REKLAMI GEÇ

KEFEN PARASI

15 Aralık 2015 Salı

Doğum ve ölüm…
İkisi de insanoğlunun kendi elinde değil. Ne dünyaya gelmek için bir dilekçe verebiliyor ne de bu dünyada temelli kalmak arzusunu yerine getirebiliyor.
Hangi topraklarda, hangi ırka mensup ve hangi ana-babanın evladı olarak, hangi cinsten yaratılacağını öngöremediği gibi; yine havada mı, denizde mi, karada mı; yatakta mı, at sırtında mı, trafik kazasında mı, savaşta mı, boğularak mı, yanarak mı öleceğini tahmin edemiyor.

Doğum ile ölüm arasında bazen dakikalar, bazen aylar, bazen de yıllar geçiyor. Organ noksanlığı, engellilik, özürlülük olup olmaması da elinde değil.
Fakir fukara, garip gureba arasında mı yer alacağını veya mutlu ve müreffeh bir hayat sürüp süremeyeceğini de bilemiyor.
Bildiği tek bir gerçek var. Mademki doğdun, er ya da geç ruhunu teslim edeceksin. Son nefeste iman ile mi bu fani dünyayı terk edeceksin ya da şeytana kanıp Allah ve peygamberine inanmadan mı göçeceksin?
Bu da meçhuller arasında.

Müslüman Türk toplumunda ölüme önceden hazırlanmak, er veya geç öldüğü zaman, evlatları da dahil olmak üzere hiç bir kimseye muhtaç olmamak geleneği vardır.
Bu bağlamda birçok insan ölmeden önce kefen bezini hazırlar.
Sadece kefen bezi mi?
Hayır!
Sabun, lif, pamuk, terlik, tütsü, kına, çarşaf, havlu, gülsuyu, makas, kutsal topraklardan getirip sakladığı zemzem suyu, tabut üzerine serilecek yazma…
Ölüm anından hemen sonrasını en ince detaylarına kadar hesaplayan insanların yakınlarına sadece bir toprak testi, mevtanın adı soyadı ile ölüm, doğum tarihinin yazılacağı bir tahta parçasını tedarik etmek ve bir de muhtelif camilerde salasını okutmak kalır.

Fakat günümüzde tüm bunları dert etmek de gündemden çıkmış vaziyette. Bir kişi ruhunu teslim ettiği andan itibaren belediye cenaze hizmetleri devreye giriyor ve mevtayı hastaneden, morgdan veya evinden alıp, sıcak su donanımlı araçların içerisinde yıkayıp kefenliyor, tütsülüyor.
Defin işlemi de, yine belediye görevlileri tarafından noksansız yerine getiriliyor. Kabristanda yaşlı kişilerin ayakta kalmaması için tabureler dağıtılıyor.
Cenaze evindeki misafirler için pideler gönderiliyor.
Hatta taziye evlerine hoca efendiler gönderilerek merhum veya merhumenin ruhuna ithafen Kur’an-ı Kerim tilavet ediliyor.

Bu noktadan itibaren, bu dünya aleminden berzah alemine intikal eden kişi, kendisiyle ve dünyadayken işlediği amellerle kıyamete kadar baş başa kalıyor.
Ne mutlu kabri cennet bahçelerinden bir bahçe haline gelenlere…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı