REKLAMI GEÇ

DİN SİYASETE ALET EDİLİR Mİ?

DİN SİYASETE ALET EDİLİR Mİ?

Yıllardır süre gelen dinin siyasete alet edildiği tartışmalarının odağında bazı siyasi partilerin din ve vicdan özgürlüğü üzerinden yürüttükleri politikalar yer alıyor. Bakın 12 Eylül iktidarı döneminde, Kur’an-ı Kerim Meali’nde nasıl bir ifade vardı?

/ DENİZLİHABER / 4 Eylül 2010 Cumartesi, 18:53

12 Eylül darbesi ve ardından iktidara gelen Özal Hükümeti döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaleme aldırdığı ve yirmi yıldan daha uzun bir süre yürürlükte kalan Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealinde yer alan bazı ayetler, dinin siyasete alet edildiği kuşkularına körükle gidiyor.

2001’de düzeltilen bu durum ile ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Aktan, yapılanın yanlış anlaşılmaya müsait olduğu için hatalı olduğunu kabul ediyor. 12 Eylül darbesinden sonra yapılan ilk genel seçimlerde tek başına iktidar olan ANAP Hükümeti’nin din adına ilk icraatlarından biri ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bastırdığı Kur’an-ı Kerim Türkçe Meali oldu.

Dr. Lütfi Doğan, Dr. Hüseyin Atay ve Dr. Yaşar Kutluay’a yaptırılan Türkçe mealin, 2001’de yenisi yaptırılıp dağıtılıncaya kadar yüz binlerce kopyası basıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı 1990’da Prof. Dr. Talat Koçyiğit’e yeniden meal kaleme aldırmak istediyse de proje tamamlanamadı. Darbeci Evren’in Cumhurbaşkanı, Özal’ın ise başbakan olduğu 1983 baskılı Türkçe meal 2001 yılına kadar devletin vatandaşlarına gösterdiği tek temel dayanak oldu.

Ancak bu mealde Vakıa suresinin bazı ayetlerine yapılan yorumlar oldukça ilginç. Meal, bu ayetlere yapılan yorumlarla adeta sağcılığı övünülecek, gurur duyulacak bir durum, solculuğu ise bahtsızlık ve uğursuzluk olarak lanse etti. Vakıa Suresi’nin ahrette günahları ve sevapları çok çıkan insanları karşılaştırdığı ayetlerde meleklerin “amel” adı verilen defterini verdiği yönle adlandırılan günahkar ve inançlı insanlar ilginç bir şekilde tanımlandı.

Başta okullar olmak üzere hala birçok devlet kurumu kütüphanesinde bulunan mealde, surenin 8. Ayeti’nde, “İyi işler işlediklerini belirtmek için, amel defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!” ifadesine yer verilirken, 9. Ayetinde ise, “Kötülük işlediklerini belirtmek üzere, amel defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!” açıklamasına yer verildi. Ayrıca sağcılık aynı ayet içinde kutlu bir durum olarak gösterilirken, solculuk bahtsızlık ve uğursuzluk olarak dile getirildi.
Bu meal tam on yıl boyunca Türkçe basılıp dağıtılan tek Kur’an-ı Kerim meali oldu. Meale 1993’te Diyanet Vakfı tarafından bastırılan bir Türkçe meal daha eklendi.

DİYANET VAKFI BİRAZ YUMUŞATTI?
Diyanet Vakfı’nın Marmara İlahiyat Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Ali Özek, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. Sadettin Gümüş ve Doç. Dr. Ali Turgut’tan oluşan 6 kişilik bir ekibe 1993 yılında yaptırdığı Kur’an-ı Kerim Türkçe Meali de devletin 1984 mealine benzer yorumlar barındırıyordu. Ancak sağcı ve solcu kavramlarının her iki ayette de daha da yumuşatıldığı gözlerden kaçmıyordu. Diyanet Vakfı’nın Türkçe Meali’nde, Vakıa Suresi’nin 8. Ayeti, “Sağdakiler! Ne mutlu o sağdakilere!” olarak yorumlanırken, 9. Ayeti ise “Soldakiler! Ne bahtsızdır onlar!” şeklinde ifade ediliyordu.

YENİ BASKILARDA YORUM ÇOK FARKLI!
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son Türkçe Meali ise Doç. Dr. Halil Altıntaş ve Dr. Muzaffer Şahin tarafından 2001’de kaleme alındı. Çok sayıda baskı yapan mealin son halinde Vakıa Suresi’nin 8. ve 9. Ayetleri, 1983 mealine göre oldukça farklı. Buradaki açıklamaya göre Vakıa’nın 8. Ayeti’nde, “Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir!” cümlesine yer verilirken, 9. Ayeti’nde ise “Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir!” ifadesine yer veriliyor.

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANI NE DEDİ?
Konu hakkında gazetemize açıklama yapan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan, Vakıa Suresi’nin ayetlerine yönelik söz konusu yorumların, yanlış anlaşılmaya müsait olduğu için hatalı olduğunu kabul etti. Başkan Aktan yaptığı değerlendirmede, konuyla ilgili 8 Kasım 2002 ve 30 Nisan 2007’de de kurula şahsi müracaatlarla vatandaş eleştirilerinin ulaştığını aktarırken, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2001’deki Türkçe mealinde hatayı sürdürmeyerek söz konusu ayetlerle ilgili yorumları değiştirdiğine dikkat çekti. Aktan, gelen eleştiriler üzerine Din İşleri Yüksek Kurulu’nun da konuyu incelediğini belirterek, aslında ifadelerin dinen yanlış olmadığı ancak yanlış anlaşılmaya ve sömürüye açık olduğu yönünde karar verdiğini dile getirdi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı