REKLAMI GEÇ

OKULLLARDA ŞİDDETE HAYIR

10 Nisan 2019 Çarşamba

Daha birkaç gün önce hepimizi derinden üzen haber;

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, Atatürk Anadolu Lisesi’nin Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu, bir öğrenci tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti.

Ne yazık ki zaman zaman bu tür üzücü haberleri ülkemizin değişik illerinden duyuyoruz. Bazen hayatını kaybeden eğitimci, bazen saldırıya uğrayan eğitimciler. Bunun sonu ne yazık ki gelmiyor. En son saldırı olayı da ilimizde meydana geldi.

Sevil Kaynak Ortaokulu Müdürü ve iki müdür yardımcısı bir öğrencinin yakınları tarafından okul içerisinde saldırıya uğramış. Yargısız infaz yapmak istemem ancak, gerekçe ne olursa olsun okula gelen öğrenci velisi ve yakınlarının davranışları affedilemez. Bu nedenle bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyorum. Meslektaşlarımıza da geçmiş olsun diyorum. Bu tür çirkin olayların bir daha olmamasını diliyorum. Ama bu dileğim ne yazık ki gerçekleşmeyecek. Bizimkisi sadece dilekten öteye gitmeyecek. Dilerim yanılırım.

Bu tür olaylar meydana geldiğinde genel olarak ilgili kurumlar gerekli önlemlerin alındığını, gerekli inceleme ve soruşturmanın başlatıldığını, saldırganlara gerekli cezai müeyyidelerin uygulanacağını belirten benzeri beyanatlarda bulunurlar. Bir süre sonra olay unutulur, sadece sıkıntıyı yaşayanlar kendi dertleriyle baş başa kalırlar. Bir süre sonra benzeri bir olay olduğunda yine benzeri açıklamalar.

Bu gibi durumlar karşısında Milli Eğitim Bakanlığı ne yapar?

Bakanlık okullarda şiddetin önlenmesi ile ilgili olarak genelgeler yayınlar, hatta geçmiş yıllarda konu ile ilgili yayınlanmış olan genelgelerden de söz edilir, komisyonların kurulması, raporların hazırlanması, bu raporların bakanlığa gönderilmesi gibi talimatları il milli eğitim müdürlüklerine gönderilir, onlarda ilçelere, onlarda okullara, okul idareleri de öğretmenlere konuyu bildirir. Bu şekilde herkes görevini yapmış olur. Ama ne yazık ki olaylar son bulmaz.

Peki, çözüm ne?

Her şeyden önce okullarda şiddet sorununu çözmek, günü birlik müdahalelerle değil, uzun vadeli eğitim politikalarıyla mümkündür. Bunun için başta öğrenci ve öğretmenler olmak üzere, eğitimin tüm bileşenlerine yönelik kültürel ve sosyal yönden tatmin edecek çalışmaların hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesi gerekir. Okullarda rehberlik hizmetlerinin işletilmesi ve buralardaki yetersiz personel sayılarının giderilmesi gerekir.

Bunun için de; MEB’in rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerine yönelik düzenlemelerinin yeniden gözden geçirilmesi ve bu hizmetin daha ciddiye alınıp sadece öğrencilere değil, öğrenci velilerini de kapsayacak bir çalışma sisteminin benimsenmesi gerekir. Uzun vade de ise, sıkça vurguladığımız ÖĞRETMEN YETİŞTİRME politikası ciddi olarak ele alınıp mutlaka çağın gereklerine uygun, mesleğinde yetkin ve saygın öğretmenlerin yetişmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.

Öğretmenlik mesleğinde yetkin olmak için öğretmen kendisini iyi yetiştirecek, saygın olmak için de sadece bilgili olmak yetmez, görünüş ve davranışlarıyla hem öğrenciyi, hem de çevresini etkileyebilecek özelliğe sahip olması gerekir. Bu özelliklere sahip eğitimcilerin olduğu bir okulda, öğrencinin derdiyle dertlenen, öğrenci velisi ile sürekli iletişim halinde olan EĞİTİM EMEKÇİLERİ ne hiçbir zaman el kalkmaz.

Bu durumda iş dönüp dolaşıp ÖĞRETMEN’e geliyor.

Kısacası; EĞİTİM, görkemli binalarla değil, İYİ YETİŞMİŞ ÖĞRETMEN’lerle olur.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı