekteki taşı düşürdüm, bunu kullandım midem iyileşti, bunu kullandım kanseri yendim” denilen ürünlerden seçtiklerimizi bir takım formüller uygulayıp, Ar-Ge’sini yapıyorum. Daha bilimsel bir yapıda çalışma yürütüyorum.

O saydığınız ve umut kesilmiş vakalarda sizin formüllerini uyguladığınız ürünlerden kullanıp “ben iyileştim” diye size gelenler var mı?

Biz deneme yapamıyoruz. Yasal olarak böyle bir şey söz konusu değil.

Şunu sormuştum: “Ben size geldim, verdiğiniz şu karışımı kullanıp iyileştim” diyenler oldu mu?

Zaten o şekilde bir literatür oluşuyor. Folklorik bilgiler o şekilde toplanıyor. O bilgilerin toplanma noktasıyız aslında biz. Çünkü birbirinden bağımsız birçok kişinin buluştuğu bir noktayız. Herkes gelip kendi tecrübesini bize aktarıyor. Böyle çok vaka var. Ama bu vakalar hiçbir zaman bilimsel alt yapı oluşturmuyor. Bunların bilimsel hale gelmesi için laboratuvarı kurup araştırmalara koyulduk. Evet, iyi sonuçlar var birçok hastalıkta. Şu anda bir Ar-Ge çalışması olduğundan çok fazla detaylandıramıyorum. 4-5 hastalıkta dünya markası olabilecek ürünle ilgili çalışmalarımız sürüyor.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-7

MS HASTALARINA UMUT OLACAK ETKEN MADDE ÇALIŞMASI

Çalışmalarınızı korumak adına çok detaya girmeden örnek verebileceğiniz hastalık, vaka…

MS ve yanıklarla ilgili çalışmada epey yol kat ettik. Örneğin yanık bir hastalık değil ama umutsuz bir vakadır. Yanıktan ölüme kadar giden üzücü sonuçlarla karşılaşılabiliyor. MS çok kronik bir hastalık. Yaptığımız laboratuvar çalışmalarında MS ve yanıkta çok iddialıyız. Bunun yanında çok spesifik bir ürünümüz var. Bugün yarın sonuçlarını alırız. Tam sonuçlanmadığı için daha fazla ilgi paylaşamıyorum. Yaptığımız bu çalışmalar, projeler bazı bakanlıkların onay verdiği, desteklediği projeler. Hani öylesine deniyoruz anlamında değil, onay almış projeler. Tamamen bilimsel alt yapı üzerine çalışıyoruz.

yedeks-reklam-arasi

Bu ürünlerin patentini de aldınız mı?

Şu anda Ar-Ge aşamasında olduğumuzdan, patent aldığımız bir ürün yok. Bizim alanda patent çok farklı bir şey, mekanik gibi değil. Formüllerin korunması için patent müracaatında bulunurken de bir takım önlemler alınması gerekiyor. Çok iyi neticelendirmeniz gerekiyor.

“Henüz patent aşamasın geçmedik mi” diyorsunuz?

Birçok aşamayı geçtik. Ama henüz patent başvurusunda bulunmadık.

Kaç ürün var patent aşamasına getirdiğiniz?

Şu anda 5 veya 6 üründe patent başvurusu yapma noktasına yaklaştık.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-6

RANT MI, ŞARLATANLIK MI, ŞİFA MI?

Halk arasında konuşulur “Aktara gittim, şunu kullandım iyi geldi, bunu kullandım iyi geldi. Ağrım, sızım kesildi” diye. Nedir bunun sizin dilinizdeki anlatımı?

Çok basit, etki… Aktarlık insanlık tarihiyle var olan bir şey. Günümüzde bir kesim için rant. Bir kesim için bu iş bir şarlatanlık. Bir kesim için de bilim. “Bunların aslı yoktur” demek, insanlık tarihinde olanları yok sayıyorsunuz demektir. Ha bazı konularda birleşebiliyor. Evet, bu iş bir disiplin altına alınmalıdır. Bunu yaparken de bir kesimin “biz yapacağız” hevesine bırakılmamalı. Tıp camiasında büyük bir çoğunluk “Biz yapalım, başka kimse yapmasın” diyor. Oysa bu alanda bir ziraatçının, kimyagerin, eczacının, biyoloğun yeri var. Herkes beraber olursa bir şey yapılabilir.

Bir de bu iş ülkemizde moda ve trend olarak görülüyor. Televizyona yayınlanacak, bir ünlü söyleyecek. Bizim 20-30 yıldır anlattığımız şeyleri bir ünlüden duyarak inananlar var. Bu iş bir moda, trend değildir. Olmaz öyle şey. Yaptığımız şey bir yaşam biçimine yönelik çalışma. Aktar olarak sağlık vermek değil sağlığı korumak istiyoruz. Doğru ürünlerle, doğru beslenmeyle alakalı bir şey. Sunulan ürünler vücudun kendisini toparlamasına yardım ediyor. Bir zencefil örneği vereyim. Bu ürünün öksürük için kullanıldığını bilmeyen yok ki. Kabul görmüş bir durum. Bizim meslek yıllar içerisinde biraz disipline oldu. Kanunlar, yönetmelikler, halkın bilinçlenmesiyle biraz daha iyiye doğru gidiyoruz.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-4

AKTAR, BİTKİLERİN USTASIDIR

Bu alanda yasal bir düzenleme istiyorsunuz…

Yasal düzenlemeyle ilgili çalışmalar yapılıyor. Benim bu konudaki şahsi kanaatim şu: Ben bir hekim değilim ama bu bağlamda tıp konusunda konuşabilirim. Hani bir söz vardır; “tavuk değilim yumurta yapamam ama yumurta hakkında konuşabilirim” diye. Ben doğal ürünlerin tıbbi anlamda kullanılmasına ve uygulamalara böyle bakıyorum. Tıp camiasının insanları makine gibi görmemesi gerekiyor. İlaç sanayinin ortaya çıkması hem ticari hem daha hızlı çözümler üretilmesi içindir. Bitkiler sentezlensin, etken maddeler direkt hastalıklı bölgeye verilsin. Bunu yaptı ilaç sanayi. Ama bunu yaparken o hastalıklı bölgeye yoğun olarak bu maddeyi verirken diğer taraflara da zararı, yan etkisi oluyor o yoğun uygulamanın.

Şunu mu demek istiyorsunuz? Ben, aktara gelirken önce doktora gidip hastalığımın ne olduğunu mu öğrenmeliyim? Yoksa doğrudan gelip “benim şöyle bir derdim var, çare mi?” demeliyim?

Kanunen bunu bize diyemezsiniz. Biz hiç kimseye “öksürüyorsunuz, zencefil için” diyemeyiz. Bu bir suçtur, yanlış anlaşılmadır. Bundan dönülmelidir. Yolda yürürken birisi bu sorunuza cevap verdiğinde suç işlemiyor. Ama aktar, “Öksürüğünüz mü var? Zencefil kaynatıp için, ıhlamur için” derse kanunen suç işlemiş oluyor. Bununla ilgili hakkımızda dava açılabilir.

Evet, şunu söylüyoruz zaten. Kişi hastaysa doktora gitmeli. Aktar ise bitkilerin ustasıdır. Doğru bitki nasıl temin edilir, nasıl muhafaza edilir, bitki ne zaman toplanır gibi konularda uzmanız. Ama doktorun da hangi bitkiyi tavsiye edeceğini bilmesi lazım. Şu anda aylık kurslarla böyle bir titr verilmeye çalışılıyor. Böyle olmaması gerekiyor.  Bizim bir iddiamız yok, biz “doktorculuk oynayalım” demiyoruz. Ama bu işi yapan doktor ve eczacılar da öyle 10, 20, 30 günlük kurslarla değil, anabilim dalı olarak 4-5 senesini versinler istiyoruz. Çünkü bu iş bir ustalık. Bitkiyi tanıyacaksınız, o bitkinin insan üzerindeki etkisini bileceksiniz. Bunlar çok detaylı konular.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-3

DENİZLİ’NİN ENDEMİK BİTKİLERİ VAR

Türkiye endemik bitki açısından hayli zengin. Denizli’de öyle. Çalışmalarınızda ürünlerin yurt içinden mi temin ediyorsunuz. Yurt dışından getirdikleriniz de var mı?

Baharat olarak yurt dışı menşeli çok ürün var. Denizli’nin kendisine özel endemik bitkileri var. Bizim projelerden bir tanesi de bölgemize ait endemik bitkilerin ilaç hammaddesi olarak geliştirilmesine yönelik. Örneğin Honaz Dağı’nda yetişen bir orkide var. Sadece bu bölgede yetişiyor. Konuyu bilmeyenler için çok basit gelebilir ama içeriğinde kimyasal madde çok önemli.

Örneğin kekik Denizli’de yoğun yetişen bir ürün. Dünyadaki ihtiyacın yüzde 80’inden fazlasını Denizli temin ediyor. Bu konuda  çalışmalarımız var. Keza üzüm çekirdeğiyle ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Çörek otu konusunda yıllardır çalışıyoruz. Kapari var.

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNİN YARARLARI

“Üzüm çekirdeği” dediniz. Sakıncası yoksa biraz bilgi paylaşır mısınız?

İnsanlar doğası itibariyle kolay, pratik, hemen yanıt alabileceği şeyleri arıyor. Uzun süreli kullanım gerektirenleri çok fazla kullanmak istemiyor. Üzüm çekirdeğinin yağını yüzüne sürülebilir, maske yapabilir. Ama beslenmenin gerekliliği atlanılmamalı. Beslenmezseniz olmaz. Dışarıdan müdahale bir yere kadar. Nihayetinde üzüm çekirdeğini de bir çok şeyi de gıda olarak tüketmemiz lazım. Ne kadar iyi beslenirsek vücut kendisini o kadar iyi korur.

Biz, laboratuvarımızda üzüm çekirdeğiyle ilgili krem çalışması yapıyoruz. Özellikle Çal yöresine ait üzümlerin çekirdekleri üzerine… İçine çörek otu da ilave ediyoruz. Ürün cildi besliyor. Cildin kendisini onarmasına yardımcı olur, nemlendirir. Ciltle alakalı tüm isteklerinizi kozmetik anlamda . Bu bir ilaç deği, yüzde 100 doğal. Hiçbir sentetik kullanmadık. Aynı etkenlerden yola çıkarak yanıkla ilgili bir ürün geliştiriyoruz.

denizli-aktar-faruk-demirkollu-ses-getirecek-calisma-engin-unal-anlatti-1

“YANIKTAN ÖLÜMLERİN ÖNÜNE GEÇİLECEK”

Yanıktan kastınız herhangi bir yanıcı madde veya sıvıyla oluşan yanıklar değil mi?

Tabii ki… Herhangi bir sıvı, ısı ya da kimyasal maddeyle oluşan yanıklar olabilir. Bunların sonucunda oluşan yaraların iyileşmesi için. Belli bir oranın üzerindeki yanıklarda vücutta sıvı kaybı olur. Geliştirdiğimiz ürün solisyon olarak uygulandığında, kaçıncı derece olursa olsun yanıktan ölümlerin önüne geçmeye çalışıyoruz. İnşallah yakın zamanda da sonuçlandıracağız.

İLLA Kİ BİR ÜNLÜDEN DUYACAK

Biraz magazin ve güzelleşme yönü mü öne çıkıyor sizin mesleğin?

Kanun şöyle diyor: Tüketici araştırsın, bilinçlensin, sorsun, soruştursun, gelsin sizden ürünü alsın. Ama öyle bir kültür yok ülkemizde. Bizdeki kültür, televizyonda bir ünlüden duymak ya da komşusundan anlatması şeklinde. Magazinle yürüdüğü sürece de hızlı ve tatlı paralar gibi bir algı ortaya çıkıyor. Birçok kimse kendisini bu işi yapabilecek seviyede görüyor.

OT OLARAK GÖRÜLEN BİTKİLER ÜLKEYE DÖVİZ KAZANDIRMALI

Son soru: Denizli, ünlü mesir macununu yapan, şifa dağıtan Merkez Efendi’nin memleketi. Bu topraklar sağlık açısından ürünlerin var olduğu mümbit bir bölge. Sizlere de yol gösterici oluyor mu?

Biz o bayrağı taşımaya çalışıyoruz. Bu kadim bilgiler bu topraklara geri dönmeli, millete şifa olarak dönmeli. Tabi bir de işin ekonomik boyutu var, sosyolojik boyutu var. Çıplak gözle ot olarak görülenlerden ürünler geliştirip, ülkemize döviz olarak girdi sağlamak zorundayız. Biz bunu gerçekleştirecek bilgilere muktediriz aslında. Biraz daha disiplin sağlanması gerekiyor.

Yorumlar

Umit sezer   -  Bağlantı 1 Ocak 2017, 16:01

Farukun cocuklugunu bilirim o zamandan belliydi ne olacagi başarılarının devamını diliyorum

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı