REKLAMI GEÇ

İSTANBUL’DA KAYBEDENLER!

25 Haziran 2019 Salı

Türkiye’nin herhangi bir şehrini bir parti kazanabilir ya da kaybedebilir ama İstanbul başka. İstanbul’da başlayan AK Parti iktidarı, göreve geldiği günden bu yana ilk defa böylesine bir mağlubiyet aldı. Bunun yanında Ankara başta olmak üzere büyükşehirleri de muhalafete kaptıran AK Parti kaybetmenin sorumlularını arıyor.

Belki yardımcı olur diye bir liste bırakıyorum AK Parti’ye. Eski alışkanları devam ettirip ‘bizim senin listene ihtiyacım yok’ diyebilirler. Olsun!

1- Beka diyerek çıkılan yolda millet ittifakını ‘terörle’ eşdeğer görerek ilk hata yapıldı aslında. Millet ittifakının içinde yer almayan Saadet Partisi’ne dahi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘PKK’yı meclise Saadet taşıdı. Ortaklık yapıyorsunuz’ diye saldırdı mesela. Diğer partilere neler söylediğini hepiniz hatırlıyorsunuz zaten. Ben bile bir ara muhalefette yer alan ve oy verdiğim partiden dolayı ‘Acaba terörist olmuş olabilir miyim’ diye düşünmeye başlamıştım!

2- Bir belediye başkanının ‘Seçimi kaybedersek Kudüs kaybeder, Mekke, Medine kaybeder’ sözleri. Gidilen herhangi bir seçimi kazanıp kaybetmekle, kutsal İslam şehirlerinin ne alakası var diyemedi bir üst düzey AK Partili. İmamoğlu ya da Yıldırım’ın seçilmesi halinde bu kutsal beldelerle ilgili ne olabilirdi ki. Mevzu dinin siyasete alet edilmesiydi!

3- Ekrem İmamoğlu’nun hangi terör örgütü ya hangi dış gücün piyonu olduğu konusunda yandaş basının anlaşamaması! PKK’dan FETÖ’ye, DHKP-C’den bilmem hangi örgüte kadar adı sürekli yan yana yazıldı. Hiç değilse tek bir örgüt üzerinden yüklenselerdi vatandaşın da kafası bu kadar karışmazdı. A Haber’de sabah haberlerini sunan Erkan Tan, ‘Ekrem bak oğlum’ diyecek kadar kendini kaybetti mesela. Dur demeliydiniz ama sizden diye sustunuz!

4- Hele bir ‘Pontus’ iması var ki Türk siyasi tarihine geçer. Ekrem İmamoğlu kazanınca Atina sevinecekmiş. Üstüne İmamoğlu kazanırsa Telaviv, Brüksel, Washington’ın sevineceğini, Binali Yıldırım kazanır ise Ümmet coğrafyasının sevineceğini söyleyerek saçma sapan göndermeler yapıldı. İmamoğlu kazanınca baktım; İstanbul, Ankara, Trabzon, Diyarbakır, Denizli, Adana sevindi! Sanki çok büyüttünüz olayı!

5- Belediye çalışanlarının seçime giren bir başkan adayı hakkında topluca açıklama yaptığını ilk defa gördüm ben. Buna neden tenezzül edilir anlamıyorum. Belediye çalışanlarına zorla açıklama yaptırarak milleti etkileyeceğinizi, milletin bu baskıdan korkarak oy vereceğini mi düşünüyordunuz? Eğer düşünceniz buysa ‘işgal’ ettiğiniz makamları bırakın tez vakitte. Bu hatayı çocuk yapmaz!

6- Cübbeli Ahmet Hoca’nın ‘Binali Bey’e oy vermeyen haram işliyor’ açıklaması. Mesela evde namazını kılıp çıkıyorsun. Ekrem İmamoğlu’na oy atarken abdestlisin ve abdestliyken hem de haram işliyorsun. Peki, mevzu ne? Ülkedeki bir şehri yönetecek adaya oy vermen. Halbuki haram işlememek için çok basit bir yol var. Tek adayla gidersek seçimlere helal-haram ikileminden kurtulmuş olmaz mıyız? Namazı bir tek siz kılmıyorsunuz abiler, hocalar. Tek ahlaklı siz değilsiniz. Ben seçimlerin ardından şükür namazı kılan muhalefet partili insan da tanıyorum, seçim kazanınca yasak olmasına rağmen büfe açtırıp alkol alan partilinizi de. Din üzerinden aldatmayın, kandırmayın bu milleti. Yeter artık!

7- Bebek katili ve kırmızı bültenle aranan terörist kardeşini ‘devlet kanallarında’ ağırladınız. Seçimi kazanmak için neleri göze aldığınızı gördük ve inanın çok korktuk! İstanbul’u kazanmak için bir bebek katilinin 2 cümlesine indirgenen siyaset kime kazandırmış ki size kazandırsın. Siyasi hayatınızda bundan daha büyük bir hata yapacağınızı zannetmiyorum!

8- Seçimi kaybettirenlerin en üstüne ise YSK’ya seçimi yenilemesi için baskı yapan herkesi yazmak gerekir. Siyasetçisi, medyası, trollerin başını çektiği o baskı ortamında farklı bir karar vermek yürek isterdi! Doğru karar vermedi YSK. Halkın iradesine, demokrasiye saygı duymayan bu kararın gereğini millet yaptı. Halbuki en iyi AK Parti siyasi çizgisinden gelenlerin bilmesi gerekirdi millete rağmen bir şey yapılamayacağını!

9- Hele bir de Anadolu Ajansı’mız var ki dillere destan. 31 Mart’ta Binali Yıldırım önde olduğu sürece verileri akıtan, Ekrem İmamoğlu öne geçtiği anda veri akışını keserek içinden çıktığı millete adeta hakaret eden haber ajansımız da yenilginin baş sorumlularından. 23 Haziran’da da Binali Yıldırım seçimi kaybettiğini açıkladığında AA hala verileri abonelerine servis etmemişti. Medyanın tutumu baştan aşağı konuşulabilir ancak devletin ajansı olan, hepimize eşit uzaklıkta olması gereken AA’nın bu tarafgir tutumu ortada duran seçmeni mağduriyet algısı yüzünden CHP’ye itti.

Kibirli diliniz, ben her şeyi bilirim hareketleriniz, biz olmazsak İmamoğlu hizmet edemez, ettirmeyiz bakışınız. Daha neler neler…

Tek parti ya da 28 Şubat döneminde neyi eleştiriyorsanız farklı versiyonlarını layık gördünüz kendinizden olmayanlara. Karşınızdakini hain, terörist, ajan gibi görmeden konuşmayı beceremediniz.

Kazanan İmamoğlu oldu ama kaybeden Binali Yıldırım falan değildi. Kaybedenler bu listede yer alıyor. Ve biliyorum ki biraz olsun olaylara eleştirel bakan AK Partililer bu ve benzeri yazılardan büyük dersler alacak. Almayanlar ise yine her zamanki kibirli tavırlarıyla ‘siyaseti bize mi öğreteceksin’ diyecekler.

Ta ki tüm şehirleri kaybedene kadar…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı