REKLAMI GEÇ

İnsan Hakları Günü’nde protokolden mesajlar

İnsan Hakları Günü’nde protokolden mesajlar

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Denizli Protokolü mesaj yayınladı. Bu anlamlı günün barış, huzur ve adalet getirmesi istendi.

Haber Merkezi / DENİZLİHABER / 10 Aralık 2020 Perşembe, 11:01

Denizli Protokolünün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü mesajları:

ALİ FUAT ATİK (DENİZLİ VALİSİ)
“İnsanlığın ortak paydası olan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`nin, tüm insanların doğuştan hür ve eşit olduğu ilkesi doğrultusunda, 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmesi münasebeti ve insan hakları bilincinin tüm dünyada gelişmesi amacıyla her yıl 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.

Medeni ve siyasi hakların yanı sıra, ekonomik ve sosyal hakların tanınıp benimsetilmesine, ırkçılık ve her türlü ayrımcılıkla mücadele edilmesine, işkence ve kötü muamelenin ortadan kaldırılmasına, engellilerin ve göçmenlerin haklarının güvence altına alınmasına dair uluslararası hukuk belgelerinin birçoğunun kaynağı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’dir.
Bugün maalesef, dünyanın birçok bölgesinde ve insanlığın gözlerinin önünde en temel insan hakkı olan yaşama hakkı başta olmak üzere her türlü insan hakkı ihlali yaşanmaktadır.

Ülkemiz geçmişten gelen devlet geleneğimize bağlı olarak hep mazlumun yanında olmuş, farklı dil, din ve ırk ayrımı olmaksızın yönetiminde olan ya da olmayan insanları eşit şartlarda korumuş aynı zamanda yayımlanan bildirgeyi ilk kabul eden ülkelerden biri olmuştur.

Bundan dolayıdır ki “Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.” ilkesine bağlılığını bildirmiş ve uygulayıcısı olmuştur.
Ülkemiz bu anlayışla, geçmişte olduğu gibi bugün de, demokrasi, insan hakları, saydamlık, kadın-erkek eşitliği gibi ortak değerlerimizin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına; ırkçılık, hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı ile her türlü etnik-dini ayrımcılık ve aşırılıkla mücadele edilmesine yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir.

Bu vesile ile 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutluyor, bu anlamlı günün tüm insanlığa barış, huzur ve adalet getirmesini temenni ediyorum.”

MÜJDAT İLHAN (BARO BAŞKANI)
“Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin bugün 72. Yıldönümü’ nü kutluyoruz. Bildiriyi imzalayan ülkeler, bildiride kabul edilen hak ve özgürlükleri kendi anayasa ve yasalarına dahil etmiş ve insan haklarının korunmasını taahhüt etmiş olsalar da aradan geçen 72 yılda, hala insan hakları dünyanın her yerinde ihlal edilmekte ve binlerce kişi en temel insan haklarından mahrum bırakılmaktadır. Oysa ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, tüm insanların doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, insanlık için çok önemli bir kazanımdır.

İnsan hakları, insanların ırkından, renginden, cinsinden, dilinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsızdır. İnsanın insanca yaşaması ve var olması nedeniyle insan hakları, bireylerin kanun önünde eşitliğine ve hukuk üstünlüğüne dayanmaktadır. Fakat ne yazık ki hak ihlalleri dünyada ve ülkemizde adeta günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Yaşama hakkı, ifade özgürlüğü, adil yargılanma, savunma, yaşama, eğitim, barınma gibi en temel haklar bile ihlal edilmektedir. Dolayısıyla, her ülke hukuk devleti ilkesini benimsemeli, insan haklarının korunmasına yönelik yasal düzenlemeleri göstermelik değil, hak ve özgürlüklerin tüm insanların ihtiyacı ve demokrasinin bir gereği olduğu için yapmalıdır.

Yaşam haklarının ihlal edilmediği, insan ve insan onuruna saygının egemen olduğu bir ülke ve dünya dileğiyle, her nerede olursa olsun insan hakları ihlallerinin takipçisi olacağımızı ve her platformda konuyla ilgili hukuk mücadelemizi sürdüreceğimizi Denizli Barosu olarak, her zaman insan haklarına ve insanlık değerlerine sahip çıkacağımızı, hukukçu duyarlılığını ve sorumluluğunu göz önünde bulundurarak insan haklarını koruyacağımızı kamuoyu ile paylaşır, bunun her şeyden önce insanlık görevi olduğu bilinciyle daha aydınlık yarınlar diler, saygılar sunarız.”

BÜLENT NURİ ÇAVUŞOĞLU (DENİZLİ CHP İL BAŞKANI)
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabulünün üzerinden geçen 72 yıl boyunca eşitlikçi, özgürlükçü, insan ve birey odaklı bir toplumsal düzen kurulması bütün insanlığın ortak beklentisiyken; ne yazık ki bugün Türkiye demokrasi ve özgürlüklerin hızla yok edildiği, kısmen özgür ülkeler arasında yer almaktadır. Her türlü hakkın teminatı olan adalet sistemi bugün ülkemizde siyasetin aracı haline gelmiş ve vatandaşlarımızın adalete olan güveni sarsılmıştır. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM), en çok dosyası bulunan ülkelerin başını Türkiye çekerken, bu dosyaların büyük bölümü Türkiye aleyhine sonuçlanmaktadır.

Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 70 gazetecinin cezaevinde olduğuna vurgu yapan Çavuşoğlu, “Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) her yıl yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise 180 ülke arasında 154. sırada yer almıştır. 2002 yılında ise bu endeksin 99. sırasında yer almaktaydı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu Türkiye’de 2020 yılının ilk 10 ayında en az 1736 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. Son yıllarda iş kazası adı altında yaşamını yetiren işçi sayısında ise sürekli yükseliş olduğu tespit edilmiştir. Geçim sıkıntısı ile intihar vakalarında da ciddi bir artış eğilimi gözlemlenmiştir” diye konuştu.
İnsan haklarının vazgeçilmez koşulu olan kadın-erkek eşitliği hususunda ise ülkemizin hep son sıralarda yer aldığını savunan Çavuşoğlu, “İktidar, kadına karşı şiddeti bir türlü önleyememektedir. Sadece bu yıl 361 kadın cinayete kurban giderken Kadın cinayetlerini protesto eyleminde bulunanlara karşı bile en sert tepkilerin gösterildiğini görüyoruz. Tüm bu olumsuz gidişata rağmen; herkesin iş güç sahibi olduğu; ekonomik sıkıntılarla boğuşmadığı; Demokrasinin, hukukun, insan haklarının, kadın-erkek eşitliğinin lafta kalarak sadece önemli günlerde akla gelmediği; sağlıklı, huzurlu ve özgür şekilde beraberce yaşadığımız bir Türkiye umuduyla tüm insanlığın 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününü kutluyorum.”

NAMIK KEMAL AYDOĞAN ( EĞİTİM İŞ DENİZLİ ŞUBE BAŞKANI)
“10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. İkinci Dünya Savaşı’nın insanlıkta açtığı derin yaraları kapatmak ve insanlığı daha ileri bir basamağa taşımak için 1948’de hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin 72. yılı kutlanırken, Türkiye insan hak ve özgürlükleri konusunda ülke tarihinin en karanlık günlerini yaşamaktadır.
Türkiye, bildirgeyi kabul edilişinden bir yıl sonra imzalamasına rağmen, AKP iktidarının toplumu kutuplaştıran, özgürlükleri kısıtlayan, adalet ve demokrasinin işleyişini temellerinden sarsan politikaları nedeniyle bildirgede yer alan temel hak ve özgürlükler sadece metin üzerinde kalmıştır.
Bugün sahip olduğumuz en değerli hakkın, ifade özgürlüğünün elimizden alınmaya çalışıldığı, siyasi iktidara muhalif tüm kesimlerin susturulmak istendiği bir dönem yaşanmaktadır. Demokrasi, insan hakları yara almış ve yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğünden söz etmek giderek imkansız hale gelmiştir. Din ve vicdan özgürlüğü sorunu devam etmekte ve tam bir ayrımcılık örneği sergilenmektedir.

Devlet tarafından ücretsiz ve her yurttaşa eşit, adil biçimde verilmesi gereken eğitim ve sağlık gibi hizmetler, artık orta sınıf için bile lüks haline gelmiştir. Eğitimde yoksul halkın payına ise sermayenin ucuz işçi ihtiyacına servis edilmek, hükümet tarafından desteklenen tarikatların okul ve yurtlarına itilmek düşmüştür.

Daha yeni kurulmuş bir Cumhuriyet iken kadınlar için çağın ötesinde reformların yapıldığı ülkemizde ne yazık ki kadınların konumu, eğitimde, sağlıkta, iş yaşamında, sosyal hayatta hala olması gereken yerin gerisindedir. Siyasi iktidarın din ve ahlak adına sıkça kullandığı cinsiyetçi, sözde muhafazakâr söylemler ve baskıcı politikaları kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti arttırmıştır.

Tüm vatandaşları için insan olmanın onuruna yakışan yaşam standartları sağlamak ve onları haksızlıklara karşı korumak devletlerin temel görevlerindendir. Bu nedenle siyasi iktidarı, demokrasi, insan hakları, saydamlık, kadın-erkek eşitliği gibi ortak değerlerin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına; ırkçılık, hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı ile her türlü etnik-dini ayrımcılık ve aşırılıkla mücadele edilmesine yönelik girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.
Tüm insanlık gibi ulusumuzun da her türlü, toplumsal, sınıfsal sömürüye maruz kaldığı bu dönemde, Eğitim-İş olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da insan hak ve özgürlükleri için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı