REKLAMI GEÇ

KONSER GÜZELLEMESİ

26 Mart 2018 Pazartesi

Şık bir sahne.
Amfitiyatr düzeninde rahat koltuklar.
Siyah-beyazın zarafetinde, ellerinde kıymetli sazları 11 kişilik saz heyeti, dördü TRT saz sanatçısı
Mikrofonlar, ses düzeni.
Açelya elbiseleriyle sahneyi çiçek bahçesine döndüren kadın koristler.
Açelya kravatlarıyla çiçeklere eş duran korist erkekler.
Adeta duruşuyla koroyu yöneten ve bakışlarıyla güç veren koro şefi.
Yıldırım Gürses’in adındaki tınılar gibi gümbür gümbür esen şarkıları.
600 koltuğu dolduran, yerinde duramayan, şarkılara eşlik eden izleyici.
TRT kültürünü tavrıyla, sesiyle sahneye taşıyıp, dinleyenlerin başından serpiveren Mehmet Şafak.

Kapıdan çıkan herkesin dilinde asılı kalan şarkı tanecikleri.
Karamsarlığın yerini almış umut,
Küslüğün yerini almış merhaba,
Rekabetin yerini almış dostluk,
Saklandığı yerde sobelenen insanlık!

Böyle bir konserdi dün akşam yaşadığımız.
Denizli Musiki Derneği 22 yıldır bıkmadı, usanmadı halkını şarkılamaya devam etmekten.
Hiçbir kurumun desteğini sırtına almadan, hiçbir zümreye bağlanmadan, üstelik engellemelerden yılmadan yoluna devam etti.
Kâr amacı gütmedi, yâr amacı güttü.
Hem çalıp söylediler, hem ceplerinden para verdiler.
Nice sanatçılarla buluşturdu Denizli halkını. Örnek mi?
Ahmet Özhan, Melihat Gülses, Avni Anıl, Kutlu Payaslı, Necdet Tokatlıoğlu, İnci Çayırlı, Mediha Şen Sancakoğlu ve daha sayamadığım pek çok değerli isim.

Konser salonlarında bir kuruş kira indirimi alamadı bu dernek, bu kadar hizmete rağmen.
Gün geldi afiş astırmadılar konser duyurusu için.
Yerel televizyonlar, konser ilanlarını yayımlamak, çekim yapmak için para istediler.
Yine de, iğneyle kuyu kazdılar, tek tek sattılar o biletleri. Hem de bir paket sigara parasına.
Günler öncesinden konser programı belli iken, halkımız hep “başka işim olmazsa gelirim” cevabını verdi. Biz Denizli Musiki Derneği olarak, sanatsal etkinliklerin vakit öldüren katiller olmadığını anlatamadık.
Bir sanat etkinliği için program yapılması gerektiğini, buna göre gezme programı ayarlanmasının asıl entelektüel bir hareket olduğunu kafalara kazımayı beceremedik.
Konser tarihi ayarlarken, acaba maç var mı, başka dinleti, tiyatro, okul gecesi var mı diye araştırmak zorunda kaldık.
Çünkü sanatsal etkinliklere hep aynı 1000 kişi gidiyordu 700.000’lik koca böyyük şehirde!
1001 yapamadık iyi mi?
Protokolün genelde hep başka işleri çıktı.
Sırf protokolden bir kişi geç gelecek diye gün oldu, yarım saat geç başlattık konseri, erken gelene ayıp olacağını bile bile, içimiz sıkılarak. Hani dedik belki biraz destek olurlar konseri izlerlerse. Sırası gelmişken bu sebeple beklettiğimiz sadık dinleyicimizden özür dileriz, kötü bir niyetimiz yoktu inanın.
Olsun yine de kalan sağlar bizimdir deyip yola devam ettik.

Yukarıda saydığım sahne görüntüsü kolay gerçekleşmedi tabii.
Sponsorlar bulundu, yalvar yakar. Söylediği rakama kıyamayıp beşte birine indirenler oldu son anda.
Konuklara otel ayarlandı, sazlar İzmir’den getirildi, ağırlandı.
4 ay boyunca haftanın bir günü, bazen iki günü, 3 saat prova yapıldı. Her üye kendi cebinden diktirdi elbisesini. Onun da provalarına vakit ayrıldı. Aç geldiğimiz çalışmalarda bayılmayalım diye her hafta bir arkadaşımız pasta yaptı.
Siz konsere gelmeden 4 saat önce biz oradaydık.
Ses düzeni, mikrofon provası, sahne provası, solist provası derken izlediğiniz 3 saatlik konser bizim için 8 saatti.
Yorgunluğumuza değdi mi?
Vallahi değdi. Hep değiyor ya bu yüzden yirmi iki yıldır kürekleri bırakmıyoruz.

İstedim ki siz de bilin mesele çalıp söylemenin çok ötesinde.
Bu bir kültür mirası ve taşımaya yürek istiyor. Siz de bir sonraki konsere bunları bilerek gelirseniz, belki 1001 değil 100001 yürek oluruz.
Kim bilir?

KONSER GÜZELLEMESİ
Yine bir güz gecesi koynunda,
Kristal harların aydınlığında
Yitirmek üzereyken izlerimizi
Meşkin cezbine kapıldık
Hasretle kucaklaşıp,
Ezgilerde bulduk birbirimizi

Ruhumuz tok,
Gönlümüz kana kana içmişken
Musıkî pınarından nâmeleri,
Gelmeye gideceğiz yeniden
Dilimizde geceden yatıya kalan
Şarkı tanecikleri…

Biz karşılarız hep hayatı
Kış üstümüzü örtünce,
Yaz başımızdan dökülünce
Güzle hüzne dolanıp,
Baharda kuşlar ötünce…
Gücümüz yettikçe,
Ömrümüz vefa ettikçe.
İçimizde şevk,
Dilimizde meşk,
Gönlümüzde aşk tükenmedikçe…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı