REKLAMI GEÇ

ATATÜRK’E İHANET

3 Kasım 2019 Pazar

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı geride bıraktık.

29 Ekim 1923’te herkesin kanunlar önünde eşit olduğu, demokratik bir ülke hayaliyle yola çıkanlar amacına ulaşmıştı. Ülke eksiklerine rağmen çevre ülkelere bakıldığı zaman çok ileriye taşıdı kendisini. Farklı düşünceye tahammül, İran’dan da fazla, Irak’tan da. Muhalif bir parti kurulunca kendinizi idam sehpalarında bulmuyorsunuz. Giyim tarzınızdan dolayı mahkemelerde yargılanmıyorsunuz…

Cumhuriyet, eksiklerimize rağmen bu coğrafyada yerini sağlamlaştırdı. Türk milletine en uygun idare şekli olan Cumhuriyet’i yaşatmak ve daha ileri götürmek için, inanın kurucu irade kadar çalışmamız gerekecek.

Neden?

Çünkü bir tarafta Fatih Tezcan gibi ne halt olduğu belli olmayan ama sosyal medyadan yaptığı provokasyonlarla ülkeyi adeta kabak gibi ortadan bölen insanların varlığı büyük tehlike. Mustafa Kemal Atatürk’e, onun üzerinden kurduğu Cumhuriyet’e saldırarak kendini kabul ettirme çabasıyla ülkeye ne kadar zarar verdiğini görmeyen kör bir zihniyet. Yapılanları eleştirmekten ziyade, toptan karşı durma, toptan küfür etme, toptan aşağılama yoluna giderek amacına ulaşmaya çalışıyorlar. Biliyorum bu ülkenin çok büyük çoğunluğu bu sapık zihniyetle birlikte değil ama küçük de olsa sinek mide bulandırmaya yetiyor!

Bir diğer tarafta ise kendisini ‘Atatürkçü, Cumhuriyetçi’ diye niteleyen ve insanları kıyafeti üzerinden, yaşama biçimi üzerinden değerlendirerek aşağılama yoluna giden zihniyet geliyor. En son bunun örneğini İstanbul’da metroda gördük. Cübbesiyle metroda yolculuk yapan bir gence yönelik yapılan psikolojik saldırı Fatih Tezcan’ın yapmak istediğinin 10 katını yapıyor inanın. Marş okuyanlara değil sözüm. Marş okunurken, aleni bir şekilde cübbeli gence dönerek video çekene… Cübbeli gence dönerek marşı sanki ona karşı okuyormuş gibi yapana…

Cumhuriyet en çok bunun için var. İsteyen istediği gibi giyinebilsin, isteyen istediği gibi düşünüp, bunu hakaret ve küfür etmeden anlatabilsin diye. Siz bir insanın kıyafeti yüzünden nasıl olur da onun beyninin içini okuyabiliyorsunuz! Bunu yaparak incitilenin o genç kadar Cumhuriyet ve onun temel değerleri olduğunu nasıl görmüyorsunuz! Artık gardırop Atatürkçülüğünü bırakıp sokakta gezen, çocuklarla şakalaşan, binlerce kitap okuyan, ders kitapları yazan, dinlemeyi, diplomasiyi bilen bir Atatürk’ü sevme, sevdirme dönemi sizce de gelmedi mi!

“Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız,
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil,
Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar,
Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar.

Mustafa Kemal’i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!”

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı