REKLAMI GEÇ

Bakan Günay Laodikya’yı örnek gösterdi

Bakan Günay Laodikya’yı örnek gösterdi

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde düzenlenen Sağlıklı Kentler Birliği Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada “Kentlerimizi gerçekten yaşanabilir kentler haline dönüştürmemiz gerekiyor, fiziki altyapısıyla, estetik kaygılarıyla, meydanlarıyla, parklarıyla, bahçeleriyle” dedi. Günay, bu sözlerine karşılık Denizli Laodikya antik kentini örnek gösterdi.

/ DENİZLİHABER / 4 Mayıs 2012 Cuma, 16:27

Bakan Günay, Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde düzenlenen Sağlıklı Kentler Birliği Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada kentlerin yaşanabilir hale dönüştürülmesi gerektiğini söylerken, Denizli Laodikya Antik Kenti’nden örnekler verdi. Günay “Türkiye gerçekten doğası zengin bir ülke, doğal güzellikleri dünyanın bir çok yeriyle kıyasladığımız zaman oldukça varlıklı, özellikli olan bir ülke. Geçmiş yıllarda da bizim mütevazı, kendi içinde bir mantığı olan, kurgusu olan, anlaşılabilir ve yaşanabilir kentlerimiz varmış. Bunu bir miktar Osmanlı mimarisi, Selçuklu mimarisi hatta daha geriye gidiyorum yani 2 bin yıl önceki Roma şehirlerine, Anadolu’daki Roma kültüründen gelen şehirlere baktığımız zaman görüyorum, altyapısı var, yani Denizli’nin Laodikyası diye hemen Denizli’nin yakınında bir yer kazıyoruz kanalizasyon tertibatı var, suyun dağılma sistemleri var. Ama ondan 2 bir yıl sonra kurulmuş şehirlerimizde, kasabalarımızda ne altyapı var, ne su dağılma şebekesi var, ne kent meydanı var, ne ucu vadiye veya denize açılan bir yol, sokak, cadde ne de meydan var” dedi.

Yaklaşık 50 yıl kadar önce kentleşme konusunda yanlışlar yapıldığını, yapı malzemesinin kolaylaşmasından sonra kolaycı ve plansız kentler kurmaya başlandığını ifade eden Günay, “Aranızda kent konusunda uzman arkadaşlar vardır, beni bağışlasınlar eğer yanlış şeyler söylüyorsam ya da haddimi aşan şeyler söylüyorsam ama bu betonlaşma, briketleşme ve kolay yapı malzemesi, plansız bir takım kentler oluşmasına yol açmış. Biz hem tarihsel dokuları bozmuşuz hem tarihsel dokuları başka ülkelerde görmediğimiz kadar kent merkezlerini yıkıp, yeniden ve hiçbir şekli olmayan, hiçbir estetiği olmayan, estetikten yoksun kentler kurmaya başlamışız ve cadde, meydan, sokak hiçbir şey bırakmamışız. Şimdi bundan dönmeye çalışıyoruz bir süreden bu yana. Belediye başkanlarımızın duyarlılıkları belirmeye başladı” dedi.

Türkiye’nin sadece statiğe dayanan, depreme dayanıklı kentleşmeyi değil, hayatın öteki özelliklerine, ihtiyaçlarına cevap veren kentleşmeyi yeni yeni konuşmaya başladığını ama bazı özellikli kent merkezlerinde de yeni bir sıkıntı çıkmaya başladığını dile getiren Günay,
“Bu sefer rant kavgası başladı. Şimdi bu bizim estetiği korumak konusunda, kentlerin tarihsel dokusunu ve geleceğini korumak konusundaki kaygılarımız bazen ciddi bir rant baskısı altına girmeye başladı. Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanı bu konuda, bizim bakanlığımız bu konuda, belediyeler bu konuda nelerle karşı karşıya kalıyoruz hepiniz biliyorsunuz. Ama bizim bu konuda tavizkar olmamamız gerekiyor, çünkü bugün bir küçük gruba verdiğimiz taviz, gelecek yıllarda toplumun geleceğine, toplumun gelecekte yaşayacak kuşaklarına karşı büyük bir haksızlıktır. Buradaki küçük bir taviz gelecek için bir büyük haksızlığa dönüşebilir, o yüzden bunun altını özellikle çizmek istiyorum”

Dünyanın en güzel, en önemli, en tarihsel topraklarında geride kalan yarım yüzyılda yapılan şehircilik hatalarından artık hızla dönülmesi gerektiğine işaret eden Günay, “Kentlerimizi gerçekten yaşanabilir kentler haline dönüştürmemiz gerekiyor, fiziki altyapısıyla, estetik kaygılarıyla, meydanlarıyla, parklarıyla, bahçeleriyle. Çok üzüntüyle bazen görüyorum. Avrupa’ya hepimiz gidiyoruz, buradaki belediye başkanlarımız, artık dünyayı herkes iyi, kötü Türkiye’de gezip, dolaşıyor. Gidiyorsunuz hemen Ege’nin karşı yakasına geçiyorsunuz balkonlarda çiçekler var, teraslarda birer park oluşturulmaya başlanmış. 100 kilometre gidiyorsunuz, 100 kilometre boyunca yolun kenarına insan eli dokunmuş, bunu fark ediyorsunuz. Çalı çırpı toparlanmış, ağaçların dipleri temizlenmiş, bu tarafa geliyorsunuz 100 kilometre gidiyorsunuz, bırakın 100 kilometreyi Ege’de, Akdeniz’de bir kasabaya şöyle dönüp bakıyorsunuz bir tek balkonda çiçek yok ya da bir meydanda, sokakta, caddede doğru düzgün bir beceriyle ustalıkla peyzaj mimarı anlayışıyla ortaya konmuş bulunan güzergah yok. Şimdi bunları yapmaya çalışıyoruz ama yani çok geriden bir yerden, çok sıkıntılı bir yerden geliyoruz” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı