REKLAMI GEÇ

ADNAN KESKİN’İN İŞİ ZOR…

15 Ekim 2012 Pazartesi

Yıllar öncesi tanıdım Onu…

Darbenin üzerinden bir yıl anca geçmiş, birçok siyasetçi gibi o da ‘yasaklılar’ listesinin başlarında yer almıştı…
Ben o yıllarda, hem üniversitede okuyor, hem de Hürriyet Gazetesi’nin Denizli Bürosu’nda yeni yetme bir gazeteci olarak çalışıyordum…

12 Eylül’ün tüm ağırlığının çok acımasız bir şekilde hissedildiği o dönemde bile ve yasaklı olduğu halde, halkla temasını hiç kesmedi…

Bir avukat olarak çıktığı ilçe, kasaba ve köy yollarında, aslında gizliden gizliye siyaset yapmayı ve onu çok seven insanlarla kucaklaşmayı hiç ihmal etmedi…

Sabahın erken saatlerinde, gazete bürosuna dayanır “Hadi Bülent köylere gidiyorum, gel…” derdi…

Derdi, çünkü ondan ben rica etmiştim, köy ziyaretlerine gittiğinde beni de yanına almasını… “Sen halkla buluşursun, bende bir gazeteci olarak dertlerini, sorunlarını dinler haber yaparım” demiştim…

O zaman fark ettim Adnan Keskin’in siyaset adamı olmaktan öte, insanları seven ve onlarla birlikte nefes alabilen örgütçü bir kişiliğe sahip olduğunu…

Her hangi bir tarlanın başında aracını durdurur ve “Şu Hatçe halaya, Memet dayıya bir merhaba diyelim” der ve inerdi araçtan… Tarlada çalışanlar ise yüzlerce metre uzaklıktan Adnan Keskin’i tanır “Hoş geldin Adnan oğlum” diyerek sarılıp öperlerdi…

Yıllar boyunca kendine has bir çizgi tutturdu ve bu çizgiden, her türlü baskıya rağmen hiç vazgeçmedi…

Siyasetin vitrininden çekildiği zamanlar oldu; ama halkla irtibatını hiç kesmedi… Lafını hiç esirgemedi… Her zaman mücadeleci, yırtıcı, korkusuz ve sabırlı bir kişilik sergilemesini bildi…

İşte bu kişilik ve halkın ona alan bağlılığı sonucu, yıllar sonra bile girdiği partinin ön seçiminde önemli farkla liste başına oturdu…

Bu yetmedi Meclis İdare Amirliği görevine getirildi…
O da yetmedi, parti içerisinde eskiden elinde bulundurduğu güçlü yere doğru yolculuğunu sürdürdü…

Kısa sürede CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, parti örgütünü teslim edecek kadar güvendiği isimler arasında yer aldı…

Güvenmekte de haklıydı…
Çünkü Adnan Keskin , sadece Denizli’nin değil tüm Türkiye’nin güvendiği bir isimdi…

Son genel kurulda da yine bu güven tescilledi ve en fazla oyu alan isim oldu…

Doğal olarak da Kılıçdaroğlu da, onu Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı koltuğuna oturttu…

Oturttu oturtmasına ama; Keskin için asıl zorlu dönem de bundan sonra başladı…

Çünkü önümüzdeki yıl yapılacak olan yerel seçimler, hem Adnan Keskin hem de Genel Başkan Kılıçdaroğlu için önemli bir sınav niteliği taşıyordu…

Burada Keskin iki taraflı bir “zor hedefle” karşı karşıya kaldı…

Bir taraftan örgütün tüm illerde başarılı olmasını ve alınan belediye başkanlığı sayısının artırılmasını düşünmek zorunda olan Keskin, diğer taraftan da kendi memleketi olan Denizli’de AKP’ye kaptırılan başkanlığı yeniden CHP’ye kazandırmak için çırpınacak…

Hem de yeni yasayla birlikte, büyükşehir olacak Denizli’de işlerin hiç de kolay olamayacağı biline biline…

Her şey bir tarafa, Keskin’in, hele hele örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in, siyasi kariyerinin son yıllarında kendi memleketinde yerel seçimi kaybetme başarısızlığına fırsat vermeyeceğini düşünüyorum… Düşünüyorum; ama bunu nasıl başarıp, başaramayacağına dair görüşlerimi de gelecek yazıma bırakıyorum…

SON SÖZ: Adnan Keskin’in işi zor; ama hem Keskin’in hem de Denizli dengelerinin zoru başarmaya dair malzemesinin de çok olduğuna inanıyorum… Önemli olan bu malzemeyi en iyi şekilde kullanarak, seçim dönemi çalışmalarının inşa edilmesidir… Bunların neler olduğunu, sonraki yazımda okuyabilirsiniz…

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı