REKLAMI GEÇ

RAMAZAN AYI VE ADETLERİMİZ…

RAMAZAN AYI VE ADETLERİMİZ…

Osmanlı döneminde Ramazan’ın, edebiyat, sanat, günlük hayat, mutfak, eğlence hayatını etkilediği ve bu alanlara damgasını vurduğu bilinmektedir. Osmanlı Ramazan kültürü bütün boyutlarıyla alındığında ancak kitaplara sığacak hacimdedir. Ramazan’a mahsus ekmekler, başta güllâç olmak üzere tatlılar, iftar sofrasını süsleyen iftariyeler, büyüklerin konaklarında verilen diş kiralı ziyafetler dillere destandır. Minarelerde mahyalar kurulur, kandiller yakılır, hatta uçurulurdu. Daha ziyade gece bekçileri davul çalarak ve mâni söyleyerek halkı…

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 9 Mayıs 2019 Perşembe, 09:21

Osmanlı döneminde Ramazan’ın, edebiyat, sanat, günlük hayat, mutfak, eğlence hayatını etkilediği ve bu alanlara damgasını vurduğu bilinmektedir. Osmanlı Ramazan kültürü bütün boyutlarıyla alındığında ancak kitaplara sığacak hacimdedir. Ramazan’a mahsus ekmekler, başta güllâç olmak üzere tatlılar, iftar sofrasını süsleyen iftariyeler, büyüklerin konaklarında verilen diş kiralı ziyafetler dillere destandır. Minarelerde mahyalar kurulur, kandiller yakılır, hatta uçurulurdu. Daha ziyade gece bekçileri davul çalarak ve mâni söyleyerek halkı sahura uyandırırlardı.

Ramazan bir ibadet ayıdır, bu ayı çeşitli ibadetlerle geçiren Müslümanlar ülkelere, bölgelere ve kültürlere göre değişiklik gösteren Ramazan kültürleri de oluşturmuşlardır.

Kabilinden zarif mâniler defterler dolduracak kadar zengindir. Belli bir zamandan itibaren iftar ve imsak topları da meşhur olmuştur. Eskiden Ramazanlar hakikaten bir başkaydı. İftar vaktinde fişek atılır, hemen arkasından top gürlerdi. Küçükken biz çocuklar bu ilânı büyük bir merakla ve bıkmadan her akşam bekler ve izlerdik.

Tabi bu güzel Türkiye’mizde İstanbul birçok şeyin olduğu gibi en zengin Ramazan kültürünün de merkezi idi. Burada yapılan belli camilerin avlularında sergiler ve Direkler arası gezintileri hâlâ anlatılır. Sergilerde, çeşitli ülkelerden getirilmiş baharat, şeker, şekerleme, tesbih, ağızlık gibi şeyler sergilenir ve satılırdı. İkindi ile akşam arasında, çoğu yaya bazıları arabalı genç kadın ve erkekler bir aşağı bir yukarı gezinti yaparlardı. Akşam ezanından önce Ayasofya ve Eyüp camilerine gelenler burada, türbedarların verdikleri su ile iftar ederler, akşam namazını kıldıktan sonra çevredeki aşçı dükkanlarından birine giderek yemek yerlerdi.

Çağdaş, modern hayat, şartları değiştirdi, yeni şartlarda yeni Ramazan kültürü unsurları bulunup hayata geçirilebilirdi, fakat bu yapılamadı, eskiler eksik gedik tekrarlanıyor. Bugünün Müslümanları hocalar kadar bu kültürü icra edecek olanlara da muhtaç durumdadırlar. Yetişmiş değerlerimiz çoğaldıkça ve halkımızın dine yönelişi, din eğitimi yoğunlaştıkça yeni Ramazan kültürleri de oluşacaktır.

Ramazan eğlencelerini özümüze, kültürümüze milli ve dini duruşumuza uygun olarak yapalım.

Hayırlı Ramazanlar…
Selam ve dua ile…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı