YOL YAPMAK MI, GÖNÜL YAPMAK MI?
31 Mart yerel seçimler adeta fırtına etkisi gösterdi tüm memlekette. Ankara, İzmir, Konya, Erzurum, Denizli gibi yerlerde beklenen adaylar beklenen sonuçları aldı. İstanbul’u CHP’nin alması ise seçimlerin en büyük sürprizi oldu. Biz kendi memleketimize dönelim. Büyükşehir Belediyesi’nde sürpriz yaşanmadı. Osman Zolan partisinin oyundan fazlasını aldı. Referandumda ‘hayır’
SÖZ MİLLETİN
31 Mart yerel seçimleri için sandık başına geçmeye hazırız. Aylardır sürdürülen reklam çalışmaları, mahalle mitingleri, sosyal medyadan vatandaşa ulaşma çabaları… Hepsi geride kaldı. Artık son sözü söyleyecek olan millette mühür. Muhtarlarımızı seçeceğiz. Mahallemizi en güzel şekilde temsil etmesini isteyeceğiz onlardan. Mahallemizdeki olumsuzlukları gidermesini ya da üst makamlarla
DEPREM YÜREKLERDE OLMALI!
Acıpayam ilçesinde olan deprem hepimize derinden sarstı. Deprem olduğu andaki sarsıntıdan bahsetmiyorum, yanlış anlamayın. Deprem anında herkesin iç dünyasında yaşadığı sarsıntıdan bahsediyorum. Kelime-i şehadet getirenimiz de oldu, Allah Allah nidalarıyla paniğe kapılanımız da! Deprem bir anlamda gerçek ve asıl hükmedenin kim olduğunu hatırlattı hepimize. Makam, mevki, yaş,
SİYASETTE AHLAK!
2 hafta kaldı seçime. Herkes eteğindeki taşları döküyor her geçen gün. Hemen hemen herkesin oy vereceği yer kesinleşti. Kararsızlar hala olsa da hepsinin gönlünde yatan aslan belli! Bu bir yerel seçim. Hala bunun farkında olmadığını düşündüğüm insanlar var. Cumhurbaşkanı ya da milletvekili seçmiyoruz yani. Belediye başkanı, belediye
MUHTARLARIN SEÇİMİ
31 Mart yerel seçimleri yaklaştıkça meydanlar ısınıyor. Genel başkanlar meydanlarda partilerinin adaylarına oy istiyor. Belediye seçimleri elbette önemli. Mevzunun ‘beka’ meselesine kadar çıkarılması da ondan. Ama asıl seçim inanın muhtarlar arasında. Muhtarlara maaş verilmesinin ardından bu seçimde muhtar adaylarının sayısında büyük bir artış meydana geldi. Siz de
İNTİHAR MEKTUBU
Son zamanlarda intihar ve cinayet haberleri aldı başını gidiyor. Kimisi aşkına karşılık bulamadığı için, kimisi eşinden ayrılmanın verdiği hüzünle, kimisi ekonomik sıkıntılardan dolayı intihara yönelmiş durumda. 2019’a girdiğimiz günden bu yana artış göstermesini ne ile açıklarız bilmiyorum ama ben ekonomik sıkıntılar ve insanların artık hiçbir şeyden mutlu
FAHRİ CAN’ımız GİTTİ!
Fahri Can Acamoğlu kim diye sorsanız polis, evli, çocuklu, Konyalı, Galatasaraylı falan dersiniz tanımlarken… Aslında tek kelimeyle ADAMDI… Honaz’e yüzlerce polis gelir, gider. Kiminin adı bile hatırlanmaz, kimisinin adı yıllar geçse de unutulmaz. Fahri Can da öyleydi. Henüz 27 yaşında ilçede bu kadar sevilen başka polis görmedim
KAR YAĞARKEN…
Kar çocukluğumdan beri saflığı, temizliği, güzelliği çağrıştırıyor bana. Çocukluğumda okul tatilleri yoktu pek. Kar diz boyuna kadar gelirdi ve biz okula giderdik. Açıkçası okula gitmeyi biz de çok isterdik. Teneffüslerde ve öğle arasında doyasıya kar topu oynamak, kardan adam yapmak, kısıtlı imkanlarla karın üzerinde kaymak kadar zevkli
Fetih’ten Mekkelilerin haberi yok!
Gazeteci İsmail Saymaz “Mekke’nin Fethi kutlamaları” ile ilgili bir tweet attı, yanıt çok uzaklardan, üstelik de tanıdık birinden geldi. Umre için kutsal topraklara giden Denizlihaber.com yazarı Emrah Varol, İsmail Saymaz’ın “Anladığım kadarıyla Mekke’nin fethi Mekke’de kutlanmıyor. Galiba Sadece bizde kutlanıyor” tweetine, “Abi şu anda Mekke’deyim buradakilerin haberi
‘O SENE BU SENE’ Mİ?
Denizlispor Süper Lig’den düştüğü 2010 yılından bu yana belki de ilk kez hedefe bu kadar kilitlendi. Baksanıza maça girmek için bilet bulamayan insanlar var. Eskiden maça 5 dakika kala stada gider ve rahatça giren bizler, şimdi maçtan 1 saat önce gidip yerimizi bulmayı düşünüyoruz. Çünkü biliyoruz ki
ÖĞRETMENLER
Bize çok şey öğretti o öğretmenler. Ben ilk tokadımı da bir öğretmenden yedim, ilk yanağımı da bir öğretmen okşadı. İlk harfleri öğretirlerken nasıl o kadar sabrettiler inanın bilmiyorum. Bize hiçbir şey katmayan öğretmenler de oldu. Sadece devletten maaş almak için hasbelkader bu mesleği yapanlardan tek güzel bilgi
ANDIMIZ VE ORHUN ANITLARI!
Çocukluğumuzda her sabah sıcak soğuk demeden bir metin okurduk. Ne anlamına bakardık ne de kelimelere takılırdık. Her gün bir arkadaşımızın, tüm okulun önüne çıkarak okuduğu ‘Andımız’ın ‘ırkçılık’ içerdiğini, çocukların beynini kötü şekilde yıkadığını yıllar yıllar sonra öğrendik!!! Yahu ne ırkçılığı, ne beyin yıkaması. Biz, arkadaşımız Andımız’ı okurken,
AFFETMEK!
Milliyetçi Hareket Partisi’nin mecliste görüşülmek üzere hazırladığı af tasarısı gündemde. Ben hukukçu değilim. Konunun hukuki yanlarını yargılayacak halim yok. Ama bu toplumda yaşayan biri olarak konunun tam orta yerinden dalmak istiyorum! Affetmek güzel şeydir aslında. İnsanız ve hata yapıyoruz birçok kez. Zaman zaman özür dileyerek karşımızdakinden af
DÜĞÜNLERDE SİLAH ATMAK!
Hemen her gün televizyonlarda, gazetelerde görüyorsunuzdur. Başlıklar şu şekilde: ‘Düğünde facia; Ağabeyi kardeşini yanlışlıkla vurdu’, ‘Havaya ateş açarken damadı öldürdü’, ‘Düğün günü kana bulandı.’ Ölen kişinin evinde toplanmalar geliyor sonra. Dilden dile dolaşan sözler hep aynı. ‘Kaderi böyleymiş, yanlışlıkla oldu, o da istemezdi böyle olmasını.’ Bu iş
‘BEBEK’ KATİLİ!
İçimiz yanıyor. Daha 10 aylık bebeği ve annesini şehit edenlere edilen küfrün haddi hesabı yok. Edecek küfrümüz kalmadı bu aşağılık hainlere. Evladını ve eşini kaybeden astsubay, ‘Vatan sağ olsun’ diyerek tek damla gözyaşı dökmeden dik dururken biz her saniye daha da gömüldük oturduğumuz koltuklara… Bu nasıl bir