REKLAMI GEÇ

EĞİTİMDE NİTELİK’SİZ’LİK!

26 Kasım 2017 Pazar

Eğitimle ilgili yazı yazacağımı söylediğimde bir öğretmen arkadaşım, ‘Bizim eğitimde iki şey eksik. Birincisi eğitim, ikincisi sistem!’ diyerek her şeyi özetledi aslında.

Türkiye’nin eğitimle olan imtihanı bitecek gibi de durmuyor. Son 15 yılda eğitim alanında yapılan değişikliklere, bırakın normal vatandaşı, öğretmenler bile ayak uyduramıyor.

Mesela; 2003 yılında katsayı farkı arttırıldı.
2004 yılında eğitim müfredatında değişiklikler yapıldı.
2005 yılında 3 yıllık olan liseler 4 yıla çıkarıldı.
2007 yılında OKS kaldırıldı, yerine Seviye Belirleme Sınavı (SBS) getirildi.
2010 yılında SBS, 3. yılın sonunda tek sınav modeline döndü.

2010 yılında düz liseler Anadolu Lisesi’ne çevrildi.
Yine 2010 yılında 10 yıldır uygulanan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sistemini değiştirilerek Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sistemlerine geçildi.
2012 yılında 4+4+4 eğitim sistemine geçildi.
2013 yılında TEOG’a geçildi.
2017’de bu kez de TEOG kaldırıldı.

Her gelen Milli Eğitim Bakanı büyük bir iştahla ortaya çıkıp önceki sistemi kötüleyerek başladı işe. Örneğin, ‘Cemaat devlete sızmış. Buna kargalar bile güler!’ diyerek kargaları güldüren sayın bakan Hüseyin Çelik, geçmişin izlerini silmek için! OKS’ler, SBS’ler, katsayılar derken ilk darbeyi vuruyordu sisteme. (Onun döneminde çalınan soruları, hakkı yenen milyonlarca öğrenciyi söylemiyorum bile!)

Ondan sonra gelenler de bir önceki dönemi eleştirerek işe başladı. Nabi Avcı TEOG’u getirirken, ‘Herkese danışarak, geniş istişareler yaparak bu sistemi getiriyoruz. Bu sistemde herkesin ortak aklı var’ diyordu mesela. 2017’ye geldiğimizde ise bir sabah uyandığımızda o dönem ‘muhteşem’ diye lanse edilen sistemin kalktığını öğreniyorduk. Bu kadar değişen bu kadar ideolojilere teslim edilen sistemden ‘nitelikli’ öğrenci ve öğretmen çıkmasını beklemiyorduk. Çıkmayacaktı. Bunu nerden anlayacaktık? Öğretmenler kendi alanlarıyla ilgili soruların yüzde 50’den fazlasını cevaplayamayacaktı. Daha keskin örneği ise bir bilgi yarışmasında görmüştüm. ‘Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Küba’nın lideri kimdir’ sorusunu cevaplayamayan kişi bir Tarih öğretmeniydi!

Öğrencilerle ilgili cevabı ise Uluslarası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) kapsamında yapılan sınav ortaya koyuyordu. Öğrenciler ezberde iyi, okuduğunu anlama ve bilgiyi üretme anlamında ise son sıralardaydı. Bunu yorumlayan PISA Direktörü Andreas Schleicher, ‘Türk öğrencilerin iyi oldukları alanlar artık dünyada daha önemsiz’ diyor. Okulları nitelikli-niteliksiz diye ayırmaya başlamak ise gelinen son noktadır artık. Gidilecek yer kalmamıştır!

Vallahi derdim siyaset değil. Ben çocuğumun, yeni nesilin okuduğunu anlayan, sorgulama kabiliyeti olan bireyler olarak yetişmesini istiyorum. Herşeye evet diyen, hemen biat eden bir nesil değil isteğim. Çocukların ‘nitelikli’ okullarda okumasını bunu da hakkaniyetle bu devletin sağlamasını bekliyorum. ‘Nitelikli’ okullar diyenlerin, ‘niteliklerinin’, ‘liyakatlarının’ sorgulanması gerektiğini düşünüyorum!

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle şehit öğretmenlerimiz Neşe Alten, Şenay Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz başta olmak üzere tüm şehit öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Tüm öğretmenlerin bu özel günlerini kutlarım.

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Güngör Kesimli   -  Bağlantı 27 Kasım 2017, 01:44

Yaşım 67.İlkokulu sınavla bitirdim.Erkek Sanat Enstitüsüne sınavla girdim, orta kısmını sınavla bitirdim.Oradan düz liseye geçtim yine sınavla.üniversiteye sınavla ve ön kayıt sistemiyle ilden ile koşturarak girdim.Şimdi de esas sınava hazırlanıyorum

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı