REKLAMI GEÇ

İĞRENÇ HESAPLAR…

20 Ekim 2009 Salı

Soru şu:

Siz demokrasinin mi yoksa darbenin mi medyasısınız?

Bu soru artık çok net soruluyor…

Ve bu sorunun arkasında ise iğrenç hesaplar yatıyor…

Birileri de bu günlerde medyanın nerede olduğunu, bu soruyla tartışma ihtiyacı duymaya başladı…

Çünkü bu memlekette Atatürk’ten yana olmak, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak ve bu ruhu yüreğinde yaşattıkları için hapislere atılan paşaların yanında olmak darbeciliği savunmakla eşdeğer duruma getirildi…

ABD ve AB Üyesi emperyalist ülkelerin yayılmacı emellerine hizmet etmek ise demokrasiyi savunmak oldu…

Yani at izi ile it izi karıştı diyemiyorum…

Ama karıştırmak için sistematik olarak çaba gösterenlerin sayısında ciddi artış olduğunu biliyorum…

Bunlardan biri de Taraf Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni ve köşe yazarı Ahmet Altan…

Bakın yazısının birinde ne diyor muhterem:

“…Ama bu sefer beceremeyecekler.
Bütün bu gelişmeler, onların beceremeyeceğinin işareti.
Demokrasinin tehlikede olmasına hiç aldırmayan bu medya şimdi şaşkınlıkla bu ülkede “demokrasi” isteyen insanlar olduğunu görüyor.
Ve; komik bir şekilde yüksek tirajlarına rağmen marjinalleşiyorlar.
Çünkü artık darbenin ve Ergenekon’un bir medyası olduğu gibi…
Demokrasinin de bir medyası var bu ülkede.
Onları öfkeden çıldırtan da bu…
Ama onları öfkelendiren, halkı sevindiriyor.
Artık darbe istemiyor çünkü bu ülke…”

Evet ben de öfkeden çıldırıyorum Sayın Altan, ama bu ülkenin paşalarını, ordusunu, sarsılmaz var oluş ilkelerinden biri olan “laikliği” savunduğum için, senin gibi ABD ve İngiliz mandacılığı sevdası insanlar tarafından darbecilikle suçlandığım için öfkeleniyorum…

1980 askeri darbesinin en ağır mağdurlarından biri olarak şunu diyorum ki, bu ülkenin üzerinde büyük oyunlar oynayan güçler, (kurtuluş savaşı öncesi hariç) hiç bu kadar başarılı olma aşamasına gelmemişti.

Artık yanlarında kendi yarattıkları bir iktidar, kendi yarattıkları bir medya ve ilk kez bu kadar aleni bir şekilde kendini ortaya atan toplumun her kesiminden işbirlikçileri var…

Ve bunlar sayesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline, “demokrasiyi savunuyoruz” “Kürt açılımı” yapıyoruz palavrasıyla dinamit döşendi…

Şimdi iş fitili ateşlemeye geldi…

Geldi de, bunu yapabilmeleri için ‘ordusundan nefret etme aşamasına gelmiş’ bir halk topluluğunun yaratılması gerekiyor…

Hesabın en iğrenç tarafı da bu işte…

Ahmet Altan gibileri de bunun için bir taraflarını yırtıyorlar…

Ama aynı hesabı yıllar öncesinde bu ülkeyi işgal ettiklerinde de yapan emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileri, her zaman ki gibi bu halkın inanılmaz sağduyusu sayesinde, bize kesmeye çalıştıkları hesabın acı faturasını, bir taraflarına dolayıp inlerinin yolunu tutacaklar…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı