REKLAMI GEÇ

“Köy Enstitülerinin temeli ulusal eğitimdir”

“Köy Enstitülerinin temeli ulusal eğitimdir”

ADD Denizli Şubesi Başkanı Gülizar Biçer Karaca, Köy Enstitülerinin 70. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Köy enstitülerinin temeli ulusal eğitimdir” dedi.

/ DENİZLİHABER / 17 Nisan 2010 Cumartesi, 16:44

Atatürkçü Düşünce Derneği Denizli Şubesi Başkanı Gülizar Biçer Karaca, Köy Enstitülerinin 70. kuruluş yıldönümü olması nedeniyle bir açıklama yayınlandı. Karaca açıklamasında, “Bugün 17 Nisan! 1940’ta açılıp 1954’te kapatılan, Cumhuriyetin temel kurumlarından biri olan Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü. 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı yasa ile açılan ve tamamen Türkiye’ye özgü bir eğitim politikasının ürünü olan bu okullarımızı gündeme taşımak boynumuzun borcudur” dedi.

Karaca, “Emperyalizmi yenerek; ulus devletimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk, dil, tarih, kültür ve yurt birliğini oluşturmak için giriştiği devrimler bir bir hayata geçiyor, 6 ilkenin ışığında Cumhuriyet şekilleniyordu. Lozan’da Duyun-i Umumiye’nin ( Devlet Borçları İdaresi ) borçlarını ödemeyi kabul eden Türkiye (ki bu borçlar 1954 yılında bitmiştir ) dış borçlanma ya da yardım olmaksızın kalkınmayı amaç edinmişti. Aynı zamanda bu temel anlayış devletçilik ilkesinin ana unsuru olmuştu. Bir yandan borç ödeniyor bir yandan da büyüme gerçekleşiyordu. Büyüme yüzde 5-10 arasında idi ve dünyada bir ilkti… Dolayısıyla dil, tarih, kültür ve yurt birliği aynı zamanda ekonomik birliği de sağlıyordu. ( Say Misak-ı Milli )
O günlerde nüfusumuzun yüzde 70-80’i köylerde yaşıyordu. Günün şartları ve Türk Milleti’nin temel ihtiyaçları noktasında kurulan Köy Enstitüleri; hem eğitimci, hem sanatçı hem de teknik eleman yetiştiriyordu. Enstitüler hem istihdam yaratmış hem de halkçılık ve devletçilik noktasında ulusal ekonomiye yön veriyordu. Aslında İzmir İktisat Kongresi’nin temel amaçları bir bakıma yaşama geçiyordu. Diğer taraftan ulus devletimizin ana unsurlarından olan dil birliği dolayısıyla Tevhid-i Tedrisat Kanunu kökleşiyordu. Uluslaşma sürecinde ciddi bir adımdı Köy Enstitüleri… Enstitüler devletçi bir anlayış çerçevesinde şekilleniyordu. Bugün, sahip çıktığımız bu tarihsel mirasımız için kutlamalar yapıyoruz. Peki ya bugün ne yapmalıyız? Asıl konuşmamız gereken budur” dedi.

Karaca, “Bugüne bakacak olursak; Aralık 2009 itibariyle nüfusumuz 72 milyon civarındadır. Köy nüfusumuz 12 milyondur. Köy nüfusumuz yüzde 15’e düşmüş, yüzde 85 de başta şehirler olmak üzere diğer yerleşim alanlarında yaşamaktadır. Nüfusumuzun yüzde 45’i 30 yaş altındadır. Bu oran, okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar eğitim görmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2009 itibariyle işsizlik oranı yüzde 13’tür. Gerçek oran ise çoktan yüzde 20’leri geçmiştir. Özelleştirme adı altında kurumlarımız yabancılara satılmaktadır. Türkiye’deki eğitim kurumlarının yüzde 1’ini bile oluşturmayan özel eğitim kurumları desteklenmekte, devlet okullarının da özelleştirilmesi hedeflenmektedir. Köy Enstitülerinin günümüze uyarlanmış bir parçası olan, Pansiyonlu İlköğretim Yatılı Okulları ve Yatılı İlköğretim Bölge Okulları kasıtlı olarak göz ardı edilmekte, diğer taraftan üniversite öğrencilerimizin barınma ihtiyacı, YURTKUR tarafından yeterli duruma getirilmemektedir. Dolayısıyla tarikat yurtlarına ve illegal ev ortamlarına sadece üniversite öğrencilerimiz değil orta öğrenim öğrencilerimizde mahkûm edilmektedir. En tehlikelisi ise; dil birliğimizi parçalamaya yönelik ABD ve AB’nin isteği olan “ana dilde eğitim”in iktidar tarafından dillendirilmesidir. Kısacası dil birliğimiz, eğitim öğretim birliğimiz yok edilmek istenmekte, ulus devletimizin parçalanması hedeflenmektedir” dedi.

Kurtuluş reçetesini de açıklayan Karaca, “Bugün milletimizin, vatanımızın birliği ve bütünlüğü tehlikededir. Türk Milleti’nin içinde bulunduğu bu sıkıntılı günlerden kurtulmanın tek çözümü yine Mustafa Kemal Atatürk’tür. Sorunlarımız ulus devletimize ve Cumhuriyetimizin temel kurumlarına sahip çıkmakla çözüleceği kesindir. Başta iktidara, Milli Eğitim Bakanlığına ve kamuoyuna çağrımız şudur ki: Milli Eğitim politikaları Atatürk’ün bağımsızlık anlayışına göre şekillendirilmelidir. ABD ve lobilerinin, AB ilerleme raporlarının, dil birliğimizi parçalamaya yönelik ana dilde eğitim isteğinin desteklenmesinden vazgeçilmelidir. Eğitim ve öğretimde kamu yararı gözetilmeli, özelleştirme çabalarından vazgeçilmelidir. Devletçilik ilkesi esas alınmalı ve istihdam yaratılmalıdır. Eğitim kurumlarımıza ne Soros’un ne de AB’nin fonları sokulmamalıdır. Amerikan kültürü yerine; geleneklerimizin, sanatımızın ve kendi benliğimizin oluşturduğu kültürümüze sahip çıkılmalıdır. Başta eğitim olmak üzere tüm alanlarda devletçi bir politika izlenmelidir. Son olarak, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü hatırlatmayı görev biliyoruz. ‘Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun, en önemli her şeyden evvel Türkiye’nin bağımsızlığı ile kendi benliğine ve milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.’
Türk Milleti’nin her zaman olduğu gibi emperyalizmi ve yerli işbirlikçilerini yenecek gücü vardır. Milletimiz ABD, AB ve işbirlikçi iktidarın emellerine ulaşmasına izin vermeyecektir. Milletimizde bu bilinç tekrar uyanmıştır. Köy Enstitülerinin tarihsel mirası ve bakış açısı da bunu gerektirmektedir. Tüm bunların ışığında mirasımıza sahip çıkıyor ve kuruluş yıldönümünü büyük bir coşkuyla selamlıyoruz” dedi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı