REKLAMI GEÇ

BEŞİKTAŞ VE GALATASARAY DÜNYA KUPASI’NDA

10 Temmuz 2018 Salı

Türk Milli Takımı maalesef dört yılda bir düzenlenen Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanamadı.

Böyle olunca bizler Beşiktaşlı Quaresma, Tosic, Pepe ve Galatasaraylı Muslera’yı izlemekle teselli bulduk. Quaresma ve Pepe gol attığında; Muslera gol kurtardığında sevindik. Bu futbolcuların ülkeleri elense de yine Beşiktaş’ta oynayan Vida Rusya’ya attığı gollerle ülkesini yarı finale taşıdı.

İsveç Milli Takımı’nda oynayan Mardinli Süryani bir ailenin çocuğu Jimmy Durmaz için hem sevindik; hem de, gol yenmesine sebebiyet verdiğinde kendisine karşı ırkçı bir tutum takınıldığında üzüldük.

Fas, Tunus, İran, Mısır ve Suudi Arabistan Dünya Kupası’nda boy gösterdi. Bu ülkelerin takımlarını ve sakatlanmadan önce Liverpool’da 43 maçta 48 gol atma başarısını gösteren Mısırlı futbolcu Muhammed Salah’ın nasıl bir performans göstereceğini merakla izledik.

Messi ve Ronaldo’nun çabalarının ülkelerini finale taşımalarına yeterli gelmediğine ve hüzünlerine şahit olduk.

“Var” sistemini, adaletin tecellisi açısından çok yerinde bulduk. Kimse itiraz edemiyor. Kavga, dövüş çıkmıyor. Bizde de uygulanmasını bekliyoruz dört gözle. Ama buna en çok Erman Toroğlu, Ahmet Çakar gibi yorumcular üzülecektir.

Yurdumun insanı; en az; futbolun beşiği İngiltere kadar futbola meraklıdır. O kadar meraklıdır ki; passolig uygulamasının kaldırılması seçim vaatleri arasına girmiştir. Adaylar; hangi şehre gidip miting yapacak olsalar, boyunlarına o şehrin takımının fularını geçirirler.

Çocuklarımızın topla buluşması henüz küçücükken evde başlar. Bu merak yüzünden vazolar kırılır, avizeler yere düşer.

Sonra tarlalara, sokaklara, halı sahalara taşınır bu sevgi. Sakatlanma pahasına beton zeminlerde, asfaltlarda bile topun peşinde koşulur bu ülkede.

Lisanslar çıkartılır, genç takımlara girilir. Alt yapıdan yetişip, büyük takımların ilgisi, dikkati çekilmeye çalışılır. Takımların futbol ajanlarının gözüne girmeye gayret edilir.

Ama ülkemizden nedense bir UEFA Şampiyonu, bir Şampiyonlar Ligi Şampiyonu çıkmaz. Milli Takımımız maalesef Dünya Kupası’nın gediklileri arasında değildir.

Mustafa Denizli ve Fatih Terim gibi bir kaç hoca hariç; diğer ülkelere çalıştırıcı ihraç edemeyiz. Yabancı liglere giden futbolcu sayımız Arda, Cenk Tosun gibi bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda azdır.

Bilhassa Süper Lig’deki yabancı futbolcuların arasında yerli futbolcu, yerli antrenör arar gözlerimiz. Sözleşmedeki maaşlarını, primlerini ödeyemeyip FIFA’dan ceza yesek de, puanlarımız silinse de; yine de vazgeçmeyiz yabancı futbolculardan.

Azametli ve zengin kulüp başkanlarımız takımlarını şampiyon yapmak zorundadırlar çünkü. Tribünlere seyirci çekmek mecburiyetindedirler. Taraftarın “yönetim istifa” sözlerini duymamaları gerekmektedir.

Hem futbol; bir seyir oyunudur. Ayak oyunlarını iyi bilen, iyi depar atan, asist yapan, kafaya çıkan, oyun kuran, ayağı ile kafasını birlikte çalıştırabilen karizmatik, ünlü futbolcular lazımdır.

Bir de galiba; bizim fiziğimiz, kondisyonumuz ve futbol zekamız sürdürülebilir ve üstün bir başarı göstermemize yatkın değil.

Biz başka spor dallarına bakmalıyız bence.
Milyon dolarları, milyon Euroları başka sporlara dökmeliyiz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı