Sağlık Bakanlığı’ndan Denizli’yi uçuracak proje
13 Ocak 2015 Salı
Denizli ekonomisinden söz ederken söze “sanayi ve turizm kenti” diye başlanır. Sanayide tekstil, kablo ve mermer ihracatıyla öne çıkan Denizli, bacasız sanayide sadece termal kaynakları ve travertenleri ile ünlü Pamukkale’siyle biliniyor. Oysa beyaz cennet ile bütünleşen Hierapolis, hemen yanında İncil’deki 7 kiliseden birineev sahipliği yapan Laodikya, Buldan’da Tripolis, Kale’de Tabea ve irili ufaklı 20’ye yakın antik kent ilin bir başka turizm değerleri.
Eski güzelliğini kaybetse de Güney Şelalesi, kanyonları, Büyük Menderes’te rafting, dokumalarıyla Buldan, Babadağ ve Kızılcabölük, kayak merkezi yatırımları süren Bozdağ, Anıt Ormanı ve Kartal Gölü ile Beyağaç, üzüm bağları ve şaraplarıyla Güney, Bekilli ve Çal, kuşların yaşam alanı Işıklı Gölü ve Acıgöl, Denizli turizmine katma değer yaratacak kadar farklılıkları barındırıyor.
Tüm bunlara ilave olarak Denizli’de 1 milyon metrekarede 14 bin yatak kapasitesine sahip bir termal kent oluşturma projesi var. Sağlık Bakanlığı, yurt dışından gelecek hastalara yol desteği verecek.
Kısacası Denizli sahip olduklarıyla tek başına bir turizm destinasyonu yaratılabilecek zenginliğe sahip. DENTUROD Başkanı Murat Şen ile bunları konuştuk. İşte anlattıkları…
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ OKUDU, TURİZMCİ OLDU
Sohbete Murat Şen’i tanıyarak başlayalım mı? Kendinizden söz eder misiniz?
İnşaat mühendisiyim. Yaklaşık 25 yıldır da turizm sektöründeyim. 1992 yılında kurulan DENTUROD’un çeşitli kademelerinde görev aldım ve halen başkanlığını yapıyorum.Denizli turizmini bir üst çıtaya yükseltmek için yönetim kurulunda görev yapan arkadaşlarım ve DENTUROD üyeleriyle birlikte çalışıyoruz.
Sektöre girişiniz Laodikya Otel ile birlikte mi oldu?
Evet, öyle oldu. Ailemin bir inşaat şirketi olduğundan ben inşaat mühendisliği okuyordum. Burada bir arsa satın aldık ve otel yapmaya karar verdik. Ortağımız Yüksel Göver ile beraber projeyi başlattık. Ben de inşaat mühendisliği okumama rağmen turizmci oldum.
ESKİ BİR GAZETECİNİN OĞLU
Bir de babanız Muhittin Şen, bizim meslektendi. Gazetecilik yıllarından anımsadıklarınız var mı?
Babam, yerel “Çiftçi Postası” ve “Doğuş” gazetelerini yayınladı. Gazetecilik mesleğine uzun yıllar da hizmet verdi. Daha sonra gazeteciliği bırakıp müteahhitlik yapmaya başladı.
Babanızın gazetecilik yaptığı dönem 1960-1970’li yıllardı değil mi?
Evet, 1965 ile 1975 yılları arasıydı. Babam, 10 yıl aktif olarak gazetecilik yaptı.
PAMUKKALE TURİZMDE DESTİNASYON MERKEZİ
Yavaş yavaş turizm sektörüne geçelim isterseniz. Denizli’nin turizm değerlerinden en önemlisi Pamukkale. “Bir başka ülkede olsaydı, çok farklı olurdu” diyenler var. “Hak ettiği şekilde markalaştıramadık” diyenler var. Ama kim ne derse desin Pamukkale dünyada bir marka. Bu nedenle de Pamukkale ile başlayalım.
Kesinlikle dünyada bilinirliliği en yüksek olan yerlerden bir tanesi Pamukkale. Türkiye ile ilgili gezilecek yerlerin listesini aldığınızda, Pamukkale’yi İstanbul, Antalya, Kapadokya ile bir arada görürsünüz. Ciddi anlamda kültürel turlara ağırlık veren insanların ilk başta görmek istediği yerlerden bir tanesi de Pamukkale’dir. Tüm dünyada bir destinasyon merkezi, Türkiye için de çok önemli bir kaynaktır. Biz de bu kaynağı her yıl daha iyi şekilde kullanıldığını ve gelen ziyaretçilerin de arttığını gözlemliyoruz.
Denizli artık büyükşehir. Yine merkezde Pamukkale’nin adını taşıyan bire belediye kuruldu.Bu yeniden yapılanmayla çarpık yapılaşmanın önüne geçileceğini, gezilmesi gereken yolların yapılacağını, spor olanaklarının oluşacağını, alışveriş merkezlerinin açılacağını, beşinci bölge teşvikleriyle de yeni yatırımların gelmesini bekliyoruz.
YENİ TESİSLER İLE TERMAL BAŞKENT OLABİLİRİZ
Pamukkale’de ne kadar çok otel ve tesis yapılırsa, buraya gelen insanların artacağına inanıyoruz. Çünkü hizmetin kalitesi arttıkça, hizmeti almak isteyenlerin de sayısı artıyor. Buna örnekler verebiliriz. Mesela Kuşadası… Kendini yenileyemediğinden popülerliğini yitirmiş durumda. Keza Ayvalık ve Foça da aynı şekilde yenilenemedi. Ki buralar Türkiye’nin ilk sayfiye yerleriydi. Ama modern yapı ve tesisler, Antalya’yı İstanbul’la beraber Türkiye’nin turizm merkezi haline getirdi. Pamukkale’ye yeni tesislerin yapılması Denizli’de termal turizmin gelişmesine ve Denizli’nin termal başkent olmasına olanak yaratacaktır.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN DENİZLİ PROJESİ
Pamukkale Üniversitesi, Karahayıt bölgesinde bir “Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi”ni faaliyete geçirmek istiyor. Yakında da temeli atılacak. Bu yapıldığında ve hep sözünü ettiğimiz tesisleşme gerçekleştiğinde Pamukkale ne olur?
Bir defa Sağlık Bakanlığı’nın Pamukkale’ye bakışı çok pozitif. Özellikle Termal Sağlığı Geliştirme Daire Başkanı Ömer Tontuş Bey’in açıklamaları da basında yer aldı. Denizli’de 1 milyon metrekarede 14 bin yatak kapasitesine sahip bir termal kent oluşturma projesi var. Sağlık Bakanlığı yurt dışından gelecek hastalara yol desteği verecek. Buranın tanıtımını sadece turizm fuarlarında değil, termal sağlık fuarlarında da yapacak. Bu yapıldığında Denizli bölgesine sağlık ve tatil için gelecek olan müşteri sayısı da çok artacaktır.
En önemli ihtiyaçlardan bir tanesi Pamukkale Üniversitesi’nin yapacağı hastane. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hastanesi yapıldığında, civardaki oteller buradan sağlık hizmeti alabilecek, konaklama hizmeti verebilecek. Bu sayede de yurt dışından gelen insanlar, bir tatil modu içinde rahatlıkla tedavilerini olabilecek, gezebilecek, spor yapabilecek ve Denizli’yi çevreleyen birçok arkeolojik kenti ziyaret edecek, dolayısıyla vakit geçirecek. İklim koşulları da uygun olduğundan yılın 12 ayı tercih edilecek.
FUTBOL KULÜPLERİ PAMUKKALE’YE ÇEKİLEMEZ Mİ?
Kış aylarında futbol kulüpleri özellikle Antalya’yı tercih ediyor. Denizli açısından bakıldığında, tedavi yönü de olan termal kaynak mevcut. Spor tesisleriyle birlikte konaklama tesisleri yapıldığında, uygun iklimle birlikte farklı bir cazibe alanı yaratabilir miyiz?
Bir bölgeye spor kafilelerini çekmek çok kolay değil. Çünkü Antalya bölgesinin iklimi, kış aylarında Denizli’den çok daha iyi, en az 7-8 derece daha iyi. Oradaki tesisleşmeye baktığınızda, oradaki her otelin birkaç futbol sahası var. Dolayısıyla Pamukkale’nin spor gruplarını çekebilme şansını çok görmüyorum açıkçası.
Bizim burada yapacağımız termal alanları civarlarının iyileştirilmesidir. İnsanlar bölgeye geldiğinde rahatlıkla vakit geçirebilecek yerler bulabilmeli. Cafeler olması, yürüyüş yolu olması lazım, bisiklet yolu bulması lazım, tatil yaparken şifa bulması lazım. Bunlar olduğunda biz daha çok tercih edileceğiz.
PAMUKKALE DÜNYADA ÇOK ÖZEL 29 YERDEN BİRİSİ
Tabii Pamukkale sadece termalden ibaret değil. 2000 yılı aşan geçmişiyle antik kent Hierapolis var. Ayağa kaldırılan Antik Tiyatro, Türkiye’de sayılı sanat yapılarından. Hz. İsa’nın havarilerinden St Philip’in mezarı da burada. İnanç turizmi için ayrı bir değer. Doğayla tarih içi içe. Bu ayrı bir avantaj değil mi?
Pamukkale hem doğal güzelliği hem antik kentiyle beraber çok büyük bir değer. Dünyada UNESCO’nun Kültür Mirası Listesi’nde yaklaşık bin civarında yer var. Türkiye’den de 13 yerimiz bu listede. Dünyadaki bin tane yerden sadece 29’u hem doğal hem kültürel özellikleri bir arada barındırıyor. Bu 29 yerden bir tanesi de Pamukkale. Yani bin tane arasında 29’u ve 29’dan bir tanesinin de Pamukkale olduğunu düşünürseniz, gerçekten Denizli için çok büyük bir kazançtır.
İncil’de adı geçen 7 kiliseden birisi Laodikya Antik Kenti’nde. Hierapolis’teki Azizi Philip’in mezarı ve Ege Bölgesi’ndeki diğer kutsal yerler bir program yapılarak iyi işlenirse inanç turizmi olarak Türkiye’ye ciddi anlamda misafir çekeceğine inanıyoruz.
Burada eksikliğini gözlemlediğimiz şeylerden bir tanesi şu: Dokuz aylık verilere bakıyor, Pamukkale’ye giriş rakamlarını alıyoruz. Bizim yurt dışından gelenleri sayma olanağımız olmadığından, genelde Pamukkale turnikelerinden girişleri veri olarak alıyoruz. Bu dokuz aylık dönemde Pamukkale’ye 2 milyon civarında ziyaretçi gelmiş. Bunun 1 milyonu acenteler vasıtasıyla gelmiş. Fakat bu acentelerin maalesef bir tanesi bile Laodikya’yı ziyaret etmemiş. Müzeye acenteler vasıtasıyla bir tanesi girmemiş. Kendileri ekstra para ödeyerek bireysel olarak girmişler. Laodiya ise dokuz ayı 45 bin ziyaretçiyle kapatmış. Bu çok az bir rakam. Laodikya’yı bu kadar az insanı sokma lüksümüz olmaması lazım.
LAODİKYA YETERİNCE TANINMIYOR
O zaman Laodkiya ile devam edelim. Kapladığı alan olarak baktığınızda antik kent olarak Türkiye’nin en büyüklerinden. Tekstilin binlerce yıllık geçmişi kazılarda ortaya çıkıyor. İşte 7 kiliseden biririsine ev sahipliği yapıyor. Bu anlamda Laodikya’da önemli bir değer. Buranın pazarlanması konusunda eksik nerede?
Pamukkale’ye giderken gördüğümüz tek şey Laodikya Antik Kenti levhası. Bilbaordlar ve barkovizyonlarda Laodikya’nın tanıtımını hiç görmüyoruz. Halbuki Laodikya’nın geliri tamamen Denizli Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Bizim Pamukkale Örenyeri girişinde turnikelerin olduğu yere koyacağımız iki tane barkovizyon, artı Laodikya’nın tanıtımı turistlerin acentelerden “bizi Laodikya’ya götürün” talebini yaratacaktır. Yapmamız gereken müşteriye elimizdeki değeri göstermektir. Bunu yapabiliriz.
Laodikya’da 12 ay kazı çalışmaları devam ediyor. O çalışmaları ziyaretçilere izlettirmek bile bence bir değerdir. Toprak altından çıkanları görebilirler. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde böyle bir çalışmayı izlemeleri de mümkün değil.
_________________________________________________
_________________________________________________
Laodikya tek başına bile bir turizm merkezi olabilecek kapasitede…
Mutlaka öyle… Bir de bizim Denizli’deki otelcilerin yıllardır çektiği sıkıntı nedir? En fazla bir günlük konaklama veya günübirlik ziyaretçiler nedeniyle yeterli konaklamayı alamamak. Türkiye ortalamasına bakarsanız bir turistin yaklaşık dokuz gün konaklaması söz konusu. Ama Pamukkale’de bu bir bile değil. Laodikya’yı dolaştırırsak, Hierapolis’teki tiyatro ve diğer yapıları dolaştırırsak, oradaki Arkeoloji Müzesi’ne insanları sokabilirsek, Antik Havuz’a girmelerini sağlayabilirsek iki günde bile bitecek yer değil Pamukkale ve Laodikya. Gelen en az üç konaklayabilir. Bu da tanıtımla olacak.
TANITIM VAKFI ŞART
Tanıtım için neler yapılması gerekiyor, bir planlama var mı?
Bizim şehir olarak tanıtıma el birliğiyle ciddi bir şekilde eğilmemiz lazım. Bununla ilgili incelemelerimiz oldu. Antalya, Bodrum nasıl bir çalışma içinde onları gözlemledik. Şunun gördük, hepsi tanıtım vakfı kurmuşlar. Vakfın başında da o yörenin en büyük belediyesinin başkanı var. İşte Antalya’da Büyükşehir Belediye Başkanı gibi… Bu vakfa o çevredeki otelciler ve diğer belediyeler ile ticaret ve sanayi odaları gibi sivil toplum örgütleri üye olmuş. Belediyeler ve sivil toplum örgütleri bu vakıf için belli bir bütçe ayırmışlar. Toplanan parayla da yurt dışında düzenlenen 27 fuara katılıyorlar. Yurt içinde EMITT dahil iki fuara katılıyorlar. Bodrum ve Antalya’yı en iyi şekilde tanıtmaya gayret ediyorlar. Biz de bir takım çalışmalar yapıyor, fuarlara katılıyoruz ama bunlar hep kopuk kopuk oluyor. Bu da bize beklediğimiz maksimum faydayı maalesef getirmiyor. O nedenle vakıf olarak geçmiş dönem valimiz Sayın Abdülkadir Demir ve Büyükşehir ve Pamuklale Belediye Başkanlarımıza ilettik.
Nasıl bir yaklaşım gördünüz?
Herkes pozitif yaklaşıyor. Hiç kimse olmasın demiyor ama bir şekilde başlamak lazım. Denizli’nin yeni büyükşehir olması, yeniden yapılanma süreci ve işlerin yoğunluğu buna eğilmeyi engelliyor. Biz, Sayın Osman Zolan’dan çok pozitif yaklaşımlar gördük. Keza Hüseyin Gürlesin Başkan’a da gittik. Kendisi Pamukkale için pozitif çalışmalar yapıyor. Orada yapılması gerekenlerle ilgili geniş katılımlı toplantı düzenledi. Denizli Büyükşehir Belediyesi yeni bir tanıtım filmi çekiyor. Denizli Valiliği ayrıca bir tanıtım filmi çekti. Bir çaba var ama bu çabanın amaca ulaşması için işin bir patronu olmalı. Patronu olduğu zaman bu işler daha kolay yürüyecek. Biz de DENTUROD olarak orada hizmet etmek isteriz.
GEZİ PROGRAMLARI YAPILMALI
Denizli’de antik kentler Hierapolis ve Laodikya ile sınırlı değil. İrili ufaklı 20’ye yakın antik kent var. Fakat buralarda kazı çalışmaları yeterince yapılabilmiş değil. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Bunlar arasında kazıların en etkin yürüdüğü yer Buldan’daki Tripolis… Orada mozaikler bulundu. İnsanlara buraları gezdirebilmek için bir program olmalı. Acentelerle bu programı yapmak gerekiyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla öncelikle Laodikya ve Hierapolis’in beraber satılması veya beraber gezilebilir hale getirilmesi daha kolay, çünkü mesafe az aralarında. Ama bir Buldan dediğinizde zaman çoğalıyor. Bunu gerçekleştirmek için bu amaçla gelenleri Denizli’ye getirmek lazım ki, o sayıda çok fazla olmaz.
TEKSTİL ÜRÜNLERİ ÇARŞISI KURULMALI
Şöyle baktığımızda Denizli tek başına turizm destinasyonu olabilecek bir kent. Doğal ve kültürel değerlerin yanı sıra el dokumaları, kayak merkezi olmaya aday Bozdağ, bağcılık ve şarapçılığın yaygın olduğu bölge ve Menderes’te rafting yapma olanağı var. Tüm bunlara bakıldığında turizm çeşitliliği göze çarpıyor. Ne dersiniz?
Biz vakıf derken bunların tanıtımını yapmak istiyoruz. Vakıf sadece Pamukkale’yi tanıtmayacak. Buralarda belediyeler olacağından, tanıtım da toplu yapılacak. Her bölge ayrı ayrı tanıtılmaktansa, bir katalog ile bir destinasyon adı altında bu yapılacak ki, daha iyi sonuçlar alınabilsin.
Bakın biz tekstil şehriyiz. Ama “Dışarıdan gelen misafirler nereden alışveriş yapacak?” diye sorulduğunda donup kalıyoruz. Bir Babadağlılar Çarşısı var. Bu nedenle bir an evvel tekstil ürünlerinin satışa sunulduğu modern birçarşının yapılması gerekiyor. Bu çarşı da Kaleiçi’ne yakın bir bölgede olmalı ki, oradaki esnafa da fayda sağlasın. En uygun yerin de Ulu Cami’nin yanındaki otoparktan başlayan ve eski sebze hali ile itfaiyenin bulunduğu alanı kapsayan bölge olduğunu düşünüyoruz. Burada tekstil ürünlerinin satıldığı yerlerin dışında Denizli kebabı, Denizli keşkeği gibi yöresel yiyeceklerin sunulduğu lokantalar olursa, burası özellikle bölgemizden geçen yerli ziyaretçilerin uğrak noktası haline gelecektir. Zaten sadece yabancı ziyaretçi olarak yaklaşılmamalı. Yerli ziyaretçiler de Denizli bölgesi için büyük katma değer sağlayacaktır.
Hem turizm hem tekstili bir arada yaşatabilecek, insanlara alışveriş olanağı sunabilecek ve gezilebilecek yerleri bir arada sunabilirsek; yerli misafir sayımız özellikle hafta sonu ziyaretleriyle artacağına inanıyoruz. Ödemiş, Tire, Söke, Alaşehir, Muğla, Isparta, Burdur, Aydın, İzmir… Bunların hepsi bize çok yakın, aynı zamanda gelir düzeyi yüksek il ve ilçeler. Buralardan hafta sonu ziyarete gelebilecek, tekstil alışverişini yapabilecek, bunları kendi şehrine götürüp satabilecek, böylece gezisini bedavaya getirebilecek ziyaretçileri çekebileceğimize inanıyoruz. Hem ziyaret hem ticaret bir arada olacak. Böylece hem Denizli hem onlar kazanacak.
İÇ TURİZMDE DURUM
Hem ziyaret hem ticaret için iç turizm hareketinin gelişmesi gerekiyor. Denizli iç turizmde beklenen cazibeyi yaratamamış gibi…
Bir örnek vereyim. Eskiden DEBA açıkken yakın bölgeden otobüslerle oraya ziyaretçi alışverişe gelirdi. DEBA kapandı, şehir merkezindeki yerlere araçla giriş çıkışlarda sıkıntılar oluyor. Bu turları düzenleyenler yavaş yavaş bu organizasyondan vazgeçmeye başladı. Biz bunun tekrar olmasını istiyoruz. Ancak tekrar olabilmesi uygun şartları yaratmamıza bağlı. Şehir dışından gelenlerin otobüs ile girebilecekler güzergah, otobüsleri park edebileceği yerler olmalı. Alışveriş yapabilecekleri, yemeklerini yiyebilecekleri bir lokasyon oluşturmalıyız.
Örneğin eski Endüstri Meslek Lisesi’nin taş binaları değerlendirilemez mi?
Taş binalar küçük kalır. Kaldı ki orası davalık. Müze oldu, olmadı gibi tartışmalar, Ahmet Nazif Zorlu’nun bir hibesi var; orası Denizli için kanayan bir yara. Dava sürecinin bir nihayete bağlanmalı, müze bir an önce yapılmalı. Müze o bölgenin dinamizmini de etkiler. Denizli’nin olmazsa olmazı müzenin, tekstil çarşısının yapılması ve Kaleiçi, insanların gezebileceği, alışverişini yapabileceği, zamanını geçirebileceği mekanların olmasını önemsiyoruz. Böylece gelenler konaklar, alışverişini yapar ve Denizli her hafta sonu ciddi anlamda bir ziyaretçi alır.
EFES YÜZDE 10 KÜÇÜLDÜ, DENİZLİ YÜZDE 10 BÜYÜDÜ
Denizli turizminde 20015 ve sonrası için neler söyleyeceksiniz?
Türkiye turizmine bakıyorsunuz, dokuz aylık rakamlarla yaklaşık yüzde 6 civarında büyümüş. Ama Pamukkale’ye bakıyorsunuz, büyüme yüzde 11. Efes’e bakıyorsunuz yüzde 10 küçülmüş. Bunlara baktığınızda Denizli başarılı mı, evet başarılı. Bu sayıları artırabiliyorsak, demek ki doğru yoldayız. Bu yolda giderken basamakları birer birer değil ikişer üçer çıkarsak herekse faydası olur