REKLAMI GEÇ

EYLÜL’E BEŞ KALA

27 Ağustos 2018 Pazartesi

Eylül’e beş kala mavi pikesini bozmadan uyuyakalmış deniz.

Parmaklarımın ucuna basarak, uykusunu bölmeye kıyamadan usulca sokuldum koynuna seher vakti.

Serin serin nefesinde ben de uykuya daldım.

Deniz hem yarenim oldu, hem öğretmenim çocukluğumdan beri.

Denizden çok şey öğrendim ben.

Mesela rengini bulut ve yosunun yansımasından aldığını!

İnsanlar gibi yani. Benim rengim karşımdan bana yansır. Karşımda mavi görüyorsam mavi, siyah görüyorsam siyah olurum.

Deniz nasıl kendini bırakıp, ona güvenince beni kaldırıyorsa, hayatın da o zaman beni kaldırdığını öğrendim misal.

Denizin üstünde tekneyle yavaş yavaş ilerlerken, dalgaya karşı değil, dalgayla beraber yol alınabileceğini de öğretti bana deniz.

Ve bugün bir ders daha verdi;

Deniz bütün pisliği sahile getiriyor, yığıyordu. Yosun, poşet, plastik, ölü arılar, dal parçaları, mazot artıkları ne varsa hepsini kıyıya vuruyor, enginleri, derinleri temiz bırakıyordu.

Haaa dedim işte bu!

Ne kadar sığ yaşarsan, o kadar pisliğin, sıkıntının içinde yaşıyordun. Derinleştikçe, hayatın temizleniyordu.

Sığ hayatta; başkalarının hayatlarına burun sokma, primitif yaşama, dedikodu, benden sonra tufancılık, mal, mülk, gösteriş, kıskançlık, üretim yoksunluğu, tüketim zenginliği, hep banacılık, kibir, haset, koyun zihniyet, korku ne ararsan vardı. Sen hep sığda, ayakların yere bassın, emniyette kalayım da pislik içinde oluvereyim ziyanı yok dedikçe, bütün pislik eline, ağzına, ayağına dolanıyor, yüzemiyor, kıyıda çimiyordun.

Bir gayret cesaret edip de ufak ufak açılmaya başladığında, yavaş yavaş etrafındaki çer çöpten kurtulmaya başlıyordun.

Açıklarda az insan vardı, insan seyrekliği yalnızlığı çağrıştırıp belki ürkütüyordu.

Ama güvenle ilerledikçe mavinin rengini buluyor, baştan ayağa turkuaz oluyor, rengârenk balıkları, mercan adalarını görmeye başlıyor, içi inci dolu istiridyeleri keşfediyordun.

Seyreldikçe temizleniyordun.
Güzel dedim, güzel!
Korkularımı da sahile vurup başladım açılmaya, seyrek turkuaz bir hayata…

Bir tek acemi kedi annesi olmanın yarattığı kedimi kaybetme korkusunu henüz bırakamamıştım sığ sulara.

Gidiyor, gelmeyecek diye sokağa çıkıp deli gibi kedi arıyordum.
Her seferinde “kedi peşinde koşulmaz geliiiir, geliiir” diyordu bilenler ve gerçekten geliyordu.

Bugün de kedimin bu hallerinden “seven Fizan’a da gitse döner gelir, gelmiyorsa çoktan gitmiştir zaten, peşinde koşulmaz“ cümlesini kıraat ettim.

Denizler ve kediler üstad öğreticilerdir, okumasını bilene…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı