ATATÜRK/CHP OCAK 2016 KONGRESİ

10 Kasım’da iş gezisi nedeniyle İzmir’de idim. Hep söyleriz bugün yas günü değil, Atatürk’ü ve bu bağlamda ülkemizi, sosyal ve siyasal yaşamımızı irdeleme zamanı olmalı. Seyahat atmosferinin de katkısıyla bendeniz bunu yapabildim.

Öncelikle rahmetli Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla yadediyorum. Allah c.c hizmetlerinden razı olsun.

İzmir’i gözlemledim. Bir yanda gelişimin izleri, bir yanda beton yığını görüntü, berbat bir gecekondulaşma.
Ülkemizin genel imar kepazeliği birkez daha içimi acıttı. Konutların loş ışıkları hüznümü artırdı.

Rahmetli Atatürk’ün savaş sonrası zorluklar içinde büyük gayretle kurduğu, idare ettiği Cumhuriyetimizin çok partili yılları, ekonomik gelişmemiz, memleket nerelerde, nerelerde olabilirdi, ne kadar başarılıyız soruları kafamda döndü durdu.

Halkımızın hayatını çağ atlamışcasına kolaylaştıran rahmetli Menderes dönemi, barajlar kralı rahmetli Sülo yılları, bir başka devrimci rahmetli Özal ın tadı damağımızda kalmış atılımları, 2000 li yıllarda Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hizmetler. Bunlar değerli, Mevla’m hepsinden razı olsun.

Daha iyisi olur muydu, olmaz mıydı, eksikler yanlışlar ne boyuttaydı?
Bunların cevabını net olarak bilmesek bile bazı değerlendirmeler yapabiliriz. Teknoloji açısından geri kalmışlık, ihmal edilmiş demiryolu ulaşımı, tarımdaki yenilenmenin gelişmenin yerine popülist politikalar, vs…
Sonuç açık; kesinlikle daha iyisi olabilirdi. Sahip olduklarımıza şükretmek bunu belirtmeye engel değil.

Peki, bu eksiklerden yalnızca iktidarlar mı sorumlu? Hayır. Ana muhalefet partisi olarak, gelmiş geçmiş CHP kadroları da en az onlar kadar sorumlu.

Yıllardır halkıyla buluşmayı beceremeyenler, milleti tek seçenekle başbaşa bırakmış ve hizmette rekabetin çıtasının düşük kalmasına sebep olmuşlardır. Durum halen de budur.

Atatürk CHP ye nasıl bir vasiyet bıraktı. 6 tane ilkeye sarılıp sarmalaşın çağlar boyunca bunlarla devam edin mi dedi? Böyle demişse bütün suç onda. Yok dememişse;

CHP kadroları, Atatürk kolaycılığından kurtulmalıdır. Atatürk’ün ülkemizin zorlu yıllarında ayakta kalmasına önderlik etmiş güçlü bir asker, sonrasında yaşadığı dönem ve koşulları içinde doğruları yanlışları olmuş, tercihler kullanmış bir siyasi lider olduğundan yola çıkarak yeni, çağdaş politikalara yönelmedikçe partileri asla iktidar olamayacak. Çok partili dönemde neredeyse milletten hiç yetki alamayan bir parti bu gerçeği görmek zorunda.

İlk çok partili dönemde millet CHP’ye hemen sırtını dönmüş ve durum 65 yıldır devam ediyorsa, tek partili dönem iktidarlarında CHP nin milletin tercihleriyle ters düştüğü konular olduğu muhakkak değil mi?
Herhalde Atatürk vizyon sahibi kişiliğiyle çok partili rejimde durumu 65 yılda değil 6,5 yıl olmadan görür, kendini yenilerdi. Ama miras yediler bu beceriyi gösteremediler. Devrimci bir liderin peşinde olduklarını söyleyenler statükoculuğun kralını sergilemekteler.

Yeni kongre, yeni yöneticiler bilmelidir. CHP nin tek şansı millete direnmekten vazgeçmesi. Yoksa ülkemizede yazık olacak. Bu alternatifsiz.

siyasi yaşam gelişmemizi hep sınırlı tutacak.

Rahmetli Atatürk ve güncel siyasi yaşamdaki yeri için ele alacağımız çok konu olduğunu söyleyebiliriz.Uygarca konuşmalıyız.Saptırmadan,yarar üretmek için, geleceğimizi sağlıklı kurmak için.

Gelin bir düşünelim,çok partili bir siyasal yaşamda milletvekili yeminlerinde Atatürk ilkelerine bağlılık cümlesi gerçekçimi, gereklimi ,yoksa yemin denilen kutsal olguyu zayıflatan birşeymi ?

Anıtkabre, diğer cahillerin yatırlara çapıt bağlaması gibi gitmek yerine, onbinler toplanmışken güzel bir Kuran tilaveti, topluca ,kalplerden gelen Türkçe bir dua ile hem Rahmetli Atatürk hem hepimizin güzel halleri için Allah’a yakararak ziyaret gerçekleştirmek daha iyi değilmi ?

“Millet herşeyi yerli yerinde istiyor” desek sanırım iyi bir tanımlama olur.

Düşünelim dostlar, uygarca konuşalım dostlar…