REKLAMI GEÇ

MİRAS

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Bugün ölürsem

ne kalır benden geriye?
Bir deriden esvap
hep eğreti durmuş, yapışmamış tinime,
bir ağır yürek
ölü çocuklar doldurulmuş içine,
bir uzun gece yatıya gelmiş içime,
bir de şiirlerim kalır…
Dün ölseydim bir eksik,
yarın ölürsem bir fazla…

Hiçbir şey ziyan olmasın isterim ben. Rıfat Ilgaz’ın dediği gibi;

Elim birine değsin
ısıtayım üşüdüyse
boşa gitmesin son sıcaklığım…

İşte öyle ziyan olmasın hiçbir şey. Mesela sesimde yıkayıp buluta astığım şarkılar, yağmur olsun kurumuş yüreklere. Güleç çocukluğumu giydirin toprağa ektiğiniz çocuklara, büyüsünler. Şiirlerimi diyorum, koyun kazanlara, içine bir tutam insanlık ve masumiyet sütü katıp pişirin, dağıtın dünyanın dört bir tarafına, doyurun açlıktan yapışmış minicik karınları.
Bıraktığım bir omuzluk dostluğu astım zeytin ağacının dalına, ihtiyacı olan başını yaslasın. Bir avuç dürüstlüğümü çarpın maskeli suratlara, utancından yerin dibine girsin.
Yüreğimi koyun bir candan kavanoza, sevmeye devam etsin. Karanlığa koymayın üşür, güneşin alnına koyun orada büyür. Cesaretimi koyuyorum masanın üzerine, ilişmeyin, lazım olan onu bulur, güle güle kullansın. Acılarımı hiç biriktirmemişim, kalanı da yanımda götürüyorum, kimseye kalmasın. Gülüşümü rüzgâra verdim, dağıtsın bedelsiz önüne gelene.
Ellerimi bir uçurumun kenarına yerleştirdim, düşene dal olsun. Korkularımı silkeleyin balkondan, karışsın toprağa tozu bile kalmasın, kimseye bulaşmasın.
Anneliğimi oğlumun odasına yerleştirdim, bütün öksüz çocuklara yeter, aklınızda bulunsun.
Dertlerimi ummana döktüm, aldı götürdü, zerresi bile kalmadı dünyada arayıp durmayın.
Saksıdaki domateslerime bir miktar özür bağladım, bilmeden kırdıklarım gelip oradan alsınlar.
Huzurumu yaydım çimenlerin üstüne, daralan gelip uzansın.
Gözlerimle, dudaklarımı kendi haline bırakın, onlar nereye gideceklerini bilirler…

HÜKÜMSÜZ VASİYET

Biliyorum
ne ud çaldıracaklar baş ucumda, ne de kemençe
yazık…
yüreğimin sözcüsü iki kız onlar bende.
Demek beni de susturacaklar…
Yerleştirirken itinayla sinime
olmaz diyecekler,
din diyecekler, emir diyecekler
bilmeden aracısız bağımı.
Günah diyecekler,
görmeden hükmü verenle sevaplaştığımı…
Benim ne düşündüğümdense,
gidişimle tedavülden kalkmış
pembe kağıt parçasındaki haneye,
ben doğmadan kakılmış bir ibareye
kıymet verecekler…
Ne udumu inletecekler,
ne kemençemi titretecekler,
öyle duvarda mahzun
benimle helalleşmeyi bekleyecekler.
Üzgünüm…
Kulağımdaki son segâh akşam ezanı olacak,
ardımda kalanları sarsıla sarsıla ağlatacak.
O da olsun, olsun elbet
itirazım yok ya,
aklım, dönülmez akşamın ufkunda kalacak…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Göksel Altınışık   -  Bağlantı 14 Ağustos 2017, 11:11

Çok yaşa sen Aylinim. Bütün bunları hayattayken, daha da çoğaltarak hem de, yapacağın için.. Şiir beni benden aldı bu arada. Yüreğine sağlık…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı