REKLAMI GEÇ

DOĞA, DOĞAL VE DOĞALLIK

20 Mart 2019 Çarşamba

Doğa, doğa diye tutturup, bakkala giderken bile araba kullanıyoruz. Çöpleri bile ayırmayı bilmiyoruz. Cam, plastik, evsel; hepsini karıştırıp gönderiyoruz çöp kutusuna. Bir tane ağaç dikemeden, bilmem kaç katlı çirkin yapılar dikip, ormanda yürüyüş yapmak istiyoruz.

Doğal, herhangi bir market zincirine girip sırf üzerinde %100 doğal yazdığı için diğerinden %25 daha pahalı olan ürünü alıyoruz. Hele ki üzerinde organik yazıyorsa daha fazla fiyatı gözden çıkarmaktan kaçınmıyoruz.

Doğallık. Gözlüklerimizin, instagramda çektiğimiz güzel fotoların, makyajımızın ve aslında bizi hiç yansıtmayan kıyafetlerin içinde doğal olmayı bekliyoruz. Bir kadın sırf estetik olduğu için doğallıktan çıkmaz, dünyanın en doğal kadını olabilir. İçinden nasıl geliyorsa öyle oluyor.

Köyden gelen sütü “ay bu çok kötü kokuyor” diye içmiyorsunuz ya; işte doğal olan ve marketlerden kat be kat daha uygun olan o sütler, yoğurtlardır doğal olan. Babaannenin emek emek hazırladığı tarhana çorbasıdır, doğalı uzaklarda aramayın kendinize dönün yeter. Özümüzde o kadar doğal ve sağlıklıyız ki, bunu bozmayı başarabilen sistemi tekrardan kutluyorum. Geç kalınmış sayılmaz, hala bir yerlerinden tutabilir, özümüzü kurtarabiliriz. Yoksa bizim olanları Yunanistan’a kaptıracağız. Baklava bizde kaldı sanırım.

Doğal olmak, oldurabilmek bu konuya davranışsal olarak bakmayı yeğlerim. İkiz kardeşler bile birbirine ne kadar çok benzese de aralarındaki kişisel, davranışsal farklar onları birbirinden ayırır.

Ünlüler hakkında her gün yüzünde hiç estetik olmadığını iddia ettiği, güzelliğini glutensiz beslenmeye borçlu olduğu yönünde haberler görüyoruz. Çağımızın getirdiği güzellik anlayışı, sivri ve uzun bir yüz, çıkık elmacık kemikleri, sorunsuz bir burun ve çekik gözler. “Kimse doğal değil artık” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Eğer kadın ya da erkek özünden öteye gitmiyorsa, göründüğü gibi olup, olduğu gibi görünüyorsa, iki yüzlülükten uzak kendi oluyorsa doğaldır. Estetiksiz karakterler arayınız. Doğallığı dışta değil içte ararsanız mutlu olabilirsiniz.

Doğa ile olan etkileşimimizin aslında bizi biz yapan özellik olduğunu, aslında doğanın biz olduğumuzu unutup yaşıyoruz bu hayatı. Son yüzyılda doğa ve insan arasındaki uçurum giderek arttı. Doğayı sadece ayçiçekleri tarlasında çektiğimiz güzel fotoğraflar olarak görmemeliyiz. Doğanın tüm imkanlarını hoyratça kullanırken, bencil olup onu beslemeyi unutmamalıyız. Şu anda gidecek başka bir Dünya yok ve kıymetini bilmeliyiz.

‘Lütfen bulmak istediğiniz gibi bırakın’ yazısını Dünya’ya asmak istiyorum. Böylece tüm sorun çözülebilir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı