REKLAMI GEÇ

ÜNAL KARAMAN

5 Ocak 2020 Pazar

Bu topraklarda doğup, futbolu sevmemek ne mümkün. Milli sporumuzdur futbol bizim ki bu yüzden futbolla yatıp futbolla kalkarız.

Bizim de çocukluğumuz yeşil sahalarda geçti demeyi çok isterdim ama diyemiyorum maalesef. Sokak aralarında, asfaltlarda, toprak sahalarda, iki taşın kale direği olduğu günlerde büyüdük. Ve çocukluğumuzun kahramanı futbolcular oldu.

Honazspor’un maçlarını izlerken toprak sahada çamur lakaplı Metin Akdeniz’i, Çakal’ın Osman’ı, Fesih abiyi, Önder amcamı, Mehmet Şahin’i, kaleci Murat Aydazer’i ve daha niceleriyle ne heyecanlar yaşardık. Onlar gibi sahada olduğumuzu hayal edip çok kez rüya görmüşüzdür. Çoğu kez gol atmadan 2 saniye önce uyandığımız…

Denizlispor’un maçlarına gitmeye başladım sonra. Coşkunlar, Timuçinler, Gürçaylar, Ersen Martinler… Kimleri canlı izledi bu gözler, kimlerin yerine kendisini koyup oynamak istedi.

Babadan gelen bir sevda daha vardı yürekte. Galatasaray’ın her maçını izlerken evde heyecandan yerimizde duramazdık. Hagiler, Popescular, Ümit Davalalar, Okanlar, Suatlar, Fatih Terimler… Galatasaray’ın galibiyetine bağlıydı moralin yüksek ya da düşük olması.

Bu saydığım oyuncuların hep futboluna, hep saha içine hayrandım. Ama bir ADAM çıktı, ki adı Ünal Karaman’dır, belki de ilk defa bir futbol adamının karakterine hayran oldum. Saha içindeki duruşundan tutun da saha dışında yaptıklarına kadar. Kendisini yemeye çalışanlara karşı, üzerinde baskı kurmaya çalışanlara karşı öyle bir tutum aldı ki bir insan nasıl duruş gösterir onu fazlasıyla gördük. Hatasız insan güzellemesi yapmıyorum yanlış anlamayın. O da insan ve hepimiz kadar, herkes kadar hataları, günahları vardır illa ki.

Ancak son zamanlarda yozlaşan, derdi sadece para olanların oynadığı bir spor olmaya hızla evrilen futbolda, yürek ne demek, takımın renkleri ne demek, bir şehri sevmek ne demek yeniden gösterdi Ünal Karaman. Saha içinde protokole değil, Türk bayrağına döndü. Altyapıdan çıkardığı çocuklara forma verdi. Trabzon’un çocukları Yusuflar, Abdülkadirler ve daha niceleri hepimizi ekran başına bağladı. Basın toplantılarında futbol da dahil olmak edebiyat, sosyoloji, felsefe ve daha birçok dalda dokunuşlar yaptı.

E tabi günümüz dünyasında böyle dik adamlara gerek yok! İşini iyi yapıyor diye değil, biat edenler, yalakalık yapanlar makam mevki kapıyor. Tarihse biat edenleri değil, dik duruş sergileyenleri yazıyor ve yazmaya devam edecek.

Ünal Karaman’ın vedasında yaptığı gibi biz de Bahtiyar Vahapzade’yle yapalım kapanışı:

‘’ Yaşamak yanmaktır yanasan gerek.

Hayatın manası yalnız ondadır.

Mum eğer yanmırsa yaşamır demek

Onun yaşamağı yanmağındadır’’

 

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı