REKLAMI GEÇ

HAYSİYETLİ BİR AMERİKALI: MİCHAEL DORAN

5 Kasım 2019 Salı

Michael Doran. ABD Ulusal Güvenlik eski direktörü… Karakter sahibi dürüst bir adam. Objektif düşünebilen, konuşabilen, Hakk’ı teslim etmenin gereğine inanmış bir kişi.

Bu adamı bu kadar övmek fazla kaçmış olabilir. Ancak; ABD’de bu vasıfta bir insan bulmak o kadar zor ki. Belki de türünün son örneği. Belli ki imalat hatası. Özlemişiz böylelerini.

Bu adam ABD “düşünce kuruluşu” Hudson Enstitüsü’nde konuştu. Hem de sağında ABD bayrağı olduğu halde. Şimdi PKK/YPG/Barış Pınarı Harekatı hakkında söylediklerinden pasajlar verelim:

“Burada odaklanmamız gereken bu durumun nasıl sonuçlanmasını istediğimizdir. Buna nasıl bir çözüm getirmek istediğimiz hususudur.

Şunu kabul etmemiz gerekir ki biz kuzeydoğu Suriye’de bu felaket durumun oluşmasına neden olduk. Çünkü PKK’yla ittifak ilişkisine girdik.

YPG; yani; sahadaki terör güçleri arasında PKK… PKK bir terör örgütüdür ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütleri listesindedir.

Türkiye’yi Türkler ve Kürtler arasında bölmek istiyor. Biz PKK ile müttefiklik ilişkisi kurarak Türkiye’yle çakışma sürecine girmiş olduk.

Bu; insani açıdan akıllıca değildi, stratejik açıdan ise hiç akıllıca değildi. Bu durumda stratejik açıdan önemli olan Türkiye’nin uluslararası yönelimidir.

Türkler bize yıllarca PKK’nın kuzeydoğu Suriye’de özerk bir Kürt devletini kurmasına imkan tanıyacak bir güç şemsiyesi sağlamamızdan rahatsızlık duyduklarını söylediler.

Biz ise onlara sürekli olarak susun ve oturun dedik. Biz PKK’yı SDG olarak yeniden adlandırdık. Aralarına, Arapları, Ezidileri ve diğerlerini kattık ama o örgütün güç merkezi her zaman PKK oldu.

Şunu kabul etmemiz gerekir ki biz kendimize yalan söyledik. Obama yönetimi bunu PKK’dan başkası olduğu şeklinde takdim etti ve böylelikle Amerikan halkını kandırmada başarılı oldu. Ancak Türkleri kandıramadı.

Türkler bu durumdan büyük kızgınlık duyuyorlar. Onlar bize sürekli bunun ilişkilerimize zarar verdiğini söylediler ve biz onları görmezden gelmeyi tercih ettik.

Ayrıca mevzu sadece Erdoğan değil, Türk halkının büyük bir çoğunluğu bu operasyonu destekliyor.

Şu karışıklığa bakın, şunu kabul etmeliyiz ki biz bu karışıklığın meydana gelmesinde çok büyük bir rol oynadık.

Bu durumu geride bırakmak demek Ankara’yla dünyanın bu kısmını istikrarlı hale getirmek için yeniden iyi ve verimli ilişkiler kurmak demek.

Türklerle verimli bağlarımız olmazsa ki bu büyük ölçüde bizim şartlarımız üzerinden değil, onların şartlarıyla çalışmak oluyor.

Çünkü orada bin askerimiz vardı. Herkes biliyor ki er ya da geç döneceğiz. Türkiye ise sonsuza dek orada olacak ve Türkler de bunu gayet iyi biliyor. Bu yüzden biz büyük ölçüde onların şartlarıyla çalışmamız lazım.

İnsani kaygılarımız olabilir, onları kuvvetli şekilde savunabiliriz, farklı görüşlere sahip olabiliriz. Ancak bunu yaparken, gerçek bir stratejik anlayış olmadan yaptığımız birçok geçici taktik kararın sonucu olarak ortaya çıkan bir çerçevede değil, Türklerin istediği çerçevede olmalı.

Orta Doğu hakkında konuşmaya başladık ama Orta Doğu’daki dostlarımız olmadan ve devletlere referans vermeden Dünya meselelerinin işleyişine ilişkin daha geleneksel bir anlayışa dönmemiz lazım.

Devletler temel aktörlerdir ve kendimizi buna göre konumlandırmalıyız. Stratejik açıdan önemli olan Türkiye’dir ve bütün bunlar yerine oturduğunda stratejik hedef de İran’ı durdurmaktır.

Eğer bu şekilde gidersek, stratejik açıdan hiç bir anlamı olmayan, Avrupa ve Asya arasında bulunan, askeri üslerimizin olduğu, istihbarat işbirliğimizin olduğu, Rusları boğazlarda durdurabildiğimiz, Karadeniz’de stratejik bir konumda olan önemli bir müttefiki, bir NATO müttefikini terk edeceğiz.

Bosna’da, Afganistan’da, Kore Savaşı ve diğerlerinden bahsetmiyorum bile, bizimle beraber hareket eden bu müttefik devleti, tüm Kürtleri bile temsil etmeyen bir bölücü grup, bir terörist örgüt için terk edeceğiz.

PKK; Kürtler demek değil. Bunun hiç bir manası yok. PKK’yla ilişkilerimizi kurtarmak için Kongre’de Türkiye’ye muazzam yaptırımlar uygulanması için her iki partinin oynaşması var.

Bu duruma nasıl geldik? Hiç bir anlamı yok…”
Michael Doran’ın konuşmasından 4,5 dakikalık bölümünün çözümü böyle.

ABD halkı, Dünya’nın başına bela ettikleri; kapasitesiz, öngörüsüz, devlet adamı niteliği taşımayan, patavatsız, ağzından çıkan lafı kulağı duymayan, hadsiz, küstah bir adamı seçtiklerine pişman mıdır bilmem.

Kendi medya mensuplarının bile alay ettiği, dalga geçtiği bir devlet başkanını başlarına taç ettikleri için, en azından utanç içindedirler.

ABD halkı; Michael Doran gibilerini de bulmalı ve seçmelidir. ABD halkının isabetsiz tercih ve seçimlerinin sonucuna tüm dünya katlanmak zorunda değildir.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı