REKLAMI GEÇ

ÖĞRETMENE SAHİP ÇIKIN

6 Mart 2019 Çarşamba

Diyarbakır’ın Çermik ilçesi bölgede görev yapan öğretmenlerin genel olarak tercih ettikleri şirin bir ilçe. Komşu ilçeler Ergani ve Çüngüş’te güzel yerler ancak, gerek iklim koşulları, gerekse sosyal anlamda Çermik daha cazip bir yerdir.

Böyle tercih edilen güzel bir ilçe geçen hafta bir Cumhuriyet savcısının bir grup öğretmen ile girdiği halı saha tartışması ile gündeme geldi. Haberi duyunca gerçekten çok üzüldüm. Sorun savcı beyin keyfi tutumu yüzünden bölgede çok zor şartlarda çalışan genç öğretmenlerin tedirgin edilmesi.

Ancak tesellimizde gerek Milli Eğitim Bakanı’nın, gerekse Adalet Bakanı’nın gerekli duyarlılığı gösterip öğretmenlere sahip çıkılması oldu.

Diyarbakır’ın bütün ilçelerini çoğu köyleri dahil olmak üzere terörün en yoğun olduğu yıllarda zaman zamanda yayan gezmiş eski bir İlköğretim Müfettişi olarak o bölgede öğretmenlerin hangi şartlarda görev yaptığını, neler yaşadıklarını ve neler hissettiklerini çok iyi bildiğim için savcı beyin davranışı meslektaşlarım adına gerçekten beni çok üzdü. Bunları söylerken sanmayın ki Çermik’te öğretmenlerin can güvenliği sorunu var? Bölgede halk öğretmenlere kendi evladı gibi sahip çıkar, onlara en küçük bir zararın gelmesini asla istemez. Ancak, bölgede görev yapan diğer kamu görevlilerine göre biraz daha ilgiye ve desteğe ihtiyacı olan öğretmenlere yapılan bu davranış, biz meslektaşları kadar Çermik halkını da üzdüğüne inanıyorum.

Diliyorum ki; benzeri tatsız olayları bir daha görmeyiz. Bölgede hizmet vermeye çalışan öğretmenlerimize toplumun her kesimi mutlaka sahip çıkacaktır.

****
Milli Eğitim bakanlığının bazı uygulamalarını anlamakta zorlanıyorum. Örneğin; şubat ayında 20.000 öğretmen ataması yapıldı. Bu öğretmenlerin güvenlik soruşturmaları yaklaşık bir ay sürecek. Nisanın ilk haftasında görev yerlerine gidecek öğretmenler ne yapacak? Ders programları yapılmış, sınıf dağılımları yapılmış olan bir okulda bu öğretmenler yılsonuna kadar yaklaşık 2 ay boş kalacaklar. Denilecek ki; uyum çalışması, seminer gibi çalışmalar yapılacak.

Bu durumda, boşa geçecek zamana mı yanarsın, boşa ödenen ücretlere mi?

Peki, ne yapmak gerekir?
Gayet basit.

Bir doktor yılın hangi ayında atanırsa atansın gider hastalarına bakmaya başlar. Bir mühendis öyle. Bir maliyeci öyle. Ancak öğretmenlik farklı.

Yapılacak iş şu.
Yılda iki defa öğretmen ataması yapılır.

Temmuz, ağustos ayında atama yapılır, öğretmen de 1 Eylül’de görevinin başında olur.

Aralık, ocak ayında varsa ihtiyaç atama yapılır, ikinci dönemin başında göreve başlar.

Böyle bir takvim uygulanırsa hem öğretmen verimli olur, hem de ekonomik anlamda verimli olur.

Ama ne yazık ki, uygulamada verimlilikten öte sanıyorum siyasi kararlarla hareket edildiği için, yeni atananlar daha göreve başlamadan mart ayında yeni atamaların yapılacağı haberleri geliyor.

****
Bu gün bakanlıktan gelen haber; ilkokul 1. sınıfa 66 ayı dolduranların yerine 69 ayı dolduranlar zorunlu kayıt olacak deniliyor.

Bu iş yıllardır konuşulur, farklı uygulamalar yapılır. Hatta bir dönem 6 yaş grubunu yani 60 ayı tamamlayanlar 1. Sınıfa kaydedilmeye başlandı. Zamanla yanlıştan dönüldü. Türkiye de bu deneyimler varken niye yeni yeni uygulamalar çıkar anlamak mümkün değil.

İşin doğrusu Türkiye şartlarında 7 yaşına giren, yani 72 aylık çocuklar 1. Sınıfa kaydedilmesidir. Aksi halde dönem dönem kaybedilmiş nesillerden söz etmek zorunda kalırız.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı