FETÖ/PDY’nin PAÜ davasında Hasan Kaplan savunmasını tamamladı

Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın Pamukkale Üniversitesi’ndeki örgütlenmesine yönelik davanın ilk duruşması sürüyor. EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde yeni kurulan ve ilk FETÖ davası olan 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada 73’ü tutuklu toplam 115 sanık yargılanıyor. Hüseyin Bağcı ve Hasan Herken’in ardından Hasan Kaplan’da savunmasını tamamladı.

Çoğu akademisyen ve idari personelden oluşan sanıklar, FETÖ/PDY adına üniversitede örgütlenme içinde yer almak ve silahlı terör örgütü üyeliği suçlarıyla yargılanıyor. Sabah saatlerinde başlayan duruşmaya sanıklar, avukatları ve sınırlı sayıda yakınları alındı.

FETÖ/PDY’nin Pamukkale Üniversitesi’ndeki yöneticilerinden olduğu iddia edilen ve 15 Temmuz öncesi PAÜ’de rektör yardımcılığı ve Yapı İşleri Daire Başkanlığı görevlerinde bulunan Hasan Kaplan, bugünkü savunmasında tanık ifadelerinde yer alan iddialara cevap verdi. Savunmasında daha çok Adnan Caner ve Gökhan Erbilgin isimli tanıkların iddialarını yanıtlayan Kaplan, her ikisinin de kendisiyle husumetli isimler olduğunu belirtti.

“BAĞCI’YA OY VERMEDİM”
Hüseyin Bağcı’yı örgüt adına rektör adayı olarak belirlediği ve seçilmesi için çalışmalar yürüttüğü iddialarına savunmasında cevap veren Kaplan, “Söz konusu seçimler iddianamede 2007 ve 2011 seçimleri olarak belirtilmiş. Ben 2007 seçimlerinde Bağcı’ya oy bile vermedim. 2011 seçimlerinden bir yıl önce de MEB tarafından yurt dışında görevlendirilmiştim” dedi.
2011 yılının Eylül ayında Arnavutluk’taki Epoka Üniversitesi’nden görev süresi dolmadan ayrılarak Pamukkale Üniversitesi’ne geldiğini ve 2012 yılının Ocak ayında rektör yardımcısı olarak göreve başladığını belirten Kaplan, “Epoka’nın iddia edildiği gibi bu yapıyla bir ilgisi yoktur” dedi.

FETÖ/PDY yapılanmasını ‘lanet bir yapı’ olarak nitelendiren Hasan Kaplan, “Nasıl bir yapıymış ki, oğlumun da Bylock iddialarıyla cezaevine girmesine neden oldu. Yeni mezun olarak avukatlık mesleğine başlayan oğlum Muhammet Fethullah Kaplan, benim gözaltına alınmamdan sonra Denizli’ye gelerek çalışmaya başlamıştı” dedi.

Kaplan, oğlunun Muhammet Fethullah Kaplan olan ismini 15 Temmuz’dan sonra Muhammet Kaplan olarak değiştirdiğini söyledi.

KANTİN KAVGASI
Tanıklardan Adnan Caner’in kendisi ile husumetli bir kişi olduğunu, bu yüzden FETÖ/PDY ile ilişkilendiren iddialarda bulunduğunu belirten Kaplan, “PAÜ İktisadi İşletmesi’nde Adnan Caner’in de içinde bulunduğu grup, sosyal tesisler ve akademik binalardaki kantinleri işletiyordu. 50 bin kişinin yararlandığı bu tesisler sürekli şikayet alıyordu. Kantin ve sosyal tesislerdeki yazar kasalar göstermelikti ve nadiren fiş kesiliyordu. Bu kantinlerin serbest piyasaya ihale edilerek, kira bedellerinin üniversiteye aktarılmasını talep ettim. Bana husumeti buradan kaynaklanıyor” dedi.

“TANIK ERBİLGİN’İN HUSUMET NEDENİ”
Tanık Gökhan Erbilgin’in ifadesinde, “Kaplan rektör yardımcısı olduktan sonra üniversitedeki FETÖ/PDY kadrolaşması arttı” şeklindeki iddiasını da yalanlayan Hasan Kaplan, “Rektör yardımcısı atama yapmaz. Böyle bir yetkisi yoktur. Bilgi İşlem Merkezi’nden bana verilen bilgiye göre, pauhaber.com isimli internet sitesi kurarak üniversitenin resmi internet sitesine girmesi gereken etkinlikleri kendi sitesinde kullanan, gelirinin nereye gittiği belli olmayan reklamlar alan Gökhan Erbilgin’in bu durumunu rektörlüğe bildirmiştim. Sanırım daha sonra Bağcı gereğini yapmış. Gökhan Erbilgin’in bana olan husumeti buradan kaynaklanıyor. Kendisi halkla ilişkilerde görev yapıyordu. Neden görevden uzaklaştırıldığı araştırılsın. Bu kişinin polis kayıtlarına da bakılması gerekir” dedi.

Kaplan savunmasını tamamlarken, “Ben saygın bir akademisyenim. Terörist değilim. Beni terörle ilişkilendirmek hayatın akışına terstir” dedi.