REKLAMI GEÇ

DENİZLİ’NİN BAŞARISI GURUR VERİCİ AMA…

5 Nisan 2013 Cuma

BAŞLARKEN

Denizlihaber.com yöneticisi Sedat Kurt: Sitemizin eğitim sayfasına editörlük yapar mısın? diye teklif getirince,  hayır diyemedim. Ömrünün en büyük dilimini eğitime veren bir öğretmen için reddedilemez bir teklifti bana göre.  Eğitim benim olmazsa olmazım çünkü. İnsan eğitimci doğmaz ama eğitimci olarak ölür.  Eğitimciliğin emekliliği yoktur bana göre. Bundan böyle Türkçe öğretmeni kimliğimle, yönetici kimliğimle, dershane öğretmeni kimliğimle, dershane yöneticisi kimliğimle ve yakıştırabilirseniz gazeteci kimliğimle bir şeyler paylaşacağım sizlerle. Bana göre öğretmen, her şeyi bilen değil, öğrendiklerini bir ayna gibi yansıtan kişidir. Ben de sizlere eskiden öğrendiklerimi, yeni öğrendiklerimi ve düşünce süzgecimden geçirdiklerimi aktaracağım. Doğru olanı alkışlayıp yanlışı göstermeye çalışacağım. Bu çalışma sırasında bize ulaştıracağınız bilgiler, haberler, eleştiriler sayfamızda yer alacak; okurların sesi, nefesi yer bulacak.

Liseyi bitirip yüksek okula gittiğimizde kantincinin “hocam” diye seslenişi, arkamızı dönüp hoca aramamıza sebep olmuştu. Arkamızda hoca olmadığını fark edince de hoca etiketini taşımaya başlamıştık. Öğrencilik yıllarında başlayan hocalığımız devam ediyor. Cemal Hoca dediler mi başkasını aramıyoruz sağımızda solumuzda. Hoca sıfatını hiç kirletmeden taşıdığımıza inanıyorum. Dileyelim bundan böyle de taşıyalım bu sıfatı, lekelemeden. “Hoca camide” kaç kez düşündünüz üstteki satırları okurken bilmiyorum. Ama alışılmışı terk edemiyor insanlar. “Öğretmenim” diyen arkadaşlarıma ve öğrencilerime daha mutlu bakıyorum. Daha çok haz veriyor öğretmenim sözcüğü bana. Bir de moda çıktı şimdi. Bazıları her önüne gelene “hocam” diyor. Nasıl bir düşünce biçimidir anlayamıyorum.  İnanıyorum güzellikler yaratacağız hep birlikte. Ben buradayım, çalışıyorum eğitim için. Sevgili öğretmenlerden, yöneticilerden, öğrencilerden, özel öğretim kurumlarının her bireyinden destek istiyorum. Buradan çıkacak güzellikler hepimizin olacak.

DENİZLİ’NİN BAŞARISI GURUR VERİCİ AMA…

Denizli ili ekonomide olduğu gibi eğitimde de ağırlığı olan bir il. Geçtiğimiz yıllarda ÖSS başarılarıyla ünlenen ilimiz son yıllarda adı konamayan bir başarısızlık gösteriyordu. Bu başarısızlık da sona erdi. Açıklanan sonuçlara göre Denizli YGS’de Türkiye üçüncüsü oldu. Bu haber hepimizi sevindirdi. Denizli’nin eğitim başarısının düşüşüyle ilgili bir yazı yazmayı düşünürken, başarıyı yazmak çok güzel oldu.

Bu başarı tüm Denizli’nindir. Öğrenci, öğretmen, okul,  dershane, anne, baba; bu başarıda büyük pay sahibidir. Yöneticilerin bu başarıdaki etkisi övgüye değerdir. Valimizi ve Milli Eğitim Müdürümüzü kutluyoruz. Aynı başarıyı Lise giriş sınavlarında da yakalasak ne güzel olur. İşte o zaman bu başarının tesadüf olmadığı daha iyi anlaşılır.

Peki bunlar, yıkılan okulları unutturur mu bize? Kız Meslek Lisesi’nin yerinde yeller esiyor. Yangından mal kaçırılır gibi yıkıldı da yerine ne oldu? Endüstri Meslek Lisesi yıkıldı. Yeni valilik binası yolun hemen yanına yapıldı.” Meydan, meydan! ”  diye bağıranlar vilayet önünde ufacık bi meydan bırakmadılar. Saraylar yapmış olsalar da unutulmayacak yıkan yöneticiler. “Şimdi bunun sırası mı, ne alakası var?” diyenler olacaktır. Yine bir yerleri, Denizli Lisesi’ni, Gazi İlkokulu’nu, yıkmayı düşünenler olursa, dileyelim olmasın, övgüyle anılmayacaklarını bilsinler. Adımız gibi biliyoruz ki yenisine yerleşilince eski valilik binası bir gecede yıkılacak. Ulu Cami’yi yıktıkları gibi. Bakın yıkanlar da yıkılanlar da unutulmuyor yıllar geçse de. Üstelik ödüllendirildi camiyi yıkan Ali Aygören  Koruma Kurulu Başkanı yapılarak. Gariplikler ülkesiyiz ne olsa.

Eğitimde belki de ülke olarak gerileme dönemi yaşıyoruz. “Eğitim, kişilerde davranış değişikliği oluşturma.” Olarak tanımlanır. Peki bizim eğitimimizde ne denli oluşturuluyor davranış değişiklikleri?

Biz hiç durmadan bilgi enjekte ediyoruz çocuklarımıza kocaman enjektörlerle. Ezberlenen, sınavlarda kullanılan ve sonra unutulan bilgiler. Hayatta hiç işe yaramayan bilgiler. Aileler belli davranışları benimsetirdi çocuklarına eskiden. Buna  “aile terbiyesi” denirdi. Şimdi bu terbiye verilmiyor. Okullarda verilsin isteniyor. Okullarda böyle bilgileri vermek isteyen öğretmenlerden hoşlanılmıyor. Varsa yoksa “test” deniyor. Sevgi, saygı kavramları bir anlam ifade etmiyor. Herkes çıkarcı olmuş. Gözlerini açtıklarında çıkar düşünüyorlar. Bütün ufukları çıkara açılıyor. Çocuklar temiz kalmak istese de aile ve çevre buna engel oluyor. Beceriksiz ve saf olarak görülüyorlar çevrelerinde. Türk Milli Eğitimi’nin amaçları doğrultusunda Atatürk’ün istediği “Fikri hür vicdanı hür, irfanı hür nesiller”i yetiştirmek zorundayız. Ülkemizde bir eğitim devrimine gereksinme var. Yoksa bu “ben “ çıkarcılığı sonumuzu getirecek.

Öğretmen sorunları çözüme kavuşturulmalı, öğretmenler yeniden eski itibarlı günlerine döndürülmeli.

Dershanelerle ilgili sorunlar çözülüp önleri açılmalı. Gelecek kaygısı yaşamadan devam etmeli dershaneciler görevlerine.

Hiçbir zaman unutulmamalı ki geleceğe yapılan en büyük yatırım eğitimdir. Eğitime önem vermeyen toplumlar çökmeye mahkumdur.

Denizli’nin adını 2013 YGS’ye altın harflerle yazdıran tüm yöneticilere, öğretmenlere, anne-babalara ve çalışkan öğrencilerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Kerem   -  Bağlantı 5 Nisan 2013, 11:01

yazılarınızda daha akıcı bir dil kullanmanızı tavsiye ederim… Bununla birlikte yıkılan okulların kampüs benzeri binalarda eğitime devam ettiğini neden yazmıyorsunuz. Sanırım yeni meslek liselerini gör(e)mediniz…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı