REKLAMI GEÇ

HERKES EĞİTİMCİ OLAMAZ!

31 Ocak 2018 Çarşamba

Okul; öğrencilere sadece kitaplarda belirtilen konuların öğrencilere öğretilmeye çalışılan bir yer değildir.

Öğretmenlik; sadece sınıfta öğrencilerin karşısına geçip kitaplarda belirtilen konuları anlatmak değildir.

Peki;
Okulun görevi nedir?
Öğretmenlik nedir?

Okul; çevresinde bulunan insanlara EĞİTİM ve ÖĞRETİM çalışmalarının planlı ve programlı bir şekilde aktarılması için tasarlanmış bir kurumdur.

Çevresinde bulunan insanlara diyorum; çünkü okul sadece öğrencilere hitap etmez. Eğitim yöneticilerinin yapacağı iyi bir planlama ile okulda yakın çevrede oturan her yaştaki insanların katılımıyla çok önemli eğitim faaliyetlerin yapılabileceğini biliyoruz. Gündüz öğrenciler, ders saati dışındaki zamanlarda yetişkinler okuldan rahatlıkla faydalanabilirler. Böylelikle okulun çevresine EĞİTİM anlamında önemli katkılarının olması sağlanır. Geçmişte ilimizde bunun çok güzel örneklerini gördük.

Öğretmenlik nedir?
Öğretmen sadece ÖĞRETMEYE çalışan değil, aynı zaman da EĞİTMEYE çalışan bir kişidir.
Öğretmenlik karşındaki bireyleri etkileme sanatıdır.
Her insan bildiği bir konuyu başkalarına öğretebilir. Ancak her insan EĞİTİM işini yapamaz.
Öğretmen öğrencisine kitaplardaki konuları anlatıp öğretebilir. Terzi çırağına dikiş öğretebilir. Her mesleğin ustası bir başkasına yaptığı işle ilgili bilgileri öğretebilir. Önemli olan bu öğretilen bilgilerin kalıcı davranış değişikliğine dönüşmesidir.

Biz ‘EĞİTİM’i tanımlarken; “bireyde davranış değişikliği meydana getirme sürecidir” deriz.

Çünkü eğitim bu günden yarına hemen kazanılacak bir davranış değildir. Bu iş bir süreç gerektirir. Bu nedenle gerek eğitimin verildiği ortam, gerekse eğitimi veren bireyler çok önemlidir.

Siz, uygun eğitim ortamı sağlamadan karsınızdaki bireylerde istenilen davranış değişikliğini meydana getiremezsiniz.

Ancak; unutulmamalı ki en uygun ortamları da sağlasanız da uygun bir EĞİTİCİ yoksa başarılı olamazsınız.

Eğitim işini yapacak en önemli faktör ‘ÖĞRETMEN’dir. Burada öğretmen ile birlikte EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN rolü çok önemlidir.

Başta eğitim yöneticileri olmak üzere özellikle öğretmen öğrenciler için rol modeldir. Özellikle ilköğretimde bu daha da belirgindir.

Bu durumda etkili bir eğitim isteniyorsa bütün EĞİTİMCİLERİN öğrenciler tarafında rol model olarak görecekleri bilinci ile başta konuşma, davranış ve kılık kıyafetlerine özen göstermek zorundalar.

Bir EĞİTİMCİNİN mahalli şivesi ile konuşma hakkı yoktur.
Bir EĞİTİMCİNİN özensiz bir kıyafet ile okula gitme hakkı yoktur.
Bir EĞİTİMCİNİN saçı ile sakalının karışmış halde okula gitme ve bunun özgürlük olduğunu söyleme hakkı hiç yoktur.

Bu durumun devlet memurları kılık kıyafet yönetmeliği açısından sakıncası olmayabilir. Bu anlayışın arazide görev yapan bir devlet memuru için sakıncası olamaya bilir. Ancak ülkenin geleceğini emanet edeceğimiz çocukların yetişmesi ile ilgilenen her kademedeki MİLLİ EĞİTİM mensupları için kabul edilemez.

EĞİTİM “bireye kalıcı davranış değişikliği kazandırma sürecidir” dediğimize göre bütün EĞİTİMCİLERİN bu sürece katkı sağlayacak nitelikte olması bir zorunluluktur.

Bir şirketin sahibi isteği gibi giyinip davranabilir. Ona diyeceğimiz yok. Ancak bu ülkenin çocuklarının yetişmesinde söz sahibi olan kişiler söz konusu olunca hepimizi ilgilendirir, hepimiz rahatsız oluruz, hepimiz itirazımızı yaparız.

Ne yazık ki son yıllarda başta Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı olmak üzere birçok eğitim kurumunda özensiz giysiler, özensiz saç ve sakalla rahatsız edici bir şekilde görev yaptığını düşünen kişileri görüyoruz. Bu görüntüler ne yazık ki bazı eğitimciler tarafından kılık kıyafet özgürlüğü olarak savunuluyor. İşin teselli eden yanı ise bu anlayışta olan eğitimcilerin az sayıda olması. Çoğunluk EĞİTİMCİ arkadaşlarımız bu konuda daha özenli davranmaktadırlar.

Bu konuda beni rahatsız eden iki örnek gördüm.
Birincisi; Milli Eğitim Bakanlığının en üst düzey memuru olan Müsteşar beyi yaklaşık iki üç ay önce TV haberleri sırasında eğitim ile ilgili konuşurken sakallı bir şekilde görünce şaşırdım. Milli Eğitim tarihinde görev sırasında bu şekilde hiçbir Milli Eğitim personeli böyle görülmemiştir. Geçmiş Müsteşarlarımızın resimleri sanıyorum yan odada asılıdır. Orada yoksa bakanlığın sitesine lütfen bir baksın Sayın Müsteşar.

Bu görüntüye bu kadar üzülürken geçtiğimiz günlerde yine TV haberlerinde Talim Terbiye Kurulu Başkanı Sayın Alpaslan Durmuş’un açıklamalar yaptığını gördüm. Konuşmalarının içeriğinin değerlendirilmesi ayrı, ancak başkanın saçı ve sakalı ne yazık ki Sayın Müsteşarı aratacak durumdaydı.

Talim Terbiye ki; Türk Milli Eğitiminin “BEYNİ”. Bu ülkenin çocuklarının neleri öğrenmesi ve nasıl yetişmesi gerektiği konusunda en son sözü söyleyen kurumdur. Sayın Başkan da böyle bir kurumun başı olarak gireceği bir sınıfta bu kılıkla asla ROL MODEL olamaz.

Milli Eğitim Bakanlığının en üst düzey iki yetkilisini böyle eleştirirken bakanlıkta rol model olacak birçok ‘EĞİTİMCİ’nin olduğunu da biliyoruz.

Örnek mi?

Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz.
Bu arada Sayın Bakanın da benim gibi bu görüntüden rahatsız olduğunu tahmin ediyorum.

Sayın Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ‘ın eğitime dair eleştirilecek yanları olabilir. Ancak Sayın Bakan konuşma, davranış ve kılık kıyafet anlamında öğrencilere iyi bir rol model olur.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Efe Karataş   -  Bağlantı 31 Ocak 2018, 23:31

Bağışlayın hocam ama hala mı saç sakalla uğraşıyoruz?
İdarecilerin ve öğretmenlerin saçı sakalı şimdiye kadar böyle değildi de noldu? Bırakın insanlar kendilerine neyi yakıştırıyorsa öyle giyinip kuşansınlar. Eleştirilebilecek o kadar çok şey varken.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı