REKLAMI GEÇ

“ÖNCE İNSANIM, SONRA GAZETECİ”

26 Aralık 2014 Cuma

Emin Çölaşan “Önce İnsanım Sonra Gazeteci” ve Hasan Cemal “Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım” isimli kitaplarında kendileri ve dolayısıyla gazeteciler hakkında özeleştiride bulunurlar.

Gazeteciler de etten, kemikten yaratılmış insanlar… Onların da inançları, fikirleri, duyguları, sahip oldukları misyonları, bağlı oldukları davaları var.

Onların da sempati duydukları, sevdikleri, kızdıkları, nefret ettikleri insanlar, dernekler, partiler, hükümetler var.

Bağlı oldukları menfaat grupları, iş adamları, holdingler veya bağımsız ve bağlantısız olmak adına, dürüstlük adına, mesleklerine duydukları saygı adına uzak durdukları çevreler var.

Gazeteci hata yapmaz, yalan söylemez, şantaj yapmaz, yalakalık yapmaz demek ne kadar yanlışsa; dürüst, idealist vatanperver, mesleğinin erbabı ve aşığı olan; iyiden, doğrudan, güzelden yana gazeteci yoktur demek de o kadar yanlıştır.

“Haber kutsal, yorum hürdür” vecizesi bir gazetemizin logo altındaki güzel bir slogan olsa da, bu kurala her zaman riayet edilmez. Haberler çarpıtılabilir, manipüle edilebilir.

Savaş muhabiri olarak gittiği ülkenin otel odasında; savaş alanındaymış gibi masa başı haber yazıp gönderen anlı şanlı yazarlarımız var bizim…

Bizzat gitmediği bir toplantıyı; nasıl olsa yapılacak diye haberleştirip yayınlatan; fakat toplantı iptal edilince de kontrpiyede kalan muhabirlerimiz var bizim…

Beş parmağın beşi bir olmadığı gibi, her gazetecinin de huyu, karakteri, mizacı farklıdır. Dolayısıyla gazetecilik mesleğinde de “Basın Ahlak Kuralları”na aykırı davranan, bulunduğu mevkii menfaatleri doğrultusunda kullananlar çıkabilir. Hiç bir meslek dalında, tüm meslek mensupları sütten çıkmış ak kaşık değildir…

Lise yıllarımda köşe yazısı yazmaya beni rahmetli Türkçe hocam Kazım Genç teşvik etmişti. Yazılarımızı alıp götürür; Meydan Gazetesi’nde yayınlatır, ertesi gün bize getirirdi. O yaşlarda; yerel bir gazetede yazımızın neşredilmesi bizleri hem motive hem de onore ederdi.

Daha sonraları Haldun Simavi’nin sahibi olduğu Günaydın, Ege Ekspres ve Hürriyet Gazetesinin Kelebek ekinde de köşe yazılarım yayınlandı. Hiç unutmadığım olaylardan birisi de; gönderdiğim yazıyı yayınlayan Günaydın Gazetesi’nin, bana PTT yoluyla telif ücreti göndermesiydi…

Ayrıca bir İstanbul gazetesinin de Denizli muhabirliğini yapmış ve “Pamukkale Karakale mi olacak?” başlığıyla gönderdiğim haber, oldukça ilgi çekmişti.

Denizli’nin ilk yerel televizyonlarından olan DEN TV’de programcılık, açık oturum yöneticiliği, moderatörlük de yaptım… O zamanki yerel radyolarda yaptığım programları da göz önünde bulundurursak; kıyısından, köşesinden gazeteciliğe bulaşmışlığım var.

Dolayısıyla gazeteleri, gazetecileri ve gazeteciliği çok seviyorum. Ama biliyorum ki bizler dokunulmaz değiliz…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı