REKLAMI GEÇ

KAZIN AYAĞI…

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Otuz yılı aşkın bir süre Denizli’de yaşadım…
Ve sadece gazetecilik yaptım…
Bu nedenden dolayı da Denizli’nin dengeleri, insan ilişkileri ve siyasi hesaplarını az, çok bilirim…

Ama son iki yıldır, Başkent Ankara’nın havasını soluyunca, (özellikle siyaseten) kazın ayağının, yani hesap ve kitapların hiç de öyle olmadığını gördüm…
Gerçekten de, Denizli’den siyasete bakıldığında başka, Ankara’dan bakıldığında ise çok daha başka kriterlerin var olduğunu kolaylıkla anlayabiliyor insan…
Bu nedenle de, siyasete Ankara’dan bakıldığında nasıl görüldüğünü (izlenimlerimi ve algılamalarımı) sizlere aktarmak istiyorum…

Denizli’den bakanlar, siyaseti vatan, millet aşkıyla eşleştirerek, vatan millet Sakarya hesabı yaparken, Ankara’dan baktığınızda günlük rutin bir atraksiyon, ayak oyunları, ‘benim adamım’ hesaplarını görürsünüz…
Denizli’den bakanlar, en azından önümüzdeki yerel seçimlerde CHP-MHP birleşmesinin Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıdığını çok net görebilirken, Ankara’dan bakanlar ise (her bölgede seçimleri kendi parti adaylarının alacağını düşündükleri için!) böyle bir birleşmenin gereksizliğini dile getirirler…
Özünde ise hesapları, Türkiye’nin geleceğinden daha çok, kendi kurdukları tezgâhın devamlılığına dayanmaktadır…
Biraz daha detaya indiğimizde…

Denizli’den bakıldığında, şu veya bu nedenden dolayı AK Parti’nin adayı (Özellikle de bir kısım medyanın tüccarca bakışı sonucu, garantiymiş gibi pompalanan) Osman Zolan gibi görülürken, Ankara’dan bakıldığında aslında hiç de garantisinin olmadığını çok net görmek mümkün…

Hele hele, Başbakan Erdoğan’ın özellikle büyükşehir olan illerde “Ne vekiline, ne il ne de ilçe başkanına bakmayacağım… Anket sonuçları ve başka yan faktörleri de hesaplayarak son kararı ben vereceğim” dediği bizzat duyanlar tarafından dillendirilirken, halen daha “Zolan’ı garantiymiş gibi” lanse etmeye çalışanların, başta Zolan’a, ardından da AK Partiye zarar verdiklerini bilmesi gerekir…

Denizli’den bakıldığında CHP’nin güçlü, agresif siyasetten uzak, geçmişi temiz ve birçok kesimden oy alabilecek ılımlı bir adayla çıkması durumunda seçimleri alma ihtimalinin bile olabileceği görülürken, üstelik bir çok açıdan taşın altına elini koymaya hazır Kazım Arslan gibi bir ismin de “Ben de varım” demesine rağmen, Ankara’dan bakanların halen daha aday belirleme konusunda küçük, şahsi ve iç siyaset hesabı yaparak aday arayışı içerisinde olduklarını ibretlik bir şekilde izlemek mümkün…

Son olarak Denizli’den bakıldığında MHP’nin anketlerdeki yükselişini görenler, buna son yerel seçimlerde Ümit Bahtiyar gibi bir ismin gösterdiği başarıyla da oy patlaması yapıldığını anımsayanlar, doğru bir ismin belirlenmesi durumunda merkez sağ oylarının, hatta da desteğiyle, bazı ege illerinde olduğu gibi Denizli’de de hedefe ulaşılabileceğini mucize kabilinde bile olsa düşünür oldular…

Belki de Denizli’den yansıyan bu etkili bakış, MHP’nin Ankara’daki kurmaylarını, (başta Genel Başkan Yardımcısı ve MHP Milletvekili Emin Haluk Ayhan olmak üzere) daha temkinli ve gerçekçi arayışlar içerisine girmesine neden olmuş gözüküyor…

Sonuca gelecek olursak…
Bence Denizli’de bu yerel seçimler büyük şehir olmanın, Kürt Açılımı’nın, Anayasa çalışmalarının, Gezi Olayları’nın, dış siyaset faktörlerinin, iktidar yıpranmışlığının, hatta cumhurbaşkanlığı hesaplarının etkisi altında sürpriz değişimlere gebe olacaktır.
Bu faktörler ile ‘kaz ayağı’ hesaplamasını iyi yapan ve ona göre aday bulup çıkaran, parti de adayı da ipi göğüsleyen taraf olacaktır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı