REKLAMI GEÇ

“OSB DIŞINDAKİ FİRMALARA BAKMAK LAZIM!”

6 Kasım 2014 Perşembe

denizli-olmeye-yatan-nehir-menderes-osb-curuksu-aritma-kirlilik-yasar-tok-h

Epeyce hareketli bir haftadan çıktık. Nehir boyu yolculuklarımız farklı gezi biçimleriyle çeşitlendikçe daha da hareketli haftalar geçirecek gibiyiz.

Hafta içi önce Çürüksu’nun son etabını gezdik. Ertesinde Organize Sanayi Müdürü Tanju Beştaş ve OSB Atıksu Arıtma Tesisi Müdürü İbrahim Ereşmeli ile gün boyu hem tesisi gezdik, hem röportaj gerçekleştirdik. Hafta sonu ise akademisyen ekibi ile Adıgüzel Barajı üzerinde botla geziye çıkıp numune topladık. Dahası gelecek. Bu hafta ve önümüzdeki hafta görüşme ve gezilerimizi kaleme alıp izlenimlerimizi sizlerle paylaşamaya devam ediyoruz.
Bu haftaki yazımızın giriş satırlarını kaleme almaya oturmuştuk ki, Denizlihaber manşetine düşen bir ilçe haberi, tam da bizim haftalardır yazıp-çizdiğimiz gerçeğin teyidi gibiydi. “Acıpayam’ın kanalizasyonunu Dalaman çayına bağladılar” başlıklı haber “Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı DESKİ, Acıpayam’ın yeni kanalizasyon hattını Dalaman Çayı’na dökmek için hat döşedi” bilgisiyle başlıyor.

Haberin fotoğraflarını Acıpayamlı gazeteci, Acıpayamgazetesi.com’un sahibi Ramazan Alkan çekmiş. Alkan’ın çektiği fotoğraflarda, DESKİ’nin döşediği 2 bin 500 metrelik hattın ucunun Dalaman Çayı’na bırakıldığı net şekilde görülüyor.
Konuyla ilgili olarak Denizlihaber’in telefonla ulaştığı Acıpayam Belediye Başkanı Hulusi Şevkan bölgede bir arıtma tesisi planlandığını, çalışmayla bunun altyapısını oluşturmanın düşünüldüğünü, bu konuda detaylı bilgisi olmadığını, projeyi DESKİ’nin yürüttüğünü, bilgisinin sınırlı olduğunu ancak araştıracağını söylemiş.

Haberin devamında ise bölge sorunları ile ilgilenen Girenizliler Derneği’nin kurucularından Mustafa Ünal’ın tepkisine yer verilmiş. Ünal, “DESKİ’nin yaptığı açıklamada ‘atık su’ dedikleri, Acıpayam’ın kanalizasyonudur. ‘Acıpayam Ovası’ndaki tarlalara taşmasın’ dedikleri kanalizasyon nereye akıyor? Dalaman Çayına… Sonra Gireniz’deki tarlalara ve tekrar Acıpayam pazarına. Böyle düşündürücü bir döngü işte. Önce arıtma tesisini yapın da alkışlayalım” diyerek kamuoyu tepkisini dile getirmiş.

Denizli Büyükşehir Belediyesi tüm medya kuruluşlarına gönderdiği basın bülteninde, Acıpayamlı çiftçilerin taşkınlardan kurtarılacağını belirtiyor. Bildiriye bir de fotoğraf ekleyerek, “Gelecekte bölgede yaşanması muhtemel atık su hattındaki arızaların önüne geçmek için Denizli Büyükşehir Belediyesi DESKİ Genel Müdürlüğü atık su kolektör hattını genişleterek, 600’lük, 2 bin 500 metre uzunluğundaki şebekenin yapım işine başladı” açıklaması yapıyor.

ÇEVRE KORUMA AYMAZLIĞI!
Çevre koruma konusunda gösterilen aymazlığın bir başka örneği ile karşı karşıyayız. Haberden sonra Büyükşehir Belediyesi’nden bir açıklama gelir mi bilmem. Gelirse onu da burada zikrederiz. Ancak, görünen köy kılavuza fazla gerek duyurmuyor. Başka örnekler de mevcut. Özellikle Menderes nehri hattındaki kanalizasyon bağlantılarının doğrudan ve arıtmasız olarak nehre verildiği çeşitli görüşmelerimizde bize ifşa edilmişti. Üstelik doğrudan belediye başkanları tarafından. Acıpayam örneği ise, bu konunun çok boyutlu aynası gibi. Önce DESKİ(Denizli Su ve kanalizasyon İdaresi)’nin yapacağı çalışmaların nasıl bir seyir izleyebileceğinin işareti. Sonra ilçe belediye başkanlarının konuya olan duyarsızlıkları ve ilgisizliklerinin göstergesi. Ardından, Büyükşehir’le lağvedilen lokal örgütlenmelerin(Çivril, Baklan, Çal ve Bekilli Belediyeleri Yukarı Havza Birliğinin feshi hatırlansın!) aslında çevre bilinci ve mücadelesi için ne kadar gerekli ve elzem olduklarının kanıtı. Ayrıca bölge insanının katı atık, kanalizasyon atığı ve özellikle tarım arazileri ve tarıma dayalı işletmelerin zararları konusunda çaresiz bırakılışının örneği. Velhasıl saymakla bitmeyecek bir zararlar silsilesi için önlem alınmadığı ve alınma gereğinin hala duyulmadığının açıklaması…

ÇEVRE İL MÜDÜRÜ İLE RÖPORTAJ
Önümüzdeki hafta için Denizli Çevre ve Şehircilik İl Müdürü ile bir görüşme yapmak üzere yaptığımız girişim, Vali Kocatepe’nin bürokratlara talimatları gereği izni gerektiriyor. İzin konusunda eğer olumlu sonuç alabilirsek, Çevre İl Müdürü Fikret Büyüksoy’la Menderes ve Çürüksu’yu çok boyutlu bir değerlendirmeye alacağız. Zaman içinde birikmiş sorularımızı yöneltecek, mevcut aksaklıklar konusunda önlemler ve yeni proje çalışmalarını konuşacağız. Halen devam eden çevre çalışmalarını soracak, özellikle Çürüksu’nun yaşadığı dramı anlatmaya ve anlamaya çalışacağız. Bekliyoruz.

8

DENİZLİ OSB DIŞINDA KİRLETİCİ FİRMA VAR MI?
Çürüksu nehrinin kirliliği söz konusu olduğunda ilk akla gelen, Denizli sanayisi ve elbette onun çatısı olarak Denizli Organize Sanayi Bölgesi oluyor. Oysa OSB dışında hatırı sayılır miktarda işletme var. Çoğunluğu tekstil ağırlıklı. Neredeyse Akhan’a kadar yolun sağı solu işletme dolu. Bunların sayısının 70 civarında olduğu varsayılıyor. Dolayısıyla çevre ve suyolu kirliliği söz konusu olduğunda, kamuoyu için bu işletmelerin OSB’den bağımsız oldukları unutuluyor. Gerek arıtma, gerekse nehre su salma konusunda kurumla ilişkilendirmenin doğru olmadığı kamuoyunca fark edilmiyor. Sonuçta OSB’nin atık deşarjı konusunda Bakanlık düzeyinden başlayarak her an bilgi almak olanaklı olduğu halde, bağımsız işletme ve fabrikaların düzenekleri konusu hep göz ardı ediliyor. Denetim var mı? Arıtmalar işletmelere göre yeterli mi? Kaçak atık yapılıyor mu? Yapıldığı biliniyor, peki bunun için önlem alınıyor mu? Tüm bu sorulara muhatap bulmak oldukça güç. Çünkü herhangi bir bağımsız işletme kolayca kendine ait bilgileri vermek istemiyor. Hem kamuoyunda teşhir olma korkusundan, hem de çıkabilecek başka olumsuzluk hallerinden dolayı…

OSB’nin arıtması (Büyükşehir arıtmasından sonra) en yüksek kapasiteli arıtma ve en fazla sanayi işletmesinin atık suyunu toplayan bir sisteme sahip. Deşarjını Çürüksu yatağına yapıyor, suyun en azından renginin sorumlularından biri. Bu nedenle OSB Genel Müdürü Beştaş ve özellikle arıtma tesisi Müdürü İbrahim Ereşmeli ile görüşmek önemliydi.

3

“ARITMA TESİSİ İLE İLGİLİ BİR SORUN MU VAR?”
Randevularımızı alıp, yola çıktık ve tam zamanında Tanju Beştaş’ın odasındaydık.
İlk sorusu “OSB Arıtma Tesisi ile ilgili bir sorun mu var?” oldu. Hayır, böyle bir sorun yoktu. Sorun Çürüksu nehri ve sanayi işletmeleri atık sularının nehir boyunda yol açtığı onulmaz kirlilikti. Görüşme sebebimize gelince; bu konuda en önemli taraf OSB’yi görüyor, yazılarımızda adını sıkça kullanıyorduk. Bir diğer sebebi tamamıyla ahlaksaldı. Söz hakkı doğması nedeniyle görüşmek istemiştik. Eğer bu görüşme olmasaydı biz sadece gördüklerimizle yetinecek, tek taraflı bilgi üretmiş olacak ve eksik kalacaktık. Kendimizi bir kez daha tanıtıp, ne yaptığımızı, yazdıklarımızı, gezilerimizi bir-iki dakika kadar özetledik.

Tanju Beştaş bize teşekkür ederek söze başladı. Yazılarımızın bir kısmını okumuştu ve iyi bir şey yaptığımız kanaatindeydi. Sözü hemen Atıksu arıtmasına getirdi.
“Tanju bey, sakıncası yoksa konuşmamızı kayıt altına almak istiyorum.” Tanju Bey’in itirazı yoktu. “Her tür bilgiyi veririz, saklayacak bir şeyimiz yok, tüm konuşmayı kayıt altına alabilirsiniz.”
Ben yine de açık kapı bıraktım, “Merak etmeyin off the recort diyebilirsiniz.” “Hayır” dedi, “buna gerek yok. Kayda devam edelim.”

1

“KENDİMİZDEN EMİNİZ ONLİNE TAKİPTEYİZ”

Tanju Beştaş: Benim yaklaşık 29 yıllık görev sürem var. İbrahim(Ereşmeli) Bey bizim çevre yüksek mühendisimiz, arıtma tesisini projelendiren işin başında son derece güvendiğimiz ve yıllardan beri birlikte çalıştığımız arkadaşımız. Arıtma tesisinin işletmesini devraldığımız 1998 yılından beri Çevre Bakanlığı’nın yapmış olduğu tüm denetimlerden birlikte başarıyla çıktık. Atıksuyu devletin istediği 19 no.lu tabloya göre alıcı ortamında deşarj standartlarına göre arıtmışız ve suyumuzu veriyoruz. Burada sıkıntı muhtelif periyodlarda muhtelif dönemlerde bir takım haberlerin yazılı ve görsel basında çıkması. Bir takım olumsuz haberler çıktı ama biz orada yasal tazminat talep haklarımızı da kullanmadık. Ona gerek duymadık. Neden, çünkü biz kendimizden eminiz. Çünkü biz şu anda Çevre Bakanlığı’nın online denetim sistemine tabiyiz.

Yaşar Tok: Atıksu miktarı 10 bin m³/gün ölçüsünü aştığı için mi?

ARITMA TESİSİ HAKSIZ REKABETİ

T.Beştaş: Evet aştığı için. Bizim burada en büyük sıkıntımız şu: Türkiye’de arıtma tesisi yapanlarla yapmayanlar arasında yıllarca haksız bir rekabet oluştu. Niye? Bizim Organize Sanayi Bölgesi derli toplu olduğu için denetlemesi daha kolay. Herkesin münferit tesisleri bırakıp bizi incelemesi daha kolay, toplu halde olduğumuz için. Hatta bazı sanayicilerin organize sanayi bölgesinde yer almamasının sebeplerinden bir tanesi de buydu yıllar öncesinde. Gerçi şimdi anladılar, teşvikler var. Örneğin Denizli 2.derece teşviklerden yararlanıyor. Organize Sanayi bölgesinde olursa 3.derece teşvikten yararlanıyor. Bir tarihte-zamanını iyi hatırlamıyorum-yerel bir gazetede bir haber çıktı. Hatta dünya çevre gününden önce baktım, manşette Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici’nin resmi var. Aşağıdaki Sarıçay’da çektirmiş. Ben doğrudan kendisini aradım. “Sayın Başkan siz Ziraat Odası meclis veya yönetim toplantısını yapıyorsunuz değil mi” dedim. “Evet” dedi. “Siz gelirken yanınızda bir kavanozun içine doldurup gelseniz, bir deney yapsak, akvaryumdan balığı koyup gelseniz” dedim. “Arıtmadan çıkan suyun içine koyalım, toplantı bitimine kadar (ne kadar sürer üç saat) bu balık yaşarsa, demek ki suda herhangi bir şey yok. Şimdi sıkıntı ne?” Anladı ve o toplantı yapıldı, ben de şehir dışına göreve gittim. Ben toplantıdan döndüm İbrahim Bey’den raporu aldım. Gayet başarılı geçmiş, gözleriyle şahit olmuşlar. İfade aynen şu: “Sadece bizim ikna olmamız yetmiyor. Çevre muhtarlarına da böyle bir sunum yapmanız gerekir.”

Y.Tok: Arazi sahipleri adına muhtarlarla görüşmek gibi mi?

6

CEZA ALMADIK TEŞVİK ALIYORUZ”

T.Beştaş: Tabi. Bir takım insanlar bir takım şeyleri iddia ettiği zaman ispat mükellefiyeti iddia sahibine aittir. Hukukta böyle bir şey vardır. Biz kendimizden eminiz. Biz diyoruz ki; gece gündüz 24 saat gelip arıtma çıkışından istediği numuneyi alıp analiz yaptırabilir, hiç kimsenin böyle bir yetkisi ve hakkı olmadığını da ifade edeyim. Ama sonuçta gayri resmi olabilir, gelsin alsın numunesini, analizini yaptırsın. Siz eğer gidip Sarıçay’a deşarj ettiğiniz noktadan numune alır da analiz ettirirseniz yanılırsınız. Niye? Ben bunları burada teknik olarak anlatmak istemiyorum. Havadan fotoğrafla anlatabiliriz.
Arıtmaya göndereceğim ben sizi, İbrahim Bey size canlı olarak anlatacak. Orada siz bunları gözünüzle görüp inceleyebilirsiniz. Pınarkent hattı üzerinden gelen suyolunu biliyor musunuz?

Y.Tok: O suyolunu Çürüksu bağlantısına kadar izledim ben, haritaya gerek yok.

T.Beştaş: İzlediniz değil mi? Şimdi o hattın üzerine bazı işletmeler bağlanmış. Biz bunu sonradan öğrendik. Böyle bir bağlanma yetkileri yok, hakları da yok. Niye, şimdi bir yıl içersinde aylık yaklaşık 110 bin Tl civarında elektrik parası ödüyorum ben arıtmaya. Herhangi bir ceza almadıysak elektrik giderimizin yüzde 40-50’sini teşvik olarak geri alıyoruz.

Y.Tok: Teşvikin yaklaşık yüzde 30-35’i geliyor galiba size?

T.Beştaş: Az değil, 438 bin TL almışım ben eylül ayı sonunda 2013 yılı arıtmasına teşvik olarak. Ama siz bir ceza alsanız o denetlemelerde kesilir bu teşvik. Çünkü denetlemeye ansızın geliyorlar. Teşvik alamazsın. Sizin şunu araştırmanız lazım: Denizli’de arıtması olan bir yığın tesis var. Gidin sorun siz teşvikinizi aldınız mı? Kaç para aldınız? Bugüne kadar alan var mı? Kaç kişi aldı diye.

2

“OSB’NİN YANIBAŞINDAKİ FİRMALARA BAKMAK LAZIM”

Y.Tok: Deri Organize Sanayi Bölge arıtması teşvik alıyormuş.

T.Beştaş: Arıtma tesisini düzenli çalıştırmazsanız zaten biyolojik arıtma ünitesini çalıştıramazsınız.

Y.Tok: Onlarla görüştüm, bunu kendileri açıkladılar.

T.Beştaş: Bu ayrı, bilimsel bir şey. Her şey zapturapt altına alınmış vaziyette. Çünkü siz bir yığın emek sarf ediyorsunuz. Ve dünyalarca para ödeyerek tesis yapmışsınız. Kullanılan 110 bin TL’lik elektrik ayrı. Toprağa verilmediğine göre arıtma tesisi çalışmıştır. Bakıma girdiğiniz zaman siz Çevre İl Müdürlüğü’ne, Bakanlığa bilgi vermek zorundasınız. Zaten online denetlendiğiniz için kaçışınız olmaz.

________________________________________________________________

FC_Sonbahar_denizlihhbr_450x150px-04

 

________________________________________________________________

Y.Tok: Günlük olarak izleniyorsunuz değil mi?

T.Beştaş: Evet, biz izleniyoruz. Örneğin sanayi bölgesinin yanı başındaki firmalar, tekstil firmalarının yıllardır bağlı olduğu söyleniyor. Buralardaki denetim sonuçları nelermiş araştırın isterseniz. Aramızdaki farkı göreceksiniz. Sonuç olarak eğer deşarjda döküldüğü son noktayı alırsanız yanılırsınız.

Y.Tok: Aslında ben arıtma tesisi ile ilgili problem olduğunu düşünmüyorum. Asıl sorun başka kaçaklar olabilir. Ben bunları konuşmak istiyorum ama isterseniz biz bunları İbrahim Bey’le konuşalım sizleri toplantınızdan alıkoymayalım.

4

“ÇEVRE BERATI İLE ÖDÜLLENDİRİLDİK”

T.Beştaş: Biz 2008 yılında kendimize güvendik, Çevre Bakanlığı’nın organize sanayi bölgeleri arasında açmış olduğu yarışmaya katıldık. Görüntü kirliliği, hava kirliliği, su kirliliği alanlarında temizlik bakımından Türkiye ikincisi olduk. Bölge ismi vermeyeceğim, yarışmaya giren yine bizim gibi Türkiye çapındaki bir organize sanayi bölgesi bırakın yarışmada dereceğe girmeyi, Bakanlığın ansızın gelip aldığı örneklerden birkaç parametresi kötü çıktığı için ceza ödedi. Biz çevre beraatı ile ödüllendirildik. 5 Haziran’da Antalya’ya gidip ödülü alan benim. Çevre beraatı parayla alınabilecek, piyasada satılan bir şey değil. Kolay kolay da vermiyorlar. Biz sadece su değil, çevreye de-bölgeye girişinden itibaren şöyle bir gezerseniz görürsünüz-29 yıldır emek veriyoruz. Şu ağaçları, yeşili gördüğünüz zaman anlamışsınızdır. Bazı bölgelerimizde sıkıntılar olmadı değil, burası bir sanayi bölgesidir. Ama görevli süpürür anında biter. İnsanlar bahçesinde 3-4 ağaca bakamazken biz buraya 150 bin tane fidan dikmişiz. Belki biz Türkiye’de ağaçlandırmada birinciyiz. Hava kirliliğinde sıkıntılarımız yok mu? Sadece su değildir olay. Bir de havayla ilgilenin, orayla da ilgilenmenizi tavsiye ederim.

Y.Tok: Doğal gaz rağmen hala hava kirliliği yaşanıyor.

7

“BAZI FİRMALARI JANDARMAYA VERECEĞİM”

T.Beştaş: Ama şehirde ne oldu hatırlayın. Yerel yönetimimiz ne yaptı? Yasakladı. Ondan sonra mahkemeye gittiler, mahkeme yürütmeyi durdurdu. Ondan sonra diyoruz ki Denizli’nin havası kötü. Burada tartışılabilecek çok parametre var. Özellikle varoşlarda dar gelirli olanlara doğal gaz fiyatlarından dolayı nasıl kullandıracaksın? O zaman, örneğin Jeotermalle Afyon’un ısıtıldığı gibi, Sarayköy’ün ısıtıldığı gibi… Ama sizi tebrik ediyorum. Denizlihaber deyince girdim yazınızı sonuna kadar okudum. O mermer atıkları o kadar güncel ki, bu plakalar ne biliyor musun bizim çocukların tespit ettiği plakalar.(Tanju bey elinde bazı araç plakalarının yazılı olduğu bir liste gösteriyor.) Jandarmaya vereceğim. Benim hemen demiryolunun arkasındaki yere bırakıyorlar atıklarını. Sarıçay benim mıntıkam değil, mülkiyeti benim değil, oraya benim karışma yetkim yok, kendi sınırlarımı devlet belirlemiş ama benim sınırım içine döküyorsa hiç kusara bakmasın. Bu kadar da kararlıyız. Siz diyorsunuz OSB’yi gezdim. Başka organize sanayi bölgelerini gezdiniz mi?

Y.Tok: Beni şimdilik ilgilendiren Menderes nehri ve bağlantılı suyolları. Bir de Uşak Organize Sanayi Bölgesi atıksu deşarjının yapıldığı Dokuzsele deresi. Orada çok kaçak var kendileri biliyor. Uşak’ta çalışmış çevre mühendisleri de aynı şeyi söylüyor. İkinci bir kaynak, burada Organize Sanayi Bölgesi deşarj alanı olarak Çürüksu var. Yani Afyon-Dinar’dan itibaren pek yok. Oralardan sadece evsel ve tarım kimyasalları ile tek tük işletmelerin atıkları geliyor.

5

“YAZILARINIZ TEZ ÇALIŞMASI GİBİ”

T.Beştaş: Afyon Organize Sanayi Bölgesine bakın, devletin kanalizasyon şebekesini kullanıyor. Biz gelecek nesillere sağlıklı çevre bırakmak zorundayız. Ben 61 yaşındayım bizden sonraki nesillere sağlıklı çevre bırakmalıyız. Sanayi olan yerlerde kirlilik yok mu, var. Ama burada bir haksız rekabet oluşuyor. Niye, 98 de aldık arıtmayı. Düşünün şimdi, Organize Sanayi bölgesindeki sanayiciler hem bunun yatırımına katılmış hem de işletme maliyetine katılıyor. Şimdi arıtma tesisi olan bir sitemin içerisindeki sanayicinin ödediği para maliyete yansıyor. Onun verdiği kumaş boya fiyatıyla, dışarıda çalışan boyahanenin fiyatı arasında fark oluşuyor. O daha ucuzdur, niye, maliyet girdilerinde arıtma maliyeti yok. İşte burada haksız rekabet oluyor. Biz de istiyoruz düzgün çalışsın. Organize Sanayi Bölgesi’ne gelinceye kadar çok sayıda tekstil fabrikası var o hat üzerinde. Bu çay havza boyunca devam ediyor değil mi?

Y.Tok: Çürüksu-Sarıçay birleştikten sonra devam ediyor

T.Beştaş: O nereye gidiyor, Menderese gidiyor değil mi?

Y.Tok: Evet, geçen hafta ordaydım ben.

T.Beştaş: Evet inceledim tez çalışması gibi olmuş o çalışmanız. Ama emek vermişsiniz, üstüne düşmüşsünüz, sosyal sorumluluk gereği olarak bunu siz gündeme getirmişsiniz, tebrik ediyorum. Eğer bunu yazacaksanız, bir de gidin o hat üzerindeki Organize Sanayi dışındaki tesisleri inceleyin. O hat üzerinde bağlananlar var mı, yok mu? Kimler bağlanıyor biz de bilmiyoruz. Deşarja gidiyoruz biz de görüyoruz sıkıntıyı. Bunun tespitinin mutlaka yapılması lazım. Bunu yapacak olan da biz değiliz. Çevre Müdürlüğü yapacak. Bizim o hattın üzerine kim bağlandı kardeşim, o hattın üzerinde atıksu deşarjı yapan kimler var?

***

Tüm görüşmeyi adeta bir solukta yaptık. Başlangıçta fırsat bırakmadığımız çay içelim teklifini kibarca geri çeviriyoruz. Toplantısı varmış, yetişmesi gerekiyormuş. “Biz sizi daha fazla meşgul etmeyelim, çayı başka zaman içelim” diyoruz. “İstediğiniz zaman gelip bizimle bu konularda görüşebilirsiniz. Sizin şikayetleriniz, bizim de şikayetimizdir. Biz şeffaf davranmaya özen gösteriyoruz. Eğer uygun bir zamanda gelirseniz daha uzun konuşma imkanımız olur” diyerek Atıksu İşletmesi Müdürü İbrahim Ereşmeli ile ikimizi tesislere yolcu ediyor.

Yarın: Atıksu Arıtma Tesisindeyiz

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı