“Basına baskıda son nokta, Nokta Dergisi operasyonu”

Demokratik bir ülkede basın kuruluşlarının manşeti, kapağı ve haberinin iktidarların sopasıyla düzeltilemeyeceğini belirten Kazım Arslan, demokratik rejimlerin en temel göstergesinin, devleti yönetenlerin basına karşı tavrında kendisini gösterdiğini ifade etti.

Arslan, “Demokratik bir rejim, basının eleştirisi ve yorumuna tahammül ile görüntülenir. Bu tavrı gösterdiğiniz ölçüde özgürlükçü sayılırsınız. Devletin görevi, basına baskı yapmakla değil, basın kuruluşlarına yönelecek her türlü saldırıyı defetmektir. Cumhuriyet tarihimizde hiç görülmediği kadar basına baskının egemen olduğu bir dönemden geçiyoruz. İşte bu utanç gecesi, basına baskıda son Nokta’dır” dedi.

Osmanlı’dan sonra sansür ve oto sansürün yeniden öne çıkarıldığını belirten Arslan, “İşsizlikle, tutsaklıkla, maliyeyle, şiddetle ve yoklukla imtihan edilen, bizzat Cumhurbaşkanının ve havuz yazarlarının ağzından tehdit edilen gazetecilerin sözleri ve kalemleri kırılmak istenmektedir. Geçen hafta Hürriyet’e, daha sonra Nokta Dergisi’ne reva görülen baskın, basın tarihimizin utanç verici gecesi olarak kayda geçmiştir” dedi.

O selfie, hatalarının aynası oldu
“Nokta”nın kapağındaki selfinin, ülkenin aynasına dönüştüğünü anlatan Kazım Arslan, “O kapakla Erdoğan’ın Türkiye’de yol açtığı kahredici tablo açığa vurulmuştur. Seçim sonuçlarını hazmedemeyen, milli iradeyi hiçe sayan, rafa kaldıran, Meclis’i hırsları uğruna fesheden Cumhurbaşkanı, çözüm süreci adı altında başlatılan çözülme süreciyle terör örgütünün silah depolamasına zemin hazırlamıştır. Erdoğan ve ekibi, bu kapağa baktıkça kendi hatalarına selfi yapıyorlar, bu yüzden kızgınlar, bu yüzden telaş içindeler. Milyonların bu dergiye ulaşımı engellenmek isteniyor, ama gelin görün ki bu medya çağında bir yerden baskı kursanız, iletişim kanalları başka bir yerden sizin hatalarınızı yüzünüze vuruyor, milyonların telefonuna o selfiniz akmaya devam ediyor” dedi.