REKLAMI GEÇ

ORUÇ İBADETİ İSLAMDAN ÖNCE DE VARDI…

ORUÇ İBADETİ İSLAMDAN ÖNCE DE VARDI…

Oruç Allah’ın buyruğunu yerine getirmek ve O’nun hoşnutluğunu kazanmak için ibadet niyetiyle müminin, belirli bir süre zarfında her türlü yemeyi, içmeyi ve cinsî ilişkiyi terk etmesidir. İslâm’ın getirdiği oruç, zamanı, süresi, şartları, hangi fiillerle ve davranışlarla bozulduğu, tanınan kolaylıklar bakımından daha önceki dinlerde ve milletlerde görülen oruçtan farklıdır. “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 10 Mayıs 2019 Cuma, 09:32

Oruç Allah’ın buyruğunu yerine getirmek ve O’nun hoşnutluğunu kazanmak için ibadet niyetiyle müminin, belirli bir süre zarfında her türlü yemeyi, içmeyi ve cinsî ilişkiyi terk etmesidir. İslâm’ın getirdiği oruç, zamanı, süresi, şartları, hangi fiillerle ve davranışlarla bozulduğu, tanınan kolaylıklar bakımından daha önceki dinlerde ve milletlerde görülen oruçtan farklıdır.

“Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.”(Bakara: 2/183-184)

Oruç ibadeti İslâm’dan önce de bilinen ve İslâm’dakinden farklı da olsa uygulanan bir ibadet idi. Hz. Peygamber’in mensup bulunduğu Kureyş kabilesinden olanlar da aşure günü oruç tutarlardı. Mekke’den Medine’ye hicret edilince burada Yahudilerin de aynı günde oruç tuttukları görüldü. Hz. Peygamber bunun sebebini sordu; “Bugün Allah Teâlâ’nın Mûsâ’yı kurtardığı gündür” dediler. “Bizim Mûsâ ile hak ilişkimiz sizinkinden daha fazla” buyurdu ve o gün kendisi oruç tuttuğu gibi müminlerin de tutmalarını emretti. Bir yıl sonra ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber, âşûrâ orucu için “Dileyen tutsun, dileyen tutmasın” buyurdu. Böylece sözü edilen oruç farz olmaktan çıktı, mendup bir ibadet hükmünü aldı.

“Sizden öncekilere…”den maksat birinci derecede yahudiler ve Hristiyanlardır; çünkü Müslümanların tanıdığı Ehl-i kitaptan olan gayri müslimler bunlardır. Yahudiler, ekim ayına rastlayan yılbaşılardan on gün sonra, gün batımından ertesi günün gün batımına kadar bir oruç tutarlar, günahların bağışlandığı gün olarak kabul ettikleri bu farz kılınmış oruç gününe “kipur” adını verirler. Ayrıca yılın farklı günlerinde tuttukları başka farz oruç ve nafile oruçlar da vardır. Hıristiyan şeriatında -Tevrat’ta olandan başka- bir oruç yoktur. Hz. İsa kendisine peygamberlik gelmeden önce kırk gün oruç tuttuğu için Hristiyan din adamları bunu da ibadet olarak telakki etmişlerdir.

Hz. Peygamber, “Allah’ın en çok sevdiği oruç Davud peygamberin orucudur. O, bir gün açar (yer), bir gün oruç tutardı” buyurmuştur. Bu hadis daha başka peygamberlerin getirdikleri ilâhî dinlerde de oruç ibadetinin bulunduğunu göstermektedir.

Ramazan ayı Müslümanlara verilen bir lütuftur, ihsandır. Hatta bir fırsattır. Bolluk bereketi ile de bütün insanlar için bulunmaz bir nimettir.

Hayırlı Ramazanlar…
Selam ve dua ile…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı