REKLAMI GEÇ

ARENA, STADYUM, BEŞİKTAŞ

30 Mayıs 2017 Salı

Önce Denizlispor, sonra da Beşiktaşlıyım. Hem de çocukluğumdan beri. Üç büyükler içinde en az şampiyon olan takım Beşiktaş olsa da; zaman zaman ligde kötü sonuçlar alsa da takımımı tutmayı hiç bırakmadım. Evlatlarım da; onlara hiç baskı yapmadığım halde Beşiktaşlı oldular.

Beşiktaş’ın seyircisi, diğer takımların taraftarlarına göre her zaman ayrıcalıklı ve “bir başka”dır. Takımları yenilse de tezahürat yapmaya devam ederler, bulundukları tribününün önüne çağırarak alkışlarlar.

Fenerbahçe ve Galatasaray takımları birbirlerine karşı ezeli rakiptirler ve birbirlerine karşı zaman zaman taşkınlık yapmaktan geri durmazlar. Oysa aynı durum Beşiktaş’a karşı geçerli değildir.

Maçların televizyonlardan naklen verilemediği yıllarda; gündüzleri kulağımız TRT’de olur, akşamları da yine radyo başında TRT Spor programını beklerdik. Ertesi gün de bayilerden aldığımız gazeteleri okumaya son sayfadan başlar; yorumlarına kadar okur, maçtan çekilen enstantanelere bakardık.

Denizlispor maçlarına saatler öncesinden gider, açık tribündeki betonun üzerine gazeteleri koyar, çekirdek çıtlatarak maç saatini beklerdik. Bir ara takımın teknik direktörlüğüne Kadri Aytaç getirilmişti. Maçın sonlarına doğru, çıkardığı bir futbolcunun yerine kendisi girer, seyircilere futbol ziyafeti çekerdi. Ahh, ne günlerdi, o günler.

Beşiktaş son iki yıldır üst üste şampiyon olarak 15. şampiyonluğa ulaşıp, üçüncü yıldızı takmaya hak kazandı. Bir Beşiktaşlı olarak sevindik ve gurur duyduk. Şenol Güneş ve futbolcularını, Kulüp Başkanı Fikret Orman’ı tebrik ediyor; Şampiyonlar Ligi ve önümüzdeki sezonda da başarılarının devamını diliyoruz.

Son haftalarda; Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk Dili ile ilgili bir toplantı sonrası yaptığı açıklama ve ısrarlı talebi sonrası; stadyum yerine konulan “arena” ismi terk edilmeye başlandı.

“Arena”nın anlamını araştırmaya giriştiğimde; google amca bana şunları söyledi:

1-Amfiteatr, sirk gibi yerlerin ortasında, eski çağlarda gladyatörlerin dövüştüğü, daha sonraları güreş, boğa güreşi, yarış, oyun gibi gösterilerin yapıldığı, üzerine kum serilmiş alan

2-(Mecazi olarak)Siyasal çekişmelerin, ayak oyunlarının döndüğü yer.

Stadyum kelimesinin manası da Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde, “Takım oyunları, atletizm karşılaşmaları ve çeşitli törenlerin yapılabilmesi, seyircilerin de bunları izleyebilmesi için elverişli oturma yerleri olan alan” olarak anlatılıyor.

Arena kelimesi Fransızca, stadyum kelimesi de latince. Dolayısıyla her ikisi de Türkçe değil. Bu yüzden bu iki kelime yerine, Türkçemizde karşılığı olan, halk arasında tutacak, kulağa hoş gelecek, dilimizin döndüğü bir isim bulmalı.

Bu arada bazı yazarlar; konuya yanlış bir açıdan bakarak, adı değiştirilen statların isimlerinin Atatürk veya İnönü olarak düzeltilmesini istiyorlar. Ancak tartışılan mesele, Atatürk veya İnönü isimlerinin sonuna ne getirileceği… Yani; Atatürk Arena veya İnönü Stadyumu mu? Ya da Öz Türkçe bir kelime mi?

“Saha” desek, Arapça bir kelime. En iyisi “alan” demek. Zira “spor” kelimesi Fansızca “sport”, “futbol” kelimesi İngilizce “football” , “maç” kelimesi Fransızca “match” kelimesinden geliyor. Müsabaka ise Arapça kökenli.

En Öz Türkçesi, ” ……….. top ve koşu alanı” denilmesi. Çünkü statlarda sadece futbol maçı yapılmıyor, atletizm müsabakaları da gerçekleştiriliyor.

Fakat Cumhurbaşkanımızın “arena”ya olan tepkisi sadece yabancı bir kelime olmasından değil. Yurt dışındaki arenalarda (mesela boğa güreşlerinde) insan ve hayvan kanının akıtılabiliyor olması.

Bu konuda teklifi olan okuyucularımızın önerilerini bekliyoruz.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı