REKLAMI GEÇ

Cumhurbaşkanı Pamukkale’yi ‘verdi’ mi?

Cumhurbaşkanı Pamukkale’yi ‘verdi’ mi?

Bayram haftasında bu sütunlarda yer alan iki haber dikkatinizi çekti mi bilmem. Bunlardan ilki Hireapolis, ikincisi Laodikya ile ilgili. Her iki antik kentin işletme haklarının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 7 ve 21 Eylül 2016 tarihlerinde ihaleye çıkacağına dair duyuruyu haberleştirmiştik.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 13 Temmuz 2016 Çarşamba, 10:05

Yaşar TOK
Konuya değinen bir başka haber yine denizlihaber.com sütunlarında yer aldı. Denizli Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (DENTUROD) Başkanı Gazi Murat Şen, adeta ‘Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’ anlamına gelecek şekilde, Hierapolis’i almak isteyen Belediyenin elindeki Laodikya’yı da kaybetmek üzere olduğu uyarısını yapıyor, “Büyükşehir Belediyesi Pamukkale antik kenti işletmesini alamayacağı gibi, Laodikya antik kenti işletmesini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır” diyor.

CUMHURBAŞKANI ZOLAN’A NE VERDİ?
Konu nasıl bu hale geldi? Biraz geriye gidip gelişmeleri izleyebildiğimiz kadarıyla özetleyelim.
Bundan bir-iki ay önce, Belediyeden ama belirsiz kaynaklarca servis edildiğini düşündüğüm bir haber, medyada kısmen yer aldı. Manşette Erdoğan ve Zolan’ı aynı karede gösteren fotoğraf üzerindeki başlık “Başkan Zolan istedi, Cumhurbaşkanı verdi. Pamukkale artık Denizli’nin” veya “Pamukkale Büyükşehir’in oldu” diyerek kesinleşmiş bir sonuç havası veriyordu.

Haber ilgili çevrelerde yankı uyandırmış, birkaç kişi beni aramıştı ‘doğru olabilir mi’ diye. Soranlara verdiğim yanıt özetle; “haber olarak kaynağı kendini gizlediğine ve açıklanmadığına göre, içeriği kuşku götürür. Dönemin ilişkileri içinde politik güç gösterisi havası kokuyor. Pamukkale işletmesini alabilmek güç gösterisinin yanı sıra, çok ciddi bir prestij demektir. Zolan’ın şimdilerde buna çok ihtiyacı var. Çünkü Sema Ramazanoğlu ve Nihat Zeybekci arasında devam eden bir iç mücadelenin bitarafı olmadığı söylentileri ile bu tür haberler örtüşüyor, ‘bayram değil, seyran değil’ üslubundaki Cumhurbaşkanlığına ziyaret de bu minvalde görülebilir. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın önüne böyle bir taleple dosya sunarsanız, size vereceği cevap aşağı yukarı, ‘bakalım, ilgilenelim, uygun düşerse neden size verilmesin’ türünde diplomatik ama kesinliği olmayan bir yanıt olacaktır. Taşralı yerel bir politikacı için böyle bir cevap, kendi seçim bölgesi kamuoyundaki değerine değer katar” mealinde olmuştu.

Kanaatim o günden bu güne pek değişmedi. Ancak bu zaman zarfında, Pamukkale ile ilgili gerçeğin boyutuna etki edecek dengelerde önemli değişiklikler oldu. Yeni faktörler eklendi. Daha doğrusu eklenen fiili bir şey yok. Sadece kentin seçilmiş politikacılarının etki imkanları genişlerken, bazı imkanlar da el değiştirdi. Daha açık ifade edelim, Sema Ramazanoğlu’nun ‘Denizli’nin Bakanı’ olduğu dönemde yapılmıştı Zolan’ın ziyareti ve Cumhurbaşkanı-Pamukkale haberi. Artık Ramazanoğlu yok ve yerine Zeybekci Ekonomi Bakanlığı koltuğunda. Dolayısıyla bu değişiklik Pamukkale ve Laodikya konusundaki talep ve girişimlerde bazı değişmelere yol açabilir. Ne gibi değişmeler, onlara geleceğiz.

BAKANLAR PAMUKKALE’Yİ ALABİLİR MİYDİ?
Biraz daha geriye gidip, “Denizli’de Turizm” başlıklı yazı dizimiz boyunca konuyu nasıl işlediğimizi hatırlayalım. Yaptığımız röportajlarda hemen hemen tüm konuklara aynı soruyu yönelttik. “Pamukkale, İl Özel İdaresinden Büyükşehir’e geçmesi gerekirken bir gecede elden gitti. Bundan sonra da geri gelmeyebilir, ne düşünüyorsunuz?”
Konukların tümü, önce ‘Denizli’nin Bakanları’na dikkat çekti.’ Büyükşehir’in istemesi ve Bakanların devreye girmesiyle sorun çözülür’ havası hakimdi. Devamında sorduğumuz “Bakanlığın bu dönem tüm örenyerlerini topluca ihaleye çıkarma olasılığı var. Böyle bir durumda Laodikya da elden gitmez mi” sorusu ise genellikle yanıtsız kalıyordu.

‘Korkulan’ oldu, akla gelen başa geldi. Kültür Bakanlığı, Aralık 2016 itibariyle sona erecek olan TÜRSAB protokolü için Eylül ayında 376 ören yerinin tümünü tek kalemde pazarlık usulü ihaleye çıkarma kararı aldı.

Ara başlığımızda sorduk, “Bakanlar Pamukkale’yi alabilir miydi?” İşin hikayesine vakıf olanlar için bu pek olası görünmüyordu. Çünkü Pamukkale 2013 yılının Kasım ayı ortalarında, bir anda, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in tasarrufuyla Denizli İl Özel İdaresinden alınıp TÜRSAB’a şaibeli bir biçimde devredildi. Şaibe, TÜRSAB işletmesi örenyerlerinin mahkemelik oluşuydu. Nitekim 2015 yılında Danıştay görüşüyle verilen mahkeme kararı bunu teyit etmiş oldu. Aynı dönemde Zeybekci milletvekiliydi ve yaklaşık bir buçuk ay sonra Ekonomi Bakanı olacaktı. Yani az buçuk güçlü konumda olduğu söylenebilirdi. Ancak bu güç o zaman işe yaramamıştı.

Sonradan anlatılanlara göre, devir konusunda Nihat Zeybekci epeyce direnmiş ama sonuç elde edememiş. Bunun böyle olduğunu tahmin etmek zor değil. Çünkü Laodikya’nın da alınması konusunda özel çaba sarf etmişti. Pamukkale çok daha önemli ekonomik, kültürel ve prestij değerine sahip bir kentti. Ayrıca Denizli’nin tarihsel köklerini doğrudan temsil eden antik kent Laodikya’ydı ama Hierapois-Pamukkale ekonomik ve kültürel değerinin yanı sıra, tanıtım ve enformasyon değeri olarak eşsizdi.

Olmadı. Bir buçuk ay sonra, Ocak 2014 itibariyle Ekonomi Bakanı olacak olan Zeybekci’ye rağmen, Hierapolis hukuken Büyükşehir’in hakkı olduğu halde Bakanlık tarafından tek yanlı bir fesihle Özel İdareden alındı.
Sema Ramazanoğlu’nun Bakanlık süresi Pamukkale tartışmalarının yeniden canlanacağı bu günlere yetişmediğine göre iş Nihat Zeybekci’ye kaldı. Zeybekci’nin, aynı tartışmalara dönüşecek olan Pamukkale konusunda yeniden aynı koltuğa oturup Bakan olduğu bu dönem etkisi olur mu, ya da etkili olmayı ne kadar ister? Kanaatlerimizi sonraya saklayıp devam edelim.

LAODİKYA’YA BÜYÜKŞEHİR KATKISI
Bilinen gelişmelerle ilgili tarihi bu kadar geri götürmüşken, birkaç yıl daha geriye yaslanıp hatırlamanın sakıncası yok.
19 Ağustos 2008 tarihinde, dönemin Belediye Başkanı Nihat Zeybekci başarılı bir işe imza attı, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la 2016 yılı sonuna kadar geçerli bir protokol imzalayarak Laodikya antik kentinin işletme sorumluluğunu aldı.

O günlerde bu önemli bir başarıydı. Türkiye de ilk defa bir yerel yönetim, Bakanlık uhdesindeki aktif örenyeri sorumluluğunu alma başarısı gösteriyordu. Almakla kalmıyor, ciddi bir fayda göstererek kentin kazı sürecinin 12 ay gibi inanılmaz bir zamana yayılmasına destek veriyordu. Kazı başkanı Celal Şimşek’in hırslı kişiliği bu imkanlarla birleştiğinde oldukça şaşırtıcı sonuçlara yol açıyordu. Kent hızla ayağa kalkıyor, düne kadar tahmin bile edilemeyen kalıntılar gün yüzüne çıkıyor, çok kısa sürede tapınak A ve sonrasında ünlü kilise restorasyonu tamamlanarak turizme açılıyordu. Ve diğerleri…

Söz konusu çalışmalar giderek Büyükşehir Belediyesi ile özdeş biçimde anılmaya başlanır oldu. Bunda, Celal Şimşek Hoca’nın Büyükşehir Belediyesini her fırsatta kazı sürecine dahil edişinin rolü olmalı. Verdiği demeçlerde, yazılarında, konuşmalarında yerel yönetime atıf yapmayı, rolünü biraz da abartarak anlatmayı ihmal etmedi. Çalıştı, PAÜ bünyesinde bir Arkeoloji Enstitüsü kurulmasına ön ayak oldu. Şimdilerde şakayla karışık ‘Celalsaray’ olarak adlandırılan irice bir kazı evi inşa etti. İçinde toplantı, konferans ve sergi salonları, kütüphane, misafirhane, öğretim elemanı odaları, ve tüm diğer ihtiyaçları karşılayacak materyal ve mekanları olan bir yapı ortaya çıkardı.
Denizli Belediyesi tarafından 2008 yılında devralınan işletme, bu yıla değin bildiğimiz kadarıyla ‘sorunsuz’ biçimde sürdürüldü. İstikrarlı çalışma sonunda semeresini verdi ve 2015 yılı Bakanlık istatistiklerine göre gelir olarak değil ama ziyaretçi olarak Laodikya’ya gelen turist sayısı, pek çok önemli örenyerine gelen ziyaretçi sayısını aştı. 2015 verilerine göre 58.239’u biletli ve müze kartlı olmak üzere toplam 62.404 kişi antik kenti ziyaret etti.

İŞLER KARIŞACAK
Buraya kadar anlatılan, Laodikya hikayesinin bir bölümü. Kalan bölümü biraz karışık, biraz da tartışmalı. Çünkü Hem Belediye Başkanı olarak Zeybekci koltuğunu Osman Zolan’a bırakıp milletvekili oldu ve yerel yönetimden uzaklaştı, hem de uzun yıllar nice valinin başını yiyen Hierapolis-Pamukkale örenyeri işletmesi İl Özel İdaresinden alınıp özel bir şirkete devredilirken Laodikya’nın akıbetini belirsizleştirdi.

Laodikya protokolü Aralık 2016’da sona eriyor. Hierapolis’teki TÜRSAB protokolü de öyle. Hatta TÜRSAB’a 2010 yılında devredilen 48 örenyeri protokolü de Aralık 2016 itibariyle sonlanıyor. (Bilindiği gibi diğer 48 örenyeri protokolü Ankara 3.İdare Mahkemesince 2015 baharında iptal edildi. Ama dönemin Kültür Bakanı Ömer Çelik mahkeme kararını uygulamadığı için şimdiye kadar TÜRSAB işletmesi olarak devam etti.)

İşte tüm bu olgular, 2016 sonu itibariyle örenyerlerinin başka bir fasıla ile ele alınacağının habercisi oldu. Nihayetinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ilan ettiği üzere hem örenyeri gişelerini, hem de örenyeri içindeki yerleşik büfe, kafe vb. işletmeleri iki ayrı grup halinde, muhammen bedel üzerinden pazarlık usulü topluca ihaleye çıkaracağını duyurdu.

“Kalan bölümü biraz karışık, biraz da tartışmalı” demiştik. İşler tam bu noktada karıştı ve tartışmalı hale geldi.
Biz bu karışıklığı açıklığa kavuşturmak için daha metodik bir yöntem izleyelim. Gelişmelerin aktörlerine yüklenen rolleri ve bu rollerin nasıl oynandığını ortaya koyan değerlendirmelerle başlayalım. İlk olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın Pamukkale ve Laodikya için yaptıklarını masaya yatıralım.

Yarın: “Zolan Pamukkale için ne yaptı”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı