REKLAMI GEÇ

“AÇLIK” KAVRAMI DEĞİŞTİ

8 Ocak 2016 Cuma

Açlık kavramı değişti. Ekonomide bir data olarak kullanılan açlık sınırı yaklaşımı da çok eksik, değeri başkalaşan bir veri.

Sağlıklı ve yeterli beslenme ihtiyacının karşılanmış olmasını “açlık”noktasını aşmış olmak olarak görmek artık pek anlamlı değil.

Çağımızda insanların gıda dışındaki ihtiyaçları nın çok ama çok arttığını, çeşitlendiğini kabul etmek zorundayız. Bu bir yönüyle kesinlikle kötü bir gelişme ama ne yapalım ki materyalist yaklaşımın bizi getirdiği nokta bu.

Artık bir led TV, bir akıllı telefon yokluğu “açlık”kavramının içinde. Çünkü birlikte yaşadığın toplumdaki insanların çoğunda varsa sende yokluğu seni “aç” duruma koyuyor. Aç gözlülük desek de sonuç değişmiyor, gerçek bu. Gözü aç ya da midesi aç, neyse ne ama “aç” işte.

Son asgari ücret düzenlemesinin ardında biraz bu gerçek var. İnsanlar yalnızca midesini doyuracak koşullara razı değiller.

İş dünyası biliyor, hatta hepimiz biliyoruz işsizliğin yanı sıra iş ve ücret beğenmeyip, ” ihtiyacı olmasına rağmen”işe girmeyen önemli bir kesim var.

Sebep bu. Bulduğu işi yeni doyum unsurlarına ulaşmasına imkan vermiyorsa, kişi tembellik edip bir kaç kap yemekle evde yatıyor.

Asgari ücret artışı bu açıdan baktığımızda “kısmen” personel yokluğuna katkı sağlayabilir. Ancak kalifiye personel eksikliğine çare olmaz. Çünkü onlara 1000 lira asgari ücrete razı ol diyen yoktu.

Asgari ücretteki yüzde 30’luk artışın iş koşullarında çok zorlu koşullar doğurduğu bellidir. Hükümet artışın dörtte birini, ancak bir yıllığına ve yalnızca asgari ücretli çalışanlar için karşılayacağını bildirmiştir. Hatta 2016’da “ilave” asgari ücretli çalışanların olursa bunlarında yalnızca yüzde 10’una destek olurum gibi garip, inanılmaz bir dip not düştü.

Bu desteği verirken, vergi dilimleri sigorta prim oranlarıyla hiç oynamayarak önemli bir mesaj verdi. Ülkemizde SGK primleri yüksek, düşürülsün. Asgari ücretten vergi alınmasın gibi talepleri artık unutun, yok böyle bir şey dedi.

Ne olacak halimiz diyenlere belki şunu demeye de getirdi. İş verimliliğine dikkat et, bir işi doğru sayıda insanlamı yapıyorsun, yoksa kadro şişkin mi bak. Yaptığın iş para kazandırmayan, yükseltilmiş asgari ücreti karşılayamayacak iş yapıyorsan bırak.

Valla devlet ben böyle demek istemedim derse bile bizim böyle anlamamızda iş hayatımız için yarar var.

Arkadaşım Hakkı, ben yazarken gördü laf atıyor. “Yok yok devlet biraz kayıt içi, biraz kayıt dışı idare et vaziyeti, sen bir yol bulursun” demekte.

Açlık tanımından yola çıktık nerelere geldik. Konu dağıldı gibi ama toparlama noktasına geldik.
Sosyal ve ekonomik yapı bozuktur. Her bir şey çarpıktır. Olup bitenlerde bu bağlamda pek normaldir.

Sevgili iktidarım şu yapısal reformları hala niye yapmazsın? Şu kayıt dışılıkla doğru dürüst neden mücadele etmezsin?

Yüksek teknolojiye çok daha fazla omuz verip mide ve gözü birlikte doyuracak iş alanlarına zemin hazırlamazsın?

Yeniden bir başlangıç, yeni bir milat ilan edip öncülüğünü ve gücünü göstermezsin? Şu tarihe kadar toparlan, prim oranlarını düşürüyorum ama bir tane kayıt dışı personel bulursam canını yakarım neden diyemiyorsun?

Bu millet nankör değil, yapılanları biliyor ama bu temel meseleler için çok beklemedik mi?

Hakkı bir dur ya!!! Yine lafa karışıyor. “İnsanoğlu doyumsuzdurrrrr…”
Hakkı’nın yaptığıda manipülasyon. O ayrı, bizim dediğimiz ayrı…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı