REKLAMI GEÇ

AKP-ZEYBEKCİ VE DENİZLİ

1 Ekim 2012 Pazartesi

Öncelikle yeniden sizlerle buluşmanın heyecanıyla merhaba diyerek, yazıma başlamak istiyorum…

Aslında ilk yazımdaki kelimelerin ağırlığı, genel bir ülke ve Denizli siyasetinin değerlendirmesine doğru kayacaktı; ama AK Parti’nin 4. olağan kurultayı nedeniyle bu gelişmeye doğru odaklanmayı uygun gördüm….

Gördüklerim, hissettiklerim…

Sabahın erken saatlerinden itibaren Ankara Arena Spor Salonu’nun önünde müthiş bir hareketlilik başladı…

Bu hareketlilik, sadece insan trafiğiyle ilgili bir hareketlilikti…

Ama asıl tempo haftalar öncesi start almıştı…
Salonun hazırlanması süreci görülmeye değerdi…
Yüzlerce afiş, onlarca dev ekran, binlerce metreyle dillendirilebilecek kadar kablo ve spot lambaları…

Diyeceğim şu ki, bu kongre için daha öncekilerinden çok çok daha fazla hem para hem de emek harcanmıştı…

Türkiye’nin dört bir yanından hem delegeler, hem de kongre heyecanını yaşamak isteyen partililer adeta Ankara’ya akın etmişti… Buna 200’e yakın yabancı konuğu da eklemeden geçmek istemem…

İç hacmi 10 bin kişiyi barındırmaya göre planlanmış Arena Spor Salonu, orta alanının da devreye sokulmasıyla en az 15 bin, tribün bölümlerindeki ayakta izleyenleri ve dışarıda hazırlanmış ortamdaki katılımcıları da dikkate aldığımızda 20-25 bin kişiye ev sahipliği yaptı…

Rakam işine girildiğinde, bu rakamı çok bulanlar olabileceği gibi, az bulanların da olacağını tecrübeme dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim…

Fakat kim nasıl bulursa bulsun… Bir iktidar partisinden beklenti duyanların sayısı ne kadar çok olursa olsun, bu kadar yüksek bir sayıyı sadece bir olağan kurultayda toplamayı başarmak ve bunu da sadece “çıkar beklentisine” dayandırmak bence büyük bir yanılgı olacaktır…

Diyeceğim şu ki, bu parti sadece çıkar amaçlı emelleri peşinden koşanların değil gerçekten inanç duyanların, güvenenlerin ve Türkiye için en iyisi olduğunu düşünenlerin partisi haline gelmiş… Buna merkez sağa çoktan oturmuş ve alternatifsiz olduğunu 10 yıldır süren ve giderek artan iktidar gücünü de eklediğimizde, ne demek istediğimi tam anlatmış olacağım sanırım…

Yakışmayanlar…

Yukarıda bahsettiğim muhteşem manzaraya gölge düşüren detaylar ise şunlardı…

Öncelikle güvenlik gerekçe gösterilerek, salona gelen binlerce insandan tamamen izole edilen kırmızı plakalı araçların sahipleri dikkatimi çekti… Ana bulvar tamamen kapatılmış ve bakanlar ile parti üst düzey yöneticiler kendilerini oralara getirenlere görünmeden salona giriş yaptılar… Bu da homurtularla neden oldu…

Diğer bir yakışmayan ise, daha düne kadar medyaya çifte standart akredite uygulaması yapan anlayışa büyük tepkiler gösteren ve bunu demokrasinin ayıbı olarak nitelendiren anlayışın sahiplerinin, aynı şeyi yapmış olması…

Ve buna tepki gösteren bizim vekilimiz, aynı zamanda da genel başkan yardımcısı olan Adnan Keskin’le kurultayda temsil edilmeyi düşünen CHP’nin, protesto ederek katılmaması…

Son yakışmayan ise, bizim meslektaşların yaptığı büyük gaftı…

Kürt Bölgesi Lideri Mesut Barzani’nin büyük alkış aldığı ve “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları ile karşılandığının yazılması oldu…

O salonda bulunan ve o anı net bir şekilde gören onlarca yıllık bir gazeteci olarak beni bir kenara bırakın, yanımdaki Yozgatlı hacı amcanın bile çok iyi anladığını, bizim anlı şanlı medya temsilcilerimiz anlayamamış ve büyük bir gafa imza atmışlardı…

Orada kimse Barzani için slogan atmadı… Hatta kürsüye cılız bir alkışla çıktı… Yoğun alkış ve sloganlar, Barzani ile birlikte salona giren, Barzani’yi kürsüye uğurladıktan sonra yerine geçmek için yürüyen Başbakan Erdoğan içindi…

En çok beklenen iki şey…

Genel kurulun en çok beklenen 2 şeyi vardı…
Bunlardan biri hayal kırıklığı yarattı, diğeri de sevinç…

İki şeyden ilki Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan’ın yapacağı konuşmanın içeriği, bir diğeri de yeni oluşacak 50 kişilik MKYK listesi…

Yapılan konuşmanın çok net mesajlar içermediği genel kanı olarak oradakilere yansıdığı gibi, yazarların da ortak değerlendirmesi oldu… Daha çok eskiden söylenenlerin tekrarı gibi geçen konuşmanın, duygusal dozunun yüksekliği işi kotardı, denilebilir…

Zeybekci MKYK’da…

En çok merak edilen ve genel kurulun heyecan eşiğini artıran diğer bir beklenti de, Erdoğan’ın hazırlayacağı 50 kişilik MKYK(Merkez Karar Yürütme Kurulu) listesiydi…

Bu listede yer almak demek, Türkiye’yi yönetecek isimler arasında yer almak demekti…

Bu listede yer almak demek, bakan olabilecekler içerisinde yer almak demekti…

Bu listede yer almak demek, bulundukları illerde parti içerisinde tartışmasız kabul görmek ve yerel yönetimde “Benim sözümün üstüne söz yoktur” demekti…

Bu listede yer almak demek, listede yer alan kişinin geldiği ilin ön plana çıkması demekti…

Bunun içindir ki herkes bu listeye girecek olan kendi bölgesinden insanın ismini merak ediyordu…

Denizli için de bu liste önemliydi…
Hem de çok önemli…

Çünkü bir taraftan bu listeye girme ihtimali çok yüksek olan Eski başkan ve yeni vekil Nihat Zeybekci’nin arkasından, kendi kişisel hesaplarını ön planda tuttukları için “inşallah girmez” diyenler, diğer taraftan da Denizli’nin iyiliğini düşünen ve “ girerse çok iyi olur” diyen çıkar beklentisiz sağ duyulu çevre…

Sonuçta Zeybekci hem kendi siyasi geleceği açısından önemli bir aşamayı geçmiş oldu, hem de Denizli siyasetinin geleceğini yakından etkileyebilecek siyasi bir kazanımın elde edilmesini sağlamış oldu.

Bundan sonraki süreçte 20 kişilik MYK listesinde yer almasını ya da yeni açıklanacak olan kabine de bulunmasını temenni etmek, bence Denizli’nin iyiliğini düşünen herkes için en doğru yaklaşım olacaktır…

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Necati   -  Bağlantı 2 Ekim 2012, 11:43

Evet,yorumlar yerinde ve doğrudur. Denizli’nin kazanması gerekiyor inşallah kazanır,hayırlı olsun.Sayın ZEYBEKÇİ’de üzerine düşeni yapacaktır.saygılarımla…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı