REKLAMI GEÇ

TRUMP İSTANBUL’U DA BAŞKENT YAPAR MI?

12 Aralık 2017 Salı

ABD İsrail; İsrail de ABD demek. ABD’yi Yahudi lobileri idare ediyor. Seçim kazanmak isteyen başkan adayları Yahudilerle iyi geçinmek, onlara mavi boncuk dağıtmak ve işbirliği yapmak zorunda.

Türkiye’den başka İsrail’in karşısına dikilebilecek; ona “terörist ülke” diyebilecek; hem ABD’yi hem de İsrail’i topa tutabilecek ülke kalmadı.

Türkiye İslam Alemi’nin lideri ve sözcüsü konumunda. Diğer İslam ülkeleri hep Türkiye’ye bakıp tavır belirlemeye çalışıyor.

Arap ve İslam ülkelerinin halkları da kendi liderlerinden umutlarını kesmiş durumda. Bu seneki kurban bayramında Filistin / Beytüllahim’de et dağıtımı yaparken; et alma sırası gelen bir Filistin vatandaşı; bir İslam ülkesi kralının adını telaffuz ederek; bu “sözde yöneticinin” ayaklarının altında olduğunu söylemişti.

İsrail ve ABD İslam ülkelerini birbirine düşürüp; suyun bulandığını bahane ederek; kurt-kuzu misali teker teker yiyip bitirmek istiyor.

Şimdi sıra Türkiye’de. Türkiye’yi rayından çıkartmak ve karıştırmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

YPG terör örgütüne verilen binlerce tır dolusu silah yetmedi; siyasi ve ekonomik bir dava olarak Reza Zarrab / Halkbank davasını açtılar. Bu da yetmedi; Ortadoğu’yu kan çanağına döndürmek, Filistin ve halkını yok etmek için üç dinin önemli izlerini taşıyan Kudüs’ü (tek taraflı olarak) başkent ilan ediyorlar.

Bu seneki Kurban Bayramı namazından sonra Mescid-i Aksa’dan çıkacak olan Müslümanlara dağıtmak üzere ellerimizde taşıdığımız lokum tepsilerini polis kontrol noktalarından geçirebilmek için akla karayı seçmiştik.

Şapkalarımızdaki ”Hilal”i görünce kafamızdan çıkarıp teslim etmemizi istemişlerdi. Kaş ile göz arasında şapkaları ceplerimize koyup geçtikten sonra; ilerideki bir başka denetim noktasında da; içimizdeki bazı arkadaşlardan Fatiha suresini okumasını isteyerek aşağılamaya çalıştılar.

Öğleden sonra bir başka zulüm yaşandı. Mescid-i Aksa bahçesindeki çocuklara balon dağıtan THY personeli saatlerce gözaltında tutuldu.

On gün öncesinden yazılı müracaat edip, izin alınmadığı için Gazze’ye giremedik.

Bu olaylar üzerine Dış İşleri Bakanlığı’nın Kudüs’teki temsilcisi (başka olumsuzlukların ortaya çıkması ihtimaline binaen olsa gerek) bizlerle beraber et dağıtım etkinliğinde bulunmaktan vazgeçti.

Gözlerimizle tanık olduğumuz bu olaylardan sonra; geçtiğimiz günlerde televizyonlarda izlediğimiz gibi; 15 yaşında ki bir çocuğun gözlerini bağlayıp 20-25 polis tarafından sürükleyerek götürmek korkaklık ve acizliğin; atlarla halkın üzerine yürüyüp saldırmak ve kadınları yumruklamak faşist bir ülke olmanın göstergeleri değil de nedir?

İkiz kulelere uçakla dalış yapmak ile Kudüs’ü İsrail’i başkenti ilan edip başta Türkiye olmak üzere Filistin ve halkı Müslüman olan diğer ülkeleri tahrik ederek, ateşin üzerine benzin dökmek arasında ne fark vardır?

ABD başkanı teröre, teröristlere destek vermekten; Ortadoğu’da halkların arasına kin ve nifak tohumları ekip, savaşı körüklemiş olmaktan dolayı Lahey’de yargılanmalıdır.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorumlar

Güngör Kesimli   -  Bağlantı 27 Aralık 2017, 02:46

Birine “Abdestsiz namaz olur mu?” diye sormuşlar. “Ben kıldım oldu” diye cevaplamış. Aynen Trump’un Kudüs’ü İsrail!in başkenti yapması gibi. Trump İstanbul’u Türkiye’nin başkenti yapamaz da, yapsa yapsa Pensilvanya’yı Feto’nun başkenti yapabilirler.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı