EĞİTİM İŞİNİ EĞİTİMCİLERE BIRAKIN

21 Eylül Pazartesi günü 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılının ilk ders günü. Her kademede öğrenci olan çocuklarımıza ve öğretmenlerimize yeni eğitim öğretim yılında önce sağlık, sonra başarılar diliyorum.

Görünen o ki; yeni eğitim öğretim yılının, gerek öğrenci, gerek öğretmen, gerekse anne babalar için kolay geçmeyeceği bir gerçek. Çünkü sağlık açısından ciddi sıkıntılar olacak. Çocuklarda her ne kadar bulaş riski az olsa da; evden okula giden çocuk okula virüs taşıyabilir. Tam tersi çocuk okuldan eve virüs getirebilir. Bu sıkıntıların olmaması için gerek okul yönetimleri, gerek öğretmenler, gerekse anne babalar çok çaba harcayacaklar. Dileriz bu anlamda hiçbir çocuğumuz sıkıntı yaşamaz.

Okuldaki eğitimin nasıl yapılacağına gelince; bu konuda Milli Eğitim Bakan Ziya Selçuk imzasıyla illere gönderilen yazıya göre; okulların açıldığı ilk hafta olan 21-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek uyum programı okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokul 1’inci sınıflarda “1 gün yüz yüze eğitim” şeklinde gerçekleştirilecek.

Peki; ilkokul 1. sınıfa giden bir çocuk bir günde okula uyum konusunda ne gibi bir davranış kazanabilir? Sınıfına giriş çıkışın nasıl olacağını mı, sınıfını ve sınıf arkadaşlarını tanımasını mı, okulda herkesin kullandığı tuvalet ve lavaboları nasıl kullanacağını mı, sınıfta nasıl oturulup nasıl davranılacağını mı, en önemlisi çocuğun hayatını şekillendirecek olan öğretmenini tanıması ve güvenmesi mi?

Derslerin 30’ar dakikalık 5 ders olarak planlanan bir program ile toplam 150 dakika da bu saydığım davranışlardan hangisini 7 yaşındaki bir çocuk kazanabilir?

İşin en önemli yanı ise, okula ilk defa giden ve ilk defa ailesinden ayrı bir ortamda kalacak olan bu çocukların birçok yetişkinin anlayamayacağı heyecanını nasıl yenecek?

Diyeceksiniz ki, “ne yapalım”?
Derim ki, bu iş 1 günde (150 dakikada) olmaz.

Bu hafta böyle olsun derseniz, bunun adı “uyum” olmaz. Olsa olsa çocuk gideceği okulun bahçesini ve sınıfını görmüş olur.

Uyum haftasından sonraki 28 Eylül-2 Ekim tarihlerini kapsayan hafta ve devamında da şöyle bir planlama yapılmış.

Haftada 2 gün her biri 30’ar dakikalık 5 ders saati yüz yüze eğitim alınacak. Ders saatleri arasında 10’ar dakikalık dinlenme süresi verilecek. Okul yönetimleri tarafından teneffüs saatlerinde öğrenciler arasındaki sosyal mesafenin korunması için nöbet görevi de dahil olmak üzere gerekli planlamalar yapılacak.

Ders programı ise şu şekilde planlanmış;
Uyum haftasından sonraki 28 Eylül-2 Ekim tarihlerini kapsayan hafta ve devamında ise Türkçe dersi haftada 2 gün 3’er ders saati olmak üzere 6 ders, Matematik haftada iki gün 1’er ders saati olmak üzere 2 saat, Hayat Bilgisi haftada 2 gün 1’er ders saati olmak üzere 2 saat yüz yüze eğitimle verilecek. Bu dersler ile ilgili olarak yüz yüze işlenemeyen ders saatleri ile ilkokul 1’inci sınıf programındaki diğer dersler ise EBA TV ve EBA portal canlı sınıf uygulamalarıyla uzaktan eğitim sistemleriyle verilecek.

Bu programa göre yeni öğretim yılında korona tedbirleri kapsamında ilkokul 1. sınıf öğrencileri haftada 2 gün yüz yüze eğitim alacak, bu iki gün içerisinde günde 3’er saatten 6 saat (ders saatleri 30 dakika olduğu için toplam 6×30=180 dakika) Türkçe dersi alacak. Günde 1’er saat haftada 2 saat matematik ve hayat bilgisi dersi alacak. Programdaki diğer dersler EBA TV üzerinden uzaktan eğitim yoluyla verilecek.

Çok merak ettiğim bir soru; bu programı hazırlayanlar acaba bu sürede, bu yöntem ile 1. sınıf öğrencilerine okuma yazma öğretip üstüne bir de matematik öğreteceklerine inanıyor mu?

Bu programı hazırlayanlar “EĞİTİMCİ” ise inandıklarını sanmıyorum. “EĞİTİMCİ” değillerse bu konuyu niçin “EĞİTİMCİLERE” bırakmıyorlar.

Sağlık endişelerini anlıyorum ama kanımca bu program verimli olmayacaktır.

Çözüm mü?
Keşke bu ve benzeri kararları alırken bu işin yükünü taşıyan öğretmen ve idarecilere sorsanız!

Geçen yılın 1. sınıf olup da bu yıl 2. sınıf olarak uzaktan “EĞİTİM” alacak çocuklarımızın durumu ise beni daha çok düşündürüyor.

Umarım ben yanılırım.